Tasavvuf: Nezaket Yolu

Firuze

Dost Üyeler
Katılım
18 Tem 2011
Mesajlar
1,270
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Maviliklerde




Tasavvuf: Nezaket Yolu

Tasavvuf, insana nefsin terbiye edilmesi gerektiğini ve bunun nasıl olacağını
öğreten eğitim yoludur. Bu yoldaki kişi, terbiye etmesi gereken unsuru yani
nefsini tanımak zorundadır. Nefsin tanınması ise çok kıymetli bir
bilgidir.Nefsini tanımak üzere yola koyulan kişi kendisini uçsuz bir
denizin kıyısında bulur. Nitekim bir arif şöyle demiştir: “ Nefs , uçsuz
bucaksız bir şeydir; bütünüyle kainattır . Çünkü kainatın kopyasıdır. Alemde
bulunan her şey nefste mevcuttur. Aynı şekilde nefste bulunan her şey de alemde
mevcuttur. Şu halde nefsinin efendisi olan, tüm alemin efendisi olmuştur. Keza
nefsinin kölesi olan tüm alemin kölesi olmuştur.”Nefsini tanıyan kişi,
aslında insan gerçeğini tanımış demektir. İnsan gerçeğini tanıyan, alemin
hakikatini tanıyacaktır. Bu bakımdan, nefsini ve giderek Rabbi’ni tanımış
kimseler, “Yaratılanı severiz, Yaradan’dan ötürü” diyebilme seviyesinde olan,
çok incelmiş bir ahlâkın, benzersiz bir nezaketin uygulayıcısıdırlar.Bu
kimseler, insanda varlığın özünü, usaresini görürler: “ Hoşca bak zâtına kim,
dîde-i ekvânsın sen.” (Kendi zatına hoşca bak, çünkü sen alemin gözbebeğisin.)
derler. Bu şuur onları insanlara bakarken onlardaki özü görmeye, insanları Allah
Tealâ’nın ıyali olarak telakki etmeye yöneltir. Bu bakış sayesinde, insanları
incitmemek, gönüle olan vukufları sayesinde gönül yapıcı olmak, onların
özellikleri olmuştur.Bu insanlar kâmil insanlardır. Onların insanlarla
ilişkisi, insanlara karşı görevlerini yerine getirerek haklarını da
almak/koparmak anlayışı üzerine kurulu değildir. Çünkü birçok hadis-i şerifte,
bir insanın bir davada başkasından alacağı olan haktan vazgeçmesinin daha
hayırlı olacağı söylenmiştir.İşte bu insanlar, kardeşleri üzerindeki
haklarının peşine düşmek yerine, onlara karşı olan görevlerini öne alan bir
ahlâkın sahibidirler. Onlar sadece, nezakete nezaketle karşılık veren kimseler
değildirler; nezaketi bütün davranışlarının değişmeyen ruhu, canı kılanlardır.
En güzel edep, güzel ahlaktır..

Ey insanoğlu! Allah’ı sevmek, Allah’a
gitmek istiyorsan, maddi ve mânevi her işinde edeb ile gir, irfan ile
çıkmaya çalış.
– Beni Rabbim edeblendirdi. Ve ne güzel edebledi.
– Âdemoğlunun edebden nasibi yoksa, insan değildir.
– Edeble süslenmeyen akıl, silâhsız kahramandır.
– Edeb: Aklın dıştan görünüşüdür.
– Edeb: Eline, diline ve beline sahip olmaktır.
– Edeblerin anası, az konuşmaktır.
– Edeb olmadıkça asalet düzelmez.
– Edeb, şeytanı öldüren bir silahtır.
– Edeb, en hayırlı sanattır. Hakk’a giden yolun azığıdır.
– Edeb, olgunlaşmanın ilk şartıdır.
– Edebi terk eden, ârif değildir.
– Edebden mahrum olanlar, Hak dergâhından kovulurlar.
– Edebi olmayanın güvenilir ilmi yoktur.
– Hakikat’ten maksat, ancak edebdir.
– Hakiki edeb,nefsi terketmektir.
– Ayıplarınızı edeble örtünüz.
– Hakiki güzellik, ilim ve edeb güzelliğidir.
– İnsanın ziyneti, edebin tamamıdır.
– Evlâdına edeb öğretmeyen, düşmanlarını sevindirir.
– Ruhen yükselmek, ancak edeble mümkündür.
– Akıllı, edebiedebsizden öğrenir.
– İlim şerefi ve edeble Âdem, melekten üstün oldu.
– Şeytan Allah’ın huzurundan, edebi terkettiği için kovulmuştur.
– Edeb dışı hareketler, feyzi keser. Ve sahibini sultanın gönlünden
uzaklaştırır.
- Sohbet bir cesettir. Edeb ise, o cesedin ruhudur.
- İmanın hakikatine ermek için, yakîn bilgi; yakîn için, ihlâslı amel;
ihlâslı amel için, farzları edâ; farzları eda için, sünneti tatbik;
sünneti tatbik etmek için de, edebi korumak lâzımdır.
- Edeb; insanı her türlü hatadan koruyan bilgi ve prensiplere sahip olmaktır.
- Her şey çoğaldıkça ucuzlar. Fakat edeb çoğaldıkça, değeri artar.
- Edeb,kendisinden yükseğini çok görmemek,
kendisinden aşağısını da hor görmemektir.
- Üstadının edebi ile edeblenmeyen, sünnet ve hadisle edeblenemez.
Sünnet ve hadisle edeblenemeyen de âyet ve Kur’an’la edeblenemez.
- Edeb güzelliği, kişiyi nesebe muhtaç etmez.
- Edeb, insanı utanılacak şeylerden koruyan melektir.
- Edeb, Rasûlullah’ın sünnetine uygunhareket etmektir.
- Edebden daha üstün şeref yoktur.
- Edeb kaidelerinin en alt derecesi, bir kimsenin,
cehaletini sezdiği yerde durup, onugidermesidir.
- İlim elde etmek isteyen, edebli olsun.
- İyi amel sahibi olmak isteyen, edebli bir şekilde ilim sahibi olmaya baksın.
- Muhabbet ehli, sevgi işinde iyi niyete sahip oldukça, edebleri artmaya
başlar.
- Edeb, nefsi gerektiği şekilde terbiye etmek ve güzel ahlâk ile
süslemektir.
- Edeb, insanın mutlak bir fazilet kaynağıdır.
- Cennet’teki makamlara, amel ve edeble ulaşılır.
- Edebin dostları: Hayâ,Samimiyet, Teslimiyet,
Muhabbet, Niyet, İtaat, Gayret, Sohbet ve Hizmettir.




Alıntı..



 
Üst