Temiz El Bulmak Kolay Mı ?

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
TEMİZ EL BULMAK KOLAY MI ?

Mutlu Barış Harekâtı sonucu oluşan coğrafi zeminde ortaya çıkan servetler o tarihlerde ne yazık ki, siyasetin daha o zamandan ciddi anlamda kirlenmesine neden oldu. Devasa haksız servetler kapanın yanına kar kaldı. Hatırlanacağı gibi 1974 sorası birkaç yıl içinde; o günün siyasetçilerine yakın olanlar; haksız yere taşınır ve taşınmaz zenginliklere kavuştular. Hak sahiplerinin ise ağızları açık elleri boş kalıverdi.

Demek istediğim şu ki; toplumda adalet terazisinin dingilinin kopması pek de yeni bir şey değildir.

Zaman zaman ‘nereden buldun yasası’ çıkarılsın deniyor ama ipin ucunu nerede ve nasıl yakalayacaksınız ki? Atı alan Üsküdar’ı çoktan geçmiştir.

‘Temiz toplum, temiz siyaset’ söylemi de bu toplumda yeni değildir. Bu söylem Kimi zaman siyasetçinin kimi zaman sivil toplum örgütü temsilcilerinin kimi zamanda medyanın diline sakız gibi çiğneyip evirip çevirdiği bir konu olmuştur.

Ancak toplum ve siyaset yokuş aşağı yoğlaşmaya, kokuşmaya ve kirlenmeye son sürat devam ediyor.

Bu ülkede haksız servetle, haksız zenginliğe ulaşanlar yok mudur?

Gırla!..

Kimi siyasetçi, kim bürokrat, kimi iş adamı kısacası her kesimden insan bir şekilde haksız kazançla çoktan köşeyi dönmüştür. Ve bütün bunlar toplumda itibarlı insanlar olarak arzı endam ediyorlar. Sade vatandaşlar bu kokuşmuşluğa kimi zaman oturduğu yerden tepki gösterirken çoğu zamanda al birini çal ötekine diye kerhen de olsa tepkisiz kalıyor.

Peki, bu ülkede Rüşvet ve yolsuzluk yok mudur?

Hem de nasıl? Her Allahın günü gazetelere yansıyanlar yanında gizli kapaklı yapılanların devasa boyutlarda olduğu tahmin ediliyor.

Ancak; bu güne değin kaç siyasetçi, kaç bakan ya da kaç müsteşar rüşvet ve yolsuzluktan yargılanıp kodesi boylamıştır?

Saysanız ellerin parmakları kadar az!

Baksanıza; adam güya, yasaları koruyacak olan polis görevlisi; ancak bir yıldır; trafik cezalarından elde edilen geliri cebine iç ederek devletin kasasına girmesi gereken binlerce lirayı rahatlıkla cebine indire bilmiştir!

İnsan hayret ediyor; hadi diyeli ki, dış denetim, zamanında yapılamıyor. Sayıştay’ın elinde böyle olanaklar yok; peki iç denetim denen mekanizma da mı çalışmıyor? Demek ki çalışmıyor ki; atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra tesadüfen olay ortaya çıkıyor!

Bu ülkede yetki aşımı ve yetkiyi kötüye kullanma olgusu yok mudur?

Daniskası var!

Bu gibi yasa dışı eylemler o kadar yaygın halde ki; neredeyse kimseciklerin umurunda değil.

Sadece; Sayıştay raporları ile Ombutsman’ın raporlarında konu ediliyor, bu tür vakalar. Bu raporlar da Meclisin tozlu raflarında unutulmaya terk ediliyor.

Ben soruyorum; bu güne kadar Sayıştay’ın ya da Ombutsmanın hangi raporunda belirtilen suçlar ve suçlular yargı huzuruna çıkarılabilmiştir.

İstisnalar hariç; maalesef örnek göstermek bile olası değil.

Başbakanın imzası taklit edilerek; bir yazı metninin tedavüle sunulması elbette suçtur. Ancak suçun mahiyetini ve zanlıların suçlu olup olmadıklarına karar verecek olan yargıdır.

Ancak görüyoruz ki; önüne gelen ahkâm kesiyor. Herkes kendi yargı yerine çoktan koymuştur. Birileri diyor ki; “bunun ucu nereye kadar gidecekse, gidilecektir.”

Kusura bakmayın ama bu türden açıklamalar hem siyasidir, hem de yargıyı yönlendirme amacını güdüyor! Eğer bu ülkede hukukun üstünlüğü egemense birilerinin ağzı tutması uluorta yorum yapmaması ahkam kesmemesi gerekir. Beyler yargıyı rahat bırakın devletin yüce makamını siz öyle görmek istiyorsunuz diye zan altına sokmayın. Unutmayın ki, suç bireyseldir. Alini hatasını, gafını, garabetini veliye servis edip ödetemezsiniz. Burası Humeyni’nin fermanlarının yürürlükte olduğu bir ülke değil! Bir yandan yargıya güveniyoruz deyip öte yandan yüce yargıyı yönlendirmeye çalışmanız da neyin nesi?

Neymiş efendim; söz konusu kişileri Cumhurbaşkanı atamıştır.

İyi güzel de; hâkimleri, savcıları, üst kademe yöneticilerini, hata hükümeti kuracak başbakanı da Cumhurbaşkanı atamıyor mu?

O zaman ülkede işlenen bütün suçlar hakkında; Cumhurbaşkanını sorumlu tutalım olsun bitsin! Oysa bu konuda Anayasamızın Sayın Cumhurbaşkanına verdiği yetki ve sorumluklar açık ve nettir. Atamalarla ilgili attığı imzadan sorumluluğu da yoktur. Bu neden yapılmıştır? Devletin ve cumhurbaşkanlığının manevi şahsiyetinin birilerince tepelenmemesi için.

Neymiş efendim; Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı; UBP’nn iç<işlerine karışmamalıymış!

Bu da doğru!

Doğru da; bir önceki kurultayda; Sn. Eroğlu Sn. İrsen Küçük’e destek verirken, bu desteği alıp cebinize koymadınız mı?

Dahası Sn. Talat’ın Cumhurbaşkanlığı makamında tarafsız davrandığını ve CTP’nin iş işlerine karışmadığını kim iddia edebilir?

Toprağı bol olsun merhum Cumhurbaşkanımızla ilgilide bu yönde pek çok söylemler yapıldı. Öyle değil mi?

Amaçlanan bağcıyı dövmekse o başka!
 
Üst