Türkiye´de İnsan Ticareti Ve Organ Kaçakçılığı

Gök Yeleli Bozkurt

New member
Katılım
29 Nis 2008
Mesajlar
1,947
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Bozkurtlardan Birine Sorun
İnsanlar var oldukları günden bu yana çeşitli nedenlerle sürekli yer değiştirmişlerdir. Bu yer değiştirme hareketleri göçler, turistik geziler, tatil turları, değişik amaçlı seyahatler vs. şeklinde olmuştur. Ancak bu yer değiştirme hareketleri çoğu zaman göçler şeklinde olmuştur. Göç, Türk Dil Kurumu Sözlüğü'ne bakıldığında “Ekonomik toplumsal veya siyasi sebeplerle bireylerin veya toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi” olarak tanımlanır. İnsanların göç etmesin altında çok değişik sebepler yatmaktadır. Kıtlık, kuraklık, savaşlar ve doğal afetler bu sebeplerin başlıcalarıdır. Göçün nedenlerini Graycar şöyle ortaya koymaktadır;”Eğer Somali’de yaşıyorsanız, Mısır size güzel görünür, Mısırda yaşıyorsanız Yunanistan size güzel görünür, Yunanistan’da yaşıyorsanız Belçika size güzel görünür, Belçika’da yaşıyorsanız Kanada size güzel görünür.

IQM(International Organization of Migration) verilerine göre 1960 yılında dünya genelinde göçmen sayısı 75 milyon iken günümüzde bu sayı 175 milyon olmuştur. Bu demektir ki dünyada her 35 kişiden biri göçmendir.(Gürbüz Bolat ,Yüksek Lisans Tezi,Polis Akademisi Başkanlığı Güvenlik Bilimleri Enstitüsü).

1990’lardan itibaren Sovyetlerin yıkılması ve küreselleşmenin etkisiyle dünya üzerinde para ve mal hareketliliği ile birlikte insan hareketliliği de artmıştır. Ancak gelişmiş ülkelerin göç politikasında son yıllarda bir değişim yaşanmaktadır. Bu değişim yasal yollardan göç etme imkânının gün geçtikçe azalması ve göç etmek isteyen kişilerin yasa dışı yollara başvurmalarıdır. Gelişmiş ülkelerin göç etme işlemlerini ve sınır geçişlerini daha sıkı kontrol etmesi bir anlamda yasal göçü sınırlaması bu ülkelere gitmek isteyen insan sayısını azaltmamıştır.(Gürbüz Bolat, Yüksek Lisans Tezi, Polis Akademisi Başkanlığı Güvenlik Bilimleri Enstitüsü)Böyle bir talebi organize suç örgütleri değerlendirmiş ve ihtiyaca cevap vermek için insanları illegal yollardan bu ülkelere sokmanın yollarını aramışlardır.Bunun sonucunda göç etmek isteyen insanlar insan ticareti organizasyonlarına başvurmuşlardır.İnsan ticaretinin tanımı, TCK. Madde 80’de;(1) Zorla çalıştırmak veya hizmet ettirmek, esarete veya benzerî uygulamalara tâbi kılmak, vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadıyla tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle kişileri tedarik eden, kaçıran, bir yerden başka bir yere götüren veya sevk eden, barındıran kimseye…’şeklinde tanımlanmıştır.

İnsan ticareti tanımdan da anlaşılacağı üzere sadece zorla çalıştırmak ya da fuhuş yaptırmak değil vücut organlarının yasadaki tanımı dışında nakledilmesi de insan ticareti suçunu oluşturur. Türkiye insan ticareti için hedef ve transit ülke konumundadır. İnsan ticareti içinde organ kaçakçığını ayrı bir başlık altında ele aldığımızda Türkiye organ ticareti için hem kaynak hem transit hem de hedef ülke konumundadır.

Organize suçların bir özelliği kısa zamanda ve hızlı bir biçimde kazanç sağlayabilecek maliyeti düşük, yakalanma riski az olabilecek alanları tercih etmesidir.(Organize Suçlar, TADOC 2006)Bu sebeple insan ticareti suçu, organize suç örgütleri için ideal bir alandır. Uyuşturucu kaçakçılığı ve silah kaçakçılığından sonra en çok gelir getiren suç türüdür. İnsan ticaretinin bazı nedenleri organize suç örgütlerinin neden insan ticaretiyle ilgilenmelerini anlamamıza yardımcı olacaktır. Bu nedenler şöyle sıralanabilir; suçu önlemekle görevli devlet görevlileri arasındaki yozlaşma ve rüşvetin yaygınlığı, insan ticareti suçunun algılanmasındaki faklılıklar ve ortak bir tanımının yapılamaması, gelişmiş ülkelerin sıkı göç politikaları ve sınır kontrolleri, savaş ve doğal afetler gibi durumlarda yaşanan otorite boşluğu ve kaos ortamı. Örneğin 17 ağustos depreminden sonra eylül 1999da bölgede 27 çocuk kayıplar listesindeydi.Halk arasında yayılan bazı söylentiler bu çocukların organ mafyası tarafından kaçırıldığı yönündeydi.Organize suç örgütlerinin iştahını kabartan bir diğer neden insan ticaretinin uyuşturucu ve silah kaçakçılığından sonra en yüksek gelir sağlayan suç türü olmasıdır.Bunun yanında suçun gizli yapısı ve mağdurdan kaynaklanan nedenlerden dolayı yakalanma riski düşük bir suçtur. Türkiye’nin coğrafi konumu ve bölge ülkelerine göre nispeten sosyal ve ekonomik açıdan iyi olması bu suçu tetikleyen diğer faktörlerdir.

İnsan ticareti en hızlı büyüyen suç türüdür. İnterpol’ün mücadelede
Türkiye’de suçun gizli yapısı gereği ne kadar insan ticareti mağduru ve insan ticareti organizasyonu olduğu tam olarak bilinememektedir.Bunun sonucunda mağdurların net bir profili çıkarılamamıştır.Sadece IOM un yardım ettiği ve kolluk güçlerinin tespit etmiş olduğu mağdurlarla ilgili bir profil çıkarılmıştır.Oysa insan ticareti organizasyonlarına(tacirlere) yönelik herhangi bir istatistik ya da profil çalışması yapılmamıştır.IOM Türkiye tarafından asiste edilen 2004–2007 yılları arasındaki 581 mağdurun 23ü reşit olmayan kişilerdir.Yani Türkiye’de tespit edilen insan ticareti mağdurlarının %3,5u çocuklardır.bu mağdurların 396 sı Ukrayna,Moldova ve Rusya vatandaşıdırlar. Bu demektir ki Türkiye’de tespit edilen mağdurların %69 u bu üç ülkenin uyrukluğundandır. 2007 verilerine göre mağdurları %14ü 30 yaş üstü mağdurlardan oluşmaktadır. Bu da gösteriyor ki Türkiye’deki mağdurların büyük bir kısmı (%85i ) genç insanlardır.2007 yılı içinde 16 Kasıma kadar tespit edilen 108 mağdurun 103ü kadın, 5i erkektir. Yani mağdurların %4ü erkektir. Bu oran diğer ülkelerle paralellik göstermektedir. Mağdurların belirlendikleri şehirler ağırlıklı olarak İstanbul, Antalya ve İzmir şehirleridir. Mağdurlar çoğunlukla ülkeye İstanbul, Antalya, Edirne illerinden giriş yapmışlardır. Türkiye’deki insan ticareti mağdurlarının ülkeye yasal yollardan girdikleri tespit edilmiştir. Ancak daha sonra ülke içinde vize sürelerinin dolması sonucu ya da tacirler tarafından pasaportlarına el konulmaları sonucu illegal konuma düşmüşlerdir. Yani insan ticareti organizasyonları mağdurlarını ülke içinde yakalamışlardır. IOM istatistikleri istismar şeklini sadece cinsel istismar ve zorla çalıştırma şeklinde sınıflandırmışladır. Oysa organ ticareti amaçlı da istismar mevcuttur. Ancak bu istatistiklere bile yansımamıştır. IOM istatistiklerine göre istismarın %86 sı cinsel istismar, %14ü zorla çalıştırma şeklinde tespit edilmiştir.

Türkiye 2004 yılında IOM’a üye olmuştur. Ve insan ticaretiyle daha etkin mücadele etmeye başlamıştır. İstatistiklere göre 2004–2006 yılları arasında 473 insan ticareti mağduruna yardım edilmiştir. İçişleri bakanlığı tarafından belirlenen insan ticareti mağduru sayısındaki artış 2004–2005 yıllarında %7 iken, IOM’a üye olmamızla birlikte yardım edilen insan ticareti mağduru sayısındaki artış 2004–2005 yıllarında %355 olmuştur. Ayrıca 157 acil yardım ve ihbar hattının devreye girmesiyle kurtarılan insan ticareti mağduru sayısında artış olmuştur.

İnsan ticaretinin içinde yer alan ancak çok fazla değinilmeyen bir suç türü de organ ticaretidir. Türk Böbrek Vakfı Ahmet Ermiş Hastanesi Başhekim Yardımcısı Dr. Bilal Görçin Türkiye’de her gün ortalama 3 kişinin böbreklerini satmak için başvuruda bulunduğunu söylüyor. Dr. Görçin Türkiye’de her yıl ortalama 550 böbrek nakli yapılmasına rağmen bu oranın tersine döndüğünü ve %85 canlıdan nakil yapıldığını ifade ediyor. Görçin canlı nakil oranının bu kadar yüksek olmasının Türkiye’yi organ mafyası için cazip hale getirdiğini söylüyor. İşadamı B.K. böbrek nakli için mafyaya sığındığını söylüyor. Organ ticareti Türkiye’de yasak ancak bağış adı altında sürdürülüyor. Yani mafya organını alacağı kişiyle 2 tanık huzurunda gönüllü olarak organını bağışladığına dair belge imzalattırıyor. Böylece illegal bir iş legal hale getiriliyor.

Organ naklinde verici çok sınırlı, ihtiyaç ise çok fazla böyle olunca mafyası da türüyor karaborsası da. (arşiv.sabah.com.tr)Türkiye organ mafyasının üssü haline gelmek üzeredir. Türkiye’de organ ticaretinin ilk örnekleri 1980 lerde ortaya çıkmaya başladı. İngiltere’nin The Times gazetesinde yer alan bir haberde organ kaçakçılığında Türkiye’nin ön sıralarda yer aldığı belirtiliyor. Türkiye şefi olarak Yusuf Erçin gösteriliyor. Emniyet Genel Müdürlüğünün verileri ise Türkiye de organ kaçakçılığının yoğun olmadığını göstermektedir. Umut çocukları Derneği Başkanı Yusuf Kulca organ ticaretinde asıl hedefin çocuklar olduğunu belirtiyor. Ve

organ mafyasının özürlü ve sokakta yaşayan insanları soranı nasıl olsa olmaz diye kaçırdığını ifade ediyor.(arşiv.sabah.com.tr ) Organ pazarında internet siteleri de kullanılıyor.Türkiye de yasaklanmış olmasına rağmen www.liver4you.org sitesi müşterilerine hala hizmet vermektedir.İngilizce olan sitenin Türkiye ile ilgili bölümünde “Türk hastalara yardım edilebilir. Lütfen Türkiye’den organ nakli için yazmayın. Bu istenmiyor” şeklinde bir uyarı bulunmaktadır. Ayrıca sitede istenilen organın 2 gün içinde temin edileceği ve 10 gün içerisinde naklin yapılacağı belirtiliyor.

Avrupa Konseyi için Ruth Mangold tarafından hazırlanan rapor Türkiye’nin organ mafyası için bir cennet olduğunu belirtiyor. Özellikle Moldovalıların böbreklerinin İstanbul’da yapılan birtakım operasyonlarla İsrailli, Avusturyalı ve Arap zenginlere satıldığı ifade ediliyor.

Organize suç örgütleriyle bağlantılı olarak çalışan brokırlar (kidney hunters)Scheper Hughes fakir insanları böbreklerinin birini satmak için nasıl kandırdıklarını şöyle anlatıyor:” Bak ben de yaşadım bunu ve 10000 dolar para kazandım ve sen de yapabilirsin. Onlar aynı zamanda hastalara da yalan söylüyorlar. Daha fazla para kazanmak için kesinlikle ameliyatın riskleri hakkında bilgi vermiyorlar. Bunlar satıcıyı ve alıcıyı ikna etmenin sadece bir parçası. Onlar sık sık şiddet ve aldatmaya başvurabiliyor. Bazı olaylarda Moldova köylerinde insanlara basitçe yalan söyleniyor. Onlara Türkiye’de işler vaat ediliyor. Türkiye’de boyacılık, sürücülük ya da bina işçiliğinde çalıştırılacakları söyleniyor. ama Türkiye’ye ulaştıklarında brokırlar(simsarlar) sizin işiniz tek böbreğinizi satmak diyor eğer Moldova’ya geri dönmek istiyorsanız tek yol bu diyorlar. Bu kişilerin insanları ameliyat masasına yatırmaya zorlayan mafya olduğu belirtiliyor. Organ kaçakçılığında insanları kandırmak için çok değişik davranışlar bulunuyor.
 
Üst