Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya Chrome kullanmalısınız.
Sev Seni Seveni...
SEV SENİ SEVENİ...
Evet değerli okurlarım. Çok güzel bir atasözümüz vardır: “Sev seni seveni, yer ile yeksan olsa; sevme seni sevmeyeni, Mısr’da sultan olsa” diyen. Ne kadar da doğru söylemiş atalarımız..
Ancak bu cennet topraklarda öyle cinsler türemiş ki, kendilerini sevip kollayanları değil; para, makam veya başka başka çıkarlar yüzünden; bile bile kendilerini yok etmek, öldürmek isteyenleri sevecek kadar alçalmış. Alacakları veya aldıkları paralar için kendi kardeşlerini bile gammazlayan; hatta vatan sırlarını bile düşmana satmaktan çekinmeyen türler... Silahını bile gizlice gavura satan türler... Yedi sülalesini katletmiş; ve kim bilir belki de anne ve babasını; kardeşlerini, akrabalarını veya köylülerini bile gözleri önünde öldürmüş düşmanlara şimdi dost, kardeş deyip; hayatını kurtarmış; kendisine özgür ve gvenli bir yaşam; her köşesini korkusuzca gezebilecekleri bir vatan vermiş; her ihtiyacını karşılamış ve halen de karşılamakta olanları düşman gören türler...
Bugün refah içinde sürdürdükleri yaşamlarını, yazlık kışlık mekanlarını, çifte çifte arabalarını, dolu dolu maaşlarını borçlu oldukları Anavatana: “Bizi kurtardın ancak gereğinden fazla kaldın; git artık” diyen, soysuzlar, nankörler... İşte bu türlere burada söylemem gereken bir kaç sözüm olacak. Erkeksen, cesursan işinden, maaşından, o maaşla aldığın evlerden, arabalardan feragat et; saati ve tarihi de 1974’e döndür ama “İmdat! Türkiye, Mehmetçik; Allah aşkına gel bizi kurtar! Demek te YOK; ona göre; ve ancak o zaman konuş da görelim seni! Göster cesurluğunu, balligariliğini! Hade bakalım!!! Yedikleri naneye bak sen bu utanmazlasrın!!!
Ha, bir de anasından Türk doğmuş; Türkçe konuşan, Türk ismi taşıyan; Türk gelenek ve görenekleriyle büyümüş; ancak Kıbrıslı diye bir millet olmadığı bilincinden yoksun; beyinleri yıkanmış, mankurtlaştırılmış, kimliğini şaşırmış; ben Türk değil, Kıbrıslıyım diyen mesokertolar... Bu, sözde Kıbrıslılar, acaba nasıl Kıbrıslı olunduğunu hiç düşünmüşler mi? Bu mankurtlar acaba atalarına; büyük nene ve büyük dedelerine; veya nene ve dedelerine; hatta ve hatta anne babalarına iftira attıklarının farkında mılar? Ben ne Rum ne de Türküm, Kıbrıslıyım diyenler; ancak babası Türk annesi cira olanlar ve hangisini tercih edeceğine; hangisine uyacağına bir türlü karar verememiş ‘saplar’olabilir bence. Yani ikisi ortası; yani devşirme; yani mesokerto; ama Kıbrıslı değil. Yok çünkü; duyulmamış Kıbrıslı diye bir millet!
Çok merak ediyorum. Doğru düşünebilen, beyni normal çalışan; inancı, imanı yerinde olan bir kişinin beynini nasıl yıkayabilir; onu olmadığı bir şeye nasıl inandırabilirler diye. Yoksa bunlar para karşılığı öyle demek zorunda mı kalıyorlar? Mecbur mu hissediyorlar? Kıbrıslılığı bir ticaret, bir kazanç yolu olarak mı görüyorlar? Ne? Bence bu Kıbrıslıyım diyenler; bir-kaç ay’ı da değil; bir-kaç haftayı göze alarak Güney’e taşınsalar; kasıtlı olarak ‘taşınsalar’ diyorum; öyle tatil için otele falan değil; TAŞINSALAR ve artık orada yaşayacaklarını söyleseler; hatta isimlerini bile değişseler Mariya veya Yanni koysalar; Kiliseye bile gitseler; hatta ve hatta vaftiz bile olsalar; sapık papazların sadece eteklerini değil; şey, ayaklarını da öpseler; ve, vücutlarının her kovuğuna istavroz da soksalar; acaba, şimdi öyle sahte dostluklarla, Bizans fettanlıklarıyla, aldatmacalarıyla; yeme içme ahkamlarında sözde sevgi ve yakınlık gösteren; hem ziyaret hem ticaret anlayışıyla, kendileriyle birlikte gülüp oynayan bu Güney’li kardeşleri !!!, onların yüzüne bile bakacak mı? Yüzlerine bakmaları, selamları da şunda dursun; onları eşit sayıp; onlara bir gün bile rahat huzur verecekler mi? Keşke birkaç ‘cesur’; bir kaç balligari çıksa da bunu denese... Çünkü bu mesokertolar – Kıbrıslılar -; kıbrıslı mı; Türk mü olduklarını ancak ve ancak bu şekilde öğrenecek; ve, kendilerinin olana; özgürlüklerine, KKTC’ne sahip çıkmanın ne denli önemli olduğunu ancak o zaman anlayacaklar. Başka türlü anlayacaklarını sanmıyorum çünkü... Ama acele etsinler. Çünkü sırf beş-on mesokerto Kıbrıslı olduklarına inandırıldıkları için; vatanımızdan, devletimizden ve egemenliğimizden; şehit kanlarıyla sulanmış topraklarımızdan vaz geçeceğimizi zannediyorlarsa; ne olduklarını bilemediklerinden de çok, çook yanılıyorlar...
Türk değil, Kıbrıslı olduklarına inanan onlar; bizim düşman; Güneydekilerin dost, kardeş olduğuna inananlar onlar. Burası da Kuzey Kıbrıs TÜRK Cumhuriyeti olduğuna göre; bu mesokertolar; bu devşirmeler; sözde Kıbrıslılar yanlış coğrafyada değiller mi? Taşınsınlar efendim; taşınsınlar da görelim cesurluklarını da ; balikariliklerini de o zaman........ Hade, hodri meydan!!!
Seyyan Uzunoğlu
23.02.2009
Son düzenleme: