Türkiye Sosyal Demokrat İktidarı Şarttır

Salim Doğan

Onursal Üye
Katılım
7 Nis 2012
Mesajlar
52
Tepkime puanı
0
Puanları
0
TÜRKİYE SOSYAL DEMOKRAT İKTİDARI ŞARTTIR.

Bir telefon gelmişti. Arayan kişi uzun zamandır haberleştiğim ancak bir türlü buluşamadığım fikirdaşım Hollanda Sosyal Demokrat Platform Başkanı Öğretim Üyesi Cezmi DOĞANER’Dİ. Mersinde Sosyal Demokrasi Vakfı(SODEV) bir panel düzenlemiş ve Hollanda Sosyal Demokrat Platform Başkanı Cezmi DOĞANER’İ Cumhuriyet Halkevlerinde Sosyal Demokrat Eğitim Politikası konulu panele davet etmişti. Panelin açılışını SODEV kurucularından Yrd. Doç. Dr İhsan KAMALAK yapmıştı. Panele Mersin CHP, ADD ve Üniversiteden akademisyenler katılmış bir kısım demokratik kitle örgütü, sendikalar, odalar ve üniversite öğrencilerinden oluşan seçkin bir kitle ile bu günkü eğitim ve sorunları yanında yurdumuzun içinde bulunduğu her türlü olumsuz koşullarında değerlendirildiği hem eğitici hem de öğretici bir panel yapılmıştı.

Panelde konuşmacı olan Cezmi DOĞANER bir eğitim bilimci olarak uzun yıllar Avrupa’da bulunmuş bu alanda yaptığı araştırmalarla da yurt dışında yaşayan yurttaşlarımızın eğitim sorunlarıyla bire bir ilgilenmiştir. Akademisyen tutumu ve araştırma tutkusu hem Avrupa da hem de yurdumuzdaki eğitim ortamı ile ilgili yapıcı ve yaratıcı çözüm önerilerini sıralamıştı. Dünya insanlığının ihtiyacı olan en önemli sorun bilindiği üzere cehalettir. Cehalet insanlığın en büyük düşmanıdır. Ondan kurtulmanın yolu ise eğitimdir. Ancak her eğitim toplumu cehaletten kurtaramadığı gibi felakete bile sürükleyebilir. Öyleyse sadece bizim yurttaşlarımızın değil tüm insanlığın baş belası olan cehalet ancak özgürlüğün, demokrasinin, bağımsızlığın, demokratik yaşam biçiminin yerleşmesi, kalıcılaşması, sürekliliği, devingenliği için kaçınılmazdır.

Birçok ülkede eğitim ülke yönetimine uygunluk çerçevesinde yürütülmektedir. Suya sabuna dokunmayan, statik, eleştirmeyen, araştırmayan sorgulamayan, gelenek ve göreneklerin durağanlığından, dogma ve metafizik felsefi yaklaşımlarla yapılmaktadır. Böyle ülkelerde demokrasi, eşitlik ve bilimsellik aramamaktadır. Hatta bu gibi yöntemlerden bahsetmek suç sayılmaktadır. Özellikle de dini siyasete alet eden ülkelerde daha da baskıcı bir yol izlenmektedir. Günümüzde Arap ülkeleri ve Kuzey Afrika halkları böyle yönetilmektedir. Demokrasi, özgürlük, uygarlık bilimsellik ve çağdaşlık kavramları suç sayılmaktadır. Başkaları tarafından kolayca yönlendirilen bu halklarda demokrasi istenci emperyalistler tarafından kendi çıkarları için kullanılmaktadır. O nedenle de Arap baharı olarak dünya kamuoyuna servis edilen görüntülerde sadece kan, kin ve intikam dışında bir şey yoktur. Buralara demokrasi getireceğini savunan emperyalist güçler demokrasi yerine petrol tankerlerini getirmişler ve o tankerlerin seferlerinde sorun çıkarmayacak işbirlikçi yönetimleri de böylece atamışlardır. Çünkü bir zırva olan Arap baharının sahibi halklar değildir.

Dünyada birliğin, kardeşliğin, demokrasinin, uygarlığın, çağdaşlığın, bilimselliğin, sosyal devletin, demokratik yaşam biçiminin, eşitliğin bir yaşam biçimi olarak algılanması bu yaşam biçiminin halklar tarafından istendik bir eğitim, yönetim biçimiyle desteklenmesi ulusların en büyük özlemidir. Günümüzde gelişmiş ve kalkınmış ülkelerde eğitim bu normlar doğrultusunda yapılmaktadır. Avrupa bu konuda çifte standart uygulamaktadır. Amerikan emperyalizmi gelişmekte ve kalkınmakta olan ülkelerin geleneksel yapı dışına çıkmasını istememektedir.

Panelde en çarpıcı söylem “Türkiye’de demokrasinin yerleşmesi, Özgür ve bağımsız bir toplumun oluşması, insanların ekonomik ve sosyal sorunlarının çözümlenmesi, güvence altına alınması, ülkenin gelişen ve değişen dünya düzeni içerisinde çağdaş uygarlık düzeyine ulaşması için sosyal demokratların iktidara gelmeleri şarttır.” Sözü bir umut ışığı olmuştur. Emperyalizmin yıkım programlarının uygulandığı ülkelerde ırk ve inanç temelinde ayrıştırılarak parçalanmaktadır. Ulus devletler ya da üniter devletler böylece küçük federe devletlere dönüştürülmek ve sömürülmek istenmektedir. Özgürlük ve bağımsızlık ortadan kaldırıldığında, ekonominin kontrolü başkalarının eline geçtiğinde, sosyal yapının ve eşitliğin bozularak halkın yoksullaşıp muhtaç duruma düştüğünde emperyalizmin iş birlikçileri iktidarı eline geçirdiğinde halkın yaşama sansı ortadan kalkarak köle durumuna düşecektir.

Bu anlamda sosyal demokrasi fikri belirgin bir istendik davranışı haline geldiğinde emperyalizmin ve onun işbirlikçilerinin barınma ortamı kalmayacaktır. Bunu sağlamak için nasıl ki yılmadan usanmadan çalışan, her türlü fedakarlıktan çekinmeyen iktidarlar hile ile halkı aldatarak, değer yargılarını, özellikle de dini kullanarak onlarca yıl iktidarda kalmayı başarmışlardır. Özgürlükçü demokrasi fikri halkın talebi haline gelinceye kadar mücadeleye devam edilmeli. Bir daha geriye dönüşün olmayacağı aydınlanmanın ışığının sürekli yanacağı kesintisiz demokratik yaşam biçimi için her bireyin sorumlulukları olmalıdır. Emperyalizmi yenen bir ulus olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün tam bağımsızlık anlayışı içerisinde çevremizdeki komşularımızla barış ve kardeşlik duygularımızı pekiştirmeli, “Yurtta Barış Dünyada Barış.” Felsefesini ilke edinmeliyiz. Atatürkçü düşüncenin devrimci, çağdaş, demokratik, özgürlükçü, bilimsel, pozitif yönü her yurttaşın vazgeçilmez talebi olmalı.

Çocuklarımızın aydınlık geleceği, ulusumuzun özgürlüğü, demokratik yaşam tarzının yerleşmesi için, uygar, çağdaş, yenilikçi, devrimci, üretken, sorgulayan, inceleyen, araştıran ve eşitlikçi bir gelecek için, barış için, kardeşlik için, herkesin iş ve aşının olacağı sağlam ve eşitlikçi bir ekonomik yapı için sosyal demokratların iktidara gelmeleri şarttır sözleriyle Cezmi DOĞANER’E salonda bulunan dinleyiciler büyük bir coşkuyla destek vermişlerdir.
 
Üst