Türkler Türkçe'ye Neden İlgisiz?

GökTürk

Kurucu
Katılım
18 Şub 2008
Mesajlar
1,015
Tepkime puanı
2
Puanları
38
Yaş
59
Konum
C¤ KIBRIS
Web sitesi
www.kibris1974.com
TÜRKLER TÜRKÇE'YE NEDEN İLGİSİZ?

Yazar Adı: Zeki ÖNSÖZ

Türklerin başka dil ve dinlere ne derece hoşgörülü olduğu geçmişten günümüze herkesin bildiği bir gerçektir. Ama üzerinde az durulan konu ise, Türklerin kendi kimlik ve dillerine neden az sahip çıktıklarıdır.

Bilge Kağan, 732 yılında Orhun Kitâbeleri'nde Çin tutsaklığına düşmeyi milletin değil yönetici sınıfın milli kültür ve milli kimlikten uzaklaşması neticesi olduğunu söyler ve Türk milletine '' Kendine dön! '' diye seslenir.

Orta Asya'dan batıya doğru giden ve Hazar'ın kuzeyinden geçen Türk kavimleri önce Hıristiyanlaşmışlar sonra dillerini unutmuşlar ve kimliklerini yitirmişlerdir. Macarlar ve Bulgarlar buna örnektir.

SELÇUKLU VE OSMANLI DÖNEMLERİNDE TÜRKÇE

Selçuklu döneminde İran ve Anadolu'daki yönetici ve aydın Türkler Fars dil ve kültürünün tesirinde kalmışlardır.

1277 yılında Karamanoğlu Mehmet Bey : ''Bu günden sonra hiç kimse sarayda, divanda, meclislerde ve seyranda Türk Dili'nden başka dil konuşmayacaktır.''şeklinde bir fermanla Türkçe'den başka bir dil konuşulmasını yasaklamıştır. Buna rağmen Türklerin kendi dillerine sahip çıkmayışları devam etmiştir.

Aşık Paşa(1272-1333) Türkçe'ye hiç kıymet verilmemesinden şikâyet eder. Bir milletin dilini öğrenmenin o millete karşı gönül yakınlığı uyandırdığına da dikkat çeken Paşa edebiyatta Türkçe kullanmayışın Türklerin de sevilmesine engel olduğunu şu mısralarla belirtir:

'' Türk diline kimsene bakmaz idi / Türklere hergiz gönül akmaz idi

Türk dahı bilmez idi bu dilleri / İnce yol ulu menzilleri''

Paşa'ya göre bunda o kadar ileri gidilmiştir ki,Türkler bile kendi dillerini bilmemek;Türkçe ile ne ince ve yüce eserler verilebileceğini akıl edememek durumuna düşmüşlerdir.(1)

Aşık Paşa gibi bazı Türkçe sevdalısı isimlere rağmen resmi dili Türkçe olan Osmanlı Devleti'nde aydınlarda Farsça ve Arapça ağırlıklı konuşmak ve yazmak modadır. Dilimize bu dillerden sayısız kelime girmekle kalmamış, bu dillerin bazı dilbilgisi kuralları da girmiştir.

Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde Batılı emperyalist ülkeler ve onların yardımıyla azınlıklar Osmanlı ülkesinin çeşitli şehirlerinde okullar açmaya hız vermişlerdir. Bu okullar vasıtasıyla ayrıştırma ve Osmanlı Devletinin çöküşü hızlandırılmıştır. Bu dönemde dilde Türkçülük akımı da başlamıştır.

CUMHURİYET DÖNEMİNDE TÜRKÇE

Milli Mücadeleden sonra Atatürk 3 Mart 1924 tarihinde Tevhid-i Tedrisat(Eğitimin Birleştirilmesi)Yasası ile yabancı okulları kaldırmış ve ayrıca dil ve tarih tezleri ile eğitime milli bir çehre vermiştir.Cumhuriyetmizin kurucusu Atatürk'e göre ''Türk demek'' ''Türkçe demek''ti. O dilin özelliğini şöyle açıklıyordu:

''Milli duygu ile dil arasında bağ çok kuvvetlidir. Dilin milli ve zengin olması, milli duyguların gelişmesinde başlıca etkendir.Ülkesini, bağımsızlığını korumasını bilen Türk milleti dilini de yabancı diller boyunduruğundan kurtarmalıdır.''


Ancak Atatürk'ün ölümünden sonra önce orta öğretimde sonra yüksek öğretimde yabancı dille eğitime geçilmiştir. 1950'li yıllarda açılan Robert Kolej(Boğaziçi) ve Orta Doğu Teknkik Üniversitesi'nden sonra son yıllarda 16 üniversite tamamen yabancı dilde öğretim yapmaktadır. Bu üniversitelerden yalnız biri Fransızca öğretim yaparken diğerleri İngilizce öğretim yapmaktadır. Ayrıca bazı bölümleri yabancı dille öğretim yapan yüksek okullar da vardır. Dünyada kendi ülkesinin dilinden başka yabancı dille eğitim veren birkaç Afrika Devleti vardır.

Orta öğretimde ise 1980 den itibaren sayısız devlet ve özel okulunda yabancı dille eğitime geçilmiştir. Bununla da kalınmamış Türkiye ilk okul, hatta anaokullarında bile yabancı dille eğitim modası ve çılgınlığı yaşanmaktadır.

Türk anne ve babalar daha anadillerini bile öğretemedikleri çocuklarını hangi amaçla yabancı dille öğretim yapan bu okullara gönderiyor? Kendi dilini bilmeyen bir çocuk yabancı bir dili nasıl öğrenecektir?

Türkiye'de İngilizce tıp veya İngilizce hukuk okuyan genç ilerde kime hizmet edecektir?

Ya Türk iş yeri sahipleri neden yabancı dille yazılmış tabelalarla müşteri çekmek istiyor?

Türk halkının en birinci bilgi ve eğlence kaynağı olan televizyon kanalları neden yabancı adlar taşıyor? Sanatçılarımız ve gençlerimiz neden yabancı dille karışık konuşmayı seviyor?

Türkler çocuklarına neden genellikle başka milletlerin adlarını koyuyor?

Bize göre bu durumların nedeni Türklerin kendi kimliklerine ve dillerine yeterince düşkün olmayışlarıdır.

YURT DIŞINDA TÜRKÇE Türklerin Türkçe'ye ve kimliklerine sahip çıkmayışlarını gösteren bir örnek de yurt dışına göç eden Türklerin durumudur. Almanya'ya giden birinci nesil Türkler Türk Kültürü'nü yaşamakla beraber bunu ikinci ve üçüncü nesil Türklere aktaramamışlardır. Nitekim bu nesillerden Türkçe yazabilen kimse çıkmamaktadır. Son yıllarda Alman okullarından Türkçe'nin kaldırılmasına Türk anne ve babalar tepkisiz kalmışlardır. Bazı aileler çocuklarının kırık dökük konuştuğu Türkçe'yi yeterli bulmaktadır. Bazıları, gururla çocuğunun yalnız Almanca bildiğini ama uydu üzerinden yayın yapan Türk kanallarını izleterek Türkçe öğreteceğini sanmıştır. Bazıları çocuğunu yalnız Kur'ân kursuna göndererek milli kimliği koruyabileceğini zannetmiştir.Yahudiler binlerce yıl başka milletler arasında yaşamalarına rağmen kendi dillerini korurken Türkler neden bir-iki nesilde Türkçelerini kaybediyor?

Yazımızın başında ortaya koyduğumuz iki konuya dönüp soralım: Türkler neden başka dil ve dinlere hoşgörülü? Kendi diline, kimliğine neden ilgisiz?

NEDEN BÖYLE? Türklerin başka din ve dillere hoşgörülü olmasını büyük tarihçimiz Prof.Dr. Osman Turan şöyle açıklıyor; '' Türkler, Allah'ın cihân hâkimiyetini kendilerine emanet ettiğine inanıyorlardı ve emanete saygı göstermek suretiyle de bir hânedan, bir sınıf ve zümrenin veya sadece bir milletin değil hüküm sürdükleri bütün kavim ve dinlerin hâmisi olduklarını düşünüyorlardı. Bu sebeble Türk imparatorluklarında milliyet,din ve sınıf tezâd ve mücadelelerine rastlanmamış; adâlet ve ahenk hüküm sürmüştür.Bu yüzden Türklerin hâkim olduğu Hindistan'dan bir Pakistan doğmuş,İngilizlerin hâkim olduğu aynı Hindistan'da herkesin bildiği İngilizce kalmıştır. (2) Peki, Türklerin kendi dil ve kimliklerine sahip çıkmamalarını nasıl açıklayabiliriz? Türklerin grup davranışlarını araştıran bir ilim adamımıza göre: Türklerin göçebe potlaç kültüre sahip olması ve yazıdan çok sözlü kültüre itibar etmesi bunda büyük etkendir(3)


SONUÇ

Türkçe, Türk kimliğinin en önemli unsurudur. Yahya Kemal'in dediği gibi:

''Bizi ezelden ebede kadar bir millet hâlinde koruyan, bibirimize bağlayan bu Türkçe'dir. Bu bağ,öyle metin bir bağdır ki,vatanın hudutları koptuğu zaman bile kopmaz. Hudutlar aşırı bizi birbirimize bağlar.''

Türk vatanında öncelikle Türkçe öğretmeliyiz. Türkçe'yi gerekirse Fransa gibi yasa ile korumalıyız. Yabancı dil öğrenmek başka, yabancı dille öğretim farklı şeydir.Türkçe'yi korumak yalnız okuldaki öğretmenlerin,yazarların ödevi değildir. Bu ödev bütün kamu,sivil kuruluşları ve vatandaşlara aittir. Türkçe'yi kaybetmenin Türkiye'yi kaybetme demek olduğunu bilmeliyiz. Yurt dışındaki Türklerin Türkçe'yi kaybetmeleri ise Türk kimliğini kaybetmelerine yol açacaktır.

Firdevsî,10.yüzyılda Şehnâme isimli İran destanını yazan şairdir. ''Şehnâme'yi 30 yılda yazdım,çok sıkıntılar çektim. Ama bu dille İran milletini dirilttim'' dediği söylenir. Biz de milli rûhu dirilten yazarları okuyan ve okutan, milli kültürü nesilden nesile aktaran bir millet olursak Türkçe sahipsiz kalmayacaktır. Bu da milli rûh ve kültüre sahip yönetici ve aydın kadrolar eliyle gerçekleşir.


Kaynakça:

Nihat Sami Banarlı: Resimli Türk Edebiyatı Tarihi,MEB,1971

Prof.Dr.OsmanTuran :Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi,Turan Neşriyat,1967

Doç.Dr.Erol Göka:Türklerin Psikolojisi,Timaş Yayınları,2008


trkedilinizebatmasnbq6.jpg
 

metetuncay

Dost Üyeler
Katılım
25 Tem 2008
Mesajlar
438
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Türkeli
Web sitesi
www.dildebirlik.org
Söz konusu Türkçe ise bana da söz söyleme hakkı doğmuştur. İlk önce otağımızdan söz etmek istiyorum. Türkçeyle ilgili konularda birçok konu açtım, özTürkçe sözlük koydum otağa. Bir kişinin bile indirdiğini sanmıyorum. Türkçü otağda bile yazılan o kadar çok yabancı sözcük var ki hangisini düzelteceğimi şaşırıyorum. En son Kültegin Beğ'le tartıştığımdan bu düzeltmeyi de yapmıyorum artık. Bu arada Kültegin Beğ bu otağda Türkçeye tam anlamıyla özen gösteren birkaç kişiden biridir, yanlış anlaşılmasın.
Evet soydaşlar, bağıra bağıra arapça, farsça kökenli sözcükler yazıyorsunuz, arap selamıyla iletişim kuruyorsunuz, yazı yazıyorsunuz. Yazım yanlışları da üzerine binince Türkçe, turkchelesiyor.
Bu konuda çalışma kümeleri kurup belirli yazılar yazmalı, belirli araştırmalar yapmalıyız, gerekirse günün bir bölümünde dersler vermeliyiz otağımızda, herkes izlemeli.
Kuday ağabey bana, "seninle konuşulmaz" diyor şaka yoluyla, çünkü hep düzeltme yapıyorum söyleşirken. Bunun arkalığı(sebebi) Türkçe öğretmeni olmam değil, ben bu kötü gidişin ayırdına varalı(farkına varalı) iki yıl oldu ve özümü bu yolda geliştirdim ve diyebilirim ki yaşıtlarım arasında Türkçe alanında en iyisi benim. Düzeltmek görevim.
Otağımızda her soydaşıma yardımcı olurum. Yeter ki istekli olalım öz Türkçe konuşma ve yazma konusunda.
Süreyle özentili bir millet durumuna düşürülmüşüz, bizim yerimize birileri hep araştırmış biz önümüze konulan yaşamı ve ülkeyi yaşamışız. Bu yüzden her yazılanı doğru, her Türkçe üzerine yazılanı Türkçeye hizmet saymışız. Bir örnek vereyim Nihad Sami Banarlı ve Yavuz Bülent Bakiler Osmanlıca hayranıdır. Osmanlıca ise arapça ve farsça kırması bir dildir. Bize düşen Dilde Birlik sağlamaktır, öz Türkçeye dönüş sağlamaktır. Bir kişi bile bu düşünceyi çevresine yaysa binlerce oluruz. Türk Birliğinin ilk aşaması Dilde Birlik'tir. Bugün burada bu yargıyı uygulamaya koymalıyız. Ana dilimiz tektir bizim, yoktur başka dilimiz. Dil, kültürün aynasıysa kültürdeki bozulmalar da yadırganmamalıdır.
Yazacak çok şey var, özetini yazmaya çalıştım. Bu konuda gerçekten çok sıkıntılıyım. Uzatın elinizi siz de...
 

Gök Yeleli Bozkurt

New member
Katılım
29 Nis 2008
Mesajlar
1,947
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Bozkurtlardan Birine Sorun
Söz konusu Türkçe ise bana da söz söyleme hakkı doğmuştur. İlk önce otağımızdan söz etmek istiyorum. Türkçeyle ilgili konularda birçok konu açtım, özTürkçe sözlük koydum otağa. Bir kişinin bile indirdiğini sanmıyorum. Türkçü otağda bile yazılan o kadar çok yabancı sözcük var ki hangisini düzelteceğimi şaşırıyorum. En son Kültegin Beğ'le tartıştığımdan bu düzeltmeyi de yapmıyorum artık. Bu arada Kültegin Beğ bu otağda Türkçeye tam anlamıyla özen gösteren birkaç kişiden biridir, yanlış anlaşılmasın.
Evet soydaşlar, bağıra bağıra arapça, farsça kökenli sözcükler yazıyorsunuz, arap selamıyla iletişim kuruyorsunuz, yazı yazıyorsunuz. Yazım yanlışları da üzerine binince Türkçe, turkchelesiyor.
Bu konuda çalışma kümeleri kurup belirli yazılar yazmalı, belirli araştırmalar yapmalıyız, gerekirse günün bir bölümünde dersler vermeliyiz otağımızda, herkes izlemeli.
Kuday ağabey bana, "seninle konuşulmaz" diyor şaka yoluyla, çünkü hep düzeltme yapıyorum söyleşirken. Bunun arkalığı(sebebi) Türkçe öğretmeni olmam değil, ben bu kötü gidişin ayırdına varalı(farkına varalı) iki yıl oldu ve özümü bu yolda geliştirdim ve diyebilirim ki yaşıtlarım arasında Türkçe alanında en iyisi benim. Düzeltmek görevim.
Otağımızda her soydaşıma yardımcı olurum. Yeter ki istekli olalım öz Türkçe konuşma ve yazma konusunda.
Süreyle özentili bir millet durumuna düşürülmüşüz, bizim yerimize birileri hep araştırmış biz önümüze konulan yaşamı ve ülkeyi yaşamışız. Bu yüzden her yazılanı doğru, her Türkçe üzerine yazılanı Türkçeye hizmet saymışız. Bir örnek vereyim Nihad Sami Banarlı ve Yavuz Bülent Bakiler Osmanlıca hayranıdır. Osmanlıca ise arapça ve farsça kırması bir dildir. Bize düşen Dilde Birlik sağlamaktır, öz Türkçeye dönüş sağlamaktır. Bir kişi bile bu düşünceyi çevresine yaysa binlerce oluruz. Türk Birliğinin ilk aşaması Dilde Birlik'tir. Bugün burada bu yargıyı uygulamaya koymalıyız. Ana dilimiz tektir bizim, yoktur başka dilimiz. Dil, kültürün aynasıysa kültürdeki bozulmalar da yadırganmamalıdır.
Yazacak çok şey var, özetini yazmaya çalıştım. Bu konuda gerçekten çok sıkıntılıyım. Uzatın elinizi siz de...



Sonunda böyle bir iletiyi gördüm ya,artık ölsemde rahat öleceğim.

Ellerine sağlık Kandaşım

Zamanında arabın selamını verdiği için üye banladığımda,bana dinsizsin demişti.

Gülüp geçmiştim.

Yakın zamanda bunun için sert ve katı önlemler alacağız.

Dil herşeydir.

Dilini kaybeden millet,bayrağını asla kazanamaz.

Paylaşımlarınız için teşekkürler
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Karamanoğlu Mehmet Bey'i arıyorum

Bir ferman yayınlamıştı:
"Bu günden sonra, divanda, dergâhta,Bârgâhta, mecliste, meydanda
Türkçe'den başka dil konuşulmaya" diye
Hatırlayanınız var mı?


Dolanın yurdun dört bir yanını,
Çarşıyı, pazarı, köyü, şehri, Fermana uyanınız var mı?
Nutkum tutuldu, şasırdım merak ettim,
Dolandığımız yerlerdeki Türkçe olmayan isimlere,
Gördüklerine, duyduklarına üzüleniniz var mı?


Tanıtımın "demo", sunucunun "spiker",
Gösteri adamının "showmen", Radyo sunucusunun "diskjokey",
Hanım ağanın, "firstlady" olduğuna
Şaşıranınız var mı?


Dükkânın "store", bakkalın "market", torbanın "poşet",
Mağazanın "süper", "hiper", "gross market",
Ucuzluğun, "damping" olduğuna
Kananınız var mı?

İlan tahtasının "billboard", sayı tablosunun "skorboard",
Bilgi alışının "brifing", bildirgenin "deklarasyon",
Merakın, uğrasın "hobby" olduğuna
Güleniniz var mı?

Bırakın eli, özün bile seyrek uğradığı,
Beldelerin girişinde"welcome" çıkışında "goodbye"
Okuyanınız var mı?

Korumanın, muhafızın, "body guard",
Sanat ve meslek pirlerinin "duayen",
İtibarın, saygınlığın,"prestij" olduğunu
Bileniniz var mı?


Sekinin, alanın "platform", merkezin "center",
Büyüğün "mega", küçüğün "mikro", sonun "final",
Özlemin hasretin, "nostalji" olduğunu
Öğreneniniz var mı?

İş hanımızın "plaza", bedestenimizin "galeria",
Sergi yerlerimizi, "center room", "show room",
Büyük şehirlerimizi, "mega kent" diye
Gezeniniz var mı?

Yol üstü lokantamızın "fast food",
Yemek çeşitlerimizin "menü",
Hesabını, "adisyon" diye
Ödeyeniniz var mı?

İki katlı evinizi "dubleks",
Üç katlı komşu evini "tripleks",
Köşklerimizi "villa", eşiğimizi "antre",
Bahçe çiçeklerini "flora" diye
Koklayanınız var mı?

Sevimlinin "sempatik", sevimsizin "antipatik",
Vurguncunun "spekülatör", eşkıyanın "mafya",
Desteğe, bilemediniz koltuk çıkmağa, "sponsorluk"
Diyeniniz var mı?


Mesireyi, kır gezisini "picnic",
Bilgisayarı "computer", hava yastığını "air bag",
Eh pek olasıcalar, oluru, pekalayı, "okey" diye
Konuşanınız var mı?


Çarpıcı önemli haberler, "flash haber",
Yaşa, varol sevinçleri, "oley oley",
Yıldızları, "star" diye
Seyredeniniz var mı?
Virvirik dağının tepesindeki köyde,
"Cafe show" levhasının altında,
Acının da acısı
Kahve içeniniz var mı?

Toprağımızı, bayrağımızı,
İnancımızı çaldırmayalım derken,
Dilimizin çalındığına, talan edildiğine,
Özün el diline özendiğine,
İçi yananınız var mı?

Masallarımızı, tekerlemelerimizi,
Ata sözlerimizi unuttuk,
Şarkılarımızı, türkülerimizi,

Ninnilerimizi kaybettik,
Türkçe'miz elden gidiyor,
Dizini döveniniz var mı?

Karamanoğlu Mehmet Bey'i arıyorum,
Göreniniz, bileniniz,
Duyanınız var mı?

Bir ferman yayınlamıştı ...
Hayal meyal hatırlayıp da,
Sahip çıkanınız var mı?

Alıntıdır
 
Üst