TEPKİSİZ HALKIN VERECEĞİ OYLAR
Son olaylar ve gelişmeler de göstermektedir ki, Türkiye Cumhuriyetinin tasfiyesi başlamıştır. Evet, Ilımlı İslam Cumhuriyetine ve bölünmüşlüğe doğru yolculuğumuz büyük bir kararlılıkla sürdürülmektedir.
Türkiye cumhuriyetinin esaslarından olan Laik ve demokratik düzen kalmamıştır. Buna örnek vermek gerekirse, AKP'nin iktidar olduğu günlerde ABD bunun açıklamasını yapmıştı. Türkiye Ilımlı İslam Cumhuriyetidir diyerek tüm dünyaya bunu duyurmuştu. Erdoğan ve kabinesi de buna uygun icraatları ile bu duyuruyu tüm itirazlara rağmen tatbik etmeye ve ettirmeye başlamışlardır. En somut örneği ise Çankaya'da yaşanmaktadır. Kendi deyimleriyle Çankaya'da Müslüman bir Cumhurbaşkanı oturmaktadır artık. Daha önceki Cumhurbaşkanlarımız Müslüman değildi sanki. Hani yine onlar diyorlardı ya Laikliğin olduğu yerde Müslümanlık olmaz diye! Şimdi orada Müslüman bir Cumhurbaşkanı oturduğuna göre, demek ki artık Çankaya Laik ve demokrat değil.
Yargının bağımsızlığı ve güvenirliği kalmamıştır. Dokunulmazlıklar kalktı Tabular yıkıldı teraneleri ile halk önderleri ile Cumhuriyetin bekçisi olan TSK' ya dokunulmuş, yüksek Rütbeli komutanlar, yazarlar iş adamları, Akademisyenler ve en son olarak ta sendika ile medya Kuruluşlarından birine de dokunularak, Hukukun üstünlüğü ilkesi yok edilmiştir.
Bu dokunulanların hepsinin ortak özellikleri Ulusalcı, Laik, Hukukun üstünlüğünü benimsemiş, Atatürk İlke ve Devrimlerine bağlı saygılı birer Türkiye cumhuriyeti vatandaşı olmalarıdır. Adil yargılanma hakları elinden alınmıştır bu insanların.
Yasama Yürütme ve Yargı erkleri güvenirliğini kaybetmiştir. Anayasa mahkemesi Anayasa'yı koruyamaz hale gelmiştir. Anayasa Mahkemesinin kararıyla İrticai faaliyetlerin odağı olduğu kanıtlanan bir Parti Yürütmenin başındadır ve buda Türkiye Cumhuriyetinin, Ilımlı İslam Cumhuriyetine doğru gidişini ispatlamaktadır. Anayasa Mahkemesi bu partiye para cezası vermekle yetinerek bu görüşü kuvvetlendirmiştir.
Yine gelişen son olaylar, Türkiye'nin bölünmeye doğru gittiğini göstermektedir ki buna da örnek olarak Kürdistan Özerk devletinin kurulmasına doğru adımlar atılmasını gösterebiliriz. Devlet kanalı olan TRT'nin açılım adı altında Kürtçe yayın yapan bir kanal açması bunun en somut kanıtıdır. Bu açılımın ardından Seçimle Diyarbakır Belediye Başkanı olan Osman Baydemir'in sözleri de Özerk Kürt Devletinin tanınmasına az kaldığının bir ilanıdır. Hatırlayalım. Bize göre "Kanal 6", onlara göre de ŞEŞ TV olan bu kanalın açılmasını " Bu kazanım 20 yıllık mücadelemizin sonucudur. Toprağımızın da adını kabul etmek zorunda kalacakları günler yakındır" demişti. İşte size bölünmeye giden yolun nasıl da başladığının göstergesi.
Tüm bu gidişata tek dur diyebilecek en önemli kitlenin ise tamamen Avrupai bir tarzın esiri olduğunu da hesap edersek, bölünme ve Ilımlı İslam Cumhuriyeti kaçınılmazdır.
Bu halkın artık Kurtuluş savaşında ki Anadolu halkının ruhundan çok uzak olduğunu da son tutuklanmalar ve aranmalar göstermiştir. Mustafa Özbek tutuklandı. ART ve Türk Metal Sen. 18 saate varan bir süre arandı. Bunlara halkımızın verdiği tepki ne oldu. Cılız bir protesto! Son dalgayla artık sabırların taşması, direnişimizin başlaması gerekirken halkımız suskun, ürkek korkmuş bir vaziyette olayların gidişatına seyirci olmaktadırlar.
Son ümidimiz bu seçimler diyoruz ama benim bundan da fazla bir ümidim yok. Bu sessiz ve sindirilmiş halkın oylarını mantıklı olarak kullanabileceğinden emin değilim. Tepkisiz halkın vereceği oylar, Ilımlı İslam Cumhuriyeti ve bölünmüşlüğümüzü getirecektir.
29.01.2009
Ayla Berkin