Sosyal Sigortalar ve İhtiyat Sandığı Aynı Havuzda Birleştirilmelidir

İsmet Kotak

Onursal Üye
Katılım
13 Nis 2009
Mesajlar
318
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Sosyal Sigortalar ve İhtiyat Sandığı Aynı Havuzda Birleştirilmelidir

Geçen gün “İhtiyat Sandığı Yasası” üzerince inceleme, bilgilendirme ve eleştiri yaptım.Dün “Sosyal Sigortalar Yasası’nı” ele aldım.Zamanın sorumlu Çalışma ve Kooperatifler Bakanı olarak yapılan çalışmaları ve o günün koşullarını dikkate getirdim.Aonuçta bu iki temel Yasanın babası sayılırım.

Bana göre 2011 yılında geriye bakarak 1974 öncesinde yapılan “İhtiyat sandığı Yasası” hakkında ve yine 1974 sonrasında ve 1975-1976 yıllarının koşullarında ve o günün sorunlarına dayalı olarak hazırlanmak durumundaki “Sosyal Sigortalar Yasasının” 2011 yılındaki sorunlara çözüm öngörmesini bekleyemezsiniz. Çünkü bu yıllar arasında yapılan değişikliklerin Yasayı ne denli olumsuz etkilediği,Fona nasıl yük yüklediği bilinmelidir.

Dün bıraktığım yerden devam edeceğim.Çünkü 20 Temmuz 1974 öncesinin “Bakanları” olarak ev ödevlerimizi çok iyi yaptığımız iddiasındayım. 1976 seçimine kadar atılan her adım,akıtılan alınteri, oluşturulmakta olan “Devletimizin” taşlarını üst üste koymayı amaçlıyordu. “Kıbrıs Cumhuriyeti” altımızdan silâh zoruyla çekilip alındı,TMT sayesinde güvenliğimiz sağlanırken ”Geçici” oluşumlarla “Sivil yapılanma” yapılmakta idi.Öncelikle Anayasa ve onu izleyen günlerde de Yasa çalışmaları ile “Devlet” yaratılıyordu.KKTC 15 Kasım 1983’de resmen ilân edildi ama harcı yıllarca yapılan çalışmalarla kondu…

İşte “Sosyal Güvence hakkı” da bu çalışmalardan biridir.Ne var ki yaraların sarılması için geçici önlemleri de “Yasaya“ koymak zorunluğu vardı.Bugün oturduğu yerden o günün koşullarını dikkate almadan ahkâm kesenlere hep şaşıyorum.Bunu her Yasada,atılan her adımda unutmamak gerek.KKTC bir gecede oluşturulmadı.Kıbrıs Türkü,500 yıllık tarihin içinden o devlet oluşturma ve devlet çarkını döndürme kültürü ile yoğrulmuştur. Bunun için 21 Aralık 1963’de Silâhlı Rum darbesi karşısında, Lefkoşa’da merkezde ve kazalarda oluşturulan “Devlet yapısı”, bizi 15 Kasım 1983’e taşıdı.Şimdi de bu yapı güçlenerek sürmektedir.

“Sosyal Sigortalar yasasına” gelince.Yoktan bir fon yaratmak,işleyen örgütünü oluşturmak,bu ülkede tırnaklarını toprağa geçirmek ve nufusu burada tutacak koşulları yaratmak,ekonomi güçlenirken “Sosyal Güvenceyi” de birlikte sağlamak gerekiyordu.Bugün de bu hedefe kilitlendik ama elbette ambargoların verdiği sıkıntı, ekonominin güçlenmesini ağır aksak kılmaktadır.Oysa sosyal güvence,bir al-ver mekanizmasıdır.Kazandığınızda vereceksiniz ki,ihtiyaçlı günlerinizde alabilesiniz.

Temel budur.Ancak 20 Temmuz 1974’den sonra gereken yapıyı ortaya koyarken,tüm adada dağınık şekilde yaşarken,o koşulları ve olanakları terk edip, KKTC topraklarına yerleştiğimizi unutmamak gerek.Sigorta,çalışanın güvence amaçlı “Prim” ödemesine dayalıdır.Oysa çalışan Türkler bunu Rumun işgâl ettiği fonda terk etmişlerdi.İngiliz Üsler bölgesinde çalışanlar ve yabancı elçiliklerde çalışanların primleri de aynı akibete uğramıştı. İşte yeni “Yasa” bunları kapsayacak,geriye dönüp alınmamış primlere karşılık günü geldiğinde” Fon” menfaat ödeyecekti.Arada Mücahitlik hızmetleri için ödenmemiş yılların karşılığının da tanınması hataların en büyüğü oldu.Bunu devlet hazinesi karşılamalı idi.

Yasanın işleyebilmesi için Hükümet ve Meclis arasında bir anlaşma oldu. İşveren ve çalışan, primleri yatıracak ama üçüncü ayak olan “Devlet” belirli bir süre primleri yatırmayacaktı. Günü gelen ve emekli olana devlet bunu tümden fona ödeyecekti.

Ayrıca “Fonun” parası benim ısrarım üzerine Yasaya konarak, Kıbrıs Türk Kooperatif Merkez Bankası Ltd’e yatırılacak ve değerlendirilecekti.Bu yüksek faiz demekti.Ayrıca Sosyal Sigortalar Yönetimi,birikimlerini gelir getirici ve iş alanı sağlayacak yatırımlarla da değelendirecekti.Bu İhtiyat Sandığında da aynen böyleydi.Ama acı olan her iki Fona atananların bunu ihmâl ettiklerini görürüz.Buna orada görev yapan Sendikacılar da dahildir. Fon paralarının düşük faizde, çeşitli yandaş bankalarına emanet edildiği bilinmektedir.Bu en büyük yanlıştır.Oysa her iki Fon, Otellere,Fabrikalara veya değerli arsalara yatırım yapmış olsaydı bugün Karun kadar zengin olurdu…

Hoş devlet bugün Girne sahillerinde altın değerindeki Otel arsalarını karşılıksız olarak ona buna dağıtma hatasını sürdürmektedir.Cami kapısında dilenmek,sokakta dağıtmak buna denir.Bu düşünceden hem İhtiyat sandığı, hem de Sosyal Sigortalar aynı tokatı yedi.Para,para doğuracağına eridi gitti.Enflâsyon döneminin hovardalığı bu fonları vurdu.

& & &

Sosyal Sigortalarda emeklilik yaşının 60’a çıkarılması bana göre gereklidir.Kademeli olarak bunun yapılması tercih edildiği için bu daha da isabetli oldu.

Aslında yapılması gereken,İkinci Kurucu Mecliste benim önerdiğim yeni yapılanmadır.Yani,

1.Sosyal Sigortalar Yasası ile İhtiyat sandığı yasası tek Yasa altında birleştirilecek;Fon güçlenecek.

2.Yönetimde tasarruf sağlanırken, “Sosyal Güvenlik Bankası” oluşturularak,bu iki kaynağın birikimi “Mevduat” olarak korunacaktır.

3.Bu mevduat,yatırımlarla değerlendirilecektir.Bu iş açma ve ülkeye üretim katkısı demektir.

4.Birikim fazlası ile TC Hazine Bonosu alınarak tonla gelir sağlanır.Kaldı ki Türkiye’de var olan kârlı fonlarda da bu fazlayı işletme olanağı vardır.Altın Borsası da unutulmamalıdır.

Sosyal Sigorta Fonunun ve İhtiyat Sandığı fonunun olduğu yerde erimesine artık göz yumulmamalıdır.
 
Üst