TALAT’a İNANMIYORUM !!!
Evet değerli okurlarım. Ben Talat’a inanmıyorum!!! Nasıl ve neden inanayım ki? Talat; her hakaretine, her aşağılamasına, her iftirasına ve her yalanına rağmen; ve, üstelik kendisini aldatmış olduğunu itiraf etmesine rağmen; hala dost, yoldaş dediği; ve ne hikmetse kimyalarının bile uyuştuğundan bahsettiği – tamam, kimya da kendinin keyf te; deee, hade ne ise..- ; karşısından basiretinin bağlandığı ve sözünden çıkamadığı; barış meleği olarak yansıttığı Hristofyas’la yıllar önce bir ‘devrim’ paktı imzalamışşş... Anladık; yıllar önce böyle bir pakt imzalamış olabilir. Ve, yıllar önce Hristofyas da Talat’la birlikte bu sözde devrimi gerçekleştireceklerine ve bu pakt’a Talat kadar inanmış da olabilir. Burada, ‘mesela’ diyoruz... Ancak Hristofyas’ın, yıllar önce Talat’la birlikte hayal etmiş ve kuracaklarına ‘belki’ gerçekten inanmış olduğu bu, 1990’larda rahmetlik olmuş; daha doğrusu gebertilmiş bu sapık ideoloji’ye, ‘devrim’ anlaşmalarına ve imzasına bugün sadık olduğuna inanmak mümkün mü? Çünkü Talat’ın hala inatla sürdürmekte olduğu ve - velev ki - hala gerçekleştireceklerine inandığı !!! o ideoloji; o sözde devrim; Hristofyas’ın bu günkü inançlarına; bugün vermekte olduğu sözlere ve yeminlere tamamıyla ters düşmekte!!! Hal böyleyken Talat, Hristofyas’ın samimiyetine gerçekten inanıyor mu sizce? Bence, hayır. Çünkü yoldaş Hristofyas’ın ELEN’liği; yoldaş Talat’tan da, Talat’la imzalamış olduğu pakt’tan da, vermiş olduğu sözden ve devrim hayallerinden de ÖNCE gelmekte!!! Hal böyleyken ve yoldaş Hristofyas; Makasryos’un yolundan ayrılmayacağına; ENOSİS’i gerçekleştirebilmek için elinden ne gelirse yapacağına; Türklere OSMOSİS uygulayarak onları Kıbrıs Adası’ndan tüketeceğine vermiş olduğu sözler ve yeminlerle; kardeşlik, dostluk, paylaşma ve yoldaşlık da, devrim de şimdi artık ‘null and void’ yani boş, yani iptal, yani geçersiz kılınmış olmuyor mu???
O zaman Talat, yoldaş Hristofyas’la kuracağı Birleşik bir Kıbrıs’ta hala ‘devrim’ yaratacağına; hala o geçmişte imzalamış oldukları pakt’ı gerçekleştirebileceğine neye dayanarak inansın veya inanıyormuşşş ki? Hem Güney’de Hristofyas yoldaş, AKEL ve solcular mı yaşıyormuş sadece? Ki, sadece onlar yaşasa ne yazacak; sağcısı da, solcusu da, yedisinden yetmişine ve her şeyden önce ELEN olduklarına inandırılmış veya inanmış; ENOSİS sevdalısı ve, hala bugün “En iyi Türk, ölü Türktür” diyen bu illet, pardon millet şimdi, gerek Hristofyas’ın gerekse Talat’ın kara kaşı, kara gözü hatırına ENOSİS’ten mi vaz geçecekler de bunların bu sapık sol hayallerini gerçekleştirmelerine izin vereceklermiş ha??? Yoksa Talat’ın buna inanacak kadar saf ve, şey, ne ise, barışçı olduğuna mı inanalım şimdi?
Hristofyas: “Federasyon’u, ilkelerimize ve ELENLİĞE aykırı olmasına karşın; sırf Türkiye’nin 1960 Londra Zürih Antlaşmalarının kendisine tanımış olduğu etkin ve fiili garantisini ortadan kaldırmak – Hristofyas’ın bunu söylemesi, bu garantinin hala, bizim de dediğimiz gibi SAĞLAM ve GEÇERLİ olduğunun kanıtıdır ve bunu gerek Rum-Yunan gerekse ABD, AB veya diğer malumlar bu garantörlüğü ortadan yasal yollardan değil; ancak sahtekarlıkla Kıbrıs Türkü’nü aldatarak kaldırabileceklerini bildiklerindendir – evet, Hristo, federasyonu, Türk Askerini adadan çıkarmanın tek yolu ve ENOSİS’in yolunu açacak tek çare olduğuna inandığı için kabul ettiğini itiraf etmekte! ENOSİS’te, Talat’ın sözde devrimi ve ideolojisinin ne tür bir yeri olabilir Allah aşkına?
Talat-CTP ikilisinin bize barış meleği olarak yutturmağa çalıştığı ve eşitlik, ortaklık, paylaşma ve dostluktan yana olduğunu; Türkleri sevdiğini (!!!) söyledikleri bu sinsi, bu sahtekar ‘sözde’ yoldaş; düşmanca: “Türklere ‘yeniden’ (1960 Londra-Zürih Antlaşmalarında verilmiş ve hala geçerli haklar...), Ermenilere ve diğerlerine verilen haklar, ‘bunlara’ – Türklere – de VERİLEMEZ! diyor! Yani gavuroğullarının yanında, ‘onlar’ –ermeniler ve maronitler - kadar da değerimiz olmayacak! Hani halklar ve haklar eşitti??? Hani bu barış meleği yoldaş Türklere hak tanıyacaktı? Başa gelmesiyle Türklere cennet kapıları açılmıştı? Külahıma!!!
Rum-Yunan, ELEN’in ENOSİS ve MEGALO İDEA felsefesinde en büyük etken olan Ortodoks Kilisesi’nin ağır toplarından ve ENOSİS için dini ve Tanri’yı bile istismar etmenin mübah olduğuna inanan... “ Gizli olarak değil; ENOSİS olarak yola çıkalım” demekte olan ve: “Hristofyas’ın icraatlarından, tuttuğu yoldan memnun” olduğunu söylemekte olan Hrisosdomuz’a rağmen; Talat hala Hristofyas yoldaşı ile gerçekleştireceğine inandığı hangi ideolojiden, hangi devrim’den bahsediyor? Bence Talat’ın ideolojisi mideolojisi falan da YOK! Talat’ın sadece Kıbrıs’ı birleştirerek ABD ve AB’nin çıkarlarına ve AKP’nin ‘Ver Kurtul’ politikaına hizmet için KKTC’ni tasfiye etme GÖREVİ VAR! O kadar! Yani ideolojidir, devrimdir sözleri martaval! Sol gösterip sürekli sağ vuran ve herşeyden önce ELEN olan Hristofyas’la ne tür bir ‘devrim’ gerçekleştirebilecekmiş ki? Akıl var, yakın var. Adam, - Hristo – şimdi Papadopulos’tan da ırkçı, bağnaz, uyumsuz ve sasğcı! Ne ise.
Talat, sözde ideolojisinin de, sözde devriminin de 19 Nisan seçim sandıklarında devrileceğini ve artık Kıbrıs Türklerini enayi yerine koyamayacağını anlasa... Hiç hak etmediği tahtından da vaz geçse!!! Sonra mahçup olmadan, hem kendisi hem de egemenliğinden, KKTC’den asla taviz vermeyecek olan Kıbrıs Türkleri için en iyisi olacağına bir inansa artık!......