“SOYKIRIM” YA DA “BÜYÜK FELAKET” NE FARKEDER?
Evet, Obama konuştu ve beklenen kelimeyi kullanmadı. Yani Soykırım ifadesini kullanmadı. Onun yerine ne dedi “Büyük felaket” dedi.
Bizimkiler de eminim ki bu kelime oyunlarından mutlu olmuşlardır. Soykırım kelimesi yerine Büyük felaket kelimesini kullanmasının özünde bir farklılık var mı acaba. Sonuçta Türklerin 1915’te Ermenileri katlettiklerini ifade eden bu kelimelerin farklı şekilde telaffuz edilmesi özünü değiştirmemektedir. Ha Soykırım, ha Büyük felaket! Ne fark ediyor ki?
Obama tamamı tamamına Ermenilerin bir soy kırıma uğradıklarını en sert bir dille fakat soykırım kelimesini kullanmadan söylemiştir. Obama’nın şu sözlerinden anladığımız nedir?
“94 yıl önce, 20. yüzyılın en büyük katliamlarından biri başladı. Her yıl, Osmanlı İmparatorluğu’nun son günlerinde 1.5 milyon Ermeni’nin katledilmesi veya ölüme yürümesini anıyoruz. Ermeni halkı bizim kalplerimizde yaşadığı gibi, ”Meds Yeghern“ de, bizim anılarımızda yaşamalı. Tarih, çözülmedikçe ağır bir yük olabilir. 1915’in korkunç olayları insanoğlunun kendi türüne insani olmayan tutumunun karanlık olasılığını hatırlatıyor. Geçmişi gözden geçirmenin uzlaşma yönünde kuvvetli bir vaadini de içinde barındırıyor.”
Aslında bu konuşmayla “Soykırım” ifadesini daha da açarak anlatmıştır Obama. Bundan etkilenerek Azerbaycan’a sırtımızı dönmenin ne büyük bir yanlış olacağını da bilmelidir AKP hükümeti. Tıpkı Nato anlaşmasında düşürüldüğümüz aldatmaca gibi bu da yeni bir aldatmacadır ve buna da çanak tutan Yine iradesiz AKP hükümetidir.
Yıllardır aynı teraneyle kendimizi avutup, her sene dünyada sözde Ermeni soykırımı anıtları başında anma törenleri düzenleyen milletlerle işbirliği uğruna Soydaşlarımızı küstürmeyi göze alıyoruz.
Önce şunu bilememiz lazımdır. Türkiye Ermenistan’la ilişkilerini niye bitirdi? Sınırlarını niye kapadı? Bunun asıl sebebi Sözde Soykırım dayatması değildi. Gerçek neden Ermenilerin Azerbaycan topraklarını işgal etmeleriydi. Biz bunun için sınırları kapatıp, diplomatik ilişkilerimiz kesmiştik. Demek ki bu konunun asıl hedefi soykırım değil. Asıl hedef Azerbaycan topraklarının işgal edilmesi olduğuna göre Obama’nın soykırım demesi veyahut da Büyük felaket demesi bu konu açısından bir ehemmiyet arz etmemektedir.
Sınırların açılması içinde bir sebep teşkil etmemelidir. Türkiye sınır kapısını açtığı takdirde Ermeni işgalinin haklılığını bizzat kabul etmiş olacaktır. Bu durum karşısında İki devlet, Tek Millet olarak devletin birini gözden çıkarmış olmayacak mıyız? Asya kıtasında en büyük müttefikimiz olan Türk devletleriyle kaynaşmak yerine AB ve ABD’ye şirin görünmek için bu binlerce yıllık beraberliğe gölge düşürmüş olmayacak mıyız?
Hepsinden kötüsü Türkiye’nin de kendilerini gözden çıkardığını gören bu Türk devletlerini yeniden Rusya’nın kucağına atmış olmayacak mıyız?
Biz hala bir kelime etrafında yapılan laf cambazlığına dayanarak, Türklüğümüzden, Anayurdumuz olan Orta Asya Türk devletleriyle birlik ve beraberlik içinde güçlenerek dünya üzerinde yeni bir birlik oluşturulması ilkesinden ödün vermeye devam etmekteyiz. Bu yanlışlar sonucu Orta Asya da tesis edilmeye çalışılan Türk birliği de büyük yara almaktadır. Bu yaraları tedavi etmek de Rusya’ya kalınca Türk birliği de yapılanmadan bozulmaya mahkûmdur.
Yıllardır aynı kısır döngü içindeyiz. ABD 24 Nisan’da Soykırım kelimesini kullanacak mı? Kullanmayacak mı? Fakat ABD her sene bu kelimeyi kullanmadan Türklerin Ermenileri öldürdüğünü söyleyerek ve o günü de anmaktan geri durmazken, biz “O kelime kullanılmadı bu sene de bizim zaferimizle atlattık bu günü” diye sevinmeye devam ediyoruz. Tıpkı KKTC’de “Çözümsüzlük çözüm değildir” diyerek KKTC’yi büyük bir çözülmenin eşiğine getirdiğimiz gibi, Azerbaycan’la da kardeş ilişkilerimizi de bitirmenin eşiğine getirdik.
KKTC’de verilen bunca tavize rağmen nasıl ki Rum tarafı bir türlü tatmin olmuyorsa, Ermenilerde ABD başkanlarının soykırım kelimesini kullanmadan, fakat soykırımı ima eden en sert açıklamalar yapmasını bile kabul etmiyorlar. Rum ve Ermeni İdeallerinden ödün vermeyecek kadar milliyetçi olurken, AKP hükümeti ise Milliyetçilik anlayışından çok uzak, teslimiyetçilik olarak kabul edilecek anlayış doğrultusunda hareket ederek, Türk birliğini, Türk gücünü tehlikeye atmaktadır.
Bu yılda maalesef büyük bir hezimet yaşadığımız 24 Nisan’da böylece bitti. Sınır kapısının açılmasına bir adım daha yaklaşan Türkiye Hükümeti AKP’yi kutluyorum.
25.4.2009
Ayla Berkin