Türk birliği kurulmalidir!

  • Konbuyu başlatan can1
  • Başlangıç tarihi
  • Okuma süresi: 8:31

Shaman TÜRK

New member
Katılım
25 May 2009
Mesajlar
68
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yaş
44
Konum
Semerkand - İzmir
Web sitesi
www.Turania.com
Cevap: Türk birliği kurulmalidir!

Türk milletini en büyük sorunlarından birisi anlaşamamazlıktır. Ben Semerkand göçmeni bir Türkmen olarak Türkiye Türkçesine en yakın olan Türk lehçesini konuşmama rağmen bazen anlaşamıyoruz. Kıpçak grubunda olan Kazak, Kırgız, Tatar, Özbek Türkçelerini anlaması daha zor oluyor Anadolu Türkünün. Ortak bir dil, ortal bir abece sorunu ivedi ile oluşturulmalı. Ardından kültür birliğinin temelleri atılarak bu gün Anadolu Türkü tarafından iyi tanınmayan Şah İsmail, Amir Temür, Çingiz gibi Türk büyükleri en iyi yönleriyle tanıtılmalı, Osman Baturlar anlatılmalı...
Maalesef Türkiyede Orta Asyaya karşı aşırı bir ilgisizlik var.
En basit örneği olarak Kazak ve Kızgız Türklerinin Oğuz boylulara neden Türk dediğinin anlatılması gerek. Bazıları sırf bu yüzden onlar Türk değildir demektedir. Aynı sorun bazı Türki cumhuriyetlerin gençlerinde de var. Özellikle Kırgız Türkleri arasında bir rus hayranlığı peydah olmuş durumda... Türk birliği kurulmalıdır lakin öncelikle sorunlarımızı masaya yatırıp en acil şekilde çözüme kavuşturulmalıdır.
TTK!
 

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Cevap: Türk birliği kurulmalidir!

Değerli Kartalgözü Kardeşimin yorumunda sözünü ettiği sitedeki Videonun
çözümünü bilgi olarak aşağıda sunuyorum

(Bu yazı http://www.vidivodo .com/259494/ amerikanin- dehset-planlari adresinde gösterilen video’nun çözümünden altyazı çözümüdür.)

DÜNYA’MIZ İÇİN PLANLANAN GELECEK
AMERİKA’NIN DEHŞET PLANLARI

(Bizzat aklıselim sahibi Amerikalı medya mensupları, etkili kişiler ve politikacıların açıklamalarıdır.)

Güce sahip olan insanlar, güçlerini, sizin devamlı olarak aldatıldığınızdan ve yönlendirildiğinizden emin olmak için kullanıyorlar. İçinde bulunduğumuz çağda kitleler özellikle siyasal alanda yaşanan gerçekleri öğrenme yetisine sahip değiller. Bazı gizli güçler, gerçeği topluma hissettirmeden, düşünmemizi istedikleri her şeyi kurnazca ve sabırla empoze ediyorlar. Örneğin bugün Amerika’da halkın çoğunluğu Irak’taki savaşın ve mücadelenin her geçen gün kötüye gittiğine ve mezhep çatışmalarının sona ermeyeceğine inanıyor. Halkın göremediği ve anlayamadığı şey ise, Irak’taki işlerin devletin arkasında bulunan güçlere mensup kişilerin tam istediği gibi gittiğidir. Bu savaş uzamalıdır ki; bölge parçalanabilsin, yeni petrol şirketleri kurulabilsin, silah üreticileri için karlı sözleşmeler devam edebilsin ve en önemlisi, İran ve Suriye gibi petrol sahibi diğer ülkelere zıplama tahtası olarak kullanılabilecek kalıcı askeri üsler kurulabilsin. Irak’ın yapılandırılmasının (bölünmesinin) ve sivil savaşın maksatlı olduğuna dair bir kanıt göstermek gerekirse, 2005 yılında, 2 üst düzey İngiliz SAS Subayı, Arap gibi giyinip, arabayla sivillerin üzerine ateş ettikleri için Irak polisi tarafından yakalandı, tutuklanıp, Basra hapishanesine götürüldükten sonra, işgalci İngiliz ordusu yetkilileri bu askerlerin derhal serbest bırakılmasını istedi, Basra Valisi bunu reddedince, İngiliz tankları geldi ve hapishaneyi yıkarak, askerleri oradan kurtardı. Enteresan değil mi ?
Eğer bir bölgeyi yok etmek isterseniz bunu nasıl yapabilirsiniz ? Bunun iki yolu var; Oraya gidip bombalarsınız, tabi bu çok da etkili bir yöntem değildir. (Amerika Irak savaşının başlangıcında bunu çabucak anlamıştır.) Yapmanız gereken diğer etkili bir yöntem isi orada yaşayan insanları birbirine düşürerek, birbirlerini öldürmelerini, yok etmelerini sağlamaktır. Bu şekilde onların yaşadıkları bölgeyi sosyolojik ve ekonomik olarak ve kalıcı bir şekilde yok edersiniz. İşte bugün Irak’ta ve bu bölgede yapılan budur. Bir düşmanı yok etmenin veya en azından etkisiz hale getirmenin yolu, onların kendi kendisini yok etmesini sağlamaktır. Bunu da onları ve askerlerini ikiye bölerek yaparsınız. Sonra her iki tarafı da beslersiniz, çift taraflı çalışan ajanlarınız her iki tarafı da kışkırtarak birbirlerine kırdırırlar.
Artık bazılarımızın bu gerçeklere karşı uyanmasının vakti geldi. Anlamamız gereken şey, imparatorluklar kurmaya çalışan bazı insanları ve hakim olmak istedikleri insanları yönlendirerek hedeflerine ulaşmaya çalıştıklarını tespit edebilmektir.
Kendi kendinize, neden tüm insanlık baştan aşağı, dev gibi bir medya ağıyla kuşatılmış diye sorabilirsiniz. Ya da, ABD hükümeti devlet okulları sistemini finanse etmeye başladığından beri (bizde de Işık Okullarını hatırlayınız) neden eğitim sisteminin giderek kalitesizleştiğini anlamak isteyebilirsiniz. Hükümet elde etmek istediği kadar ödüyor. Devletin finanse ettiği eğitim kurumlarına baktığımızda, ve bu eğitim kurumlarında eğitilen öğrencileri ve onlara verilen eğitimi gördüğümüzde, mantığımız kavrıyor ki, bu okullarda DEVRE DIŞI BIRAKILANLAR her neyse hükümetin işine gelmeyen insanlar oluyor. Devlet ne sipariş ediyorsa onu elde ediyor. Çocuklarımızın gerçek olarak eğitilmesini istemiyorlar, çok fazla düşünmemizi istemiyorlar. Bu yüzden ülke ve dünya, gün geçtikçe eğlenceyle, medyayla, televizyon programlarıyla, luna parklarla, uyuşturucuyla, alkolle ve bu gibi aktivite ve olguların dolu olduğu bir hale getirilmeye çalışılıyor. İnsanların zihnini meşgul tutmak için. Yani insanların çok fazla düşünmesi bazı ÖNEMLİ İNSANLARIN işine gelmiyor. Uyanmak ve anlamak gerekir ki, hayatımı yönlendirmek isteyen insanlar var ve toplum bunun farkında bile değil.
İnsanlığın başı belada…. Çünkü bütün Dünyada % 3 den daha az insan kitap okuyor, % 15 den az insan gazete okuyor, insanların gördüğü tek gerçek TV ekranlarında planlı olarak gösterilenlerden ibaret. Şu anda gösterilenler haricinde hiçbir şey bilmeyen koskoca bir nesil yaşıyor. Televizyon ekranları ilahi bir vahiy gibi… Bu ekran liderler, başkanlar, başbakanlar yaratıyor (bizdeki senaryoları bir hatırlayın.) ya da yok ediyor. Bu televizyon ekranları, bu inançsız dünyadaki en muktedir, lanet olası bir güç haline geldi. Eğer yanlış ellere geçmeye başlarsa ki geçmeye başladı, olacakların tek sorumlusu TELEVİZYON BAĞIMLISI olan biz insanlarız. Bu inançsız dünyadaki en büyük ŞİRKET (Okyanus ötesinde) bu muhteşem propaganda gücünü global olarak kontrol ettiğinde, televizyon ekranlarında gerçek namına hiçbir şey sunulmayacak. Ancak, anlamak gerekir ki televizyon ekranı hayatımızdaki tek gerçek değildir. Televizyon lanet olası bir oyuncaktır, lunaparktır, sirktir, karnavaldır, masalcıların oyuncağıdır, sadece dans edilen, şarkıcıların, sanatçı denilen bazı aymazların boy gösterdiği, hokkabazların icra alanı olan, aslan terbiyecilerinin işini yaptığı ve futbolcuların insanları oyaladığı, böldüğü, meşgul ettiği bir aldatmaca yeridir. İnsanlık düzmece bir eğlence dünyasının içine itilip kandırılıyor ve gerçekleri görmekten uzaklaştırılıyor. Her gün, her yaştan, her renkten, her dinden miyarlarca insan, sabahtan akşama kadar televizyon başında oturuyor ve uygulanmaya başlayan illüzyonlara inanmaya başlıyor. Televizyonda empoze edilenlerin gerçek hayatlar, gerçek olaylar, gerçek hayaller ve gerçek umutlar olduğu yönünde düşünmeye yöneltiliyor insanlar. Televizyon ne derse, nereye yönlendirirse o yapılıyor. Onun gösterdiği gibi giyiniliyor (Moda denen kandırmaca) Onun reklamını yaptığı yiyecekler yararlı mı, zararlı mı araştırması yapılmadan yeniyor, çocuklarımız onun yönlendirdiği gibi yetiştiriliyor, hatta insanlar onun istediği gibi düşünmeye başlıyorlar. Televizyon, İnsanlığı geri dönülmez felaketlere götüren bir enstrüman haline gelmiştir.
Artık, İnsanlar gerçeklerin kendileri olduğu yönünde bilinçlenmelidir.Çünkü perdenin arkasındaki insanların istediği en son şey, bilinçlenmiş ve düşünme yetisine sahip bir toplum olmamasıdır. Bu yüzdendir ki, sürekli olarak düzmece bir yaşam anlayışı ve Allah’ın tebliğ ettiğinin dışındaki bir Din anlayışı, medya ve eğitim yoluyla insanlara sunulmaya, kabul ettirilmeye çalışılıyor. Bu 3 büyük dinin hakim olduğu bütün toplumlarda böyle. İnsanların ilgisi dağıtılmak. bilgileri unutturulmak ve her şeyden habersiz bir hale getirilmek isteniyor.
Şimdi açıklanacak olayı kimse pek bilmiyor. Çünkü medya bu konuyu hiç duyurmadı, konu etmedi. 2005 yılında AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ, KANADA VE MEKSİKA arasında bir anlaşma imzalandı. Bu anlaşma ne bu ülkelerin halklarına ve ne de Dünya kamu oyuna duyurulmadı. ABD Kongresinin de onayına sunulması gerekirken, SUNULMADI. Bu anlaşma ile, ABD, Kanada ve Meksika arasındaki sınırlar kaldırılarak bir BİRLİK MEYDANA GETİRİLDİ. Bu Oluşuma NORTH AMERICA UNION (Kuzey Amerika Birliği) adı verildi. Bunu hiç duymadık ki diye kendi kendinize sorabilirsiniz. Aslında bu konuyu öğrenen ve haber vermeye cesaret eden bir gazeteci sayesinde öğrenenler oldu. Lou Dotas adındaki bu gazetecinin açıklamaları şöyle;
Bush Yönetiminin sınırları kaldırma politikası ve ABD göçmenlik kanunlarını hiçe sayan kararları, aslında büyük bir planın parçasıdır. Başkan Bush bu anlaşmaya imza atarak, bilinen anlamda Birleşik Devletlerin sonunu getirmiştir. Ne ABD Parlamentosunun ve ne de Amerikan halkının onayını almaya ihtiyaç bile duymadı.Bu çok az kişinin bildiği bir anlaşmadır. Yatırımcı sınıfından çok üst düzey birkaç kişi tarafından gerçekleştirilmiştir. Fakat işçilerden ve halktan insanların, çalışan, üreten insanların ve ülkenin bir çok siyasal oluşumundan yetkililerin bu konu hakkında hiçbir bilgisi yoktur.
Bu bir ticaret anlaşması değildir. Bu söz konusu ülkelerin bağımsızlıklarının ellerinden alınması demektir. Ayrıca bu üç ülke arasında AMERO adı verilen yeni bir para biriminin kabul edilmesi gizli gündemde planlanmaktadır. Ama bu konuda şimdi hiçbir söz edilmemektedir. Bu konu, ABD, Kanada ve Meksika’da yaşayan herkesin hayatını derinden etkileyecektir. Amero’nun Kuzey Amerika Birliğinin yeni para birimi olarak ortaya atılması ilginç değil mi ? Önce Avrupa’da EURO, Sonra Amerika’da AMERO, belki daha sonra Afrika Birliği’nde AFRO,daha sonra da Asya Birliği’nde ASİO, Bunlar da planlanıyor mu acaba ? Esasen şu anda ABD,, Kanada ve Meksika’da sınırlar kaldırılıyor, tıpkı Avrupa Birliği’nde olduğu gibi.
Bu anlaşma ile yakında ABD Anayasası çöplüğe atılacak. Böyle bir olayın bütün gazetelerin manşetlerinde olması gerektiğini düşünmek gerekir. Bu hareketin arkasında olanlar, medya sektörünün finansör ve yöneticileri ile aynı kişiler olduğunu düşünmemek elde değil. Bu kişiler size bilmeniz gereken şeyleri, gerçekleri söylemezler.
Kuzey Amerika Birliği, Avrupa Birliği ve yakınlarda kurulması planlanan Afrika Birliği ve Asya Birliği ile aynı yapıdadır ve hepsinin arkasında bu planın yürütücüleri olarak aynı kişiler vardır ve zamanı geldiğinde, bu dört birlik birleştirilecek ve bu karanlık düşünceli planlayıcıların 60 yıldır üzerinde çalıştıkları planın son aşaması gelecektir.
TEK BİR DÜNYA DEVLETİ….
Şöyle diyor bunu planlayanlar; “Bir Dünya Devleti kurmalıyız. Asıl soru bu devletin zorla mı yoksa, herkesin rızasıyla mı kurulacağıdır.” ABD Senatosu Dış İlişkiler Komisyonu üyesi ve Federal Rezerv Sisteminin savunucusu James Paul Warburg, şöyle diyor; “Washington Post, Newyork Times, Time Magazine ve diğer büyük yayın organlarının yöneticilerine, görüşme çağrılarımıza katıldıkları ve verdikleri SESSİZLİK SÖZÜNÜ 40 yılı aşkın süredir tuttukları için teşekkürü bir borç biliriz. Eğer bu büyük yayın organları bu yıllarda halkın dikkatini yaptıklarımıza çekselerdi, Dünya Üzerindeki Büyük Planımızı gerçekleştirmemiz imkansız olurdu. Dünya, her geçen gün, dana bilinçli ve daha hazır şekilde Dünya Devletine doğru ilerlemektedir. Entelektüel elit bir kesimin ve Dünya Bankerlerinin (yani para babalarının) kuracağı (burada ülkemizdeki bankaların neden özellikle yabancılara, bu planın sahiplerine satıldığının cevabı verilmektedir.) bir çok uluslu egemenlik, geçtiğimiz çağlarda görülen tek uluslu oluşumlardan daha caziptir. (Bence burada EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ BANKERLERİNDİR denilmek isteniyor.)
Dış İlişkiler Komisyonu üyesi DAVİD ROCKEFELLER şöyle diyor; “Tek Banka, Tek Ordu ve Tek Bir Güç Merkezi”
Aaron Russo, bir film yapımcısı ve eski bir siyasetçidir. Bu şahıs ABD de mukim Çok Uluslu Bankacılık ve İş Merkezlerinin sahibi Nicholas Rockefeller ile çok yakın bir dostluk sürecinin ardından onlarla (Rockefeller Ailesi) görüşmeyi kesti. Çünkü bu aile ve onların tutkuları hakkında öğrendiği şeyler yüzünden dehşete düşmüştü. (Kurtlar Vadisi Dizisindeki BARON ve KONSEYİ hatırlayınız)
Şöyle anlatıyor Aaron yaşadıklarını; Tanıdığım bir avukat beni aradı ve Rockefeller Ailesinden biri ile tanışmayı isteyip istemediğimi sordu. Ben de ‘olur sevinirim’ cevabını verdim. Sonra Nicholas Rockefeller ile tanıştık ve kısa zamanda dost olduk ve o bana çok şeyler anlatmaya, açıklamaya başladı. Bir gece bana “Aaron bir olay olacak ve o olaydan sonra biz Afganistan’a gireceğiz.” (Nicholas 11 Eylül Dünya Ticaret Merkezine İslamcı Teröristler tarafından yapılacak saldırıyı önceden biliyordu.) Bu sayede Hazar Denizine Pipe Line (boru hattı) döşeyebileceğiz, Irak’a girip (Irak’a girileceğini de önceden biliyordu.) PETROLÜ ALACAĞIZ ve Orta Doğuda bir üs inşa edeceğiz. (American Military Base) ve bundan sonra VENEZUELA’ya yüklenip CHAVEZ’den kurtulacağız”
NOT: N.Rockefeller’in bu kehanetlerinden (!) ilk ikisi yani 11 Eylül Dünya Ticaret Merkezi, İkiz Kuleler saldırısı ve Amerika’nın Irak’ı işgali gerçekleşti. Ancak Chavez’i daha bitiremediler.
Aaron Russo şöyle devam etti; “Nicholas devamla; asla bulmayacakları, belki de olmayan biri için (Bin Ladin) mağaraları araştıran bir sürü adam göreceksin, teröre karşı verdiğimiz savaş aslında olmayan bir düşmanla yapılan oyalayıcı bir savaş oyunudur.” diyor ve gülüyordu. Yani Nicholas Irak’taki savaşın nasıl ve bilinçli olarak asla kazanılmayacak ve bitmeyecek bir savaş haline getirildiğini açıklıyordu. Bunun sonu olmayan bir savaş olduğunu ve bu şekilde insanların özgürlüklerinin ellerinden alındığını söylüyordu.
Aaron Russo devam ediyor; Ben de şöyle sordum Nicholas’a, ” insanları bu savaşın gerçek olduğuna nasıl inandıracaksınız ?”N.Rockefeller şöyle cevapladı; Medya ile, Medya herkesi bunun gerçek olduğuna inandırabilir.Bir şeyler hakkında durmadan konuşmaya ve yayın yapmaya devam edersen, aynı şeyleri tekrar tekrar medya kanalıyla toplumlara dikte edersen insanlar sonunda buna samimiyetle ve gerçekten inanacaktır.
Gerçekten 11 Eylül Olayı gerçekleştirildi, bütün dünya bu olayı lanetledi ve hazırlanan bu kamu oyu sonucunda planlanan senaryo devreye sokularak Amerika teröre karşı savaş ve Irak’a demokrasi getireceği bahaneleriyle Irak’a bir daha hiç çıkmamak üzere girdi. Teröre karşı olduğu bir yalandı ve şimdi aynı gerekçeyle İran’a saldırılacak.
Aaron Russo N.Rockefellere “Bunu neden yaptınız, amacınız nedir ? Zaten dünyadaki hemen hemen bütün paraya ve servete sahipsiniz, hem de istemediğiniz kadar…. Büyük bir güve sahipsiniz ve insanların canını yakıyorsunuz. Bu kötü bir şey.” şeklinde bir soru yöneltince, Rockefeller “İnsanları neden umursuyorsun ? Yalnız kendini ve aileni düşün yeter.” cevabını verdi. Aaron’un “Tamam da asıl amaç ne ?” sorusuna Rockefeller şöyle cevap verdi; “Asıl amaç dünyadaki herkese CHIP (Çip) takmak RFID (Radio Frecency Identification-Radyo Frekansı İle Kişilik Tanımlama) çipi yerleştirmek, herkesin parası, sahip olduğu şeyler o çipte kayıtlı olacak, eğer birileri bizi protesto eder, eleştirir ve karşı çıkarsa ONLARIN ÇİPLERİNİ KAPATABİLECEĞİZ.(Dikkat ediniz,İnsanın yok edilmesinden bahsediliyor)
Nicholas Rockefeller’in Aarona bahsettiği Çip Takma olayı gerçekleşti. 2005 yılında Amerikan Meclisi, “Göçmen Kontrolü veTeröre karşı” mücadele gerekçeleriyle “Gerçek Kimlik Kanunu”nu kabul etti ve 2008 yılında hayata geçirilecek bir proje ile her bir vatandaş için, içinde kimlik ve kişisel bilgileri taşıyan, taranabilir bir barkodu bulunan bir “Federal Kimlik Kartı” (REAL ID CARD) düzenlenmesi kararlaştırıldı. (Bu karardan hemen sonra Türkiye’de Düzce İli Pilot Bölge olarak kabul edilerek “Çipli Yeni Kimlik Kartı Çalışmasının başlatılması acaba bir tesadüf müdür ?)
Barkod uygulaması bu işin geçiş basamağıdır. Daha sonra bu federal kimlik kartına radyo frekansları sayesinde kişinin Dünya’nın neresinde olursa olsun her hareketinin izlenebileceği bir Veri Çipi (RFID izleme modülü) eklenecektir. Bu RFID Çipi yeni çıkan bütün Amerikan Pasaportlarında şu anda mevcuttur.
Son aşama ise İMPLANT CHIP aşamasıdır. Bir çok insana farklı sebeplerle beyin yıkama metodlarıyla şu anda bile kabul ettirilmiş olan sürece girilecek ve “insanların vücutlarına kendi rızaları ile mikrochip kimlik aygıtlanı” yerleştirilecektir. Sonunda herkes monitör kontrollü bir sisteme dahil olacak, uydular vasıtasıyla yaptığı her şey izlenecek, kaydedilecek ve eğer çizgiden sapan biri tespit edilirse onun Çipi kapatılacaktır. Bu aşamadan sonra toplumun her davranışı çiplerle olan etkileşimi çevresinde dönecektir, (Robotlaştırılmış bir toplum yaratma girişimi)
Bu insanlığın geleceği için çizilen karanlık bir kölelik resmidir. Tek merkezli ve kapitalist kökenli hakim bir sınıfın yönetiminde insan hakları ayaklar altında çiğnenerek güdümlü bir yaşantı, hakim sınıfın kontrolü altında bir Dünya Ekonomisi, herkesin, her hareketinin izlendiği ve kaydedildiği bir GESTAPO REJİMİ beklemektedir Dünya’mızı…Haklardan söz edilmeyecek bu idarede en vahim durum bunların, bu totaliter öğelerin insanlara ZORLA DAYATILMAYACAĞI, insanların geçirilen medyatik propaganda süreci sonunda yaratılan korku senaryoları ve BÖLÜCÜLÜK FAALİYETLERİ ile kasıtlı olarak yönlendirilmesiyle güç ve gerçeklik olgu ve duygularından uzaklaştırılmasıyla bunu kendilerinden TALEP EDECEKLERDİR.
Milenyuma ulaşıldıktan sonra geçilecek süreçte DİN, VATANSEVERLİK, IRKÇILIK, VAR’LIK, SINIF ve diğer her türlü olgu insanların KENDİ KARARLARI ile törpülenerek kolayca şekillendirilecek, kontrolü ve yönlendirilmesi kolay bir toplum yaratılması sağlanacaktır.
Bu Çalışmalarda perde arkasındaki gücün parolası daima şuydu; “DEVIDE AND CONQUER” (Böl ve Fethet) veya Böl ve Yönet… bu parolayla yönlendirilen insanlar ve toplumlar kendilerini her şeyden soyutlanmış olarak gördükleri ve bana dokunmayan bin yaşasın felsefesini taşıdıkları sürece KÖLELEŞTİRİLMEYE boyun eğmiş olarak kalacaklardır.
Perdenin arkasındaki rejisörler bunları biliyorlar. Ayrıca onlar şunu da biliyorlar ki; eğer insanlar doğaya bağlı oldukları gerçeğini anlarlarsa ve içlerindeki Tanrı vergisi gücün farkına varırlarsa, planlanan bu totaliter ve soyguncu düzen kağıttan evler gibi yıkılacaktır.
 

Türk82

Beğ Yönetici
Katılım
22 Mar 2008
Mesajlar
71
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Almanya- Hannover
Web sitesi
www.foto-lale.com
Cevap: Türk birliği kurulmalidir!

Elbette hepimizin hayalidir büyük bir TÜRK BİRLİĞİNİN kurulması. İnşallah hayallerimizde kalmaz gerçek olur!
 
Üst