Sivil Darbe, Ama Sindire Sindire...

Hüseyin LAPTALI

Onursal Üye
Katılım
13 Ağu 2008
Mesajlar
465
Tepkime puanı
0
Puanları
0
SİVİL DARBE, AMA SİNDİRE SİNDİRE...

Çok çok ağırıma gitti. Aşağılandım. Türkiye Cumhuriyeti’ni Atatürk Türkiye’si kabul eden herkes tahminim aynı öfke ile şaşmıştır.

KİMDİR ATATÜRK TÜRKİYE’Sİ?

Yedi düvele Lozan’da kabul ettirilen Türkiye Cumhuriyeti hudutları içindeki Vatan, ATATÜRK TÜRKİYE’SİDİR.

ABD bu anlaşmayı halen imzalamamıştır. Ve halen memleketimi bölmek parçalamak için elinden geleni yapmaktadır.

Gazeteler Saygın İngiliz Gazetesi “The Independent’e” dayanarak, AKP’nin Suriye politikasının aracı haline geldiğini yazdı.

ABD’nin dümen suyunda nereye gidiyoruz?

Suriye ile savaşa girmemizin Türkiye’ye neye mal olacağını hiç düşündünüz mü?

- Şimdiden Suriye’ye olan 5 milyar dolarlık ihracatımız sıfırlandı.

- Güney sınırımızda yüzbine yaklaşan Suriyeli mültecileri, yedirip içirip, barındırmak Türkiye’de fakir fukara, garip gurebadan toplanan vergilere kaldı.

Bir savaşta halimizin ne olacağını şimdiden düşünmek istemiyorum.

Halbuki, Suriye’den kaçan toplar, Mardin Nusaybin ilçesinde, binaları yıkıyor.

Bir yanlış iki yanlış bunlar savaş başlatan sebeplerdir.

Sınır boylarımızdaki komutanlarımızdan birinin “Yetti gayrı” demesi savaşı başlatacak durumdadır.

Bir Alman bana;
Almanya iki savaşta da kaput (yıkıldı, parçalandı perişan) oldu. Savaş hiç hoş değil… “Siz Türkler savaşı seversiniz, öyle mi, demişti.

Ben şaşırmış, dona kalmıştım. Bu donukluğumu Alman herhalde, “benim savaşı sevdiğimi ve fakat söylemek istemediğime yorumlamış ki; “Tüh aptal hiç savaş sevilir mi,” diyerek yüzüme bir karış basmıştı.

Ama bizim Erdoğan Suriye ile savaşı ne kadar da seviyor. Dışişleri Bakanı BM’de savaşa çağrı yaparken yalnız kalmıştı ve hala şimdi Suriye’ye saldırıdan bahsediyor.

Bir Suriye savaşında Türkiye yüzde elli perişan olur, fakirleşir.

Savaşın Ortadoğu’ya yayılması halinde hele hele işin içine İran vs. de girerse Türkiye elli sene belini doğrultamaz. Türkiye sınırları ise nasıl şekil alır, onu da bilemem…

Lozan’da tespit edilen sınırları değiştirmek isteyen ve ABD’den her türlü desteği alan Barzani aşireti kalleşliğini acımasızca sürdürüyor.

Dede, baba, oğul tarihten beri Barzaniler Osmanlıya, sonra da Türkiye’ye karşı her zaman isyan çıkarmışlardır.

Bütün bu isyanları VAHŞİ BATI’nın destekleri, maşası olarak yapmışlar ve doğuya Güneydoğuya huzur vermemişler.

Gelgelelim,
AKP kongresine son Barzani yani oğul Mesut Barzani onur konuğu olarak çağrılmış, “Türkiye seninle gurur duyuyor,” alkışları ve sloganları eşliğinde kürsüye çıkarılmıştır.

Aşağılandım. Türkiye aşağılandı. Bu sloganı atanlar da bir şey bildiklerinden değil, AKP’nin aklıevvel yöneticileri tarafından yönlendirildiklerinden tongaya bastırılmışlardır.

AKP yönetimi Türkiye’yi nereye götürüyor?

700 binin üzerindeki büyük şehir belediyeleri, bulunduğu ilin tümünü kapsama alanına alacakmış. Böyle kanun çıkarıyorlar.

Bu sindire sindire eyalet sistemine geçiş değil de nedir? Sindire sindire önce belediye kapsamı, sonra özerk bölgeler kapsamı ve arkasından Büyük Barzanistan…

Sivil darbe bu işte! Sonunda Türkiye’nin bölünmesi…

Bu olay ise bize şunu hatırlatıyor. Askerler yargılanır da siviller yargılanmaz mı? Siviller hep mi doğru yapar?


Hoşça kalınız
02 Ekim 2012
Hüseyin LAPTALI
 
Üst