SADE VATANDAŞ GÖZÜNDEN ERGENEKON
Ben sade bir vatandaşım. Ne bir akademik kariyerim var, nede uzmanlık konum. Sade vatandaş olarak yalnız ve yalnız vatanıma olan sevgim ve Atatürk ilke ve devrimlerine olan bağlılığım var.
Türk olmakla gurur duyan, Allah katında en son din olarak kabul edilen Müslümanlığı benimsemiş bir dünya vatandaşıyım.
Son günlerde vatanım da ve dünyamızda gelişen olaylar sade vatandaş kapasitemi zorlamakta.
Önce bize neler oluyor diye sormak istiyorum. Kim bu Tuncay Güney denilen adam? Bu adam kim ki tüm devlet büyüklerimiz onun bilgisi dâhilinde hatta ondan yardım isteyerek Türkiye'de bir takım illegal girişimlere imza atıyorlar. Hangi taşı kaldırsan bu adam çıkıyor. Hangi kuruma baksan bu adamla ilişkisi var. Bu öyle bir adam ki derin devletten de derin, Hükümetten de hükümet, TSK'dan da TSK bir kuvvet. Meğerse Türkiye kaderini bu adamın ellerine teslim etmiş de haberimiz yok.
İşte sade vatandaş olarak bu dönen dolaplara aklım ermiyor. Adına Ergenekon dedikleri sözüm ona terör örgütü, meğerse Türkiye'nin bütününü sarmalayan bir virüsmüş de haberimiz yok. Bu öyle bir virüs ki kanserden de tehlikeli. Çok sinsice gelişen, durmadan yayılan, yayıldığı yerleri de yok etmeden etkisiz hale getiren bir virüs. Demek oluyor ki Türkiye içten içe bitiriliyormuş da haberimiz yokmuş. İyi ki Tuncay Güney diye birisi çıkmış da Türkiye'yi bu bataktan kurtarmış.
Şimdi birde sade vatandaş olarak benim Ergenekon'dan anladığıma bakalım. Bu güne dek yapılan tutuklanmalar ve göz altılarda ki isimlerin yarıdan fazlası Atatürk ilke ve devrimlerinin ve Cumhuriyetin savunucusu olmuş, emekli paşalar, yazarlar, öğretim görevlileri, hukuk adamları ve iş adamları ile bazı sivil dernek üyeleri. Bu insanların ortak özellikleri de yukarıda belirttiğim gibi Atatürkçü ve Cumhuriyetin bekası için ödün vermeden çalışmalarıdır.
Bunlar bu ilkeleri ve Cumhuriyeti kime karşı koruma gayretine düşmüşlerdir. Maalesef Cumhuriyetin yasalarından yararlanarak parti kuran, üstelikte iktidar olan AKP'ye karşı savunmak zorunda kalmışlardır. Bu sefer de devlete karşı suç işler duruma gelerek Ergenekon çetesine dâhil edilmişlerdir. Hükümet anayasaya karşı suç işlerken, Cumhuriyeti inkâra varan sözler ve eylemlerle halkın kafasını karıştırırken, kendisini yargılayanları yargılanır konumuna getirmiştir.
Devlet, bünyesinde ki bireylerin hak ve özgürlüklerine kast eder bir hale gelmiştir. Ergenekoncu denilen kişiler aslında Cumhuriyeti, Anayasal çerçevede savunmaya çalışırken, birden bire anayasaya ters düşmüşler, devletin bütünlüğünü bozmaya çalışan, devleti yıkma azmettiricileri olmuşlardır. Daha doğrusu birileri tarafından böyle ilan edilmişlerdir.
İşte tüm bunlar aklımı karıştırmaktadır. Ben, vatanımı, devletimi seven birisi olarak her ne kadar anayasayı madde madde bilemesem de, yinede ana fikir olarak bildiğim bu kurallara uymayı vatandaş olarak bir görev bilmekteyim. Gerçekten de ülkem de bir rejim tehlikesi olduğunu görebiliyorum. Bu tehlikeyi görüp de karşı çıkanların da Ergenekon Terör örgütü adı altında tutuklandıklarını da görebiliyorum.
Kısacası Türkiye'de illegal gidişata dur demek isteyenlerin, yine illegal bir şekilde mahkûm edilmesini anlamaktan acizim.
Büyük bir dehşet ve korkuyla haberleri izliyorum artık. Sonun başlangıcına ne kadar çok yaklaştığımızı görerek korkuyorum. Hukukun üstünlüğü diyoruz, hukuk canımızı yakıyor. Hukuka saygılı olalım diyoruz, hukuk cumhuriyeti arkadan vuruyor. Tabii burada Hukukun üstünlüğü ilkesine sonuna dek sahip çıkan hukukçularımızı bunun dışında tutuyorum.
Sade bir vatandaş olarak ben ve benim gibi birçok vatandaşın da aklı bu gibi sorularla karışmış olsa da korkularımız müşterek, "Türkiye'nin hali ne olacak! Bu gidişatın sonu nereye varacak! Yere düşürülmek istenen bayrağı kim koruyacak!
15.01.2009
Ayla Berkin