Sayın Denktaş, Bir Dev'in Gidişi...

Hüseyin LAPTALI

Onursal Üye
Katılım
13 Ağu 2008
Mesajlar
465
Tepkime puanı
0
Puanları
0
SAYIN DENKTAŞ, BİR DEV'İN GİDİŞİ...

Etrafına yaklaşımları güzeldi, hoştu, yumuşaktı, müşfikti,
Ve daim düşmanına karşı dahi sevecendi.
Kıbrıs’la doğmuş, bir ömür Kıbrıs’la yaşamış,
Yaşamını Kıbrıs’la noktalamıştı.
O gün, orada o suskunluk ortamında,
Sessizliği, suskunluğu yine o bozdu.
“Bize Kıbrıs denmeyince konuşamayız” demişti.
Gülüşmeler oldu. “O Denktaş değil Kıbrıs’tı.”

Baf’ın Karkot dersinde başlayan yaşamı, birdenbire,
Doktor’un Halkın Sesi gazetesine uzanacak,
Ve henüz 18-20 yaşlarında makaleler yazacaktı.
1948 yılı 10 binlerin katıldığı Ayasofya Mitinginde Doktor’un,
“Denktaş sen de konuş,” demesiyle bir lider doğacaktı.
Dr. Küçük’ten o müşfik edasıyla daima “Doktor” diye bahsederdi.

Onun için Kıbrıs Türk’ü Anadolu’nun kopmaz parçası idi.
Onun ayak izleri Anadolu’nun her yanında vardı.
Müşfik yüzünün hatırası her Türk insanının gönlünde yatardı.
O serhat boylarının Kıbrıs’taki özgürlük savaşçısıydı,
Ve gücünü Anavatandan alıyordu.

Hesabını iyi bilirdi. Yüksek zekanın idolüydü.
O Kıbrıs Türk Toplumunun korkusuz lideriydi?
Makarios onu yakalasa da, asacak değildi ya!...
O dimdikti, korkusuzdu, mert bir kahramandı…
Canını budaktan esirgemezdi.
Makarios, “Kıbrıs’a gelemezsin dediğinde,”
Beş metrelik sandalla Karpaz kıyılarına çıkması bundandı.

Onun herkesle bir anısı vardı.
Herkes gibi benimde, zihnime çakılıp kalan anısı şöyleydi.
1964 Erenköy Savaşlarında aramızdaydı.
Aramızda gezer müşfik bakışları ile, bize moral verirdi.

O da taktı miğferini başına,
Karargahta başladı bir telaş,
Üsteğmen Cenk, Savalaş, Denktaş,
Yürüdü tepeye, cepheye vardı,
Savaşacak, savaşacak, savaşacaklardı.
Onun da vardı tek kurşunu saklı,
O öğretmişti bize bu aklı,
Ben gibi onlar gibi o da,
Beynine sıkacaktı son kurşunu,
Kararlıydı ve asla teslim olmayacaktı.

Onu hasta yatağında, son ziyaretimde,
Artık kadere olan çaresizliğini biliyordu,
Yine de son ve tek cümlesi şu oldu…
“Biz Erenköy’e dans etmeye gitmemiştik.”
Nutkum tutuldu, sesim çıkmadı,
Sadece için için ağladım.
Yanacıklarını okşayıp ayrıldım.
Tanrıdan rahmet diler, nur içinde yatsın.


Hüseyin LAPTALI
14 Ocak 2012
 
Üst