Troid Bezi Hastalıkları

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
troid-B.jpg
Boyunda hemen gırtlağın altına yerleşmiş bir salgı bezi olan Tiroit bezi, besinlerle aldığımız iyotu toplar ve T3 ve T4 denen tiroit hormonlarını yapar. Tiroit bezine ait sorunlar erkeklerden çok kadınlarda görülür.



Tiroit hormonlarının görevi nedir?
Tiroit hormonları, vücudumuzdaki her hücre ve dokunun fonksiyonlarını düzenler. Sağlıklı olmak için tiroit hormonlarının devamlı ve yeterli miktarda salgılanması gerekir. Az miktarda salgılanması vücut fonksiyonlarının yavaşlamasına, fazla miktarda salgılanması ise vücut fonksiyonlarının hızlanmasına neden olur.

Guatr nedir?

Tiroit bezinin büyümesine guatr denir. Guatr değişik şekillerde bulunabilir. Nodülsüz guatrda her iki tirod bezi simetrik olarak büyümüştür. Tiroidin yüzü düz ve yumuşaktır. Nodüler guatrda ise tiroit bezi büyümekle beraber içinde bir veya daha fazla nodül vardır. Yüzü boğum ve tümseklerden oluşmaktadır.

Nodülsüz guatrın sebepleri nelerdir?

Nodülsüz guatr, tiroit glandının vücut için yeterli miktarda tiroit hormonu üretmemesi sonucu oluşur. Vücutta yapılan tiroit hormonları düşünce, tiroid bezi hücreleri, beyin tarafindan daha fazla hormon yapmak üzere uyarılır.Uyarılan tiroit hücreleri daha fazla hormon yapımını sağlamak için çoğalır ve büyür.

Nodüler guatr nasıl oluşur?

Beyinden gelen uyarılar bazen tiroit icindeki bir kisim hücreler tarafindan daha fazla algılanır ve bunun sonucu olarak diğer hücrelere nazaran daha fazla çoğalır. Çoğalan bu hücreler nodül dediğimiz tiroit içindeki yumruları oluşturur.
Değişik Guatr tipleri vardır:

Bezin şekline göre sınıflandırıldığında;

1) Genel büyüme

2) Nodüler dediğimiz yumru gibi, toprak gibi büyüme( nodüler Guatr)

3) Genel ve yumru gibi büyümenin bir arada oluşu (diffüz, Nodüler Guatr)

Tiroid bezinin hormon salgılanmasındaki değişiklikler de hastalık nedeni olabilir.

Bezin salgıladığı hormon miktarına göre kabaca 3 durum söz konusudur.

1) Hipertiroidi: Çok hormon üretip, kana çok hormon salınması

2) Hipotiroidi: Az hormon üretip, kana az hormon salgılanması

3) Ötiroidi: Üretilip, salınan hormon miktarının normal oluşu.

Hipertiroidi hangi yakınmalara neden olur?

Çarpıntı, ritim bozukluğu,

İştahın iyi olmasına rağmen belirgin kilo kaybı,

Sıcak ortama tahammülsüzlük

Sinirlilik, uykusuzluk, halsizlik, yorgunluk,

Terleme ve bazen tüm vücutta titreme,

Saçların ince yumuşak olması,

Huzursuzluk, heyecan, telaş,

Kadınlarda adet bozukluğu

Erkeklerde cinsel gücün azalması,

Canlı bakış ve göz şeklinde değişiklikler.

Hipotiroidi Hangi Yakınmalara Neden olur?

Sarımsı, soluk, ödemli bir görünüm,

Halsizlik, yorgunluk,

İştahsızlığa rağmen kilo artışı,

Sıcak ortamları sevme,

Deride kuruluk, kalınlaşma,

Uykuya meyil, depresyon,

Konsantrasyon bozukluğu, unutkanlık

Terlemenin azalması,

Saç dökülmesi, kalın-kuru saç

Kaşların dış kısmında dökülme

Yüzde göz çevresinde şişlik

Dizden aşağı bölgede deride basmakla çukur bırakmayan şişlik,

Kabızlık,

Kadınlarda adet bozuklukları,

Erkeklerde cinsel güç azalması,


Basit Guatr ( Ötiroid hal) Hangi Yakınmalara Neden Olur?

Eğer büyüklüğü nedeniyle nefes ve/veya yemek borusuna baskı yapmıyorsa, hiçbir yakınmaya neden olmaz.Büyüklük varsa bireyin görüntüsünü bozabilir.

Hipertiroidi Tedavisi Nasıldır?

troid05.jpg




1)İlaç Tedavisi: Tiroid hormon yapımını baskılayan ve bunların salgılanıp kana verilmesini engelleyen ilaçlarla yapılan tedavidir.Tedavi, uzun süreli olmalı,1.5-2 yıla kadar doktor kontrolünde uzatılmalıdır.Buna rağmen nüks olasılığı vardır.

2)Cerrahi Tedavi: Tiroid bezinin bir bölümünün cerrahi olarak çıkarılmasıdır. Ameliyat sırasında çok yakın komşuluğunda bulunan kalsiyum metabolizması ile ilgili paratroid bezlerinin alınması, ameliyattan hemen sonra kasılmalar ile kendini belli eder;ses teli sinirinin kesilmesi, ses kısıklığı yapar. Bu gibi komplikasyonlar olabilirse de, iyi merkezlerde ve tecrübeli ellerde yapılan ameliyatlarda bu tür durumlar hemen hemen hiç görülmemektedir.Hipertiroid hasta, tiroid hormonları ilaç tedavisiyle normale getirilmeden ameliyata alınmamalıdır.

3)Radyoaktif iyot tedavisi: 20 yaşından itibaren tüm hastalara güvenle verilebilmektedir. Radyoaktif madde, ilgili merkezlerde su içinde veya bir kapsüle konarak hastaya içirilmektedir.Tedaviden hemen sonra nadiren boyun bölgesinde ağrı, şikayetlerde alevlenme olabilmektedir.Kişiye herhangi bir zararı yoktur. Bu tedaviyi aldıktan hemen sonra birkaç gün süreyle gebe kadınlar ve küçük çocuklara yaklaşılmaması , bol su içilip, bol tuvalete çıkması önerilir.

Hipotiroidi Tedavisi Nasıldır?

Ağız yoluyla L-Tiroksin (Troid hormonu) içeren ilaçlar hekimin öngördüğü dozda kullanılmalıdır.Kontroller, öngörülen aralıklarla yapılmalıdır. Bu ilaçlar doktor tavsiyesi ile kullanılmalı, en ideal doz hekimler tarafından belirlenmelidir. Yaşlı ve kalp hastalığı olanlarda; ilaca küçük dozda başlanıp , yavaşça artırılıp, idame dozuna geçilir. Tedavi ömür boyudur. Aksi, doktor tarafından belirtilmedikçe ilaç kesilmemelidir.

Basit Guatr Tedavisi Nasıldır?

Nefes borusu veya yemek borusuna baskı yapacak kadar büyük değilse, estetik açıdan önemli bir problem yaratmıyorsa, tedavisi ilaçla yapılmalıdır. Bu ilaçlar doktor tavsiyesi ile kullanılmalı, en ideal doz hekimler tarafından belirlenmelidir. Belli aralıklarla muayene edilip, gerekirse tiroid ultrasonografisi ve kandan bakılan TSH hormonu düzeyi ile, tiroid bezinde küçülme olup olmadığı ve ilacın etkinliği kontrol edilebilir.

Nodüler (Yumrulu) Guatrın önemi Nedir? Tedavisi nasıl yapılır?

Troid bezindeki nodül, normalden çok hormon üretiyor olabilir. Hastanın durumuna göre, radyoaktif iyot, veya cerrahi tedavi seçilir.

Nodül, nefes borusu veya yemek borusuna baskı yapabilir. Bu durumda cerrahi tedavi seçilmelidir.
Basit Guatr Önlenebilir mi?

Normal, erişkin bir insan, her gün yeterince iyot almalıdır.Çocuklarda, gençlerde, gebe kadınlarda bu gereksinim biraz daha fazladır. Gereken miktarın altında iyot alan kişilerde, tiroid bezi kolayca büyümekte ve basit guatr oluşmaktadır. İyot eksikliği bölgesinde, nüfusun %5''ten fazlasında basit guatr görülürse, artık o bölgede guatr, endemik hastalık (salgın hastalık) niteliğindedir. Dünyada halen önemli bir problem olan iyot eksikliği memleketimiz için de önemli bir sorun oluşturmaktadır. Yurdumuz, endemik guatr bölgesi olarak sayılabilecek durumdadır.İyot yetersizliğine, doğal guatrojenlerin (lahana, turp, şalgam tohumu, Brüksel lahanası tohumu, soğan, sarımsak vb...) ve iz elementlerin katkıları da eklendiğinde, guatr oluşabilme olasılığı artabilmektedir.Yalnızca yiyeceklerle alınan doğal guatrojenlerin tek başına guatr sebebi olmaları beklenmez. Guatr oluşmadan (tiroidi normal olup, normal çalışan) çocuklarda ve gençlerde iyot desteği yararlıdır. TC Sağlık Bakanlığı, 2000 yılından itibaren ülkemizdeki rafine edilmiş sofra tuzlarının iyotlanması kararını almıştır. Bu iyot desteğinin, ülkemizde basit guatr hastalığının sıklığını azaltması beklenmektedir. Ancak guatr oluştuktan sonra alınan iyot, bazı nodüler guatr veya genel büyümüş guatr vakalarının, çok çalışan forma dönüşmesine neden olabilir. Bu nedenle guatrı olanların, doktora danışmadan iyotlu tuz kullanmaması gereklidir. İyot sofra tuzu olarak , bazı vitamin ve öksürük şuruplarının içinde, bilgisayarlı tomografi ile görüntüleme yapılırken ve anjiografi sırasında damardan verilen ilacın bileşiminde ve ritim düzenleyici bir kalp ilacında bulunur.
 

Dr.Yalnızefe

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,339
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Maşallah, nazar değmesin..
Gerçekten son dereceli kaliteli bir paylaşım..
Elleriniz dert görmesin...:)
 

BİLGE KAĞAN

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
3,774
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Kırmızı Benizli,Alın Teri ile Islanmış Vatanımın K
Cevap: Troid Bezi Hastalıkları

gerçekten güzel olmus abla eline sağlık.Babamda Hipertiroidi hastası.Yalnız araştırıken bulduk bu hipertiroidi hastalrında iyotlu tuz alımını durdurmak gerektiği yazıyordu ve bir perhiz listesi bulduk netten.1 yıldır kötü cıkan sonuclar iyot alımını kestikten sonra düzeldi ve suan nodullerde kayıp oldu.Hazır doktorda varken soralım acaba iyot alımnı kesmekle bir alakası varmı bu iyileşmenin??
 

Dr.Yalnızefe

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,339
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Troid Bezi Hastalıkları

Bu dönemde babanız herhangi bir antitiroid ilaç kullanıyor muydu acaba?
 

BİLGE KAĞAN

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
3,774
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Yaş
40
Konum
Kırmızı Benizli,Alın Teri ile Islanmış Vatanımın K
Cevap: Troid Bezi Hastalıkları

evet abi yalnız bu antitroid ilaçlarını uzun zamandır kullanıyordu fakat düzenli kontrollerde nodullerde küüçülme yoktu.Hatta doktor bu radyosyon hapları mı ne ondan kullanalım gibi bişey demiş son care olarak.ama sükür şimdi noduller iyice küçülmüş.balık yemiyor iyotlu tuz alımını durdurdu bazı sebzeler ve içinde iyot oalbilecek hiçbir yiyeceği almıyor.
 

Türkkızı

Dost Üyeler
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
236
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Türkiye/Antalya
Cevap: Troid Bezi Hastalıkları


YANLIŞ BİLİNENLER

Tiroid hastalıkları, sadece Karadeniz Bölgesinde görülür (YANLIŞ).

Tiroid nodülü çok yaygın, herkeste var, önemli değil (YANLIŞ)

Guatr, sadece kara lahana yiyenlerde görülür (YANLIŞ).

Bütün tiroid hastalıklarında iyotlu tuz iyi gelir (YANLIŞ).

Boğazda şişlik yoksa tiroid normaldir, tiroid hastalığı yoktur (YANLIŞ).

Tiroid hastalıkları, kaderdir, tedavi edilemez (YANLIŞ).

Tiroid hastalıkları, sadece ameliyatla “temizlenir”(YANLIŞ).

Ameliyattan sonra tiroid hormon hapı kullanmaya gerek yok (YANLIŞ).

Soğuk nodüllerin hepsini ilaçla tedavi etmek mümkündür (YANLIŞ).

Dopler tetkiki ile nodülün kanser olup olmadığı anlaşılır (YANLIŞ).

Ultrasonografi ile nodülün kanser olup olmadığı anlaşılır (YANLIŞ).

Sintigrafi ile nodülün kanser olup olmadığı anlaşılır (YANLIŞ).

Tiroid hormonlarını ölçtürdüm, normal çıktı, ben kanser veya başka tiroid hastalığı yok (YANLIŞ)

Boynumda bir şişlik var ama zararsız (YANLIŞ).

Gözü ileriye çıkan zehirli guatr hastası tedavi edilmesin, gözü daha kötü olur (YANLIŞ).

İnce iğne biyopsisi çok acı verir (YANLIŞ).

Tiroid'deki nodüle iğne biyopsisi yapılırsa kanser yayılır (YANLIŞ).

Boğazımda hiç şikayetim yok ki ben de tiroid hastalığı olsun (YANLIŞ)



TİROİD İLAÇLARI VE KULLANIMI

Tiroid hastalıklarında kullanılan ilaçların düzenli, doğru miktarda ve doğru zamanda alınması çok önemlidir. Tiroid hastalıkları "bir kutu ilaçla düzelecek" hastalıklardan değildir; çoğunluğunda ömür boyu takip, kontrol ve ilaç kullanımı gerekir. Ancak bu ilaçların miktarının (dozunun) ayarlanması şarttır. Devamlı aynı dozda kullanmak pek mümkün değildir.

İlaçlar 1) Tiroid Hormon İlaçları, 2) Tiroid Karşıtı İlaçlar, 3) Diğer İlaçlar

Tiroid Hormon (Tiroksin) İlaçları Bu ilaçlar, sentetik tiroid hormonu içeren haplardır. Çoğunluğunda T4 isimli tiroid hormonu vardır, az bir kısmında T3 hormonu bulunur, çok daha az bir kısmında ise hem T4 hem de T3 hormonu birlikte bulunur.

T4 (Levothyroxin) hormonu içeren ilaçlar, her gün sabah tek bir defada su ile aç karnına kahvaltıdan en az 45 dakika önce alınır. Bu ilaçlardan Türkiye'de ruhsatlı olarak bulunanlar Levotiron, Tefor, Euthyrox'tur. Levotiron ve Tefor 'un sadece 100 mikrogramlık tabletleri bulunur. Euthyrox'un ise 25, 50, 150 ve 200 mikrogramlık tabletleri bulunmaktadır. Bu ilaçlar yüksek dozda uzun süre kullanılırsa kemik erimesi yapabilir.

Değişken Doz Tiroid Hormonu Kullanımı Gün aşırı değişen dozlarda (alternate day) ilaç kullanımı (örneğin bir gün 1 tablet, ertesi gün bir buçuk tablet, vs, gibi) artık tercih edilen bir yöntem değildir, hastaya tavsiye edilmez. Ayrıca, hafta içi günler ile hafta sonu günler farklı dozda (örneğin hafta için 5 gün her sabah bir tablet hafta sonu 2 gün her sabah bir buçuk tablet) kullanımı da uygun değildir. Bu şekilde kullanımla hastada sürekli değişen tiroid hormon seviyesi ortaya çıkar ki hastada ciddi şikayet ve sıkıntılara neden olur. Tiroid hormon hapı her gün aynı dozda düzenli alınmalıdır.

Türkiye'de Temin Edilebilen Ancak Ruhsatlandırılmamış İlaçlar Avrupa Birliği ülkelerinin birçoğunda ruhsatlı olarak satılan bazı tiroid hormon hapları Türkiye'de ruhsatlanmadığı için ithal edilemiyor. Özellikle Almanya'da üretilen bazı tiroid hormon ilaçları bu gruba giriyor. Bu ilaçları Almanya'da "üreten firmanın Türkiye temsilcileri bu ilacı ithal etme yekisine sahip olduğu halde Türkiye'ye resmi yolardan ithal etmiyor, başka firmaların ithal etmesine de izin verilmiyor. Örneğin, L-thyroxin Tablet isimli ilaç, üretici Alman Henning firmasınca ve bu firmanın temsilcisi olan Türk firmasınca Türkiye'de ruhsatlandırılmıyor. Halbuki, bu ilacın etkinliği bir çok uzman tarafından kabul eidlmiş durumda, Türkiye'de reçete edilmek isteniyor ama Türkiye'de bulunamıyor. Bazı eczacılar artan ihtiyacı karşılamak için resmi olmayan yollardan bu ilacı temin edip yüksek fiyatlarla hastalara satıyor.

Tiroid Hormon İlacı Yoksunu Ülke Türkiye Türkiye'de tiroid hastası sayısı dünyanın diğer ülkelerinden daha az olduğunu belgeleyen bir araştırma yok, buna rağmen tiroid hormon haplarının en az sayıda olduğu ülke Türkiye. Örneğin, yıllardır Türkiye'de sadece Tefor ve Levotiron isimli ilaçlar vardı, ancak bu ilaçların da sadece 100 mcgrlık dozu mevcut idi. Son zamanlarda Türkiye'de ruhsatlanan Euthyrox isimli hapın ise 25, 50, 150 ve 200 bulunuyor. Halbuki bir çok ülkede tiroid hormon haplarının 25, 50, 75, 100, 125, 150, 175, 200, 225, 250, 300 mikrogramlık dozları üretilmekte ve satılmaktadır.

İhtiyaç olduğu halde neden bütün dozlar Türkiye'de üretilmiyor da sadece 100 mikrogramlık haplar üretilip, hastalar, her sabah mercimek tanesi büyüklüğündeki bu hapları parça parça bölüp doz ayarı yapmak zorunda bırakılıyor? Tiroid hormonu gibi çok etkin bir hormonun bazen çok küçük doz ayarlarının bile hastada ciddi olumlu veya olmusuz etkileri olduğu bilinmesine rağmen sadece tek dozluk üretim politikası ne ticari mantığa ne de tıbbi mantığa sığmaktadır. Üretici firmalar, bu ilaçların fiyatlarının ilgili resmi kurumlarca çok düşük tutulması konusunda zorlayıcı tedbirlerini suçladığı bilinmektedir. Çok haksız da sayılmazlar aslında; 100 gün yetecek kadar bir kutu tiroid hormonu 3-4 YTL bir fiyatla satılıyor. 100 gün yetecek aspirin bile daha pahalıya mal olurken sağlıklı, güvenilir, içeriğinde yeterli aktif madde bulunan bir ilacın 100 tabletinin 3-4 YTL fiyatla satılmaya zorlanması bazı olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Sonuçta sadece 100 mikrogramlık tiroid hormonu satın almak zorunda kalan hasta bu hapı parçalara bölüp kullanmakta, bölme sırasında farklı boyutta parçalar elde eidlmekte, ilaçların içindeki etkin aktif maddeler istenilen etkiyi sağlayamamaktadır. Bunun sonucunda hastalar, gayri resmi yoldan Türkiye'ye getirilen Alman ilaçlarını satın almak zorunda kalmakta, çok fazla ücret ödemekte, ödenilen ücret kayda geçmemekte, vergi kaçağı oluşmaktadır.

Resmi Makamlara Davet Derneğimiz tiroid hormon haplarının her dozunun ülkemizde bulunabilirliği konusunda çok duyarlı olup milyonlarca hastanın ömür boyunca kullanması gereken bu ilaçların her dozunun mantıklı bir fiyat politikası ile Türkiye'de üretilip, ruhsatlanıp, pazarlanmasını talep etmekte, resmi makamları bu konuda gerekli teşvik edici tedbirleri almaya davet etmektedir.

T3 (Triiodotironin) hormonu içeren ilaçlar ise günde 2 veya 3 defa aç olarak her gün alınır; bu ilaçlar çok az hastada ancak belirli durumlarda kullanılır. Tiroid hormonu eksikliklerinde devamlı olarak kullanılması tavsiye edilmez. Hem T4 hem de T3 içeren ilaçlar her gün tek bir defada aç olarak kullanılır; pek nadir durumlarda çok az hastada çok az hekim tarafından tercih edilir. Bu ilaçlar yüksek dozda uzun süre kullanılırsa kemik erimesi yapabilir.

Tiroid Hormon haplarında Eşdeğerlilik Sorunu Farklı firmalarca üretilen tiroid hormonları genellikle birebir aynı miktarda etkin aktif madde içermediği Batı ülkelerinde dahi bilinen bir gerçektir. Bu gerçek, ticari rekabetin ötesindedir. Batı ülkelerinde de resmi makamlar, tiroid dernekleri ve birlikleri, farklı firmalarca üretilen tiroid hormon haplarının aynı aynı dozlarının aynı miktarda etkin aktif maddeyi içermesini devamlı surette yakından takip etmekte, bu konuda periyodik raporlar hazırlayıp kamuoyuna ve üye uzmanlarına sunmaktadır. Türkiye'de bu türden bir çalışma henüz yoktur. Örneğin, 100 mikrogramlık 1 Tablet Levotiron ile 100 mikrogramlık 1 tablet Tefor'un her üretim partisinde aynı miktarda etkin aktif maddeyi içerip içermediği bilinmemekte, takip de edilememektedir.

Tiroid Karşıtı (Anti-tiroid) İlaçlar Zehirli guatr'da (Hipertiroidizm) kullanılır. Tiroid hormonunu geçici olarak düşürür. Günde 1 tabletten 16 tablete kadar tok olarak kullanılabilir. Yüksek doz ve uzun süre kullanımda karaciğer, kemik iliği hücreleri, kan hücreleri, sperm ve yumurtalık hücrelerine zarar verebilir. Sarılık dahi yapabilir.Uzun süreli (3-6 ay) kullanım, özellikle de yüksek dozda uzun süreli kullanım tavsiye edilmez.

Diğer İlaçlar Destek ilaçlarıdır. kalp çarpıntısı ve ritm bozuklukları, oto-antikor yükseklikleri ve tiroid hastalıklarının etkilerini azaltan ve tiroid hastalıkları ile beraber olan diğer klinik durumların tedvaisi için kullanılan ilaçlardır. Beta blokerler ve kortizol bu gruba giren ilaçlardandır. Bir çok yan tesirini de beraber getiren kortizol'ün kullanımı artık neredeyse tamamen terkedilmiştir. Ülkemizde bazı tiroid hastalıklarında kortizol'ün hala yaygın olarakkullanıldığına şahit olmaktayız.



RADYOAKTİF İYOT TEDAVİSİ

RAI KAPSÜL TEDAVİSİ: ZEHİRLİ GUATRDA
AMELİYATSIZ TEDAVİ


RAI Kapsül Tedavisi Nedir?

Başta zehirli guatr olmak bir çok tiroid hastalığında en etkili, en ekonomik, en kesin, en konforlu ve en kalıcı yöntemdir. Nodülsüz zehirli guatr ve otonom sıcak nodül türü zehirli guatr’da ve otonom sıcak nodüllü zehirli olmayan guatr’da başarılı sonuçları verir. Bu tedavide, hastaya düşük doz radyoaktif iyot (RAI) kapsülü verilir. İsmi radyoaktif olmasına rağmen, hastaya ve çevresindekilere verdiği radyasyon çok düşüktür, hayati tehlike yaratmaz.

Neden RAI Tercih Edilmektedir?

En önemli tercih nedeni ameliyatın getirebileceği olası genel ve özel risklerden hastayı korumaktır. Ayrıca, daha konforludur, daha ekonomiktir.

Ameliyata Üstünlükleri:

1) Örneğin, hastaya anestezi vererek uygulanan cerrahi tedavi sırasında ciddi hayati tehlikeler görülebilir. Bu tehlikelerin çoğu, ameliyat sırasında ortaya çıkan tiroid krizi ve kalp komplikasyonlarına bağlıdır. Bu nedenle cerrahi tedavi uygulanacak zehirli guatrlı hastaların hormonları bazı ilaçlarla normale düşürülüp ondan sonra ameliyat edilmelidir; bu şekilde davranmakla bu komplikasyonların anestezi sırasında ortaya çıkma olasılığı azalır ama tamamen önlenemez. Bu komplikasyonlar en çok zehirli guatr ameliyatlarında görülmektedir. 2) Ameliyat sırasında ses tellerine giden sinirler kesilebilir, kopabilir, hasarlanabilir. Hasarlanan sinirin durumuna göre bu durumda ses kısıklığı, ses kaybı, uyku apnesi ve hatta ölüm meydana gelebilir. 3) Ameliyat sırasında, tiroid çıkarılırken tiroidin arka yüzüne yapışık veya gömülü bulunan kalsiyum bezeleri (paratiroid)nin bir veya bir kaçı çıkarılabilir. Bu durumda, hastanın ameliyat sırasında veya sonrasında kalsiyum dengesi bozulur, orta ve uzun vadede kemik erimesi hızlanır. 4) Ameliyat sonrasında boğazda en görünen yerde ameliyat izi kalır. Bazen bu iz keloid dediğimiz bir gelişme ile oldukça kaba bir görünüm alabilir. 5) Tiroid hormonları yüksek iken dahi uygulanır. Halbuki ameliyat öncesinde hastanın tiroid hormon düzeylerinin normale düşürülmesi zorunludur.

Kimlere Uygulanır?

1) Zehirli guatr hastalarına: zehirli guatr nodüllü veya nodülsüz olabilir. Nodüllü zehirli guatr, genellikle sıcak nodül ile birliktedir. Nodülsüz zehirli guatrda ise tiroid dokusu yer yer “yalancı nodül” görüntüsü verebilir. Her tür zehirli guatr’da RAI kapsültedavisi uygulanabilmektedir. 2) Zehirli olmayan sıcak nodüllü guatr 3) Ilık nodüllü guatr: Ancak bazı vakalarda uygulanmaktadır. Bu grup hastaların tamamına uygulanmamaktadır. Önümüzdeki yıllarda en çok yaygınlık kazanacak gruptur. 4) Nodülsüz zehirli olmayan guatr: Sınırlı sayıda vakalarda uygulanmaktadır. Bu grup hastaların tamamına uygulanmamaktadır. Önümüzdeki yıllarda yaygınlık kazanacağı öngürlmektedir.

RAI Kapsül Tedavisinin Aşamaları Nelerdir?


Bu tedavinin aşamaları; 1) hastanın hazırlanması, 2) kapsülün uygulanması, 3) tedavi sonrası takiptir. Burada en önemli safha hastanın hazırlanmasıdır. Diğer bir husus da doz hesabı ve tiroid fonksiyonun belirlenmesidir. Doz hesabı, çok faktörlü bir değerlendirme sonucunda yapılır. RAI tedavisi, hasta, hastaneye yatırılmadan uygulanmaktadır. Uygulama sırasında hiç bir acı ve sıkıntı söz konusu değildir. Takip ise, tedaviden sonraki ilk aylarda başlayıp gittikçe seyrekleşen aralıklarla yapılmaktadır.

RAI Kapsül ile Tedavi Sonrası

Hastaya RAI kapsül uygulandıktan sonra, yasalar, bazı kısıtlamalarla hasta evine gönderilir. Unutmamak gerekir ki, bu tedavi hastayı hastanede yatırmadan, uygulanan bir tedavi olup uygun doz ve hastanın yeterli bilgilendirmesi ile rahatlıkla eve gidebileceği bir yöntemdir. Bu tedaviden sonra hastanın kapalı bir hastane odasında tecrit edilmesi veya “hapsedilmesi” ihtiyacı yoktur. Ancak, tiroid kanseri vakalarında guatr’da uyguladığımız dozun yaklaşık 20-50 katını uygulamak gerektiği için sadece tiroid kanser tedavisinden sonra hastaları özel yalıtımlı bir odada tecrit etmek gerekir; guatr için uygulanan RAI kapsül tedavisinden sonra hastaları hastanede kapalı odada tecrit etmek bilimsellikten uzak abartıdır.

Tedaviden Hemen Sonra İyileşecek miyim?

RAI kapsül tedavisinin “iyileştirici” etkisi hastalar tarafından yaklaşık 20 gün sonra hissedilmeye başlar, fakat bu iyileşmenin sonuçları serbest T3, serbest T4 ve TSH ölçümleri ile en erken yaklaşık 1 ay sonra ortaya konabilir. İyileştirici etkiler başlayana kadar hastanın özel olarak tiroid krizine karşı korunması zorunludur. Bu süreler hastadan hastaya değişebilir. Bazı hastalarda iyileştirici etkiler 10-15 günde başlarken bazen bu süre 3-4 ayı bulabiliyor. Hastanın hissedeceği ilk iyileştirici etki, çarpıntının ve saç dökülmesinin hızla yok olmasıdır.

RAI Kapsül Tedavisinden Sonra Devamlı İlaç Kullanımı

RAI kapsül tedavisinin hedefi, eskiden sanıldığı gibi tiroid hormon düzeyini normale düşürmek değildir. Bu tedavinin hedefi ve başarı ölçütü, serbest T3 ve serbest T4 hormonlarını normalin de altına düşürmek (hipotiroidizm) ve hastaların ihtiyaç duyacağı yeterli tiroid hormonunu uygun dozda devamlı kullanmasını sağlamaktır. Unutmamak gerekir ki zehirli guatrın hangi seçenek kullanılırsa kullanılsın (ameliyat, anti-tiroid ilaçlar dahil) her türlü başarılı tedavi sonucunda hastanın hormonlarının normalin altına düşmesi (hipotiroidizm) kaçınılmazdır. Bu nedenle başarılı bir zehirli guatr tedavisini, muhakkak, "tiroksin desteği" dediğimiz eksik tiroid hormonunun yerine konulmasından ibaret olan devamlı, ömür boyu hormon tedavisi takip eder.

Hastanın yeterli titizlikle hazırlanmadığı ve RAI dozunun yetersiz kaldığı durumlarda tedavi sonrasında veya "iyot havuzu çok yüksek hastalarda" RAI kapsül tedavisinden sonra tiroid hormon düzeyi normale inen hastalarda, zehirli guatrın bir süre sonra tekrarı mümkündür (%5-8 vakada). Bu hastalarda ikinci kapsül uygulaması gerekebilir ve bu durumda başarı yaklaşık %100'dür. Ancak, ilk 6 ay içinde hormon düzeyi normale inen hastaların tiroid hormonlarının bir süre sonra normalin de altına inmiş bir halde karşımıza çıktığı da nadir olmayan durumlardandır. Bu nedenle erken takip sonuçlarına göre “tedavi başarı” kararı vermek çok yanlış sonuçlar doğurabilir.

RAI Kapsül Tedavisi ile Guatr ve Nodül Küçlür mü? RAI tedavisinden sonraki erken dönemde (2 aydan önce) nodül veya guatrın küçülmesi sık değidlir. Ancak tedaviden 2 ay sonradan itibaren başlayan bir “küçülme” süreci olabilir. Fakat, bu tedavi şekli, ülkemizde, guatrın veya nodülün küçültülmesi hedefi ile kullanılmamakta, tek hedef olarak zehirli guatrın bir daha tekrarlamasını önleyecek şekilde yüksek hormonların normalin altına düşmesini sağlamak gösterilmektedir. Halbuki RAI kapsül tedavisi, guatrı veya nodülü küçültmek amacıyla da kullanılmaktadır.

RAI Kapsül Tedavisinin Hastalara Zararı Var mı? Bu tedavi yeni ve denenmemiş bir yöntem değildir; 1956'dan beri fiilen rutin tedavi aracı olarak tüm Batı ülkelerinde kullanılmaktadır. RAI’nin hastalarda kısırlık ve kanser yapmadığı gerek Amerika Birleşik Devletleri gerekse diğer bir çok Batı ülkesinde binlerce hastanın yıllarca takip edildiği bilimsel araştırmalarla kanıtlanmıştır. Bu amaçla bir tıp literatür araştırması yapabilirsiniz: bunun için www.pubmed.com adresine girip çıkan ekrana “radioiodine therapy in hyperthyroidism” anahtar kelimelerini giriniz. Bu tarama ile 1960’dan beri bu alanda bilimsel dergilerde yayınlanmış araştırma sonuçlarını görebilirsiniz. Rehberimiz bilim olduğu için bilimsel olmayan hiç bir açıklamaya itibar etmeyiniz. Komşunuz, akrabanız ve arkadaşınızın açıklamaları bilimsel ise dikkate alınız.

Tedavinin Ayrıntıları

Bu tedavinin ince bazı ayrıntılarını bilmemek tedavinin başarısını yok edebilmektedir. O açıdan bu konuda deneyimli, bilgili ve akademik çalışma yapmış kişilerin bu yöntemi uygulaması tavsiye edilmektedir. "Kapsül", basit bir ilaç uygulaması değildir. Bu yöntem, bir tedavi süreci ve bütünlük içinde uygulanması gereken bir tedavi aracıdır.

Atom Tedavisi aha önce sıvı radyoaktif iyot uygulaması ile ülkemizde tanınan yöntem genel olarak Atom Tedavisi olarak bilinmektedir. Daha ucuz olmasına rağmen, sıvı radyoaktif iyotu artık pek tercih etmiyoruz; hasta içerken damlama ve dökülme riski vardır, doz ayarı zor olabilmektedir, ağıza, tükrük bezlerine, yemek borusuna ve mideye gereksiz radyasyon vermektedir. Halbuki RAI kapsül, istenilen dozda "hazır doz" olarak üretilmete, kullanım sırasında dökülme riski ortadan kalkmakta, mide yerine onikiparmak barsağında açılmakta ve emilmekte, kan yoluyla tiroide gitmektedir. Daha sonra tükrük ve mide sıvısı ile bir miktar salgılansa dahi bu radyasyon miktarı daha düşük olmaktadır.




ZEHİRLİ GUATR (HİPERTİROİDİZM)

Tiroid bezesinin gereğinden daha fazla hormon salgıladığı guatr türüne zehirli guatr denir. Zehirli guatr, nodüllü veya nodülsüz olabilir. Nodülsüz zehirli guatr’a Basedow Graves Hastalığı da denilebilir. Nodüllü zehirli guatr, sıcak nodüllü zehirli guatr, sıcak otonom nodüllü zehirli guatr veya diğer nodül çeşitleri ile birlikte olabilir.Zehirli guatr’da çarpıntı, ellerde titreme, vücutta titreme, ani kilo kaybı, saçlarda dökülme, kaşıntı, boğazda dolgunluk hissi, aşırı iştah dolayısıyla çok yemek yeme ve çok su içme, aşırı terleme, çabuk yorulma, aşırı sinirlilik sık görülen şikayetlerdir.

Bazı hastalar, bulantı, ishal, kusma ve çok sık dışkılamadan yakınır.Bunların hepsi birlikte olmak zorunda değildir. Bu şikayetlerin bazıları ön plandadır, diğer şikayetler ancak doktorun sorgulaması ile ifade edilebilir. Bazı hastalarda göğüs ve boyunda devamlı bir kızarıklık söz konusu olabilir. Nodülsüz guatrlı hastaların bazılarında gözlerde büyüme ve gözlerin ileriye doğru çıkması mümkündür.Hastaların muayenesinde; kalp atımının çok arttığı, solunumun hızlandığı, ellerin titrediği, avuçiçlerinin nemli olduğu görülür.Bu hissedilen belirtiler, aslında zehirli guatrın vücut içinde yaptığı hasar ve etkilerden daha önemsizdir. Zira zehirli guatr başta kalp ve damar sistemi olmak üzere vücudumuzda bir çok organ ve dokuya kalıcı olabilen hasarlar verebilmektedir. Örneğin, kalbin büyümesi ve takiben kalp yetmezliği, yüksek tansiyon, şeker hastalığı, kemik erimesi bu hasarların bir kısmıdır. Kısaca söylemek gerekirse, zehirli guatr, en yıkıcı ve tahrip edici guatr türüdür.

TİROİD KRİZİ

Zehirli guatrda, yüksek hormonların kontrolden çıkması ile seyreden çok ağır bir durumdur. Yaşlı hastalarda ölüm oranı %25’e kadar yükselebilir. Acil tedavi gerektiren bir hastalıktır. Böyle bir durumda hasta, hastaneye yatırılıp tedavi edilir. 40 derece ve üstünde ateş, kalp çarpıntısının çok şiddetli olması, ishal ve kusma, ateş basması hissi, algılama bozuklukları bu krizin haberci ve belirtileri arasındadır.Bu tür hastalarda acil müdahele muhakkak tiroid konusunda deneyimli hekimlerce yapılmalıdır.

ZEHİRLİ GUATR’DA GÖZ BULGULARI


Gözlerin ileriye doğru çıkması zehirli guatr’da hastaları ilk ele veren görüntüdür. Bu ileriye çıkış genellikle çift taraflı iken bazen tek taraflı olabilir. Ancak her zehirli guatr hastasında göz bulgusu olmaz.Özellikle nodüllü zehirli guatr hastalarında göz bulgusu sık değildir. Göz bulgusunun şiddetine göre hastada şikayetler olur; uyurken gözlerin kapanmaması, gözlerde kızarıklık, yanma, gözyaşı akıntısı, hatta cerhatli göz iltihapları görülebilir. Göz bulguları, zehirli guatrın kalıcı olarak tedavisinden (örneğin kapsül tedavisi ile) sonra önemli ölçüde düzelir. Ancak, hangi yöntemle olursa olsun, zehirli guatrın tedavisinden sonra (örneğin ameliyattan sonra dahi) sıklıkla ortaya çıkan tiroid hormon yetmezliği (hipotiroidizm) yeterli düzeyde tedavi edilmezse göz bulgular düzelmez ve hatta ilerleyebilir. Eski bilgilere dayalı ve hatta kasıtlı bazı iddiaların aksine, zehirli guatr tedavisinden sonra hastanın tiroid hormonları normalize edildikten sonra göz bulguları "daha kötü" olmaz. Göz bulguları olan zehirli guatrlı hastalarda oto-antikorlar genellikle yüksektir.

TİROİD ANTİKORU NEDİR?

Vücut bağışıklık sisteminin normalde mikroplara karşı ürettiği proteinlere antikor adı verilir. Bağışıklık sisteminin “yanlışlıkla” veya "şaşırarak" ürettiği bazı antikorlar, tiroid bezemizdeki hücrelerde bulunan peroksidaz enzimi ile tiroglobulin isimli moleküle karşı etkili olurlar. Bunlara oto-antikor denilir. Bu antikorların teşhiste en yaygın olarak kullanılanları anti-TPO ve anti-TG antikorları olarak isimlendirilir. Bu antikorların ölçümü guatr türünün anlaşılmasında ve tiroidit hastalığının (tiroid bezesinin iltihabı) tanısında çok önemli olabildiği gibi bu hastalığın daha sonraki takibinde de kullanılmaktadır. Zehirli guatr ve Hashimato hastalığında (Hashimato tiroiditi'nde) bu antikorlar yükselir.





Kaynak:Tıklayınız
 

Türkkızı

Dost Üyeler
Katılım
12 Nis 2008
Mesajlar
236
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Türkiye/Antalya
Cevap: Troid Bezi Hastalıkları

İYOTLU TUZ KULLANMA
ZORUNLULUĞU


Bilimsel Gerçekler

İyot Yetersizliği

Dünyada toplumun tamamını iyotlu tuz kullanmaya zorlayan sadece bir kaç ülke vardır; diğer ülkelerde iyotlu tuz kullanımı zorunlu değildir. Türkiye’de mevcut yasal mevzuata göre marketlerde iyotsuz tuz satışı yasaktır; iyotsuz tuz sadece eczanelerde satılmak zorundadır. Örneğin Amerika Birleşik Devletlerinde en son 2006 yılı sonunda yapılan geniş çaplıu bir araştırmada hamilelerde dahil toplumun hiç bir kesiminin iyotlu tuz kullanmasına dair tavsiye kararı dahi verilmemiştir.

Tiroid hastalıklarının bir çok türü vardır. Halk arasında bütün tiroid hastalıklarına "guatr" denir, ancak bu yanlıştır. Tıbben, guatr, sadece tiroid'in büyümesine verilen isimdir. Guatr, tiroid hastalıklarından sadece bir tanesidir. Hatta, guatr, en zararsız tiroid hastalığı olarak kabul edilebilir. Yiyecek ve içeceklerle yetersiz iyot bulunması tiroid bezesinin basit büyümesine (basit guatr) neden olur.

Karadeniz’de Türkiye’de İyot Eksikliği Olduğuna Dair Bilimsel Gerçek Nedir? Tıp, her zaman bilim ve tecrübenin bir arada yürüdüğü bir meslektir. Bilimsel araştırmalarla desteklenmeyen tıp uygulamaları dünyada kabul görmez. Bilimsel araştırmalar, tıp literatürü dediğimiz toplu yayınların bulunduğu ortamda toplanır. Buna www.pubmed.com isimli bütün dünyada kabul edilen bir web sitesi aracılığı ile ulaşabilirsiniz. Bu siteye tüm dünyada (Türkiye de dahil) uluslararası hakemli dergilerde ve bilimsel standartlara uygun olarak yapılmış bütün araştırma sonuçları ve makaleleri dahil edilir. Ancak, belli bilimsel standartları bulunmayan araştırmalar tıp literatürüne girmez.

Türkiye’de Tıp Literatürüne girmiş, tüm ülkeyi içine alan deneklerin katıldığı hiç bir bilimsel çalışma yoktur. Belli bazı yerleşim alanlarında sond erece yetrsz sayıda insan üzerinde yapılmış, bilimsel standartlara uymadığı için de uluslararası hakemli dergilerde kabul görmemiş, tıp literatüren girmemiş “bilimsel araştırmalara” dayanarak önce Karadeniz Bölgesinde, sonra tüm Türkiye’de iyot eksikliği olduğunu iddia etmek bu ülkenin toprağına, havasına, suyuna ve inasanına yapılmış en büyük haksızlık ve iftiradır. Her ülkede belli bazı küçük yerleşim yerlerinde iyot eksikliği olduğu bilinmektedir, ancak bu küçük yerleşim birimlerinden hareketle tüm ülkede iyot eksikliği olduğunu iddia etmek bilim dışı bir yaklaşımdır.

İyot Eksikliği Nasıl Saptanır?

Bir ülkede iyot eksikliği olduğunu belirtmek ve bunu kamuoyuna açıklamak için bütün yerleşim birimlerinde o yerleşim birimlerinin biriminin nüfusuna orantılı sayıda ve yaş grubunda insanın idrarında iyot atımını ölçmek gerekir. En kabul edilen iyot eksikliği tarama yöntemi budur. Türkiye’de bu standartlarda bir çalışma yoktur.

Düşündüren Sorular

balığın en çok üretildiği ve tüketildiği, boydan boya deniz kıyısında bulunan “hamsi diyarı” Karadeniz bölgesinde iyot eksikliği olduğunu bilimsel standartlarda yapılmış geniş çaplı bir nasıl kabul edebiliriz? Ceviz ağaçlarının havadaki iyotu tükettiği iddiası hangi bilimsel bulgularla desteklenmektedir? Bilim camiasında kabul görecek, hakemli uluslararası dergilerde yayınlanabilecek düzeyde standartlara sahip, geniş çaplı, tüm ülkeyi içine alan kapsamlı bir çalışmaya ihtiyaç vardır. Kaldı ki, iyot yetersizliğinde (eğer mevcut olduğu bilimsel olarak ispatlansa dahi) tuzla iyot alınması sadece "basit guatr" isimli hastalığı önler, diğer tiroid hastalıklarına olumlu katkısı olduğuna dair de hiç bir bilimsel bulgu yoktur!

Fazla İyot Alımı Zararlı Mı?

İyot eksikliği olmadığı halde iyotlu tuz ile devamlı (kronik) fazla iyot alındığında fazla iyot idrarla atılır, ancak son zamanlarda tıp literatürüne girmiş bazı makalelerde fazla iyot alan toplumlarda 1) Haşimato Hastalığı (oto-immün tiroidit)’e nedne olan oto-antikor düzeylerinin artış gösterdiği, 2) Zehirli Guatr oranın arttığı, 3) Tiroidin papiller kanseri oranında bir artış olduğu yayınlanmıştır. Kimlere İyotlu Tuz ve Fazla İyot Tüketimi Uygun Değil? Şu hastalığı olanlarda iyot alımını yasaklıyor veya kısıtlanmasını öneriyoruz: 1) Haşimato hastalığı (yüksek oto-antikoru olan oto-immün tiroidit), 2) Zehirli gautr (hipertiroidizm), 3) Tiroidin papiller kanserleri.


Kaynak:Tıklayınız
 

Dr.Yalnızefe

Dost Üyeler
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,339
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Troid Bezi Hastalıkları

Değerli kardeşim Kağan,
Tekrar geçmiş olsun dileklerimi iletmek isterim.
Babandaki bu düzelmeyi bu şartlar altında sadece iyot içeren yiyeceklerin alımının kısıtlanmasına bağlayamayız.Bunun yanında kullanmış olduğu ilaçlarında etkisi olmuştur.Ama her ne sebepten olursa olsun durumunun düzelmesine sevindim.:)
Yalnız özellikle bir konuda dikkatini çekmek isterim.Babandaki nodüller hipoaktif ya da soğuk nodül değillerse takibinin devamını öneriririm.Ancak soğuk nodül ise ve çapı da 20mm den daha büyükse öncelikle ameliyat olmasını öneriririm. Ayrıca nodüllerin küçüldüğü tek bir defa mı kontrol edildi.Briden fazla takipte ( USG ve Sintigrafi) küçülme devam ediyorsa bu son derece güzel bir durum.
İrtibatı koparmayalım.
Sağlıklı günler dilerim...
 
Üst