Türkistan kültür hayatında İlminski ve Gaspıralı

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Türkistan kültür hayatında İlminski ve Gaspıralı


İlminski'nin 1860'da geliştirdiği eğitim sistemi, Türkistan coğrafyasında ilk olarak 1863'te açılan okullarda uygulanmaya başlamıştı. Bu okullarda ilk sınıflarda ana dil öğretilmekle beraber, sonraki sınıflarda bütün eğitim Rus dilinde verilmekteydi. İlk Tatarlar üzerinde denenen Ruslaştırmaya yönelik eğitim faaliyetleri daha sonra 1870'de alınan bir kararla Başkurdistan ve Kazakistan topraklarına taşınmıştır. Orenburg eğitim bölgesinde açılan okullara alınan Kazak çocuklarının ardından, yeni yetişen öğretmenlerle Turgay, Ural, Akmola bölgelerinde yeni okullar açıldı.[1] Ancak bu açılan okulların lise, yüksek ihtisas ve üniversite kademelerinde eğitim ücretli ve çok masraflı olduğundan; ancak yüksek tabakadaki zengin çocuklarına münhasır kalmıştır.[2] Okumak ve yüksek tahsil yapmak için Rusça öğrenmek ve her şeyi ile Rus olan şehirlere gitmek şarttı. Bu, Çarlık Rusya'sının Rusça öğretmeye yönelik uyguladığı zorlayıcı kültür yayılmasıyla alakalı bir tedbirdi. Bu dönemde dini eğitim veren okullar hariç bütün okullar Rusça tedrisatlı idi.[3] Ancak rakamlara bakıldığında İlminski'nin düşünceleriyle kurulan ve İlminski metotlarının uygulandığı okulların çok başarılı olduğunu söylemek mümkün değildir. Zira 1870'de açılmaya başlayan Rus okullarının sayısı 1913'te 157'ye ulaşabilmiş, bu okulların Hıristiyanlaştı rmayı başardığı Kazakların sayısı ise, propaganda amaçlı yapılan bütün abartmalara karşın Rusya'yı tatmin edemeyen bir rakam olarak 8.544'te kalmıştır.[4]
Rusların eğitim faaliyetlerine karşılık, Türk Aydınlarından Gaspıralı İsmail Bey'i eski Türk Okullarının ıslahına ve milli ve manevi değerleri savunan, yeni metotlarla eğitim veren Türk Okulları açmaya sevk etmiştir. Gaspıralı İsmail Bey'i Türkistan'daki kültür hayatı içinde; Rusça'yı çok iyi konuşabildiği halde milli kimliğinden taviz vermeyen, çağdaş ilim ve fen sayesinde medeniyet seviyesini yakalayacak, bunun yanında halkını her türlü haksızlığa karşı müdafaa edebilecek milliyetçi-muhafazakâ r ve entelektüel bir Türkistan toplumu oluşturmaya yönelik bir hareketin fikir büyüğü olarak görmekteyiz.
Cedidcilik olarak adlandırılan bu hareket Tatar'larla başlamıştır. En son katılan Rus idaresindeki Türk topluluğu ise Kazaklardır. Göçebe hayat tarzı süren Kazaklar, bu harekete dâhil olana kadar ilk aydınlarını çıkarmıştı. Sonraki yıllarda ise Tatar Türkleri tarafından 'Usul-ü Cedid' adıyla kurulan, dini ilimlerin yanında fen ilimlerini de veren okullar sayesinde Kazak Türkleri arasında 'Müslüman-Türk Birliği' fikri yayılmaya başlamıştır.[5]
İlminski ve Gaspıralı en geniş ifadeyle kültür alanında birbirleriyle çekişme halinde olan iki fikir adamı olarak Türkistan'ın kültür sahnesindeki yerini alır. Nitekim İlminski Rus Ortadoks Kilisesi başkanı K. P. Pobedonotsev' e yazdığı mektupta, Gaspıralı'ya karşı olan nefretini açıkça ifade etmiştir. 'Gaspıralı'nın tek bir gayesi var, Rusya idaresinde yaşayan milyonlarca Müslümanı birleştirmek, modern eğitimle ve Avrupa medeniyetinin imkânları ile daha kuvvetli hale getirmek ve İstanbul'un bu hususta desteğini sağlamaktır. Bu bizim yaptıklarımıza ve yapmak istediklerimize ters düştüğü gibi, Ortodoks dünyası için de büyük tehlike teşkil edecektir. Bunun için, Gaspıralı'nın ve gazetesinin (Tercüman) muhakkak susturulması gerekmektedir. '[6]
İlminski Türk halklarını her fırsatta, herhangi bir sebeple birbirinden uzaklaştırmaya yönelik fikirler sunmuştur. Buna en açık örnek, İlminski'nin Türk Lehçeleri arasındaki ufak farklılıkları abartarak müstakil dil haline getirmeye yönelik görüşleridir. 'Dilde, fikirde, işte birlik' sloganıyla harekete geçen Gaspıralı İsmail Bey ise, ortak bir Müslüman-Türk dili oluşturmaya yönelik çalışmalarda bulunuyordu. Her ne kadar İlminski, Rus siyasetine göre şekillendirdiğ i kültür çalışmalarında Çarlık Rusya avantajını kullanmışsa da, fikir ve görüşleri; Türk halklarının mayasında var olan unsurlara hitap eden Gaspıralı İsmail Bey'in ortaya attığı fikirler kadar Türkistan coğrafyasında yankı bulmamıştır.[7] Rusların her türlü tedbirine karşılık 1914 yılına kadar sayısı 5000 'i bulan 'Usul-ü Cedid' okulları bunun açık göstergesidir. Kazakistan topraklarında ise Cedid okullarının sayısı Orenburg Genel Valiliğince 80'den fazla olarak kaydedilmiştir. 1870 yılında Rus-Kazak okullarının açılması ise, Gaspıralı İsmail Bey'in fikir ve icraatlarını engellemeye yönelik yapılan bir hamle olmakla beraber, esasında Ceditçilerin yetiştirdiği öğretmenlerle din adamlarının ilişkilerini kesmeye yönelik idi.[8]
Gaspıralı İsmail Bey'in kitleleri etkileyen geniş çaptaki ideoloji örgüsünün kültürle alakadar olan kısmını şu sözüyle özetlememiz mümkündür; 'Rusların yaptığı medenileştirme işleri nelerden ibarettir? Kadılar yerine uyezt naçalnikleri, naipler yerine pristavları, belikler yerine vilayetleri, ipek cübbeler yerine zadegân yakalıları ikame etmekle medeniyet yapılamaz… Büyük bir teessüfle şunu kaydedeyim ki, Rus hâkimiyeti Türk halkının ilim membaı olan mekteplerini mahv ve perişan etmiştir. Rus hükümetinin takip ettiği siyaset neticesidir ki, Müslümanlar devlet işlerinden uzak kaldılar, cahil bırakıldılar.'[9]
Kazakistan'da sonraki yıllarda meyveleri devşirilecek olan Cedidi Kültür Hareketinden önce, Kazak toplumu ilk aydınlarını yetiştirmişti. Kazakistan'da ilk aydınlar olarak ortaya çıkan üç önemli isim vardır; Şokan Velihan, İbray Altınsarın ve Abay Kunanbay. İlk Kazak aydınları olarak sayılabilecek bu üç ismin fikirlerinde, Rus kültürünün belli başlı izlerini görmek mümkündür.

[1] Mehmet SARAY, Yeni Türk Devletleri, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara, 1996
[2] Hanif Altan, Milli Meselelerde Sovyetlerin Tutumu, Türk Kültürü, Sayı: 5, (s:31-36)
[3] Yunus LENGERANLI, A.g.m. (s:13)
[4] Mehmet Saray, A.g.e. (s:122)
[5] Vecihi Sefa Fuat Hekimoğlu, XIX. Yüzyılda Kazakistan'da Kültürel Gelişmeler, Türk Dünyası Araştırmaları, Sayı: ? , (s: 121-130)
[6] Mehmet Saray, A.g.e. (s: 129)
[7] Dr. İdris BAL, Türk Cumhuriyetlerinde İslam Kimliği'nin Dünü, Bugünü ve Türkiye İle İlişkileri, Bilig, Sayı:8, Ankara, 1999, (s: 65-74)
[8] Vecihi Sefa Fuat Hekimoğlu, a.g.m., (s: 122-123)
[9] Mehmet Saray, A.g.e. (s:121)
 
Üst