Teslimiyetlere, "Dur" Demenin Zamanı Geldi!..

Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
204
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Teslimiyetlere, "Dur" Demenin Zamanı Geldi!..

19 Nisanda K.K.T.C’de yapılan seçimler, devletin yaşaması ve ‘’Birleşik Kıbrıs’ı’’isteyenlerin iktidardan uzaklaştırılması yönünde sonuçlandı..Çünkü Kıbrıs Türk Halkı ezici bir çoğunlukla bunu istedi..Eğer mevcut tablo demokrasinin gereği ise bu sonuca herkes saygı duymak zorundadır..Özellikle tüm siyasiler!..
Halkın bu irade gücüne rağmen Rum’larla karşılıklı olarak yürütülen müzakerelerde, hala tek devlet, tek millet ve tek egemenlik çizgisinde olmak ve Birleşik Kıbrıs için çaba sarf etmek asla kabul edilemez..

Tek başına iktidara gelerek yeni hükümeti açıklayan UBP’yi ve onun değerli genel başkanı Sn. Derviş Eroğlu’nu, mecliste alacağı güven oyunu müteakiben çok önemli görevler beklemektedir..Bu görevlerinin en öncelikli olanı, alınacak ekonomik tedbirlerle Kıbrıs Türk Halkına rahat bir nefes aldırılmasıdır.Ama bu hükümeti çok da zor bir görev beklemektedir!..Nedir bu görev?..Seçim öncesinde Devletin yaşatılacağı ve Kıbrıs Türk Halkının elde etmiş olduğu tüm kazanımlarının savunulacağı yönünde verilen sözlerin yerine getirilmesi görevidir!..

Sn. Eroğlu seçimin ertesinde verdiği beyanatlarda; Rum’lar ile yürütülen görüşmelerde müzakereci görevini üstlenen Sn. Talat ile uyum içinde çalışacağı mesajını vermişti!..İşte üzerinde durulması gereken en önemli husus bu uyumun nasıl sağlanacağıdır?..Çünkü bu güne kadar Rum’larla yapılan 28 görüşme sonucunda, bana göre ortaya çıkan en önemli gerçek; tek devlet, tek millet ve tek egemenlik konusunda Hristofyas-Talat ikilisinin görüş birliği içinde olduğudur!..Son dönemde ise Orams davası ile Rum mallarının alım ve satımı yönünde ki o malum kararın Rum’lar lehine yaratmış olduğu olumlu havaya bir de Kıbrıs Türk tarafının müzakerecisi Sn Talat’ın Rum basınına vermiş olduğu şu demeç eklenmiştir!..: ‘’Kıbrıs Türklerine tapu verilmesi hata olmuştur!..’’ Bu beyanattan bir gün sonra da gündeme Hristofyas’ın şu söylemi eklenmiştir!..’’ Kıbrıs’ın askersizleştirilmesi Sn. Talat ile ortak vizyonumuzdur!..’’ Sadece bu iki önemli açıklamanın dahi Sn. Eroğlu ve partisinin savunduğu politikalara ve vermiş oldukları seçim vaatlerine tamamen ters olduğu ortadadır!..

Verilen bu çok önemli iki beyanattan ilkini yani Sn. Talat’ın sözlerini ele alacak olursak, çok kritik görüşmelerin yapıldığı ve ABAD’ta Kıbrıs Türk’ünün aleyhine sonuçlanmış çok kritik bir arazi davası varken, böyle bir beyanın verilmesi ne kadar doğrudur?..Bu beyanı veren Sn. Cumhurbaşkanı bu cümlesi ile K.K.T.C ‘de yıllardır yaşanılan ev’lerin ve kullanılan arazilerin sahiplerine bu sözlerini açıklamak zorundadır!..Müzakere sürecinin ilerleyen döneminde, Rum tarafının temsilcisi arazi, mal ve mülk konuları gündeme geldiğinde Türk tarafına bu söylemi hatırlatarak; ‘’Siz zaten 1974 sonrasında güneye kaçan Rum arazilerinin kullanım haklarını Türk’lere tapu vererek en baştan hata yapmışsınız!. Şimdi bu hatanızı düzeltmenizin zamanı geldi!..Görüşmeciniz de bunun bir hata olduğunu kabul ediyor!..O zaman Kuzeyde ki her şeyi eski sahiplerine iade edin!..’’ İşte tam bu noktada ‘’ Ya sizin 1974 öncesinde 60’lı yıllarda yakıp yıktığınız 103 köyün, onca katledilen Türk’ün ve bu acılı yıllarda, Rum’un mezalimi nedeni ile göç eden insanlarımızın güneyde bırakmış olduğu arazileri, evleri, mal ve mülkü ne olacak?.. Tazmin et ondan sonra gel bu konuyu konuşalım..’’ denmesi gerekirken bu gerçeği kim ve nasıl dile getirecektir?..Türklere tapu verilmesi hata olmuştur diyen Sn. Talat mı?..

Türk tarafının görüşmecisinin vermiş olduğu bu beyanın hemen ardından Hristofyas’ın kullanmış olduğu şu cümlede çok anlamlıdır!..’’ Kıbrıs’ın askersizleştirilmesi Sn. Talat ile ortak vizyonumuzdur!..’’ Rum liderin bu beyanının ardından Sn. Talat’tan herhangi bir yorum gelmemiştir!..Aslında burada verilen mesaja karşılık söylenmesi gereken şey: ‘’Türk Askeri Türkiye’nin garantörlük anlaşması gereğince ve 1974’te oluşan fiili durum nedeni ile Kıbrıs Türk’lerinin yok edilmesini önlemek amacıyla Kıbrıs’a gelmiştir..Ayrıca halen Güney Rum kesiminde R.M.M ordusunda görevli 6-7 bin kişilik Yunan Silahlı kuvvetleri mensubunun bulunduğu da tarafımızca çok iyi bilinmekte olup, bu konu gündeme geldiğinde; İngiliz Üsleri ve buradaki İngiliz askerleri de dahil olmak üzere bu gerçeklerin tamamı müzakere masasında görüşülecektir..Ancak değişmeyecek bir gerçek var ise o da Kıbrıs Türk Halkının Kıbrıs’ta ki yaşam garantisi Türkiye’nin garantörlüğü ve Mehmetçiğin adada ki varlığıdır..Bu varlık ki 35 yıldır Kıbrıs’ta süregelen barışın da garantisidir..’’ Böyle bir cevabı kim verecektir?..

Sonuç olarak geçtiğimiz haftanın gündemine, Orams davasından sonra damgasını bu iki beyanat vurmuştur..Artık CTP-ÖRP iktidarı döneminde yaşanan ve ben görüştüm oldu bu konuyu en iyi ben bilirim devri de kapanmıştır!..Şimdi teslimiyetlere dur demenin zamanı gelmiştir!..Bunu yapacak olan da alacağı güven oyunu müteakiben yeni UBP iktidarı ve Sn. Başbakan Eroğlu olmalıdır..

K.K.T.C’de görevi teslim alan yeni hükümetin ve Başbakanın Devlet Başkanı ile uyum içerisinde çalışması ve özellikle Kıbrıs Türk Halkının geleceğini ilgilendiren konularda görüş birliğinde olmaları..Devletin gücü, Halkın birlik ve beraberliği açısından tabii ki çok önemlidir. Ama halkın iradesine ve UBP iktidarının dış politikasına uymayan hususları dile getirerek Sn. Talat’ı ikaz etmek ve aynı görüşü paylaşmadığını söylemek Sn. Eroğlu’nun bu dönemde yerine getireceği en önemli görevi olmalıdır..Zaten halk da bunu beklemektedir..

Güven oylamasından sonra K.K.T.C Meclisinin yapacağı ilk toplantı da bu önemli görevin ilk sorusu şu olabilir!..’’Sn. Cumhurbaşkanı, müzakereler boyunca ortaya çıkan en çarpıcı gerçek: Sizin de hayır demediğiniz , Tek Devlet, Tek Millet ve Tek Egemenlik konusunda ısrarcımısınız?..Kıbrıs Türk Halkı için hayati öneme haiz bu konuya yanıtınız evet ise hükümetim adına bu kabul edilemez bir durumdur ve bu nokta da sizine aynı görüşü paylaşmıyoruz..’’ İşte gördünüz mü daha ilk soruda görüş ayrılığı çıktı!..Bu benim faraziyem gerçek olur mu bilemem!..İzleyelim ve görelim..


Atilla ÇİLİNGİR.
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Teslimiyetlere, "Dur" Demenin Zamanı Geldi!..

Tam 1 sene önce çıkan bir haberde sayın Talat " Kıbrısta yaklaşık 5000 yunan askeri vardır. Buna bu sıralar 1000 tane daha eklenmiştir." demişti. Geçenlerde ise Talat Hristofyas ile 28. görüşmesini yaptı. Bu geçen zaman diliminde acaba Talat " Sizde neden yunan askeri var?" dediği duyulmuş ve görülmüş mü? Ayrıca RMMO denen çetenin ise üst yönetiminde ise bir çok yunan generaller var. Onlara acaba hangi yetkili laf söylüyor. Biz zamanında savaşı ve ambargoları gözel aldık ve hala alıyoruz. Barışı getiren ise Türk askeridir. Savaştık; şehitler, gaziler verdik. Dünyada tarihe mal olmuş 2 büyük harekatını biz yaptık. Bilirsiniz ki hem kara hem hava ve aynı zamanda deniz kuvvetleriyle çıkarma yapabilen ikinci devletiz. Birinci ise amerikadır. (Almanya'ya karşı yapmış olduğu Normandiya çıkarması.) Herkesin aferin ve teşekkür edeceğine bize burda işgalcidir demesi kadar mantıksız biriey yoktur. Bir kere tarihe bakın.Orgenaral Yaşar Büyükanıt güzel bir şekilde dile getirmiştir. “Türk ordusu buradan birtek askerini dahi çekmeyecektir, ta ki adil ve kalıcı bir çözüm oluncaya kadar” yani Kıbrısta adil ve kalıcı bir çözüm olmadıkça Kıbrıs'tan bir tek Türk askeri çekilemez. Çünkü Kıbrıs Rumlarının önünde en büyük engel Türk askeridir. Türk askeri çekildiği anda, Kıbrıs'ta çok şey değişir, kısa bir süre içerisinde enosis gerçekleştiri-lebilir. Adil ve kalıcı bir çözüm olursa o zaman çözümün gerekleri yeri-ne getirilir. Türk askeri Kıbrıs’ta bir macera için bulunmuyor. Türk askeri Londra Zürih anlaşmalarına dayalı olarak yapılmış kuruluş ve garantörlük anlaşmalarına göre bulunmaktadır. O anlaşmalara göre Kıbrıs'a çıkmıştır. Kıbrıs'ta gerçekten adına yaraşır bir biçimde barış harekatını gerçekleştirmiştir. Barış kelimesine yakışacak bir şekilde bu günde görevini yapmaktadır. Hiçbir tarafta kan akmamıştır. Herkes huzur ve güven içerisinde 31 yıldır yaşamıştır.
 
Üst