Türk Karşıtı Cephe Faaliyetleri Ve Derin Medya

Volkan

-Otağ Hanı-
Katılım
20 Haz 2008
Mesajlar
969
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Altaylar
Türkiye’de son gelişmeler gösteriyor ki, artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Türk’ün karşısında, millî değerlerin karşısında eski devirlerde görülen yapılanmalara benzeyen, bu yapılardan biraz da farklı olan şer bir cephe oluşmuştur. Bu şer cephe, tek bir görüşü, eğilimi barındırmıyor. Türk karşıtı bu cephe; Marksist-Leninist, aşırı solcu, yeni liberalist, yeni İslamcı, ikinci cumhuriyetçi, azınlık psikolojisi ile hareket eden, etnik milliyetçi, ırkçı bir cephe… Bu tehlikeli yapılanmanın üyeleri, görüş farklılıkları olmasına rağmen ulus devletin ortadan kaldırılması, Türklüğün yıpratılması amacında birleşerek değişik yöntemlerle saldırılarına başladı. Dış güçlerce desteklenen, güçlü medya organlarına, ekonomik örgütlere, dış bağlantılı sivil toplum örgütlerine, derneklere, vakıflara ve zengin maddi kaynaklara sahip olan bu şer cephenin, ‘işadamı, patron, gazeteci, yayıncı, aydın, siyasetçi, yazar’ maskeli üyeleri Türk’ün savunucusu olan Türkçülere, Türk milliyetçilerine karşı planlı, şiddetli bir saldırı başlattılar. Türkçülerin güçlü varlığından dolayı ulus devletin kolay bir şekilde ortadan kaldırılamayacağını anlayan bu yapı, şimdilerde saldırılarını daha da arttırarak yola devam ediyor.

Doğrudan nefretten, intikam duygularından, Soğuk Savaş hatıralarından beslenen bu gruba karşı Türklerin savunma maksatlı bir yapılanma kurması çok doğaldı. Ki beklenen oldu, Türkler de kendilerine karşı yürütülen bu planlı saldırıya karşı koymak için ortak paydalarda birleşir oldular. Bu ortak paydalar; Türklük, Türklük değerleri, ulus devletin devamlılığı, milletin varlığı oldu. Türklerin bu yeni yapıda önder olarak benimsedikleri, fikirlerine gün geçtikçe daha da önem verdikleri lider Atatürk’tür. Atatürk’e karşı yapılan sistemli saldırının kaynağı da budur. Aslına bakarsanız Kuvayi Milliye’nin dün de düşmanları vardı. Bugün bahsini ettiğimiz bu şer cephenin bugünkü üyeleri de o günkü Damat Ferit’in, Ali (Artin) Kemal’in, milli varlığa düşman isyancıların yeni kuşak temsilcileri… Atatürk’e, fikirlerine, devrimlerine karşı olanlar, Türk olmayanlar, Türklüğe düşmanlık besleyenler bugünkü şer cephede yerlerini aldılar. “Türkiye’de milliyetçilik yükseliyor” söylemlerinin kaynağı olan gelişmelerden birkaçı budur. Bunun dışında içte-dışta devletin etkinliğinin zayıflatılması, başarısız hükümet faaliyetleri, sonu olmayan AB sürecinin dayatılması, AB’nin isteklerinin tartışmasız kabul edilmesi, ekonominin tamamen dış denetime bırakılması, önemli kurumların yabancı sermayeye peşkeş çekilmesi, milli kuruluşların bu yolla yabancılaştırılması, teslimiyetçi yönetim anlayışı, Kıbrıs’taki dayatmalara karşı yürütülen pasif siyaset, Kıbrıs’a yönelik zarar amaçlı örtülü operasyonlar, Kerkük konusunda Türkleri dışlayan gaspçı anlayışa ve Türklerin katline seyirci kalınması, Irak’ın kuzeyindeki hareketlilik, istenmeyen yapıların belirginleşmesi ve bunların Türkiye’yi tehdit etmesi, gelişmelere hükümet yetkililerinin seyirci kalması, teröristlere yönelik çıkarılan af yasaları ile cezaevlerindeki teröristlerin dağa taşınması, terör örgütüne karşı etkin mücadele edilmesi yerine koordinatörlük aldatmacasıyla Türkiye’nin oyalanması, terör örgütüne sağlanan lojistik, siyasi desteğin devam etmesi, üniter yapıya saldırıların artması, federasyon sözlerinin sıkça dile getirilmesi, ekümeniklik tartışması, patrikhanenin hükümet destekli yasa dışı faaliyetleri, Karadeniz’deki gelişmeler, BOP eşbaşkanlığı ısrarı, ABD-İsrail-İngiltere’nin bölgesel plan, projelerine hükümetin dahil olması, Türk menfaatlerinin dikkate alınmaması, alt kimlik-üst kimlik- Türkiyelilik tartışmaları, Türk milletini kurucu-asli unsur olmaktan çıkarma çabaları, artan yolsuzluk- hükümet kadrolaşması, Türklüğe yapılan açık-kapalı saldırılar gibi gelişmeleri de ekleyebilirsiniz.

Türkler, tehlikede gördükleri milli varlıklarını, kurucusu oldukları, sahibi oldukları ulus devleti korumak, milli varlığa, ulus devlete yapılan sistemli saldırılara karşı koymak için hareketlendiler. İşte bu hareketlilik, Türklerin hızla teşkilatlanması ve güçlenmesi,
emperyal güçlerin desteklediği şer cephede rahatsızlık uyandırdı. Gayelerine ulaşmanın zorlaştığını gördüler. Sahip oldukları kuruluşlar ve medya organları ile bu Türk direnişini zayıflatmaya, bu yapılanmayı karalamaya başladılar. Bu rahatsızlık öyle boyutlara ulaştı ki, ABD’nin kucağında oturan bir zat bile bulunduğu yerden talimat ve temennilerde bulundu. Ne diyordu bu malum şahıs: “Ulusalcı dalgayı aşacağız” Bu açıklamadan sonra kimse de sormadı; “Bu bahsi edilen dalga, neden bu kesimleri rahatsız etmişti?”, “Bu kesimlerce bu dalga neden aşılmak isteniyor?”, “Bu dalga nasıl aşılacaktı, aşmak için ne yapılacaktı?”, “Aşılan dalgadan sonra nereye ulaşılmak isteniyordu, asıl hedef ne idi?”… Bu sorular sorulmadı, cevapları aranmadı.

Türklüğü, ulus devleti hedef alan bu şer cephe, derinliği olan büyük bir çete aslında… Görünmeyen tarafları, bilinmeyen ilişkileri, görünen taraflarından, bilinen ilişkilerinden daha karışık… Türk düşmanı kişi ve gruplarla, dış odaklarla bağlantıları, karanlık ilişkileri var. Bu yüzden Türkiye'de çok çirkin işler oluyor. Hatırlayın geçmişte yaşanan olaylarda Türk milliyetçilerini karalama amaçlı kasıtlı, asılsız iddialar taşıyan yayınlar yapıldı. Hatta birileri, hayatında ikinci kere görüşmemiş, ayak üstü sohbet etmiş kişileri dahi çete olarak tanıttı. Bu kişilerin tek ortak özelliği milli hassasiyeti yüksek kişiler olmalarıydı. Bir şekilde elde ettikleri fotoğraflarla yorumlar yaptılar, bu kişileri birlikte hareket ediyormuş gibi gösterdiler. Karalama kampanyası başlattılar. Sonra söylenenlerin hiçbirinin doğru olmadığı ortaya çıktı. Yöntem şu; önce çamur atılıyor, bir yaygara koparılıyor. İddialar doğru değilmiş ne gam? Maksat; izi kalsın, milliyetçiler yara alsın.

Bir tane örnek verdim. Türkiye'de birileri harıl harıl çete, organize bir örgüt arıyor. Aslında Türkiye'yi tehdit eden, en büyük, en organize çalışan örgüt bahsini ettiğim şer cephenin amiral gemisi olan medyadır. Evet, Türkiye'nin çetesi, bir kısım medya.. Öyle tehlikeli bir yapılanma ki, Türkiye'de istediğini rezil, istediğini vezir yapabiliyor. Bir yerlerden aldıkları talimatla aynı anda aynı şeyleri yazıp, aynı şeyleri savunabiliyorlar. A gazetesi A tv.sinde, B gazetesi B tv.sinde çalışmaları hiçbir şeyi değiştirmiyor.. Karga sürüsü gibiler.. Birisi "gak" dedi mi, hepsi birden "gaklamaya" başlıyor. Devletle sorunları var. Milletle sorunları var. Psikolojik harp merkezi gibi çalışıyorlar. Sayfalarından pislik, ahlaksızlık akıyor, ekranlarından ahlaksızlık teşvik ediliyor. Şiddet özendiriliyor. Etnik unsurlar kışkırtılıyor. Onlara göre terörist ‘gerilla’, onlara göre ‘teröristler affedilmeli, teröristlerle devlet masaya oturmalı’, onlara göre ‘ulus devlet bitti, Atatürkçülük bitti’, onlara göre ‘dış güçlere teslim olmaktan başka çare yok’, onlara göre askeri, polisi şehit eden, şehirlerde saldırılar düzenleyen, bomba patlatan, can alan, kan akıtan, araç yakan, bayrak yakan, cam kıran, sivillere zarar veren teröristler ‘demokratik haklarını kullanıyorlar’, onlara göre ‘Türklüğü korumaya gerek yok, Türklere, devlete hakaret serbest olmalı’, onlara göre ‘hepimiz ermeni olmalıyız’, onlara göre “ ‘Türküm’ diyen kışkırtıcılık yapıyor”.

Eskisi, yenisi ile ideolojik bir yelpazeyi andıran, büyük bir çete ile karşı karşıyayız. Türk milliyetçileri medya sahasında yeterli şekilde teşkilatlanamadığı için seslerini yeterli oranda duyuramıyorlar. Bu nedenle, bu büyüyen çete tarafından sürekli Türklük aşağılanıyor, Türk milliyetçileri karalanıyor.

Ne yazık ki, bu organize çete ile mücadele eden yok. Mücadele eden olmadığı için daha da şımaran, aymazlaşan, azgınlaşan bu Türk karşıtı cephe faaliyetlerine devam ediyor. Bunların elinde silah haline dönüşen medya, Türkiye'nin başına daha ne çoraplar örecek, hep beraber göreceğiz.
 
Üst