Sağlığımız Da Allah’a Emanet !!!

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
SAĞLIĞIMIZ DA ALLAH’a EMANET !!!

Evet değerli okurlarım. O, ‘geliyorum’ demeyen kaza gelmeye gerek, yoksa yandığımızın resmidir.

Biliyorum; çünkü bunu; gereksiz yere on yedi gün acı çektirilmiş eşimin; ve ihtiyaçlarını gidermek, hayatını kolaylaştırmak; çekip çevirmek; kaldırmak; oturtup yatırmak; yedirmek, yıkamak; kısacası, doksan beş kiloluk eşimi neredeyse omuzlayarak ihtiyaçlarını giderebilmesi için bu güne dek sadece eşimin çekmekte olduğu acılar değil; zaten arızalı belim yüzünden günün 24 saati kendi çektiğim acıları da yaşayarak öğrendim de ondan... Ve, görülüyor ki Talat-CTP-v.s. hükümeti sadece kollejlerimizi kasıtlı olarak kapatarak çocuklarımızın Güney okullarına kaymasını sağlamakla kalmamış; – ki burada dünyaca tanınmışYakın Doğu gibi ilim cenneti ve aynı kaliberde Girne Amerikan ve diğer Üniversiteler dururken; başka alternatif yokmuş gibi; bu oyuna gelip de tahsil için; yaşayacakları çok muhtemel tehlikeleri de göze alarak, ki bunu da yaşayarak öğrenmiş olmaların rağmen; hala çocuklarını Güney’e gönderenleri şiddetle kınıyorum - ; ve, mandacı medyası vasıtasıyla çarşaf çarşaf Rum’un reklamlarını yaparak halkı Güney’den alış verişe cesaretlendirmekle sadece esnafa, tüccara kepenk kapattırmamış, sanayi’i; üreticiyi; efendim çiftçiyi, hayvancıyı, narenciyeciyi; turizm ve inşaat sektörünü v.s., v.s.’yi de kurutmuş; halkı usandırıp teslim alarak bizden nefret eden Rum’a mecbur etme yoluna gitmiş! Refaha ulaştırmaya söz vermiş halkının sağlığını bile önemsemeyip; hayatlarıyla oynamak pahasına hastalarımızın Güney’e kaymasını da sağlamak için, hempacıların trilyonlar aktarır; reklam için taraf gazetelerine çeşit dandik nedenlerle milyonlar ödemeğe para bulurken; sağlık sektörünü de kasıtlı olarak donanımsız, elemansız, yetersiz kılmış! Ve Talat-CTP-v.s. hükümeti bütün bunları halkını refaha kavuşturma yemini vererek yapmış! Ya yemin vermeselermiş, halimiz nice olurdu, bir düşününüz artık!!! Adam sen de! Bunlar ekmeğini yedikleri devleti utanmadan tasfiyeye çalışmakta ve temellerine dinamit yerleştirmekte iken; halkını mı düşüneceklermiş...

Lapta’da ikamet ediyoruz. Ve 28 Nisan’da, yine Lapta’da, saat altı falan sularında bir trafik kazasında yaralanmış eşimi Ambulansla Girne hastanesine acile gönderdiklerini; Girne acile gittiğim zaman da; donanımdan yoksun Girne hastanesinin ‘burada yapamayız’ diyerek eşimi Lefkoşa Nalbantoğlu’na gönderdiklerini öğrendim. Ne ise soluğu Girne hastanesinden Lefkoşa Nalbantoğlu acilinde alarak eşimi bir sedye üzerinde kusmuklar içinde buldum ve onu temizleyerek biraz olsun rahatlattım.

Beklerken, rontgenler, emarlar falan çekildi. Ancak sadece kolunun kırık olduğunu; kaburga kemiklerinin ve dizinin ağır darbe aldığını ve berelendiğini öğrendim. Sekiz saat müşahade altında kaldıktan ve kolu alçılandıktan sonra ve bir hafta sonra kontrol için tekrar acile gitmek üzere oradan ayrıldık ve hastanenin önünde bekleyen hasta yakınlarının yardımlarıyla ve binbir zorlukla arabaya yerleştirdiğim eşimle sabah altı buçuk gibi eve döndük. Buraya kadar çok zor da olsa; eh, tamam diyelim. Ancak sağ kolunun alçıda olması, kaburga kemiklerinin müthiş sızısı ile zorlukla nefes alabilmesi ve tabii sağ dizinin acısı ve yere basamayışı yüzünden eşimi eve taşımak şunda dursun; arabadan bile çıkaramamış ve sağ olsunlar komşuları uyandırarak, onu bir sandalyeye oturtup üç kişi güçlükle eve yatağa taşıdık. İş burada da bitse amenna. Saatler ilerledikçe ve soğudukça daha da artan sızılarıyla bir türlü rahat edememiş, sızıdan uyuyamamış eşimi on gün sonra tekrar acile götürdük ve her geçen gün daha da şişip morarmakta olan sağ bacağının üçüncü kez rontgenini çektiler ve rontgen elimizde olmasına rağmen, o gün değil de, neticeyi öğrenmek için bir hafta sonra (!) rontgenle birlikte tekrar acile dönmemizi söylediler. Kazadan on yedi gün sonra ve gereksizce sekiz gün de fazladan acılar içinde kıvranmış eşimin sağ dizinindeki kemiğin de çatlak olduğunu öğrendik!

Alçıya alamayacakları için bacağına giydirilmesi gereken kaskın hastanede bulunmayışıyla; sağ olsunlar bizi kendi sağlık ekipleriyle hastaneye taşıyan Namsoy’un Melekleri’nin mekan mekan gezerek bulamayıp da ısmarlamak zorunda kaldıkları ve ertesi gün satın alarak getirip sağ bacağına aşıktan kalçaya kadar taktıkları kaskla; kaldırılması, oturtulması; efendim ihtiyaçlarının giderilmesi hem eşim hem de benim için şimdi daha da zorlaşmış bir ay sonra tekrar acile gidene kadar eşimin kesinlikle sağ ayağı üzerine basmaması önerilmiş...Kısacası, Lapta Muhtarı Nidai Keleş’in yardımları ve sık sık kontrole gelen NAMSOY’un MELEKLERİ de olmasa; Talat-CTP ikilisinin ülkeyi getirmiş oldukları durumla; sağlığımız da Allah’a kalmış kısacası... Ne diyelim bir ay sonra alacağımız neticelerle; Allah beterlerden saklasın artık....
 
Son düzenleme:

ARIKBUKA

Halkla İlişkiler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
920
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Cevap: Sağlığımız Da Allah’a Emanet !!!

Büyük geçmiş olsun.Herşeyin başı sağlık çok hassas davranılmalı.
 

aliye mehmet

Dost Üyeler
Katılım
28 Ağu 2008
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Sağlığımız Da Allah’a Emanet !!!

Seyyan hanım geçmiş olsun. Ben de annemi orada karsılaştığım zorluklardan ötürü Londra’ya getirdim biliyorsun. Bildiğim kadarıyla multi trilyonerler hastanenin sunduğu hizmetlerden faydalanıyorlar. Kalitesiz tecrübesiz insanlıktan yoksun personel acımasız personel... Annemi getirsem en fazla 3 ay yasayabileceğini biliyorum çünkü kız kardeşlerim huzur evine koymak isterler. Anlatacak çok şey var, özel adresini yazarsan sana tekrar yazayım. Tekrar çok geçmiş olsun Allah yardımcın olsun. Kendine iyi bak.
 
Moderatör tarafında düzenlendi:

PİRTÜRK

Dost Üyeler
Katılım
15 May 2009
Mesajlar
57
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Türkiye
Cevap: Sağlığımız Da Allah’a Emanet !!!

Seyyan Hanım kardeşim, eşinize ve size geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
İnanın Ankara'da Devlet hastanelerinde, fiziki yapı Gazi Üniversitesi Hastanesi, Atatürk Araştırma Hastanesi, Hacettepe Hastanesi gibi sağlık kurumlarında son derece iyi standartlarda olmasına rağmen, insan unsuru açısından sizin olayınız gibi olaylarla karşılaşabiliyoruz. Ancak profesyonel anlamda işletilen özel hastanelerde durum değişiyor. Personelin ilgi ve kalitesi oralarda daha iyi ve yüksek standartlarda, dolayısıyla verilen sağlık hizmetinin de kalitesi yükseliyor ve tedavi sonucu daha farklı ve yararlı oluyor. Ancak özel hastanelerin de ücretleri normal gelirli bir insanın ödeyebileceğinden yüksek. Bu "Sosyal Devlet İlkesinin" sağlık politikalarıyla şekillendirilmesinin insan unsuru açısından verimsiz gerçekleştirilmesinin bir sonucu. Esasen bizim ülke olarak sorunumuz bu, insan unsurunu yeterli ve bilimsel olarak, beyin kapasitesi ve yetenekleriyle koşut olacak şekilde eğitememek, Türkiye'nin bu sorunu aşması biraz zaman alacak bir husus. Değerli ve yetişkin sağlık personelinin devlet hastanelerinde istihdamı koşullar nedeniyle az seviyede ve verimsiz. Kaliteli ve deneyimli Sağlık Personeli ya özele ya da Yurt Dışına yöneliyor. Haksız da değiller hani. Her şeyin başı eğitim, ama insanlarımızı her sektörde olduğu gibi Sağlık Sektöründe de beyin yapısı ve yeteneklerine göre yönlendirebileceğimiz bir eğitim anlayış ve sistemine son derece ihtiyacımız var, ki insanlarımızın en önemli haklarından biri olan Sağlık hakkını ve tedavi hizmetlerini layıkıyla ve verimli olarak, insanlarımızın olanaklarına göre yerine getirelim.
Tekrar geçmiş olsun dileklerimle

Saygılar
PİRTÜRK
 
Moderatör tarafında düzenlendi:
Üst