Tembel Memura Ceza Gelmeli (1/3)

Prof. Dr. Ata ATUN

Onursal Üye
Katılım
9 Nis 2008
Mesajlar
806
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Kıbrıs
Web sitesi
www.ataatun.com
Tembel Memura Ceza Gelmeli (1/3)
Ben dünya güzeli bu küçücük ülkemizde bürokrasinin bu denli hantal, yasalarında bu kadar vatandaşı köle addeden bir anlayışla hazırlandığını bilmiyordum.

Yasa Tasarılarını hazırlayan bürokratların vatandaşı her işi yapmak zorunda olan köleler olarak addetmesine ve görmesine ivedilikle son verilmesi gerekmektedir. Hükümet vatandaşa hizmet etmek için kurulmuş, memurlar da vatandaşın işini en kısa zamanda onu yormadan yerine getirmek için işe alınmışlardır.

Memurların, özellikle de işe son dört-beş yıl içinde alınmış memurların ivedilikle “Hizmet içi eğitim”den geçirilmeleri gerekmektedir. İşe yeni alınan memurlar ne yapacakları işi derinlemesine biliyorlar, ne de kitap açıp öğrenmek lütfunda bulunuyorlar. Kadrolandıkları anda “İşten atılamayacakları ve ceza almayacakları güvencesi” ile vatandaşa ve görevlerine karşı neme lazım bir tavır içine giriyorlar ve kendileri iş yapıp yorulmasın diye vatandaştan olmadık taleplerde bulunuyorlar.

Bu ülkeye çok acil “Kamu Reformu” gerekmektedir. KKTC halkı bu denli az çalışan, sorumsuz, meraksız ve tembel kamu görevlilerinin maaşını, emeklilik maaşı yatırımını ve emeklilik ikramiyesi primini her ay ödemek zorunda değildir.

İşini yapmayan, bilmeyen, öğrenmek işin gayret sarf etmeyen, vatandaşa gerektiği gibi hizmet vermeyen kamu görevlisinin işine son verilebilecek bir sistemin gelmesi gerekli artık ülkemizde.

Sendikal hakların arkasına saklanıp, yasaların ve tüzüklerin öngördüğü saat kadar haftalık ders vermeyen öğretmenler yüzünden öğretmen açığı yaşanmakta okullarımızda. Haftalık asgari ders saatini doldurmak için 100 metre ötedeki okula gitmeyi reddeden öğretmen, kendi rahatı için diğer okullardaki öğrencilerin eğitimsiz kalmasına neden olmakta, hiç kimse kılını kıpırdatamamakta, söz konusu öğretmene de her hangi bir yaptırım da uygulanamamaktadır. Öğretmenlerin haklarını koruyan yasalar ve tüzükler yapılırken öğrencilerin ve velilerin de hakları olduğunu hiç kimse düşünmek istememiş. Nedense hep çalışanın hakkı gözetilmiş ama kamu görevlisinden hizmet bekleyen vatandaşın da hakları olabileceği kimsenin aklına gelmemiş.

1990 yılında yürürlükteki yasalara göre Mimari ve Mühendislik planları çizilmiş, ilgili belediyeden inşaat izinleri alınmış ve 1992 yılından beridir KKTC Turizmine hizmet vermekte olan bir tatil köyünün işlemleri nasıl olur da 22 senede hala kayıtlara geçmemiş olabilir anlamış değilim. Tamamen ilgili dairelerin tembelliği ve verimsizliği yüzünden yaşanan bu gecikmeden dolayı kapılarını 1992 yılında hizmete açmış bu tatil köyünden 2012’de kabul edilen yasa ile ÇED Raporu istenmesini de anlamam mümkün değil.

Çevre Dairesi personelinin “Hizmet İçi Eğitim”den geçirilmesinde zaten çok geç kalınmış durumda. ÇED Raporlarını inceleyip karar veren komisyonun üyeleri ne yazık ki ellerindeki raporu birkaç gün evvelden okumadan, gerektiği gibi araştırmadan ve etüt etmeden toplantılara girmekteler ve kararın ertelenmesine, bir sonraki bahara kalmasına neden olmaktalar. Kendi tembelliklerinden dolayı yatırımın gecikmesi umurlarında bile olmamakta.

Eski Eserler Dairesi ise bir başka iş üretmeyen, iş yapmayan ve başvuruların gecikmesine, yapılması düşünülen yatırımın yıllarca beklemesine neden olan birim. Eski Eserler Dairesinde görevli kişilerin tembelliği nedeni ile yaşanan gecikmeden dolayı vatandaşın tazminat talep etmek hakkı da maalesef yok. Anıtlar Yüksek Kuruluna giren bir dosya ancak aylar, bazen de yıllar sonra sonuçlanabiliyor maalesef ve yaşanan bu gecikmeden dolayı kurul üyelerinin ceza alması da söz konusu değil. Ne istediklerini yazılı veya çizili verirler, ne de önerilenleri uygun bulurlar. Aylarca, bazen de yıllarca git-gel’den sonra ancak bir sonuca ulaşılabiliyor. Gerçekte bu sonuca bir-iki hafta içinde de ulaşabilmek mümkün ama bu umursamazlık ve saygısızlık maalesef başvurunun aylarca sonra sonuçlanmasına yol açıyor...(Devam edecek)


Prof. Dr. Ata ATUN
15 Aralık 2014
 
Son düzenleme:

Prof. Dr. Ata ATUN

Onursal Üye
Katılım
9 Nis 2008
Mesajlar
806
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Kıbrıs
Web sitesi
www.ataatun.com
Cevap: Tembel Memura Ceza Gelmeli (2/3)

Tembel Memura Ceza Gelmeli (2/3)
Vatandaşlık, İkamet ve Çalışma izinleri ile ilgili yasalar ise demokrasi ve insan hakları açısından tam bir yüz karası. Belli ki bu yasalar hastalıklı beyinler tarafından kalpte taşınan bir nefretle hazırlanmış. Bunun başka bir tarifi olamaz.

KKTC’de doğan ve annesi ile babası KKTC vatandaşı olmayan bir bebeğin doğum kağıdına kırmızı mürekkeple “KKTC Vatandaşı Değildir” mührü vurulmakta ve 18 yaşına kadar bu ülkede yaşamasına rağmen de 18 yaşını doldurunca kapı dışarı edilmekte. Hangi vicdana, hangi mantığa sığar bu insanlık dışı uygulama anlamış değilim. Sadece hastalıklı beyinler üretir 21. Yüzyılda böylesi insanlık dışı kararları.

KKTC vatandaşı, daha doğrusu doğma büyüme Kıbrıslı olan Akademisyen bir arkadaşımın eşi yabancı uyruklu ve 12 yıldır adamızda, önce öğrenci olarak, mezuniyet sonrasında da yasal çalışma izni alarak ikamet etmekte. Çalışma iznini Eylül ayında yenilemiş olmasına rağmen evlilikten dolayı “Daimi ikamet” izni için başvurmak istediğinde kendisinden istenen belgeleri görünce aklı başından gitmiş. “Siz nasıl bu ülkede yaşayanlara karşı bu denli saygısız ve yasaları nefret duyguları ile dolu bir ülke kurmuşsunuz” diye bana haklı olarak sitem etti. Ki tüm bu istenen belgeleri bundan birkaç ay önce beyan etmiş çalışma izni almak için…

Görevli memurun arkadaşımın eşinden istediği belgeler akıllara ziyan gerçekte. Meclisten böylesi bir yasa nasıl geçmiş anlamış değilim.

“Eşlerin birlikte yaşadığına dair muhtar tasdikli belge.”
Bu belge neyin nesi işin doğrusu bende anlayamadım. Niye yabancı bir ülkeden alınmış evlilik belgesini/cüzdanını kabul etmiyor devletim benim. Muhtarın işi gücü yok, bu karı kocanın aynı evde yaşadığını mı takip edecek ve bu konuda yazılı belge verecek. Anlaşılan bürokrasi üretmekte bizim üzerimize başka hiçbir devlet yok.

“Kocanın karısını geçindireceğine dair taahhütname!”
Bir başka yüz karası belge de bu.
Arkadaşlarımın her ikisi de doktoralı ve akademik payeli akademisyen. KKTC Vatandaşı olan kadın, vatandaş olmayanı ise erkek. Kim kime niye taahhüt verecek anlaşılır gibi değil. İşin doğrusu ben de anlayamadım. Vatandaş olan kadından niye vatandaş olmayan kocayı geçindireceğine dair bir taahhüt isteniyor?

“Oturdukları ev kendilerine ait ise koçanı (tapusu), değilse vergi dairesinden tasdikli kira kontratı.”
KKTC vatandaşı olan eş niye evinin koçanını/tapusunu sunmak zorunda bırakılıyor? Saygın birer işi olan bu kişiler ağaç altında mı yatıyor da kontrat isteniyor kendilerinden. Niye Maliye Bakanlığının yapması gereken bir iş, vatandaşa yaptırılıyor. Aynı sorunu öğrencilerim de yaşıyor. Üç, dört öğrenci bir evde kalıyorlar ve ikamet izni için her birinden ayrı ayrı vergi dairesi tasdikli kontrat isteniyor. Maliye Bakanlığı personelinin yapması gereken bir iş adamıza okumaya gelmiş öğrencilere zorla yaptırılıyor maalesef. Kendileri de yan gelip, mesai saatinin dolmasını beklediğinden masa başında ahkam kesiyorlar.

“Muhtardan alınmış ikamet belgesi.”
Zaten işin başından ben ikamet belgesine karşıyım. Sanki de ülkemiz Türkiye, Almanya, İngiltere gibi 80-90 milyonluk bir ülke ve kişilerin nerede oturdukları bilinmiyor. Türkiye günümüzde e-devlete geçmiş durumda. 81 milyon kişinin tek tek dosyası bilgisayara işlenmiş. İsteyen devlet dairesi, vatandaşın kimlik numarası ile arşive girip, istediği bilgiyi anında almakta. Kimlik kartı, istediğiniz ilin nüfus dairesinde 2 dakika içinde yeni içeriği ile kaplanmış vaziyette vatandaşa veriliyor, ikamet belgesi istenmeden. Biz hala 100 yıl geriden gidiyoruz.

Geri kalmışlığımız, vatandaşa olan saygısızlığımız, bürokrasinin hantallığı, memurların iş bilmezliği ve verimsizliği artık vatandaşı isyan ettirecek düzeye geldi. Kamu Reformu ile bunların artık değişmesi lazım…. (Devam edecek)


Prof. Dr. Ata ATUN
17 Aralık 2014
 
Üst