GÜNEŞ DOĞARKEN
Salih Mehmet Ersoy
Sayın Başbakan’a katılırız, ancak;
Güney Kıbrıs Rum idaresinin 2009 yılında petrol arama faaliyetlerine başlayacağı haberi üzerine açıklama yapana Başbakan Sayın Ferdi Sabit Soyer’in söylediklerine katılmamak mümkün değildir.
Bilindiği gibi, Kıbrıs’ı yutmak için önce EOKA’yı kurduran, sonra da 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yıkılması için yeşil ışık yakmak suretiyle AKRİTAS PLANI’nın hazırlanmasına onay veren Yunanistan, silahlı eylemle elde edemediklerini, Dimitris Hristofyas’ın dediği ibi “ politik Mücadele “ ile kazanmanın yolunu seçmesi, Kıbrıs Türk insanı için bir ibret dersi olmalıdır. İki parçaya ayrılmış Kıbrıs’ın yarım ayağıyla AB’ye alınmasında baş rolü oynayan Yunanistan, Kıbrıs’ı politik mücadele ile kazanacağına olan inancının bir sonucudur. Çünkü AB’ye üye olmuş yarım Kıbrıs’ın, tüm Kıbrıs adına karar alabileceğini, dünyanın böyle bir kararı meşru sayacağını ve böylece elde edecekleri politik başarılarla Kıbrıs’ı yutacakları hayaline kapıldıklarını anlamamak için aptal olmamız gerekmez mi?
İşte Başbakan Sayın Ferdi Sabir Soyer’in Anadolu Ajansından çıkan habere göre konu ile ilgili yapmış olduğu açıklamada, “Kıbrıs′ın, Türklerin ve Rumların ortak vatanı olduğunu, ′′ortak vatanın yeraltı, yer üstü kaynaklarının ortak egemenliğe′′ ait bulunduğunu belirterek, ′′Hiç kimse bunu tek taraflı gasp edemez. Denizdeki petrollerde de Kıbrıs Türkünün ortak egemenlik çerçevesinde hakkı vardır′′ şeklinde açıklama yapma gereği duyması, Rum tarafının islah edilmez davranışlarına bir ön uyarı niteliğinde olmasını beklemek hakkımızdır diye düşünüyoruz.
Başbakan devamla demişti ki ;
′′ortalığı karıştırmak, gerginlik üretmek ve bununla ilgili çatışma ortamı yaratmak′′ amacıyla haberler yapıldığına işaret ederek, petrol arama konusunda yapılan haberlerin de buna örnek olduğunu kaydetti. Türkiye′nin ve KKTC′nin bu konudaki ortak tavrının net ve paralel olduğunu ifade eden Soyer, bunun haklı ve meşru bir tepki olduğunu vurguladı.
′′Kıbrıs′ın bir bütün olarak Kıbrıs Türkü ile Kıbrıs Rumu′nun ortak vatanı′′ olduğunu dile getiren Başbakan Soyer, şöyle devam etti:
“Bu ortak vatanın yeraltı, yer üstü kaynakları sonuçta ortak egemenliğin tarafıdır. Hiç kimse bunu tek taraflı gasp edemez. Denizdeki petrollerde de Kıbrıs Türkünün ortak egemenlik çerçevesinde hakkı vardır. Türkiye′nin de bölge ülkesi olarak kıta, deniz sahası çerçevesinde bölgede etkisi ve rolü vardır. Onun için bu, uluslararası hukukun dışında, tek taraflı bir dayatma mümkün değildir. Kıbrıs Rum tarafının bu maceraya sürüklenmemesini arzularım. Görüşme süreci öncesinde bu iddiaların orta yere çıkarılması görüşme sürecini sabote etmektir. Esas mesele budur, bizim sinirlerimizi bozmaya çalışmaktadırlar. Ancak onlar bilecek ki biz haklarımızdan hiçbir şekilde taviz vermeyiz, boyun da eğmeyiz, ancak bu hakların ortak kullanımıdır önemli olan.′′
′′Hiç kimse bunu tek taraflı gasp edemez. Denizdeki petrollerde de Kıbrıs Türkünün ortak egemenlik çerçevesinde hakkı vardır′′ dedi.
Başbakan Soyer, Kıbrıs Rum tarafında, ′′ortalığı karıştırmak, gerginlik üretmek ve bununla ilgili çatışma ortamı yaratmak′′ amacıyla haberler yapıldığına işaret ederek, petrol arama konusunda yapılan haberlerin de buna örnek olduğunu kaydetti. Türkiye′nin ve KKTC′nin bu konudaki ortak tavrının net ve paralel olduğunu ifade eden Soyer, bunun haklı ve meşru bir tepki olduğunu vurguladı.
Başbakan Sayın Ferdi Sabit Soyer’in yaptığı açıklamaya elbette ki katılıyoruz;
ancak, Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs üzerinde ortak haklarını dile getiren Sayın Başbakan’ın Tek Devlet, Tek Egemenlik, Tek Vatandaşlık ve Tek Temsiliyet ile ilgili Rum isteklerine nasıl evet diyebilmiştir?
Kıbrıs Türk halkı sabırsızlıkla bu söylemlerin altının doldurulmasını beklemektedir.
Kimsenin halkımızı oyalamaya, çaresizliğe ve “acaba ne olacağız” gibi bir düşünceye sokmaya hakkı yoktur.
Salih Mehmet Ersoy
Gazeteci-yazar
27.8.2008