Sevr ve KKTC

Kamil Özkaloğlu

Onursal Üye
Katılım
6 Ara 2008
Mesajlar
359
Tepkime puanı
0
Puanları
0
SEVR VE KKTC

Birinci Dünya Savaşı sonrasında, Savaşı kazanan ülkeler(Fransa, İngiltere, Rusya, Sırbistan, Belçika, Lüksemburg, Karadağ, Japonya, İtalya, Portekiz, Romanya, A.B.D, Yunanistan ve Brezilya), kaybeden ülkelerden Almanya, Avusturya-Macaristan, ve Bulgaristan ile hemen bir Barış Anlaşması imzalarlar…

Ama savaşı kaybeden Osmanlı İmparatorluğu ile bir Barış Anlaşması imzalamaları uzun sürdü…

Hatta Osmanlı İmparatorluğu’nun önüne bir Barış Anlaşması değil; bir Osmanlı İmparatorluğu’nu Paylaşım Anlaşması olan Sevr Anlaşması konulmuştu…

Sanki Birinci Dünya Savaşı, ekonomik ve sömürü çıkarları nedeni ile bölünmüş Avrupa Ülkeleri arasında olmamış gibi…

Sanki bu soysuz çıkarlar uğruna milyonlarca masum insanın kanına girilmemiş gibi,

Birdenbire Osmanlı İmparatorluğu toprakları hedef alınmıştı…

Ne yazık ki 22 Nisan 1920 tarihinde Franssa’daki Konferansa katılan Osmanlı heyeti (Rıza Tevfik, Damat Ferid Paşa, Hadi Paşa ve Reşid Halis.) Sevr Teslimiyet Anlaşmasına imzayı attılar…

Osmanlı Topraklarını paylaşma niteliğindeki Sevr Anlaşmasına Osmanlı Devleti, İngiltere, Fransa, İtalya, Japonya, Belçika, Ermenistan, Yunanistan, Polonya, Hicaz, Romanya, Çekoslovakya ve Sırp-Hırvat-Sloven Devleti.imza attı…

Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti bu antlaşmayı tanımadı. Meclis’in "Misak-ı Millî"ye yemin ederek, Türk topraklarının parçalanmasına müsaade etmeyeceğini dünyaya ilân ederek Kurtuluş Savaşını başlatması bugün Türkiye’nin var olması açısından büyük önem taşımaktadır…

Çok iyi bildiğinize inandığım Sevr Anlaşmasının maddelerini bu satırlara dökmeyeceğim…

Ancak bu anlaşmanın, Avrupa Ülkelerinin Osmanlı Topraklarını bölerek ve aralarında paylaşarak; Türklüğü, bu coğrafyadan silmeyi amaçladığı yadsınamaz bir gerçektir…

Bugün de Türkiye aleyhine yapılan tüm planların ve sürdürülen tüm Türkiye’yi bölmeye ve Yok Etmeye Yönelik düşmanca saldırıların arkasında ABD ve Avrupa ülkeleri vardır…

KKTC’de yaşananlar


Son görüşme sürecinde yaşananlar ve Kıbrıs Türk Tarafı olarak yapılan tekliflerle Kıbrıs Türklerinin geleceğine vurulan p rangalar değerlendirildiğinde Kıbrıs Türklerinin geleceğinden endişe duymamak mümkün değil…

03 Eylül 2008 Tarihinde başlayan görüşmeler süreci öncesinde KKTC görüşmecisi Sn. Mehmet Ali Talat, 21 Mart 2008, 23 Mayıs 2008, 1 Temmuz 2008, 25 Temmuz 2008 tarihlerinde Yoldaş’ı(!) Hristofyas ile gerçekleştirdiği görüşmelerde Mutabık kaldıkları maddelerin altına imza koymuştur…

Hristofyas ile Mehmet Ali Talat’ın mutabık kaldıkları ve başlayacak görüşmelere temel teşkil eden o maddelerin her biri Kıbrıs Türkleri için en az Sevr Anlaşması maddeleri kadar korkunç ve yok edicidir...

Rıza Tevfik, Damat Ferid Paşa, Hadi Paşa ve Reşid Halis’
in Sevr Anlaşması altına attıkları imza Türk Ulusunu ne kadar zor durumda bıraktıysa; Mehmet Ali Talat’ın Mutabakatlar altına attığı imza da Kıbrıs Türklerini en az o oranda yaralamış ve zor duruma düşürmüştür…

Mehmet Ali Talat’ın Ekibi ve yandaşlarının bu konudakigünahları da en az Mehmet Ali Talat’ın günahına eş değerdedir…

O Mutabakat kararları, Kıbrıs Türklerinin ağır bedeller ödeyerek elde ettiği devleti; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmayı, topraklarını Rumlara teslim etmeyi hedeflemektedir. Bu hedef Rumların (AKEL dâhil) yıllardır Türklere karşı katliamlar dâhil, uğrunda her türlü insanlık dışı düşmanca saldırıyı gerçekleştirdikleri hedefin ta kendisidir…

O Mutabakat kararları, Kıbrıs Türk Halkının Egemenliğini ve self-determinasyon hakkını elinden almayı hedeflemektedir.Bu hedef Rumların (AKEL dâhil) yıllardır Türklere karşı katliamlar dâhil, uğrunda her türlü insanlık dışı düşmanca saldırıyı gerçekleştirdikleri hedefin ta kendisidir…

O Mutabakat kararları, Kıbrıs Türk Halkını yeniden, bu kez Rumların sömürgesi altında yaşayan azınlık konumunda bir kabile durumuna düşürmeyi hedeflemektedir.

Bu hedef de Rumların (AKEL dâhil) yıllardır Türklere karşı katliamlar dâhil, uğrunda her türlü insanlık dışı düşmanca saldırıyı gerçekleştirdikleri hedefin ta kendisidir…

Ne yazık ki tüm bu olanlara Kıbrıs Türk Halkı olarak gerektiği kadar etkili bir tepki gösteremedik…

Bir kez daha diyoruz ki;
Her ülkede güç ve kuvvet, o ülkenin Halkının elindedir…


KKTC’de de Güç ve Kuvvet Kıbrıs Türk Halkının elindedir…


Ve unutmayalım, ABD ve Avrupa ülkeleri kesinlikle Kıbrıs Türklerinin de düşmanlarıdır...


Kamil Özkaloğlu
03 Temmuz 2012
 
Üst