Rauf Denktaş Makaleleri-Gerçeklerin Işığında

KÜLTEGİN

Genel Koordinatör
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,731
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Tanrı Dağlarında
Kıbrıs Türk tarafı Türkiye ile birlikte Kıbrıs konusunda daima uzlaşmadan yana olmuştur. Buna rağmen Rum-Yunan ikilisinin propagandası her defasında uzlaşmaz taraf olarak bizi ve Türkiye’yi gösterebilmiştir. Şimdi Cumhurbaşkanı Sayın Talat ile uğraşmaya, onu uzlaşmaz ilân etmeye başladılar. Başbakan Sayın Soyer’in Akel ile devam eden “sevgi ve saygı” toplantıları bile Rumların bize bakışını değiştirmiyor. En önemlisi eski yoldaşlarının zayıf taraflarını bildiklerinden mi nedir, gittikçe artan bir şımarıklıkla ses tonlarını yükseltmekte, gerçek düşüncelerini korkusuzca açıklamaktadırlar. Buna rağmen Hükümetimizin ve Sayın Cumhurbaşkanının etrafındakilerin “görüşmelerden medet umarcasına” verdikleri sesler hepimizi şaşırtmaktadır.
Papadopullos’un Osmosis önerisi sanki unutuldu. Şimdi partisi daha açık konuşuyor: “Çözüm üniter devlet olmalı, garantiler kalkmalı, tüm göçmenler yerlerine dönmeli; işgal ordusu adadan çıkmalı; yerleşikler gitmeli” diyor. Bu da yetmiyor: “Bu görüşlerimiz Papadopullos’un görüşleri ile örtüşmektedir” dedikten sonra “Papadopullos’un milli davada gösterdiği dayanıklık ve icraatlarına saygıda da birleşiyoruz” diyorlar. Bu nedenle Papadopullos’un popularitesinde bir düşüş yok, artış var. Diğer yanda Rum Dışişleri Bakanı Lilikas Brüksel’de yaptığı konuşmada “Türkler, Maronitler ve Ermeniler gibi vatandaşımızdır” diyor. Petrol arama konusundaki tutumları ortada; AB’yi Kıbrıs’a sahip çıkmak için bir araç olarak kullanıyorlar. Rum mallarını kullananlara yedi yıl hapis cezası da cabası.
Bunlarla ne konuşacağız? Uzlaşma konuşulacakmış. Şimdiye kadar Rum niyetini ve davasını bu kadar açık şekilde ortaya koymamıştı, hep alttan güreşiyordu. Halbuki Akritas Planı uyarınca başlattıkları mücadelenin hedefi şimdi söyledikleriydi: Esas hedef Enosis’tir, ancak mücadelenin hedefi safha safha açıklanacaktır. İlk safha Anayasanın değişmesidir. İkinci safha üniter devlete sahip çıkmaktır. Enosis ondan sonra gündeme gelecek ve ilan edilecektir. Papadopullos’un, Kleridis’in mimarlığını yaptıkları Akritas Planı o gün bugündür aynen uygulanmıştır. Görüşmelerden bir sonuç alınamamışsa bizim bu oyuna gelmeyişimizdendir. Uzlaşmaz demesinler diye oyunlarına gelmiş olsaydık Kıbrıs meselesi çoktan halledilmiş olurdu ancak Kıbrıs’a gelecek olan barış, Kıbrıs Türkleri için mezarların sessizliği ve göçün getireceği hüzün olacaktı.
Annan Planını hazırlayanlar Rum liderliğinin bugün açıklamak cesaretini bulduğu gerçek niyetlerini biliyorlar mıydı? Bu soruya cevap aramanın yararı yoktur. Şimdi yeni bir Genel Sekreter göreve başlarken Rum liderliğinin niyeti açıklanmış bulunmaktadır. Kıbrıs Türkleri, son kamu yoklamasına göre, yüzde 65 oyla devletine sahip çıkma kararlılığını vurgulamıştır. Rum tarafında yapılan kamu yoklamasında 18 ile 34 yaşları arasındaki Rumlar yüzde 65 Türklerle bir arada yaşamak istememektedirler. Biz halâ “24 Nisan iradesi” diyerek hem kendimizi, hem de dünyayı aldatmakta ısrar mı edeceğiz? Halâ kırmızı çizgimizi, milli formülü dünyaya haykırmak zamanının gelip geçmekte olduğunu anlamayacak mıyız? Gerçekleri haykırmaktan hâlâ “Aman bize uzlaşmaz demesinler” diye korkacak mıyız? Cumhurbaşkanı Sayın Sezer gerçekleri açıklamıştır. CHP Başkanı Sayın Baykal Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne sahip çıkmıştır.
Halk hürriyetine, egemenliğine sarılmıştır. Daha ne bekliyoruz? Yüzde 80 Rum’un içinde yüzde 20 Türk olarak kaynayıp uçmanın hazzını mı yaşayacağız yoksa Kıbrıs Cumhuriyetinin eski eşit ortağı olarak can pahasına koruduğumuz haklarımızın simgesi olan kendi devletimizde hür yaşamayı mı yeğleyeceğiz?
 
Üst