Rauf Denktaş Makaleleri-Halkmıyız Toplummuyuz

KÜLTEGİN

Genel Koordinatör
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,731
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Tanrı Dağlarında
Rum liderlerine göre, “Kıbrıs’ta, iki toplumdan oluşan TEK HALK vardır” . Bu görüşe sıkı sıkıya bağlıdırlar çünkü “kendi kaderini tayin hakkı HALKLARA verilmiş bir haktır” . Kıbrıs’ta TEK HALK bulunduğu için kendi kaderini tayin hakkı bu HALK’a verilmiştir. Bu halkın içinde yüzde 17 veya yüzde 18-20 bir Türk toplumunun bulunuşu bu TEK HALKIN kendi kaderini tayin hakkı talebinde bulunmasını engelleyemez. 1954’de Yunanistan Kıbrıs meselesini Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na “Kıbrıs HALKININ self-determinasyon talebi” olarak götürmüştü. O gün bu gündür devam eden görüşmelerde ben hiçbir Rum liderine “Kıbrıs’ta iki eşit HALK vardır” dedirtemedim. Meşru Hükümet addedildikleri için bu konuda fazla bir sıkıntı da duymadılar.
Varılacak bir anlaşmanın iki ayrı tarafın oluruna (referandumuna) sunulmasını Vasiliyu ile yaptığım görüşmelerin ilk günlerinde kabul ettirmiştim. Vasiliyu bunun “self determinasyon hakkı olan iki taraf” anlamına gittiğini sonradan fark edip bu anlaşmadan vazgeçmeye çalışmışsa da başaramamıştı. İki ayrı referandum, Kıbrıs’ta, self-determinasyon hakkı olan iki eşit HALKIN varlığını kanıtlar. Gerçekte, 1956’larda “iki toplumdan” bahsedildiği günlerde de İngiliz Hükümeti ve Parlamentosu “Kıbrıs’ta self-determinasyon hakkı uygulanacaksa bu iki topluma ayrı ayrı uygulanmalıdır” kararına varmışlardı, çünkü “kendi kaderini tayin (self determinasyon)” hakkı koloni idaresindeki topluluklara (halklara) bağımsızlığa kavuşmak için tanınmış bir haktır; bu hak başka bir halkı yeni bir koloni idaresine tabi kılmak için kullanılamaz. Dolayısı ile Kıbrıs’ta “toplum” kelimesinin İngiliz idaresinden kalma bir deyim olduğunu, ancak bunun “kendi kaderini tayin hakkı” da içerdiğini görürüz. Uzun yıllar toplum sözcüğü bu nedenle yadırganmadan kullanılmıştır ve “toplumlararası görüşmelerle” eşitliğimizi de içeren bir anlam kazanmıştır. Ancak Rumların “toplum” ve “halk” kelimelerini nasıl kullandıklarını ve bundan kendilerine nasıl bir aslan payı çıkarmakta olduklarını gördükten sonra, kendi lisanımıza dikkat etmemiz gerekir.
Özellikle milli tezimiz Konfederasyona dönüştükten, iki eşit devlet formülü tarihi bir gerçek olarak haritaya yerleştikten sonra kullandığımız kelimelere dikkat etmemiz gerekmektedir.
Koruyucumuz, Garantörümüz, milli davada et ve tırnak olduğumuz Anavatanımızın Cumhurbaşkanı Sn. Sezer taviz veremeyeceğimiz ilkeleri büyük bir açıklıkla dünyaya duyurmuştur: İKİ eşit egemen, kendi kaderini tayin hakkı olan HALK’ın ve onların devletlerinin varlığından; Kıbrıs üzerinde Türkiye’nin Garantörlük haklarından (özellikle Türk-Yunan dengesinden) taviz verilemez! TBMM’de ve KKTC Meclisinde de kabul edilmiş olan bu ilkeleri “toplumsal eşitlik” mertebesine indirmek hakkı kimsede yoktur. “Toplum” ile “Halk” deyimlerinin Kıbrıs meselesinde Rumlar tarafından nasıl ve ne maksatla kullanıldığını artık bizi temsil edenler iyice görmeli ve anlamalıdırlar. Görmeli ve anlamalıdırlar ki gençlere konuşurken onları “toplumsal, yüzde 20’lik” bir azınlık mertebesini yansıtan formüllere sıcak bakmaya alıştırmış olmasınlar. En başta ikinci Soyer Hükümeti, Hükümet programında bu konudaki yanlışını en erken bir zamanda düzeltmeli ve dünyaya İKİ HALKIN İKİ DEVLETİ’nden oluşan bir bütünleşmenin gereğini anlatmaya başlamalıdır.
 
Üst