Türkiye'nin güvenliği

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Son günlerin önemli güncel ve Türkiye’miz için hayati önem taşıyan mayınlı araziler konusunda internetten bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istedim.
Mayınlı Arazilerde Tarım
Bir süredir Türkiye' nin Güneydoğu' sunda Suriye sınırındaki Hatay, Kilis, Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin ve Şırnak illerindeki 300-700 metre genişliğindeki 510 km uzunluğundaki 216 bin dekar arazideki mayınların temizlenerek, buraların tarıma açılması gündemde.
Resim 1: Türkiye Suriye sınırındaki mayınlı araziler
Bu amaçla "Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı" TBMM' de görüşülüyor.
Bu noktada yazılı kanıt bulamadığım, bulsam bile çok karışık olacağı için (çünkü ülkemizde politika maalesef sürekli subjektif veriler üzerinden yapılıyor) anladığım, duyduğum ve bildiğim kadarı ile hükümet ve muhalefetin yapmak istedikleri şöyle:
Hükümet "bu mayınlı arazilerin mayınlardan temizlenmesi işini ihale edelim. İhaleyi kazanan da buranın işletme hakkını 44 yıllığına alsın ve burada tarım yapsın. Burayı işletenin yerli veya yabancı olması önemli değildir yeter ki buralar boş, atıl kalmasın" diyor.
Muhalefet çok çeşitli şeyler söylüyor. "Mayınlı arazileri ordumuz temizlesin diyor, ya da ihaleyi ordu veya savunma bakanlığı yapsın" diyor. "İhale ayrı, arazilerin işletilmesi ayrı işlerdir" diyor. "Araziler bir firmaya değil oradaki köylülere verilsin" diyor.
Bu arada bir röportajda oradaki bir köylü "devlet bize bu arazileri versin, biz kendi imkanlarımızla buraları temizletiriz" dedi.
Aslında iyi denetlendikten sonra neden olmasın?
Neyse, benim bu yazıyı yazmamdaki amaç, sayın başbakanın "herkes eleştiriyor da çözüm önerisi getiren yok" beyanıdır. Bu yazıda tarım uzmanı sıfatım ile konu ile ilgili görüşümü açıklayarak çözüm önerisi getireceğim.

Ancak önce bölgenin ve sahanın potansiyelini irdeleyelim:
İLLER
Mayınlı
Alan
(daa)
İşlenebilir
Tarım Alanı (daa)
Üretim Deseni
Önerisi
Yılık Net gelir
(işlenebilir alan x 180 TL)
İstihdam
(hane / kişi)
Hatay
36.000
25.000
Pamuk, Buğday, Mısır, Zeytin, Sebze-meyve, Bağcılık
4.500.000
424 hane
2120 kişi
Kilis
33.000
25.000
Antepfıstığı, Badem, Zeytin, Fiğ, Sebze-meyve, Bağcılık, hayvancılık
4.500.000
424
2120
Gaziantep
15.000
15.000
Buğday, Arpa, Mercimek, Nohut, Antepfıstığı, Zeytin, Sebze-meyve, Bağcılık
2.700.000
254 hane
1270 kişi
Şanlıurfa
54.000
45.000
Pamuk, Buğday, Arpa, Mısır, Mercimek
8.100.000
763 hane
3815 kişi
Mardin
48.000
43.000
Pamuk, Buğday, Arpa, Mısır
7.740.000
729 hane
3645 kişi
Şırnak
30.000
17.000
Buğday, Arpa, Mercimek, Bostan
3.060.000
288 hane
1440 kişi
TOPLAM
216.000
170.000

30.6 milyon TL
20,1 milyon $
2881 hane
14405 kişi


Çizelge 1: İller itibarı ile "Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Suriye Arap Cumhuriyeti Devleti Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun Tasarısı" kapsamındaki arazilerin tarımsal üretim ve istihdam potansiyeli, Ziraat Mühendisleri Odası Kamuoyu duyurusu, 24.05.2009
Yukarıdaki çizelgeyi hazırlayıp bizlere görüşleri ile beraber gönderen meslek örgütüm ziraat mühendisleri odasına öncelikle teşekkür etmek isterim. Umarım artık odamızın fikir beyanları eskiden olduğu gibi subjektif değil de sayısal verilere dayalı bu tip objektif yapıda olur.
Yukarıdaki tablodaki üretim deseni önerisi, gelir ve istihdam verileri projelendirme için değil ancak bir tahminleme için kullanılabilir yapıda. Buna göre 170.000 dekar tarım alanında 15.000 kişi istihdam edilmesi söz konusu.
Söz konusu bölgede yapılacak tarım ile ilgili tespit ve yorumlarım:
1- İstihdam: Belirtmek isterim ki odamız 15.000 kişi beyanı ile temkinli bile davranmıştır. Bu kadar alanda yapılacak tarım, o bölgede sadece tarımsal üretim amaçlı, bu sayının 3 katına kadar varan kişi istihdamına yol açabilecektir. Hele ki burada organik tarım yapılacak ise işgücü ihtiyacının konvansiyonel tarım yöntemlerinden fazla olacağı aşikardır.
2- Yatırım: Tarımsal üretimde her üretici hem işçi hem de bir yatırımcı ve girişimcidir. Bildiğim kadarı ile ülkelerin rekabetçilik güçleri girişimci sayısı ile doğru orantılıdır. Bu alanda faaliyet gösterecek 3000 girişimci ülkemiz için çok ama çok önemlidir.
3- Üretim tipi: Bu alan, tarımcılar arasında yıllardır konuştuğumuz şekilde organik tarımsal üretim için çok cazip bir alandır. Aynı zamanda organik tarım yoğun bilgi gerektiren özel bir üretim sistemi olduğu için üreticiye yoğun bilgi akışı sağlayacak ve bölgede sadece tarım değil her anlamda bilincin artmasını sağlayacaktır.
4- Ürün çeşidi: Sürekli teknik bilgi desteğinde üretim yapan üreticiler, talebe esnek cevap verebilecek; farklı ve alternatif ürünlere kolayca adapte olarak tabloda bahsedilen harici bir çok ürünü üretebilecek duruma gelecek; hatta organik tarımın sinerjetik etkilerini kullanarak kombine tarım uygulamaları ile ürün çeşitliliğini arttıracaktır. Örneğin bölgeye çok uygun olan süt keçiciliği kolayca yerleşebilecek ve keçi sütünden çok değerli yöresel süt ürünleri üretilerek pazarlanacaktır. Bu durum bölgede tarımsal kaynaklı genel bir kalkınmaya yol açacaktır. Özellikle bu süt keçiciliği yukarıda tabloda bahsedilen "sürülebilir alan" harici kısımlarda kolayca yapılabilecektir.
Sonuç ve Öneri:
Kime verilmeli, nasıl işletilmeli?
Bence bu noktada önümüze gelen çok ciddi bir fırsattır. Buna göre, buradaki araziler en etkin şu şekilde değerlendirilir:
1- Her köyün etki alanındaki araziler Tarım ve Savunma Bakanlık' ları tarafından tespit edilir.
2- Her köye, bu arazileri işletebilmek için "kooperatif kurma" şartı getirilir. Bu kooperatiflere köydeki herkesin üye olması şart koşulur.
3- Köylere göre tespit edilmiş araziler kurulan kooperatiflere mayınların temizlenmesi ve sonrasında organik tarım yapılması karşılığında sadece tarımsal amaçlı işletmek amacıyla verilir.
4- Bu kooperatiflerden ihtiyacı olana Tarım Bakanlığı teşviklerinden Ziraat Bankası aracılığı ile mayın temizleme ve üretim gelirlerinin geri dönüşünü imkan sağlamak için 3 yıl sonra ödemeli düşük faizli kredi verilir.
5- Böylece kooperatif yapısındaki kurumlara sahip bölge insanı toprağına sahip çıkarak uygun şekilde tarım yapar. Mayın temizleme ve sonrasındaki tarımsal faaliyetler Tarım ve Savunma Bakanlığı ve organik tarım kontrol firmaları tarafından düzenli denetlenir. Denetimler sonucu bulunan uygunsuzluklar; İlgili STK' lar, bölgedeki tarım danışmanları ve kooperatifler bünyesinde çalışan uzmanlar tarafından giderilerek sürekli gelişme sağlanır.
Sonuçta bölge gelişir ve kalkınır.
Her zaman daha iyi bir çözümün olduğunu, çözümlere ulaşmak için çok kişi ve kuruma kulak ve fikir beyan etme fırsatı vermek gerektiğini düşünüyorum.
Bu anlamda eleştirenlerin daha net çözüm önerileri getirmelerini ve iktidar sahiplerinin de sadece fikir beyan edebilecek erke sahip olanları değil, değerli görüşü olabilecek tüm kişi ve kurumları dikkate alıp tartışmalı süreçleri önyargısız bir empati ile yönetmeye çalışmalarını dilerim. Bu noktada büyük düşünür Voltaire' in bir sözü geliyor aklıma:
Je ne partage pas votre avis, mais je défendrai votre droit de l'exprimer : "Düşüncenizi paylaşmıyorum, ancak onu dile getirme hakkınızı savunacağım."
H. Ozan Erzincanlı
 

Ekli dosyalar

  • MAYINLI SINIR ARAZÝLERÝ.jpg
    MAYINLI SINIR ARAZÝLERÝ.jpg
    35.3 KB · Görüntüleme: 15

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Türkiye'nin güvenliği

Mayınlı arazilerin köylüye verilmesi isteği iyi niyet göstergesi değil.

Mayınlı araziler devletin, orada yaşamayan vatandaşların da hakkı var.

Görünürde sanki köylü desteklenmek isteniyor gibi bir hava estiriliyor, oysa bölge köylüsü buraları bir değerlendiremez, ikincisi çok daha kolay düşman eline geçer, 3 o bölge dışında yaşayanların hakkı ne olacak?

Önce o arazide bizim nasıl hakkımız var onu açıklayayım:

O arazi köylüdeyken mayın döşenmek için kamulaştırıldı.

Kamulaştırma için konu ile ilgili resmi ve özel kurumlar ile birlikte kamulaştırma komisyonu kurulur. Bu komisyon "kamu yararı kararı" adı verilen bir karar alır. Bu karar hakikatende kamulaştırmada kamu yararı olup olmadığına bakar ki, suriye gibi güney sınırlarımızı o tarihlerde tanımamış bir sınır komşumuz vardı.

Suriye ile güney sınırlarımızın kesinleşmesi henüz 5 sene bile olmadı.

Bu karar alınırken aynı zamanda kamulaştırılacak alanın güncel satış bedeli, teknik adıyla rayiç bedeli belirlenir. Bu bedel de gene kamulaştırılacak mahallin yerel halkının katıldığı, bedel belirleme komisyonunca tespit edilir.

Rayiç bedel hazine ve malı kamulaştırılacak kişilere tebliğ edilir, kişiler malının daha fazla edeceğine inanıyorsa dava açar ve mahkeme kesin satış bedelini belirler.

Hazine kamu yararı kararı uyarınca malın ilk sahipleri adına bankada açtırılmış bulunan tahditli hesaplara yatırılmış haldedir, mahkeme kararı veya kesinleşmeden sonra ilave bedel eklenerek, tapu kayıtları yapılır ve para hesapları hak sahiplerinin kullanımına açılır.

Kamulaştırma bedelinin peşin ödenmesi kamulaştırmanın olmazsa olmazlarındandır.

Para hazineden ödenir. Yani o araziler bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarınındır.

Kamu yararı kararı gereğince kamulaştırılan taşınmazların, karar gereği işlemin 5 beş yıl içinde yapılamaması halinde taşınmaz ilk sahipleri öncelikli olarak satılır.

Bu durumda vade farkı aranmaz.

Oysa burada kamulaştırma gereği süretle yerine getirilmiş ve 50 yılı aşkın süredir de amaç doğrultusunda kullanılıyor.

Geriye dönüş olacaksa verme biçiminde değil satış biçiminde olmalıdır. Vermek düşüncesizce ve çok kurnazca ortaya atılmış bir sözdür.

Kim kimin malını neden birileri lehine peşkeş çekiyor?

Sebebi çok basit, bundan önce de köylüye toprak reformlarında dağıtılan toprak nasıl bir kaç yıl içinde bir elde toplandıysa gene birileri bu araziler köylüye dağıtılsın biz ardından el koyarız mantığındalar. Bu matıkta olanlar bölgenin büyük toprak sahipleri, onların destekçileri siyasi partiler. Birilerine nohut kömür karşılığı oy toplayanlar, aynı birilerinden toprak karşılığı oy toplama derdindeler.

Peki oy verenler sonra buraları ne yapacak, kime satacak? Parasında bizim de hakkımız olan alanlar kimlere peşkeş çekilecek. İsrail o alanların paralarını verip verip almayacak mı?

Araziler köylüye bırakılsın diyenler ihanet içindedir.

Kaldı ki bu alan tümü ile boş mu kalacak, mümkün değil. Karakollar sıkılaştırılacak, ateş desteği için gerekli binalaşmalar ve alanlar ayrılacak. Gümrük hatları karakol ve ateş desteği ile genişletilecek.

Mayınlı arazilerin tamamının boş bırakılacağı şeklinde bir düşünce var. 510 km lik bir sınırın tümü ile köylüye terk edilerek askersiz boş bırakılmasi imkansız. Köylü ve potansiyel düşman başbaşa ve yüzyüze mi kalacak?

Bölgenin gelişmemiş ve kalkınmamışlığı ile ilgili iddialar gerçeği yansıtmıyor. Bölge halkı gelişmek ve kalkınmak istemiyor, istememesi sağlanıyor. emine ayna teröristi bunu kaç kere bağıra bağıra anlattı, hala işitmeyenler var demekki.

H. Orhan Erzincanlı kim bilemiyorum, google da bulamadım.

Ancak olaya çok çok çok dar baktığı görülüyor.
 

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Cevap: Türkiye'nin güvenliği

Sayın Kartalgözü,
Hakan Ozan Erzincanlı'nın özgeçmişini Google'dan
http://www.tarimsal.com/ozanerzbiyografi.htm

adresinden aşağıdaki şekilde indirebilirdiniz.
Saygılarımla.
Bülent Baysal

H. Ozan ERZİNCANLI Özgeçmişi:

1976 yılında İstanbul' da doğan H. Ozan Erzincanlı, Yeşilyurt Hamdullah Suphi Tanrıöver İlkolkulu, Saint-Michel Fransız Lisesi ve Yeni Dünya Kolejinde ilköğretim ve lise eğitimini tamamlamış daha sonra girdiği Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü' nü, okul bursuyla gittiği Almanya’nın Giessen şehrinde yaptığı stajdan sonra, birincilikle bitirerek mezun olmuştur. İki yıl iş hayatından sonra Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoteknoloji Anabilim Dalı’ nda işleri ile birlikte sürdürdüğü lisansüstü eğitimini başarı ile tamamlayarak ziraat yüksek mühendisi unvanını almıştır.
Fransızca, İngilizce ve Almanca bilen H. Ozan Erzincanlı kısa dönem askerliği sırasında, 500 dönümlük " 8. Mekanize Piyade Tugayı Mehmetçik Ormanı " ağaçlandırması, sera kurulumu ve işletmesi, biyogaz tesisi projelendirmesini gerçekleştirmiştir.
ozanerzbahce.jpg
Askerlik bitiminde Bağcı Alabalık'ta Ar-Ge sorumlusu; İstanbul Boğaziçi Üniversitesi Teknoloji Merkezinde faaliyet gösteren Biyotek firmasında Ar-Ge Mühendisi olarak çalışmış, yeni ürünler- projeler geliştirmiştir. Daha sonra "tar-get Tarım Teknoloji Araştırma-Geliştirme" adlı kendi şirketini kurmuş ve bu şirket ile bir çok projeler gerçekleştirmiştir.

Halen, beş yaşından beri tarımsal üretimle ilgili tutkuyla araştırdığı tüm konuları, aldığı eğitimle pekiştirerek www.tarimsal.com adlı web sitesinde ilgililere sunmakta; tarımda yeni teknolojilerin uygulanması, kişi ve kurumların sağlıklı şekilde tarımsal üretime başlayabilmesi amacıyla oluşturduğu CD, fizibilite ve projelerle Türk tarımına katkılar sağlamakta; danışmanlık yapıp, eğitimler vermektedir.
CD, fizibilite ve projeleri görmek için tıklayınız.

H. Ozan ERZİNCANLI şu anda aynı zamanda USB – Ulusal Sistem Belgelendirme Limited Şirketinde Tarımsal Belgelendirme Uzmanı olarak ASR ‘nin IRCA onaylı ISO 9001 baş denetçisi, QMSCert’ in HACCP uzmanı, CMi’ ın GLOBALGAP ve TNC baş denetçisidir.
 

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Cevap: Türkiye'nin güvenliği

Bu düşünce bana bu toprakların İsrail'e verilmesinden daha yakın geldi, tabii ki herşeyin DEVLETİN KONTROLÜNDE gerçekleştirilmesi şartıyla. Oralarda hala gönlü bu vatan içinçarpan çok insan var. Bu yöre halkına sahip çıkmanın onları kaybetmeye set çekebileceğini de düşünmek yararlı olur diyorum. Yazdığınız teknik konulara değinmeyeceğim. Yalnız yüreği Türkiye için çarpan her insanın sahiplenilmesinden ve desteklenmesinden taraf olduğumun bilinmesini istedim. Ülkemizin yararına olacak başka alternatiflerin de bulunabileceğini de düşünürüm.
Saygı ve esenlik dilekleri ile bilginize.....
 

Kartal Gözü

Dost Üyeler
Katılım
6 Eki 2008
Mesajlar
1,388
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Cevap: Türkiye'nin güvenliği

Evet ben H. Orhan olarak aramışım zaten öyle de yazmışım, H. Ozan olarak arayınca pek cok bilgiye de ulaştım.

Gördüğüm kadarı ile yazar, Devlet işlerliği hakkında bilgiye sahip değil.

Zannediyorum pek çok kişi gibi, Devleti o mayınlı arazileri, adeta halka, "buralara mayın döşenecek pılınızı pırtınızı toplayın gidin" diyerek sürüp çıkardığını sanıyor, havada yazmış olması dikkatimi çektiği için yapılan işlemlerin sıralamasını yazdım.

Ayrıca paranın hazineden çıktığını ve yöre köylüsü ile birlikte bizimde eşit derecede hakkımız olduğunu belirttim.

O hat üzerindeki şehir halkını memnun edeyim derken geriye kalan 75 şehri ve bu şehirlerde yaşayanları küstürmek/hakkını gasp etmek doğru değil.

Verelim diyenlere değil dedirtenlere bakmak lazım, kim dedirtiyor, bu lafları, ne maksatla dedirtiyor?
 

Bülent Baysal

Dost Üyeler
Katılım
21 Ağu 2008
Mesajlar
481
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Tanrı ve Hıra Dağlarında
Cevap: Türkiye'nin güvenliği

Ne yapalım o zaman sayın Kartalgözü ? Bu toprakların Türkiye Ekonomisine katkıda bulunması yolunda bir öneride bulunan bir Türk İnsanına Septisizme varacak gözle bakmanın yanlış olacağını düşünüyor ve bu konuyu sizinle tartışmak istemiyorum.
Sağlıkla kalın.
 
Üst