Türkiye'ye AB Yasak! 'Hristo' Öyle Diyor...

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
TÜRKİYE'YE AB YASAK! 'HRİSTO' ÖYLE DİYOR...

Evet değerli okurlarım, Bir yandan Başpiskopos Hrisosdomuz, pardon Hrisostomos, “Kıbrıs Elendir ve öyle de kalacaktır” diye yaygara yapmaktayken; Hristofyas da, “Türkiye tutumunu değişmez; Askeri birliklerini adadan çekmez; efendim üstlenmiş olduğu yükümlülüklerini yerine getirerek Kıbrıs (Elen) Cumhuriyeti’ni tanımaz, limanlarını açmazsa; hiçbir şekilde AB’ye katılmayacak!” diyor! Ve bu bücür, koskoca Türkiye’ye boyundan büyük tehditler savuruyor. Haliyle, bir yandan masada ‘uyumluluk sağlandı’ denmekte iken; Hristofyas’ın bu tehditleri, kasıtlı oyalamalardan başka da değildir. Bu oyalamalar niye? Neyi bekliyorlar? Rum-Yunan ‘Zaten aldık alacağımızı diyerek; TC deki seçimlerden bir umut ışığı mı görmekte; neticeden bir medet mi ummakta bunlar yoksa? Çünkü maksat gerçekten anlaşmak, Türklere de hak tanımak olsaydı; yıllardan beri süregelmiş bu ‘görüşme masası muhabbeti’ çoktan neticelenmiş olurdu. Ne ise. Bekleyip görceğiz...


Hristofyas’ın Avustralya’daki efelenmelerini de, sadece seçimlere yatırım olarak görmek de saflık olur bence. Çünkü dün de bugün ve yarın da, ama başa ister sağcı, ister solcu gelsin; mevzu bahis ENOSİS olunca; Rum-Yunan-Kilise siyasetinde değişecek olan hiçbir şey de yoktur. Haliyle bugün gelinen nokta ve alınması gereken mesajlar; adanın - siyasiler değil -; tek sorumlusu Kilise’nin, yani kendisinin olduğu iddiasındaki Başpiskopos Hrisosdomuz, pardon dil sürçmesi; Hrisostomos’un da ısrarla üzerinde durduğu gibi; Kıbrıs’ın bir Elen Adası olduğu ve Elen olarak da kalacağıdır. Yani Türküm diyenlerin bu adada yeri olmadığı, olmayacağıdır… Eeh, o zaman?


Diğer yandan da Türkiye’nin ‘yükümlülükleri’ (Ek Protokol) konusunda yalnız olmadığını; AB üyelerinin de Türkiye’ye aynı mesajı vermekte olduğuyla da övünen Hristofyas da; ‘Aksi halde Türkiye AB’yi ancak rüyasında görür demekte, şantaj yapmakta!


Ancak mesele bununla da kalmıyor. Rum-Yunan olsun, AB veya ABD olsun, bunlar koro halinde Kıbrıs Türklerine koruma da tanımamakta. Türk Askeri Kıbrıs’tan çıkmalı, Türkiye Garantisi de ortadan kalkmalıdır demekte. Yani ortak nokta; AB üyesi Kıbrıs (Elen) Cumhuriyeti’nin koruması(!)nda, ve üyelikle güya ‘mükâfatlandırılacak’ olan azınlık Kıbrıslı Türklerin artık korumaya ihtiyaçları olmayacağıdır! Bizans oyunlarına, düzene, tuzağa bak!


Hâlbuki Hristofyas daha dün gibi ve bilmem kime dayanarak: “Biz savaşa hazırız” diye yaygara koparmaktaydı. Daha - bizim bildiğimiz – 50’lerden beri silahlanmakta olan Kıbrıs Elenleri; acaba kime karşı silahlanmakta? Ve Hristofyas “Savaşa hazırız” demekle, bu savaşa kime karşı girmek niyetinde olduğu belli değil mi hala? O zaman ve hal bu iken; rahatlık, bolluk ve güven bir taraflarına batmış; ille de Rum-Elenlerle birleşip, ‘dost’ ‘kardeş’ gibi bir arada yaşayabileceklerine inanmış veya inandırılmış fark etmez, barış meleklerinedir şimdi sözüm! Bu silahlı hazırlanmaların, bu savaşa ‘hazır’ olmanın… Hristofyas’ın da itiraf etmekte olduğu gibi, Türk Askeri’ni Kıbrıs’tan çıkarmanın tek yolu olduğuna inandığı için ‘kerhen’ kabul ettiği Kıbrıs Cumhuriyeti Federasyonu’nu daha da ‘şekillendirerek’, düzenbazlıkla Türkiye’nin garantisini lağvedip, Türk Askeri’ni de adadan çıkardıktan sonra da bizi bu kez kökten temizlemektir - HESAPTA!...


Ya da, Türkiye’nin muhtemel bir müdahalesinde; AB üyeliği bahanesiyle, üye olmayan ‘istilacı’ (!) Türkiye’ye karşı savaş açmaktır. Bu bücür için cesurca, ancak çok akılsızca aslında! Ama geçmişten hiç ders almamış bu sahte palikaryalar, yine de denemeden anlayamayacaklar. Ne ise… Evet. O zaman böyle bir durumda, Elenlerle ‘birleşmiş’ ‘Kıbrıslıların’ (Türklerin) yeri ne olur, ciddi ciddi düşüneniniz var mı? Aslında gereksiz bir soruydu. Çünkü Rum’un uşaklığına soyunmuş… Rum ağzıyla yaygara yapan, “Türk Askeri Kıbrıs’ta işgalcidir, çıksın!” diyebilen köle ruhluların; artık Türk olduklarına inanmak, abesle iştigal olurdu da.............
 
Üst