RAUF DENKTAŞ "Milli Çerçeve"

DOĞUKAN

New member
Katılım
18 Eki 2008
Mesajlar
2,057
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
K.K.T.C.
[SIZE=+1]Rauf DENKTAŞ [/SIZE]

Milli çerçeve

Ocak 2001’de Türk hükümetiyle yaptığımız değerlendirmede Rum liderliğinin “meşru hükümet” unvanı altında yola devamdan başka bir niyeti olmadığı yeniden tespit edilmişti. Türk hükümeti, daima olduğu gibi, müzakereler yoluyla ve BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonundan da yararlanarak adil ve kalıcı bir anlaşmayı desteklemek kararlılığındaydı. Anavatanın üzerinde durduğu esas konu Kıbrıs Türklerinin 1960’da elde etmiş oldukları “egemenlikte ve bağımsızlıktaki” eşitliği (yani iç dengeyi) korumaları ve Kıbrıs üzerinde ihdas edilmiş olan Lozan dengesinin (Türk-Yunan dengesinin) devamıydı. “Kıbrıs’ta dili, dini, kültürü ve milli bağlantıları ve demokrasileriyle ayrı iki eşit halk vardır. Demokrasileri ve ekonomileriyle iki ayrı devlet 1983’ten bu yana ayaktadır. 1963’ten beri Kıbrıs Türk halkı kendi kendini yönetmektedir. Herhangi bir uzlaşma uğruna bunlardan birinin veya diğerinin egemenliklerinden veya devletlerinden vazgeçmelerini beklemek hakkı kimsede yoktur. İki halk ve iki devletin varlığı kabul edilmelidir. Kıbrıs’ın gerçekleri budur. Bu gerçekleri kabul etmeden varılacak bir anlaşmanın ömrü kısa olacak ve bunun da yıkılışı beklenmedik olaylara kapı açacaktır. Bu nedenle uzlaşmanın çerçevesi var olan gerçekleri içine alan basit bir çerçeve olmalıdır. Çoğunluk addedilen Rumları memnun etmek için Kıbrıs Türklerinin egemenliklerini ve devletlerini görmezlikten gelmek ne kadar haksızlıksa, bunun aksi de Rumlara haksızlık olur. O halde var olan zeminden başlamak gerekmektedir. Bu nedenle iki devlet arasında bir ortaklık esastır. Sayın Cem’in Kıbrıs’a yaptığı son ziyarette de bu gerçekler üzerinde durulmuş ve konfederasyon tezi en uygun çıkış yolu olarak kabul edilmişti. Konfederasyon tezi, BM Güvenlik Kurulu kararlarına ve 1960 Antlaşmaları’nın öngördüğü iç ve dış dengelere dayalı duruma (state of affairs’a) ters düşmemektedir.

Mesele bugüne kadar halledilememişse bunun tek nedeni Kıbrıs Rum idaresinin meşru hükümet olduğu iddiasıyla yola devam etmesine izin verilmiş olmasındandır. Rum idaresi bu unvanı kullanabildiği sürece yeniden Türk tarafıyla yeni bir ortaklık kurmak, Enosis’i engelleyecek yeni bir anlaşmaya imza atmak ihtiyacını duymayacaktır. Rumları “meşru hükümet” addeden hükümetlere bu durum iyice anlatılmalı ve Rumların AB’yi Kıbrıs meselesine bulaştırmak eyleminin önüne geçmek için elden gelen her şey yapılmalıdır.

O günden bugüne Türk tarafını bu milli çizgiden ayıracak bir şey olmuş değildir. Aksine Rum idaresinin, geçmiş sabıkasına ve 1960 Uluslararası Antlaşmalara rağmen “Kıbrıs” olarak AB üyesi yapılmış olması Rum tarafının uzlaşmazlığını bir o kadar daha artırmıştır. Türk tarafının Anglo-Amerikan tuzağı olan Annan Planı’na evet deyişi bile Rum tarafını yola getirmemiştir. Sayın Talat’ın “Hristofyas masadan kaçmasın” diye kabul etmiş olduğu tek halk, tek devlet, tek egemenlik formülünü cebine atmış olan Hristofyas’ın gittikçe artan küstahlığı ve “Kıbrıs Cumhuriyeti vardır; eksersiz uniter devleti federal iç idareye dönüştürmektir” yaklaşımı yukarıda açıkladığım ve TBMM ile KKTC Meclisi’nde de karara bağlanmış olan milli görüşün, milli vizyonun, milli kararların, milli kırmızı çizginin hiçbir satırına sığdırılamaz. Anavatan’dan Meclis Başkanı Sayın Toptan ile Devlet Bakanı Sayın Çiçek milli kararı veya görüşü veya vizyonu vurgulamışlardır. Milli Güvenlik Kurulu kararlarında “Kıbrıs’ın gerçekleri kale alınmalıdır” denmektedir. O halde halkımız Nereye gidiyoruz ve Rum’un neyi değişti ki biz milli görüşten, milli vizyondan, milli karardan vazgeçerek yola devam ediyoruz sorusunu haklı olarak sormaktadır.
 

KÜLTEGİN

Genel Koordinatör
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,731
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
Tanrı Dağlarında
Milli çerçeve; şerefli Türk askerinin süngüleri altında çizilen dört tarafı kapalı "hudutlar içerisinde" tek vatan,gelecekte tek toprak, tek devlet (olacak) olan Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hayalini yaşayan, yöneticilerinin kıblesi rum olsada, Bozkurt Denktaş'ın ektiği bağımsızlık tohumlarının,her saniye içerisinde yeniden filizlenmesi "zaruriyetini gösterdiği" her daim, Kıbrıs Türk'tür Türk Kalacak...

TTK
 

GökTürk

Kurucu
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,015
Tepkime puanı
2
Puanları
38
Yaş
59
Konum
C¤ KIBRIS
Web sitesi
www.kibris1974.com
кüℓтєgιη®;63289' Alıntı:
Milli çerçeve; şerefli Türk askerinin süngüleri altında çizilen dör tarafı kapalı "hudutlar içerisinde" tek vatan,gelecekte tek toprak, tek devlet (olacak) olan Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hayalini yaşayan, yöneticilerinin kıblesi rum olsada, Bozkurt Denktaş'ın ektiği tohumların her saniye içerisinde yeniden filizlenmesi "zaruriyetini gösterdiği" her daim, Kıbrıs Türk'tür Türk Kalacak...

TTK


Bu ifaden için bir madalya daha hak ediyorsun. Ama ne kadar madalya varsa zaten sen bunların hepsine hem layık, hem de sahip oldun.

tanrtrkkorusunkktcut8.jpg
 

Dr.Yalnızefe

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,339
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Her ne kadar yönetimdeki gafil ve hainler KKTC'yi ruma peşkeş çekmeye kalksalar da, vatanına sahip çıkan Türk evlatları da burada hazır bekliyor.
Sözün özü...


Ey Türk gençliği ! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyeti'ni, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dahilî ve harici bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri, şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasi emelleriyle tevhid edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK
20 Ekim 1927

TTK ve Y

 
Üst