şişirilmiş Egolar!...

Ahmet Ötüken

Onursal Üye
Katılım
17 Nis 2012
Mesajlar
35
Tepkime puanı
0
Puanları
0
ŞİŞİRİLMİŞ EGOLAR!...

Toplumda bir “şikâyet fırtınasıdır” almış başını gidiyor. Neredeyse halinden memnun olan yok gibi.

Mutsuzluk “marazi” bir hal almış; sanırsınız ki; her taraf yanmış, yıkılmış, kül olmuş. Evsiz barksız, açıkta ayazda kalmışız.


Tamam; bu ülkede sorunlar var. Hangi ülkede yok ki?


Tabi; Çözüm beklentilerini ve bu yöndeki dillendirmeleri de yadırgamıyoruz.


Ancak gelişme, refah ve mutluluk adına hiç mi halimize şükredeceğimiz; bir durum yok!


Yani her şey kötü, her yer zifiri karanlık mı?


Tamam; ev bark sahibi, çoluk çocuğu olan insanların evine ekmek götürememesi, borçlarını ödeyemez duruma düşmesi kolay bir durum değil. Bu yöndeki tepkileri kimse haksız bulamaz.


Özellikle genç insanların işsiz olması, kabul edilebilecek bir şey değil.


Çöken siyasi sistemin ve bozuk yapılanmaların enkazı altında inim inim inleyen bu insanlar gerçek mağdurlar.


Ama bakıyoruz da; servetinin ve kazancının haddi hududu olmayan kimi kesimler de yüksek perdeden şikâyetçi. İşte ben bunu anlamakta güçlük çekiyorum.


Dünyanın bu kriz ortamında; biraz da hailimize şükretsek ne olur yani!


Kıymetli akademisyen Birikim Özgür “Somut Koşulların Somut Tahlili” diye mükemmel bir köşe yazısı yazdı. İşte o yazısında diyor ki; “..Her alanda doyumsuzluk gölge gibi bireylerin peşini bırakmamakta, şişirilmiş egolar pek çok genç insanda gerçekdışı beklentilerin oluşmasına ve bu beklentilerine ulaşılamadığı zaman da depresyona yol açmaktadır. Eleştiriye tahammülsüzlüğün, hilekarlığa yatkınlığın ve saldırganlığın artmasının sebebi de bu değil midir..”


Saptama doğruda, bu durumda olan keşke sadece genç insanlar olsa!!!


Muhalefet partilerini dinliyorsunuz zehir zemberek açıklamalar yapıyorlar. Açıklamalarının içinde yine popülizm ağırlıkta. Sorunlara proje bazında çözümler üretip, halka bunları paylaşmak yerine sadece iktidar hesapları yapıyorlar.


İktidara bakıyorsunuz; sorunlar karşısında, edilgen, dağınıp; ne yapacakları konusunda kararsız bir görüntü çiziyor!


Yapısal sorunların yol açtığı yıkıntılar karşısında, sorunların ve bozuklukların üzerine cesaretle gitmek yerine gün savmaya yönelik icraatlar sergileniyor!


Bu manzaralar karşısında da, militan partililer hariç geniş vatandaş kitleleri “al birini çal ötekini” diyerek kestirip atıyor.


Deneyimli siyaset adamı; Ferdi Sabit Soyer geçtiğimiz gün kaleme aldığı “UBP muhtırası ve sol” başlıklı uzunca bir köşe yazısında benim de çoğuna katıldığım önemli saptamalarda bulunuyor. Ve en sonunda da ekliyor: “ Kısacası eğer sol; yalnızca yanlışları işaret edip, genel doğruları söylemekle yetinir ve yaşamın değişimi için somut mesuliyetler yüklenerek, bu krizi nasıl aşacağız devinimi içinde, projeler, programlar üretmezse; bu bozuk düzenin değişim sürecini, Kıbrıs sorununun çözümü sürecine erteleyen anlayış kolaycılığında; UBP’nin iç çatışması ile veya ekonomik olarak büyük bir yıkımın gelmesi ile oluşacak ortamı bekleyerek erken seçimin bununla geleceği noktasına indirgerse tavrını ve görüş üretmeden, erken seçim beklentisi ile yetinirse, herkes bilsin ki statüko kendini yeniden üretme şansı yakalayabilir.”


Bu saptamalardan herkesin özellikle de muhalefet partilerinin çıkarması gereken dersler ve alması gerekli mesajlar yok mu dersiniz?
 
Üst