Siyasetin Getirildiği Noktaya Bakın !

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
SİYASETİN GETİRİLDİĞİ NOKTAYA BAKIN !

Geçimini kalemi ile kazanan, buna karşılık kalemini asla pazarlığa çıkarmayan köşe yazarlarına ve gazetecilere şapka çıkarır saygı duyarım.

Emek en yüce değerdir. Ancak bilgi ve fikir çağında; bilimin önünde hiçbir değerin kalmadığı da ortadadır.

Ben geçimini yazarak kazanan köşe yazarlarından değilim. Emekli bir kamu görevlisiyim. Yazdığımda da inançlarımın gereğini yazarım. Yüreğimi ortaya koyarım. “O gücenir, bu alkışlar” diye asla kaygı duyarak bilgisayarımın başına oturmam. Kimseden takdir beklemediğim gibi, kimsenin kişiliğini de rencide etme niyetim de olmaz.

Kendimi bildim bileli bir fikrin, bir idealin, bir düşüncenin ve bir sevdanın peşindeyim.

Herkesler de fikrimin, inancımın ne olduğunu bilirler. Karınca kararınca kendimi geliştirmeye hep özen gösterdim. Ancak; asla başkalaşmadım. Kalemimi, kimliğimi ve kişiliğimi pazara çıkarmadım. Bunları şunun için yazıyorum: Hemen her gün; bana sitem eden ve devamlı yazılarımı takip eden dava arkadaşlarım soruyorlar; “neden eskiden olduğu gibi her gün yazmıyorsun” diyorlar.

Anlatmakta zorlanıyorum.

Adeta yukarı tükürsen bıyık; aşağı tükürsen sakal misali yutkunuyorum.

Siyaset adamı kisvesi altında; dansözlere taş çıkartan kıvraklıklardan midem bulanıyor. Bunu açık yüreklilikle ifade etmekte bir beis de görmüyorum.

Ülkede siyaset adına sergilenen bunca rezalet ve bunca kirlilik varken hangisini yazarsın! Ülke ne yazık ki, bilerek yâda bilmeden her geçen gün hukuk devleti olmaktan uzaklaştırılmaktadır.

Siyaset ortalığı öyle kirletir oldu ki, yaşanan olaylar karşısında çirkef denizinin ortasında gül yetişmez sözünü sık sık anımsamamak imkânsız.

En nihayetin de; bu ülkenin vatansever, ulusalcı insanlarını da bir birine düşürmeyi, birbirine kırdırmayı dahi başardılar. Kıbrıs Türk halkı, adeta Annan Planı dönemindeki bölünmeden daha da tehlikeli bir ortama sürükleniyor.

Evet; halk olarak aynı gemideyiz. Ancak ne yazık ki; bilerek ve isteyerek, Rum’a ve emperyalizme kulluk edenler dışında bütün bir halkı kardeş sevgisiyle kucaklayalım derken; hayatını ulusal davaya adamış insanları bile koltuk, siyasi çıkar ve makam uğruna birbirine düşman hale getiriyoruz.

Söyleyin Allah aşkına; bu kavganın, bu itişip kakışmanın, halk sevgisiyle, ülke sevgisiyle ve devlet bekasıyla ne ilgisi var?

Ucunda devlet gücünü kendi siyasi tekelimizde tutma hırsından başka hiçbir geçerli nedeni olmayan bu kavgadan kimler, hangi güçler kazanıyor.

Yıllarca kalemini emperyalizmin hizmetine veren; UNOPS’tan; UNDP’den ya da AB fonlarından beslenen; Hristofyas’a düzinelerce methiyeler düzen kimi kalemlerin; bu anlamsız ve ideal yoksunu kavganın bir tarafında yer almalarını; devletin ödenekli kalemleri haline getirilip parti içi rakiplerine karşı tetikçi olarak kullanılmalarını neyle izah etmemiz gerekir?

Sorarım size; sokakta dolaşan her iki insandan birinin oy verdiği ve emperyalizmin hesaplarını bozduğu 19 Nisan iradesinin ruhu ile bu günkü kısır siyasi kavgaların ne ilgisi olabilir?

Kimse bize; bu ölçüde seviyesi düşürülen kısır kavgaların, halk için, ülke için ve bu ülke insanının daha çağdaş bir ortamda yaşaması için verildiğini söylemeye kalkmasın.

Kimse de; daha çok Anavatancı kesilip; Türkiye’yi; bu kavgaların tarafı haline getirme numaraları oynamasın. Bu ateşle oynamanın ötesinde ateşe benzin dökmek kadar tehlikelidir. Türkiye’mizle, onun hükümetleriyle, halkımızın arasının bozulmasına; sevgi, saygı ilişkilerinin koparak hasım hale gelmesine hizmet edebileceği endişesi bizim gibi geniş vatansever kesiminde de yangınlaşan büyük bir kaygıdır.

Çünkü bu ülkede; başkalaşanların ve kendini Türk değil, sadece “Kıbrıslı” görenlerin dışında herkes; Türkiye’nin Kıbrıs Türkü için ne anlama geldiğinin bilincindedir. Kaygı da o anlamda büyüktür.

Halkımız, Mehmetçiğin mücahidimizle birlikte sınırlarımızı korumasının ne anlamlar taşıdığının bilincindedir.

Bu gün rastgele bir emekli mücahit komutanıyla karşılaştım; konu UBP kurultayından açıldı; değerli komutanım aynen şöyle dedi: “çok üzülüyoruz. Bütün bu olanlardan şehitlerimizin kemikleri sızlıyor”

Abartma da değil hani..

Hiç kimse kanını bu topraklar için verirken; bu gün halkın gözlerinin önünde sergilenen siyasi post kavgası yapılsın ve devlet zaafa uğratılsın diye can vermedi!

İdealin peşinde can verdi şehitlerimiz!

Siyasi rekabet adına sergilenen rezalete bakın siz! Bir süre önce Güzelyurtlu bir Kadının televizyondaki yüzü ve gözlerinden akan yaşlar, yaptığı feryatlar gözümün önünden bir türlü gitmiyor.

Gözü yaşlı kadın; “her gün evime telefon açıp beni tehdit ediyorlar; beni işe aldırtmış. Oyumu kendisine vermezsem beni işten durduracakmış” diye feryat figan ediyor.

İşte böyle!

Koltuk ve makam adına; insanların ekmeği silah olarak alnına dayandığı bir kısır kavganın içinden geçiyoruz.

Neyin, hangi kutsal değerin ve nasıl bir hizmet anlayışının gereği bu!

Söyler misiniz beyler!
 
Üst