Tatarları bekleyen büyük tehlike

BİLGE KAĞAN

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
3,774
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Kırmızı Benizli,Alın Teri ile Islanmış Vatanımın K
Tatarları bekleyen büyük tehlike

Artık açık söylemenin zamanı gelmiştir, Rusya'da Tatar ulusun
Uruslaşma, yani Rus milleti gibi olması beklenmektedir.

03/03/2009

1576.jpg

TATAR ULUSUNU NE BEKLİYOR?
Bu sürece 4 yüzyıldan fazla zaman geçmiş, galiba 21. yüzyılda bu durum Tatarların top
yekun Ruslaşmasıyla biter. İşgal edilmiş uluslar için, işgalcinin dilini,
dinini ve ulusunu kabul etmek gibi kaçınılmaz bir sonuç- artık Tatar
ulusunun başına gelmiştir. Bu güne kadar Tatarlar dini, ulusal medeniyeti
ile saklana gelse de, şimdi artık her şey karıştı, ulus kaçınılmaz bir yok
olmaya, yani Ruslarca yutulmaya doğru gitmektedir. Dilin bitmesi, bunun son
aşamasıdır.
Ne acıdır ki, Tatar ulusu şimdilik bunları kavramakta yetersiz,
ulus olarak esen kalmanın yollarını aramamaktadır. Urus devleti-Rusya ise
kasıtlı olarak Rus olmayan ulusları yutma siyasetini yürütmekte, onun asıl
amacı, Rusya'yı tek dilli, tek dinli, tek uluslu devlet yapmaktır. Bu
elbette Urus ulusu, Urus dili ve Hıristiyan dini olacak, burada Tatarlara
da, Rusya'daki başka halklara da yer kalmayacak, biz hepimiz ileride sadece
Rus olarak esen kalabiliriz. Rusya'da Tatar ulusunun geleceği yoktur! Son
yüzyıllarda Rusya'da yüzden fazla ulusun yok olduğu gibi, Tatarları da bu
ülkede ulus olarak yok olma faciası beklemektedir.

Sözümüzün kanıtı gereği, tarihten bazı örnekler:
Kazan Hanlığı Rus devletince işgal edildiği 1552 yılında, Tatar ve
Rusların sayısı eşit 5'er milyon idi. Günümüz Rusya'sındaki Tatarlar halen 5
milyon olup, Ruslar ise 100 milyondan fazladır. Bu 4 yüzyıldan fazla zaman
içinde Tatarlara karşı yürütülen tapındırmalar, Ruslaştırmalar, savaşlarda
Tatarları "top yemi" olarak kullanmalar, vücutça yok etmeler, yani özel
soykırım siyaseti, Tatarları bugünkü bitme durumuna getirmiştir.
Son yüzyıl içinde Rusya'nın yürüttüğü Birinci Dünya Savaşı, İkinci
Dünya Savaşlarında ve iç savaşlarda, 21'inci, 30'uncu, 50'inci yıllardaki
yapay-kasıtlı açlık yıllarında, Stalin'in temizlik devirlerinde-çalışma
kamplarında en çok yok edilen-öldürülenler Tatarlar olmuştur.
1930'lu yıllarda Sovyetlerde tüm Tatar camileri ve din adamları yok
edilmiştir. Bolşevizm, Tatarları zorla ateist yapmaya çalışmıştır.
1950-60'lı yıllardan başlayıp, Tataristan ve Başkurdistan dışında,
tüm Sovyetler boyunca Tatar okulları, Tatar dilindeki yüksek ve mesleki
okullar kapatılmıştır, oralardaki eğitim Rus diline çevrilmiştir.
İkinci Dünya Savaşından sonra Sovyetlerin eski-tarihi Tatar
topraklarında-Çilebi ülkesinde, İdil-Ural'da, Sibirya'da atom tesisleri,
kimya ve bakteriyoloji silah yapım poligonları kurulmuştur. Böylece, Tatar
ulusuna karşı yarım yüzyıllık atom soykırımı başlanmıştır; bu durum bugün de
devam etmektedir.
Son yarım yüzyıl içinde Tataristan topraklarından 3 milyar tona
yakın petrol çıkarılıp, Rusya'nın gereksinimine sarf edilmiştir. Şimdi de
İdil-Ural ve Sibirya topraklarından petrol-gaz yağmalanması devam etmekte,
bu zenginliklerin oralarda yaşayan Tatarlar için hiçbir faydası yoktur.
Bu zulümlerden diri kalan Tatar ulusuna karşı 21. yüzyılda yeni bir
yok etme siyaseti başlanıvermiştir:
İlk olarak, Rusya'nın birçok bölgelerinde, Tatar çocuklarının da okuduğu
okulda, Hıristiyan dini esasları okutulmaya başlamış, yanı sıra İslam dinine
böyle olanaklar verilmemiştir. Bu Tatar çocuklarını Hıristiyanlaştırmak için
yapılmış hileli bir iştir.
İkinci olarak, geçen yıl Rusya'nın "Eğitim hakkındaki" kanunlarından
ulusal-bölgesel komponent (parça) alıp taşlandı, yani, 2009 yılının 1
Eylülünden başlayarak Rusya'nın tüm okullarında ulusal dil eğitimi
yasaklanacak, sadece Rus dilli eğitim yürütülecektir. Bu da, Tatar
çocuklarını Ruslaştırmaya yönelik hileli bir iştir.
Rusya okullarında Tatar çocuklarına sadece Hıristiyan dini ve Rus
dili eğitimi verildiği için, ileride bu çocuklar asli kökenlerini
unutacaktır. Çünkü aile çocuğa, ana diliyle bilimsel düşünme, düzenli bilim
alma ve Tatarca okuma yazma eğitimi veremez. Bunları sadece ulusal okul
yapabilir. Yukarıda tanımı geçen kanun gereği, ileride milyonlarca Tatar
çocukları ana dilli okuma yazmadan, ilişkiden, Tatar tarihini bilmekten
yoksun olacaklardır.
Biz bu olguyu, Tatar ulusunun diline ve dinine karşı yapılan ruhi
soykırım olarak değerlendiriyoruz ve ulusumuzun bu soykırıma karşı çıkmaları
gerektiği çağrısını yapıyoruz.
Son zamanlarda Rusya'da İslam dinine karşı yürütülen açık ve sinsi
siyasete de değinmek gerekir. Günümüz Rusya'sında, bilhassa Kuzey
Kafkaslarda ve İdil-Ural'da binlerce Müslüman erkekler suçsuz olarak
hapishanelerde yatmaktadır. Yüzlerce İslam dini kitapları mahkeme kararları
ile yasaklanmıştır. Onlarca din okulları zorunlu olarak kapatılmıştır. Aynı
zamanda Hıristiyan dini Rusya'nın resmi dini haline gelmiştir. Bu din,
televizyonda, radyoda, basında, okullarda, devlet yönetiminde ve törenlerde
öncülük yapmaktadır. İki dine uygulanan bu eşitsizlik sayesinde, elbette
Hıristiyan dini üstünlük kazanacaktır. Biz bunu, Tatar ulusunu yeni şekilde
tapındırmak olarak algılıyoruz.
İleride, Rusya'daki ulusal cumhuriyetlerin yok edilmesi, onların
Rus bölgelerine katılması söz konusudur ki, bunu yaparlar. Bu durumda
Tatarlar kendilerinin tarihi topraklarında azınlık olacak, önceki ulusal
kanun ve düzen yok olacaktır. Bunların hepsi, Tatar ulusu Ruslar arasında
eriyip yok olsun, dilini, dinini, medeniyetini, tarihini unutsun için
yapılmaktadır. Bu sebeple biz Tatarları, önümüzde sadece iki yol
beklemektedir: Ya Ruslaşıp, Ruslar terkibine girerek, Urus olarak hayatta
kalmak, veya onlardan ayrılıp, kendi devletimizi kurup, Tatar ulusu olarak
esen kalmak. Başka yol yok! Şimdi her Tatar, hangi yol ile gideceğine karar
vermek zorundadır.
Biz, bağımsız devletimizi kurup, Tatar olarak yaşamaya kararlıyız,
ulusumuzu da bu yola çağırıyoruz.
Bu yol bize, Süyümbikelerden, Kulşeriflerden, Batırşalardan, Ayaz
İshakıylardan kalan kutsal emanet-sonsuz vasiyettir.
Bin yıllar boyu onlarca bağımsız devletleri yönetmiş Bulgar-Tatar
ulusu, bugün de bağımsız ve mutlu olmaya haklıdır! Tatar ulusu özgürlüğü
uğuruna savaşırken, elbette öyle olacaktır, inşallah! Biz Tatarlar, Urus
değiliz, biz bambaşka bir ulusuz, bizim kendi dilimiz, kendi dinimiz, kendi
medeniyetimiz, kendi tarihimiz, kendi yaşam biçimimiz var ve biz onun
sonsuza dek öyle kalmasını istiyoruz. Bunlar sadece ve sadece, bağımsız
Tatar devleti sayesinde olacaktır.

Fevziye Bayramova, Tatarların
Milli Meclis Reisi
2009
Tatarcadan Türkçeye aktaran Roza KURBAN
 
Üst