Cevap: Türkçe Üzerinde Oynanan Oyunlar !
Değerli Kartal Gözü, uzmanı olanların susturulduğu , korkunun ecele faydası olmadığını düşünenlerin korkusuzca ülkesine faydalı olmaya çalıştığı bir ülkede yaşıyoruz maalesef..Beni kastetmediğinizi belirtmenize rağmen önemli gördüğüm bir hususu lütfen hatırlatmama izin veriniz.
Biz askerlerin bir görevi de herşeyi bilmek ve okuma yazması olmayanlara bile okuma yazma öğretmektir. "Asker ve asker çocuğu olmak" yazımı saygılarımla sunarım..
ASKER VE ASKER ÇOCUĞU OLMAKLA İLGİLİ GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERİMDİR
***Türkiye Cumhuriyet’inde asker ve asker çocuğu olmak en kutsal görevi yerine getirmekle eş değerdir.Aşağıdaki yaşanmışlıkları açtığımızda ne kadar meşakkatli görevi yerine getirdiğimizi siz değerli ve kadirşinas dostlarımın takdirine sunuyorum.
***Memleketi ,T.C. ‘in her köşesidir.Prensip, olarak ayağını basmadığın yer üzerinde ahkam kesme imkanın yoktur. Nobel ödüllü O. Pamuk”un “ Kar “adlı eseri buna çok güzel bir örnek teşkil etmektedir. Kitaplarda yazılanlara mahkum kalanlara, yaşanmamışlıklar üzerine kitap yazanlara, ne kadar güven duyulacağını da siz değerli dostlarımın takdirlerine sunuyorum.
Şahsımla ilgili vereceğim örnekler ; kutsal görevi özveri ile yapan tüm Silahlı Kuvvetler personelinin yaşadığı gerçeklerdir. Ve bunu da açıklamaktan gurur duymakla birlikte , esas görevi olanların görevlerini yapmanın burukluğunu yaşadığımı da belirtmek istiyorum.
*** Türkiye’nin en ücra köşelerinde hayatı idame ettirmek, mahrumiyeti yaşamak , geriden gelenlere ilkelliği yaşatmamanın yollarını tespit etmek ve hayata geçirmek demektir, asker ve asker çocuğu olmak.(görevi olmadığı halde)
Kimin görevi idi dersiniz? Bölgede yangın çıktığında , tabii afetlere maruz kalındığında vb. ilk müdahale eden acaba, kim olmaktadır? Tabii ki, asker olmaktadır dediğinizi işitmeye şu sıralar o kadar ihtiyacımız var ki….. Vatanın kurtarılmasında ve bizlerin huzur ve güven içerisinde yaşamasında, diğer yörelerdeki insanımız kadar büyük emekleri yadsınamayan doğulu ve güney doğulu insanımız, acaba neden memleketlerini terk edip, büyük şehirlere göç etmek durumunda bırakılmıştır? Bu önemli konulara çözüm bulacakların, zamanında asli görevlerini bir tarafa bırakarak ,geri kalmamızı hızlandırıcı ne gibi uygulamaları gerçekleştirdiğini hiç düşündünüz mü?Halkın hiç güven duymadığı kurumların başını çeken siyasetçileri, başımızda görmek istemediğimiz halde, neden bizi yönettiklerini düşündünüz mü?Ülkenin ufkunu açacak, kalkınmasını sağlayacak, her sorunun çözümünü iyi bilmelerine rağmen , dokunulmazlıkların kaldırılması, seçim ve partiler yasasının değiştirmesi vs. vaatleriyle başa geçenlerin daha sonraları verilen sözleri tutmamaları nedeniyle, istemediğimiz halde başımızda neden bulunduklarını bilmek için ,kain olmaya gerek var mıdır? Kürt,Türk,Çerkez,Laz vb. ayrımı yapmadan insanlara yaklaşıp dertlerine derman olacak ve ihtiyaçlarını karşılayacak olanlar , neden ,görevlerini yapmayarak, bu güzelim insanları ve kıymetli(verimli) toprakları, adeta , vasıfsız insanların ellerine teslim etmişlerdir?
*** Mesleğimiz; vatan sevgisinin aileden ön planda tutulduğu,. baba hasretiyle büyüyen çocuklarımızın babalık görevlerinin, annelerce yerine getirildiği, kutsal bir meslektir.
Benimle konuşma imkanı bulamayan kızımın , 1980’li yıllarda istikbalini etkileyecek, belki de ruhsal çöküntü yaşamasını ateşleyecek, “Anne,ben burada yeni arkadaşlar edindim okulumu,öğretmenlerimi çok seviyorum. Yoksa yine tayinimiz mi çıkacak?”sorusunu , ancak emekli olduğum 1999 yılından sonra duyduğumda., neler hissettiğimi açıklamaya gerek var mıdır? Yine devlet memurlarının terör nedeniyle gitmekten çekindiği, öğrenim seviyesi itibarıyla lisenin dahi bulunmadığı,Türkiye’nin en ücra köşelerinde görev yaparken, kızım , İstanbul’da okumak durumunda kalınca , bizlerin anne ve babaları olarak hangi ruh halini yaşadığımızı düşünebiliyor musunuz? Ancak mektuplaşarak irtibat kurabildiğim kızım, mektubunun bir yerinde, “Terör belasının yüksek yoğunlukta yaşandığı bir dönemde , hayatı idame ettirme güçlükleri nedeniyle insanların istifa edip gitmediği, yoğun savaşların verildiği bölgeye, hiç tereddüt etmeden gittin. Bu nedenle seninle iftihar ediyorum.Bende burada anne ve baba hasreti çekmek pahasına da olsa ,sizleri mahcup etmeden var gücümle çalışıp başarılı olacağımın sözünü veriyorum” ifadesi beni hayata bağlamakla kalmamış, aynı zamanda var olan gücüme güç katmıştır.Tarif etmeye çalıştığım böylesine ürpertici ortamda, bizleri ayakta tutan ve verilen savaşta başarılı olmamızı sağlayan,ne paradır ne de pul!!! Başarılarımızı olumlu yönde etkileyen tek şey!!ruhumuzu okşayan bir çift sözdür söz!!!
*** Kaybettiğimiz o muhteşem insan ve toprakları kazanmaktır,asker ve asker çocuğu olmak.(Görevimiz olmadığı halde)
80 Km sorumluluk alanında sayısız köy, kasaba,mezraların
elektriği,suyu,yolu,insan ve hayvanlarının sağlığı, okulların onarımı asker eşlerinden öğretmenlik yapacakların görevlendirilmesi ile benzeri her ihtiyacın kim tarafından yapıldığını düşünüyorsunuz?Zamanında bilinçli olarak hizmet götürülmeyerek ihmal edilenler, kaybedildikten sonra , esas görev yapması gerekenler, tarafımızdan, görevlendirildiğinde (TEK-DSİ-TCK VB) yetkililerin talepleri çok dikkat çekicidir. “Komutanım, hizmet verirken siz emniyetimizi sağlamadığınız takdirde bizi öldürürler.”
Son söz!:
yaşanmış tüm gerçekleri ortaya çıkarmak açısından önemlidir sevgili dostlarım., Yukarıda açıklamaya çalıştığım yaşanmış gerçekleri Hepinizle paylaştığımı ümit ediyor ve en derin sevgi ,saygılarımı arz ediyorum.
Fevzi MORAY