Tarihi Bölgeler (Kıbrıs Lefkoşa)

AŞİNA

Dost Üyeler
Katılım
20 Şub 2008
Mesajlar
2,406
Tepkime puanı
0
Puanları
0
lef.jpg



Çok eski bir kuruluş tarihi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin başşehri olan Lefkoşa daha çok Lüzinyan'lar devrinde gelişmiştir. Türk ve Rum kesimlerini ayıran yeşil hatla ikiye ayrılmış olan şehrin kuzey bölümünde Türkler oturmaktadır. Lefkoşa'nın etrafında Türklere karşı savunma maksadı ile 1567 yılında Venedikliler tarafından kalın ve yüksek surlar yaptırılmıştı. Onbir burcun yeraldığı bu surlar tüm Lefkoşa'yı çevrelemektedir. Şimdi Rum kesiminde kalan ve Konstanza diye bilinen burcun üzerinde Kıbrıs'ın Türkler tarafından fethi sırasında şehit düşen Bayraktar'ın türbesi ve Bayraktar Cammi yapılmıştır. Cami ile türbe, 1963'te başlatılan Rum saldırıları sonucu Rumlar tarafından yakılmış ve yıkılmıştır. Lefkoşa, Ortaçağ ve daha sonraki devirlerde yapılan eserler bakımından zengin bir şehirdir. Bu eserler arasında Gotik mimari ve Osmanlı mimari tarzının en güzel örneklerini görmek mümkündür. Üçyüz yıldan fazla Türk idaresinde kalmış olan Kıbrıs'ın, diğer şehirlerinde olduğu gibi eski Lefkoşa'da da bariz bir Türk şehri karakteri vardır.Lefkoşa'nın görülebilecek yerleri arasında Barbarlık Müzesi, Bedesten, Haydar Paşa Camii, Selimiye Camii, Etnoğrafya Müzesi, Büyük Han, Kumarcılar Hanı, Büyük Hamam, Derviş Paşa Konağı yer almaktadır. Lefkoşa'nın önemli turistik yerlerinden bazıları şunlardır :

t31_1.jpg

BEDESTEN Selimiye Camisi'nin güneyinde yer alan Bedesten, XIV. Y.Y.'a tarihlenen Gotik mimari tarzında inşa edilmiş olan bir kilise yapısıdır. Yapı, Venedik hakimiyeti döneminde St. Nicholas Kilisesi adı altında Ortodokslar tarafından metropolit binası, Osmanlı hakimiyeti döneminde ise bazı değişiklikler yapılarak kapalı çarşı ve hububat deposu olarak kullanılmıştır. Bu dönemde (1573) yapının ismi Bedesten olarak değiştirilmiştir. Kuzey kapısı, Gotik mimarinin ayakta duran en güzel örneklerinden birisidir. Kapının üstünde, Orta Çağın asil ailelerine ait armalar yer almaktadır. Yan yana iki kiliseden meydana gelen yapı içerisindeki bir odada, Ömeriye Camisinden getirilen Orta Çağa ait mezar taşları ile Osmanlı devrine ait ahşap bir tavan teşhir edilmektedir.
BARBARLIK MÜZESİBu evde Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alay Doktoru Binbaşı Dr. Nihat İlhan'ın eşi ve üç çocuğu, Binbaşının alaydaki görevinde olduğu bir sırada korunmak için sığındıkları banyo odasında cani Rumlar tarafından kahpece ve acımasızca 1963 yılı Noelinde şehit edilmiştir. Bu bina daha sonra müzeye çevrilmiştir. Bu müzedeki duvar panolarında sergilenen fotoğraflar, 21 Aralık 1963'te başlayan Rum Katliamı sonucu şehit olan kadın, genç, ihtiyar, masum kardeşlerimizin; evleri ve köyleri yakılıp yıkılmak suretiyle göç etmeye zorlanan soydaşlarımızın öyküsünü yansıtmaktadır. HAYDAR PAŞA CAMİSİXIV. yüzyılda Lüzinyan'lar tarafından gotik tarzda yapılmış olan bir kilisedir. Kiliseye dıştan bakıldığı zaman mimarinin en göze çarpan yanı duvarın içine çekilmiş olan ve yukarı doğru daralan ayaklardır. Bu ayakların arasına dar ve uzun pencereler yerleştirilmiştir. Kilisenin üç girişi bulunmaktadır. Güney kapısının ince bir taş işçiliği vardır. Kapı sövesinin (kasasının) üstünde üç tane Lüzinyan armasının kabartması vardır. Batı kapısı bu kapıdan biraz daha büyük olup, mimarisi aynıdır. Kuzey girişi öteki girişlerden daha sadedir. Batı ve Kuzey kapılarında ejderha kabartmaları vardır. Kıbrıs 1571 yılında Osmanlıların eline geçtikten sonra yapıya, minare ve minber (mimber) eklenerek camiye çevrildi ve yapının adı Haydar Paşa Camisi olarak değiştirildi. Lefkoşa'da St. Sophia Katedrali'nden sonra (Selimiye Camisi), sanat açısından tarihi değere haiz ikinci bir yapıt olarak St. Catherina Kilisesi (Haydar Paşa Camii) gösterilmektedir.

t34_1.jpg

SELİMİYE CAMİSİ1209-1326 yılları arasından Lüzinyan döneminde inşa edilmiştir. İlk olarak St. Sophia Katedrali olarak kullanılan yapı Osmanlıların adayı ele geçirmesinden sonra camiye çevrilerek cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Selimiye Camii Kıbrıs'taki en güzel tarihi yapılardan biri olarak görülmeye değerdir.
BÜYÜK HAN 1572 yılında Kıbrıs'ın ilk Osmanlı Valisi olan Muzaffer Paşa tarafından inşa ettirilen iki katlı bir moteldir. Birbirine benzeyen 68 dikdörtgen şeklinde odadan oluşmuştur. Ortasında küçük bir cami vardır. Bu yapı Anadolu'da bulunan Osmanlı devri çarşı içi iş merkezleri yapısındadır. BÜYÜK HAMAM Büyük Hamam olarak bilinen Türk Hamamı Latin'lerin St. George Kilisesinin harabeleri üzerine inşa edilmiştir. Girişteki yay şeklindeki kapı bu harabelerden kalmadır. Hamamın iç yapısı klasik Osmanlı mimarisi özelliğindedir.


Alıntı
 

Ay Katun

New member
Katılım
12 Haz 2008
Mesajlar
1,753
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Ötüken Ormanı,Dişi Bozkurt Otağı
Web sitesi
www.kibris1974.com
Lefkoşa,Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs Rum Kesimi'nin (GKRY) başkentidir.
84.893 Türk (2006), 206.200 Rum (2001) yaşamaktadır.

Kıbrıs'ın en kalabalık kenti ve en büyük kültür, sanayi, ticaret ve ulaşım merkezidir. Lefkoşa, 35°10' kuzey, 33°21' doğuda bulunur. Şehrin en büyük özelliği, Berlin Duvarı'nın yıkılmasıyla dünyada iki taraflı tek başkent ve şehir olmasıdır. Şehir, Yeşil Hat diye adlandırılan sınırla ikiye bölünmüştür. Kuzeyinde Türkler, güneyinde Rumlar, ara bölgede ise Birleşmiş Milletler Barış Gücü bulunmaktadır.
Enönemlitarihieserleriarasindadikilitaş/venedisütunu,Arabahmet Cami, Selimiye Cami, Kumarcılar Hanı, Büyük Han, Derviş Paşa Konağı, Bedesten, büyük hamam, mevlevi tekke, taş eserler müzesi ve haydarpaşa cami (st. catherine katedrali) yer almaktadır.

Lefkoşa'nin konum olarak Kıbrıs adasının merkezi bir yerinde bulunması, Kıbrıs'a damgasını vuran medeniyetler için önemli bir etken olmuş, Roma medeniyeti ile başlayan “Casturm” kavramı Bizans'la “Kaleye” dönüşmüş ve kısa bir süre Templer Şovalyelerinde kalan Lefkoşa, 1192'de Lüzinyan Kırallığının adada hakimiyeti ile başkent olmuştur. 300 yıla yakın süren Lüzinyan Kırallığı döneminde Lefkoşa Ortaçağ Feudal Şehir anlayışı ile yönetilmiş ve adanın idari başkenti olarak kalmıştır.

100 yıla yakın süren Venedikdönemi ile başkent

Lefkoşa'da feodal düzen aristokratik anlayışla devam etmiştir. Venedik döneminde Rönesansla gelen yeni fikirler ve yenilikler benimsenmiş ve Lefkoşa'ya uygulanmaya başlanmıştır. Rönesansla birlikte yavaş yavaş önemini kaybeden Kilise anlayışı Ortaçağ kentlerinin şehir dokusunu değiştirmiş, Kilisenin ve Kilise etrafında oluşan meydanların kentin en önemli simgesi olarak bilinmesi tarihe karışmaya başlamıştır.


Lefkoşa, 9 Eylül1570'te Osmanlılar tarafından alınmıştır.
Rönesans ile ortaya atılan yeni “İdeal Şehir” kavramı Lefkoşa şehrine de uygulanmıştır. 1567-1670 yılları arasında şehri koruma amaçlı o dönemin mimarlarından “Giulio Savorgnano” tarafından yapılan surlar Doğu Akdeniz'deki “Palmanova” şehrinin surları ile benzer plandadır. Palmonavo, Venedik Cumhuriyeti sınırları içinde oluşturulan planlanmış Rönesans şehridir ve Rönesans döneminde tam olarak tasarlanan ve uygulanan “İdeal Şehir” anlayışını simgeler. Askerî mimarinin en mükemmel örneklerinden biri olan Lefkoşa Surları, 5 km uzunluğunda, birbrilerine uzaklıkları eş 11 burçtan (fig 1) ve 3 anıtsal kapıdan oluşmaktadır. Magosa Kapısı (G.Kıbrıs), Baf Kapısı (G.Kıbrıs) ve Kuzey Kıbrıs'ta bulunan Girne Kapısı surlar içinin ve dışının sirkülasyonunu halen sağlamaktadır.

Kıbrıs Barış Harekâtı ile ikiye bölünen şehri ve tarihi şehir surlarının tam yuvarlak plan biçimini algılamak biraz zordur. Lefkoşa'nın Kuzey bölümünde bulunan tarihî şehir surları iyi durumdadır ve KKTC Eski Eserler ve Müzeler Dairesi kontrolünde etap etap burçların ve sur duvarlarının restorasyonları ve bakımları yapılmaktadır.
Lefkoşa şehrinin oluşumundaki bütün bu ilişkili ve birbirini takip eden değişiklikler, surlariçinin bugünkü tarihi dokusunu oluşturmuş ve şehri bir tarihî merkez haline getirmiştir. Fakat şehrin engellenemez bir şekilde modernist akımlara ve günümüz ihtiyaçlarına ayak uydurmaya çalıştırılması birçok tarihî değeri bulunan binanın yıkımına, sokak genişletmelere yol açmış ve tarihi kent dokusunda bozulmalara neden olmuştur.
 
Üst