Sitemkâr Dizeler

Hatice İntaç

Onursal Üye
Katılım
24 Mar 2008
Mesajlar
23
Tepkime puanı
0
Puanları
0
SİTEMKÂR DİZELER

Gülü bozguna uğratan yağmur!.
Mevsimsiz, davetsiz..
Tomurcuklarda hak edilmemiş gözyaşları
Güller bugün ağlamaklı.

Ağaçların dallarında ürperti
Serçeler şaşkın
Kumrular telaşta
Aldırma diyor gönlüm
Onlar alışıktır bu yağmurlara
Elbette sığınacak bir kuytu bulurlar.

Dışarıda gürül gürül bir yağmur
Ruhumda dinmeyen fırtına
Sarhoş rüzgârlar gibi savruluyorum
Uçsuz bucaksız bir ummanın
Yakamozlarına.
Her damla sebepsiz bir tutkuyla hüznü çağırıyor
Uzaklarda hüzzam bir şarkı söyleniyor.

*****

Kurşuni bulutları izliyorum
Kırık kalpli penceremden
Dışarıda deli bir rüzgâr
Dudaklarımda isyankâr küfürler.
Çok gerilerde şimdi
Sözcüklere kelepçe taktığım
Takmak zorunda kaldığım
O memur günler!.

O gün
Bir yağmur damlası olmak vardı
Camlardan özgürce süzülen
Dilimin ucundaydı da kelimeler,
Dudaklarımdan dökülemediler.
Dişlerimle kanattım dilimi
Kana bulandı rakı bardağım
Sebebini bilemediler,
Veya bilmek istemediler.
Siz!
Suit odalara dadananlar!.
Siz!
En pahalı lokantalarda
Kadeh kaldıranlar!.
Dünyayı kendilerinin sananlar!.
Ve cebinde akreple dolaşanlar!.
Geberin!. e mi?

*****

Ne de güzel yönetiyor ışıklarını güneş
Bir yanda aydınlık, bir yanda loşluk.
Kırık bir aynadan bakıyorum görüntüme
Aydınlık ulaşmıyor yüzüme
“Onur” küskün duruyor gözlerimde
Ben ne kadar “duygu”ysam
Siz o kadar “çıkar”
O kadar “mantık”

Oysa
Apaçıktı cümlelerim
Siz parantezleri seçtiniz
Ellerim ellerinizde kirlendi
Yıkayacak su bulamadım
Pişmanlıktan başka.
Maske takmadım ben yüzüme
Olduğum gibi çıktım sahneye.
Pişkinlik size nereden bulaştıysa
Veya ruhunuzdaysa;
Anlayamamak ve inanmak düştü bana.
Yapma çiçekleriniz dökülürken bir bir
Yine de ben oldum
Utancımdan çıplak kalan

******

Tutsak edemedim düşüncelerimi
Prangalar takamadım onlara
Dilime döküldüler
Suç işledim
Yasak bölgeye girdim
Korktular
Diken diken oldu tüyleri
Oysa bir gece kuşunun türküsüydü
Söylediklerim
Anlamadılar.

Yine de;
Bir söz yeterdi kuşları uçurmaya
Söylemediniz.
Belki iki damlaydı yaş gözlerimde
Bir nisan yağmuruyla akıp giderdi
İstemediniz.
Sonunda;
Kaldırdım kendimi usulca
Gönüllü oturduğum sanık sandalyesinden
Zeytin dalı sunmaktan da vazgeçtim size
Çok bilinmeyenli denkleminizi
Siz çözün bundan böyle dilediğinizce.
Varsın gün batımları düşsün payıma sizsen yana
Görüntünüz hep flu kalsın bende
Gökkuşağını da göstermesin gökyüzü
Mahcup olsun bulutlar isterlerse
Karanfilli günler boyun büksün
Bana ne!..’

Sonunda
Soluk renkli fotoğraflarda kaldık işte.
Kusursuz sandığımız dostluğun riyası
Çevremiz kalabalıklaşınca yüze vurdu
Perde kapandı.
Şimdi ne kadar dibe vurursak
Suçluluk duygusundan o kadar kurtuluruz;
Ne kadar azapta olursak
Günahlarımızdan o kadar arınırız belki.
Katlanılırdı bir zamanlar
Ayni yolda kesişen gurbetimiz
Hadi şimdi güvensizliğin şerefine
Boşalsın dolsun kadehlerimiz.
Nereden baksak o maziye
Gelincik yaprağı gibi
Kırılıyor kalplerimiz.

*****

Bu yüzden diyorum ki;
Ödünç verilmiş hayatımda
Ne kadar harcanmışım varsa değmezlere,
Geri almak mümkün olsaydı keşke.
Yine de son güllerini yaz bahçelerinin
Armağan etmek isterdim
Kalan ömrüme!.

15210.jpg

 
Üst