Türk Subayı Kimdir ?

Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
204
Tepkime puanı
1
Puanları
0
TÜRK SUBAYI KİMDİR ?

‘’Türk Subayı; vatan ve vazife uğruna hayatını seve, seve feda eyleyeceğine dair, milletinin en kutsal emanetleri üzerine yemin etmiş ve gerektiğinde ya istiklal, ya ölüm diyerek, bu yeminini gözünü kırpmadan yerine getirmiş; ‘Yüce Türk Ulusunun’ bir ferdidir…’’

Böyle bir yazıyı kaleme almamın en önemli nedeni, son dönemde Türk Ordularının temel taşı olan subay kavramına karşı yürütülen asimetrik psikolojik savaştır.

Yaşanan olumsuzluklar içerisinde, yapılan genellemeler ile türlü sıkıntılara maruz kalan, yazılı ve görsel medyadan hiç de hak etmedikleri eleştiriler alan ‘subay’ kavramının ne demek olduğunu; bu şerefli mesleğe öğrencilik hayatım da dâhil olmak üzere, tam 31 yılımı veren emekli bir subay olarak; yüreğimde kopan fırtınalardan taşan duygularımla anlatmaya çalışacağım…

O duyguyu ilk kez 12 yaşımdayken yaşamıştım! O anda hissedilenler, anlatılamaz sadece yaşanmasıgerek…

Öğrenci de olsan, o şerefli üniformayı ilk giydiğin o gün anlarsın ne olduğunu, neyi, nasıl hissettiğini?

Artık sen kalbinle, beyninle, bedeninle ve tüm mukaddesatınla bu aziz vatana ve milletine aitsindir…

Senin hamurun, her karışı aziz şehitlerimizin kanları ile sulanmış olan vatan toprakları ile özdeşleşmiştir…

Artık sen, üzerinde taşıdığın o şerefli üniformanın içerisinde geçireceğin her anın; vatanına ve milletine ait olduğunu öğrenirsin…

Ve sen, ‘Türk Ulusunun’ yüce menfaatleri için görev almanın onurunu, gururunu taşıyan ve onun varlığına, kendi varlığını feda etmeyi göze almış bir kişi olursun…

İşte bu hamurunla sana şekil verirler. O kutsal gün geldiğinde de; Al Sancağının ve milletinin huzurunda; bir elini silahının ve bayrağının üzerine, diğerini ise arkadaşlığın en önemli simgesi olan, silah arkadaşının omzuna koyar, yemin edersin…

Subay çıktığın o gün, kuşandığın kılıcının şakırtısı; Oğuz boylarından gelen nal seslerine eşlik eder…

Subay çıktığın gün omzuna takılan ilk yıldız, Al Bayrağımızdan, evrenin sonsuzluğundan sana emanet edilen ilk rütbedir, milletimin şerefini temsil eder…

Senin namus ve şerefine emanet edilen Ay Yıldızlı Sancağımızı, çelik pençeli bileğinle kavradığın o günden sonrasında başlar asıl görevin…

Vatan bellediğin bu kutsal toprakların her zerresidir, senin görev yerin…

Edirne’den, Ardahan’a… Samsun’dan, Anamur’a… Görevin yeri ve niteliği hiç önemli değildir senin için…

Gün gelir, bir dağ köyünde, günü gelir bir bozkırın içindesindir…

Kimi zaman sadece subay olman da yetmez, bazen öğretmenlik, bazen de babalık edersin çevrene, çevrende senden çaresizce umut bekleyenlere…

Kimi zaman okul yaptırır, kimi zaman yol açar, kimi zamansa suyu olmayan o toprakların umudu olursun, akan bir çeşmenin suyu için…

Kimi zaman da depremlerin, yangınların, sel felaketlerinin cankurtaranı olursun; vatanın ve milletin için verdiğin hizmetin ile…

Ama en nihayet sen de bir insansın, senin de duyguların, umutların, hayallerin vardır! Seninde mutlu olmak, aile kurmak hakkındır!

Eğer zamanını bulabilirsen! Bir gün tüm bu hayallerin gerçek olur… Günü gelir baba da olursun…

Eşin, çocukların ve sen... Anan, baban ve yakınların… İşte budur ailen diye bilinirsin hep…

Doğrudur ama senin asıl ailen vatanındır, milletinin sana emanet ettiği evlatları, Mehmetçiklerindir…

Yıllarını bu değerler manzumesi için harcarsın. Yaşamının gecesi, gündüzüne karışır. Yazı, kışı, yağmuru, çamuru, karı, yakıcı güneşiyle geçer ömrünün her gün…

Hep üzerine titrersin, sana emanet edilen kınalı kuzular, geldikleri gibi sapasağlam dönsünler ana kucağına, baba ocağına diyerek…

Onlar senin çocuklarından daha önemlidirler… Bayram sabahlarını ilk onlarla kutlarsın, onların mutlu olmaları için çaba harcarsın… Davullar, zurnalar eşliğinde yolcu edersin, gurur dolu gözlerinle izleyerek onları, kışla kapısından ilk girdikleri gün gibi…

Çünkü onlar, peygamber ocağı dediğimiz kışlalarımızın mensupları, vatan topraklarımızın şerefli bekçileri ve temsilcisidirler…

Gün gelir, aynı karavanaya birlikte kaşık sallar, günü gelir aynı secdeye baş koyar, dualarınla onlara öncülük edersin…

Günü gelir vatan ve vazife uğruna önlerine düşersin… Nasıl ki, istiklalimiz uğruna Çanakkale’de, Sakarya’da, İzmir’de tarihimize, bu özellikleriyle şan ve şeref kattıysa senden önceki subaylar...

Sen de tıpkı onlar gibi Kore’de ve Kıbrıs’ta tarihimize şan ve şeref katan, yakın tarihimizde de, ülkemizin bölünmez bütünlüğü uğruna Güneydoğuda, gerektiğinde gözünü kırpmadan şahadet mertebesine erişensin…

Bosna’da, Kosova’da, Afganistan’da, Lübnan’da barışın sembolü; yurtta sulh, cihanda sulh diyerek sana yol gösteren; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün askerisin…

Sen bu kutsal vatan topraklarımızın hudut boylarında; milletimizin birlik ve beraberliğini, namus ve şerefini koruyacağına dair hudut yemini eden Mehmetçiklerimizi büyük bir fedakârlıkla yetiştiren; onları eğiten ve gerektiğinde de onlarla birlikte; vatan ve vazife uğruna ölüme gidensin…

Bilirim şimdi seninde yüreğin yanık, için biraz da olsa kırgın şimdi! Son dönemde yazılanlar, kimi söylemler içini çok acıtmış da olabilir!

Ama değişen ne var ki? Yine ettiğin yeminin sadakatiyle görevini yapan, gerektiğinde de eğittiğin Mehmetçiklerinle vatan ve vazife uğruna, milletinin emrinde görev alacak yine sensin…

Kimi köşe kalemşorların, bilinen ‘tarafgirli’ yazarların yazdıkları ve yaptıkları insafsız eleştirilere aldırış etme… Yasaların içerisinde devam eden kimi davalardan da etkilenme…

Hele, hele bazı anlamsız ve içi boş siyasi söylemlere hiç aldırış dahi etme…

Günü geldiğinde suçsuzluğun sesi, kanunun sesi ile eşleştiğinde! ‘’ Silivri Semalarına Yayılan Harbiye Marşını’’ söyleyenlerin ne demek istediğini? Yüce Türk Milleti daha iyi anlayacaktır inan…

Sevgili Okur;
‘’ Türk Subayı Kimdir? ’’ Dendiği zaman:
Emekli bir subay, vatan ve vazife uğruna Kıbrıs’ta savaşmış bir Gazi olarak, benim vereceğim cevabım budur…

Çünkü onlar, insanlık tarihi var olduğundan beri, Yüce Türk Milletinin emrinde Mehmetçikleriyle birlikte tarihimize nice şan ve zaferlerle dolu kahramanlıklar yazdılar ve tarih onları yazdı...

Bu toprakların kahramanları bitmeyeceğine göre, daha yazılacak çok tarih ve tarihin yazacağı çok kahraman vardır…


Atilla ÇİLİNGİR
26 Şubat 2011
 

Cesar

New member
Katılım
7 Şub 2011
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Türk Subayı Kimdir ?

Makaleye bakarmısın “Türk Subayı Kimdir” makaleye bak, birde yazana bak, kendine kahraman, sanal delikanlı, Facebook erkeği, en az Cemil İpekçi kadar delikanlı.

Sitede ki rengi kendisi gibi solmuş galiba, kendi kendine yazdığın yorumları okudukça gülmekten ölüyorum, ne kadar kahramanmışsın sen böyle, karargâhtan çıkmadan telsizde duyduğun her şeyi yaşamış gibi anlatabiliyorsun, pardon karakolda mehter ile flamayı astığını ama seni Kıbrıs’tan İzmir marşı ile yolladıklarını unuttun galiba.

TSK’den neden ayrıldığının bir makalesini yazsana, bakalım ona neler uyduracaksın.

Kıbrıs sitesine geldiğinde Mehter çaldılar sana ama arkandan çalınan İzmir değil zurnaya benziyor.
 
Üst