Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya Chrome kullanmalısınız.
Bugünlerde UBP-ÖRP birleşmesi gündemi meşgul etmektedir…
Öyle görülüyor ki sorumlular, özellikle de UBP sorumluları daha birkaç yıl önce yaşadıklarını unutmuşlar…
Yok, eğer unutmamışlar da bilerek bu yola düşmüşlerse; bu onlar açısından daha da kötü…
Sayın Küçük,
Avcı kim?
UBP kadrolarından Milletvekili seçilmiş iken, bildik şekilde ayrılarak yeni bir parti kurmuş ve UBP aleyhine ahkâm kesmeye başlamış.
Ayni sizin de geçmişte yaptığınız gibi…
Birbirinizi anladığınıza,
Anlaşırsanız, anlaştığınıza hiç şaşmamak gerek…
Turgay Avcı, UBP’nin Genel sekreteri, yani ikinci adamı...
Bu makamı işgal ederken, iktidardaki CTP ile henüz var olmayan, kuruluşu için adım dahi atılmamış partisi(?) adına koalisyon görüşmeleri yapmış…
Görüşmeler olumlu geçmiş, anlaşmışlar…
Avcı, Genel sekreter Yardımcısını ve aldatabildiği birçok UBP’liyi yanına alarak çekip gitmiş…
Anlaşırsanız, anlaştığınıza hiç şaşmamak gerek…
Meğer CTP ve organları ile ve bağlı medyası ile içli-dışlı imiş…
Şimdi sizin için de ayni söylentiler dolaşıyor…
Bir yandan sizi iktidara getiren dernek ve örgütlere kapılarınızı kapatırken;
Diğer yandan sabah-akşam hem Türkiye aleyhine politikalar sürdüren hem de örneğin AKEL ile ortak strateji belirleyip uygulayan partilerle kahvaltılarda, akşam yemeklerinde buluşup âlem yapıyorsunuz.
Anlaşırsanız, anlaştığınıza hiç şaşmamak gerek…
2009 yılında UBP, 26 milletvekili ile iktidar olmuş ve hükümetini kurmuştur…
UBP’nin güvenoyu alabilmesi için 26 milletvekilinin tümüne ihtiyacı vardır. Oylama günü geldiğinde; Meclis toplantısını 2 milletvekilinin boykot ettiği görülüyor. Ne yazık ki yılların UBP’si Güven Oyu alabilmek için anımsadığım kadarıyla CTP ve DP’nin oylarına muhtaç olmuştu…
Bu 2 milletvekilinin boykotu, o günlerde, hayallerindeki sandalyeye sahip olabilmek için UBP’ye şantaj olarak gerçekleştirdiği şayiaları ayyuka çıkmıştı…
UBP’nin düştüğü duruma bakın ki;
Gün geldi, o iki boykotçu milletvekilinden biri, ikinci kez affedilerek, zor gününde boykot ettiği UBP’ye Başkan, iktidara da Başbakan oluvermiş…
Bu Başbakan benzer yollardan geçtiği Turgay Avcı ile anlaşırsa;
Anlaştığına hiç mi hiç şaşmamak gerek…
Yılların Ulusal Birlik Partisi ne günlere kalmış?
‘Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni biz kurduk biz yaşatacağız’, ‘Bastığımız topraktan başımızdaki bayraktan vazgeçmeyeceğiz’ vaatlerinde bulunarak…
‘Egemenlik, Self-determinasyon hakkımız, ayrılma hakkımız’ teraneleri okunarak iktidar olmuş UBP,
Bugün,
- KKTC’yi tasfiye etmeyi öngören bir çözümü benimsemiş,
- KKTC’yi Rum’a azınlık yapmak için maddi manevi desteklerini ortaya koyan, KKTC’nin üyesi olmadığı AB ve AK’nin yardım ve ianesine teslim olmuş.
- Dün mahkemeye götürdüğü YOK OLUŞ YASASI’NIN bugün ateşli bir savunucusu olmuş.
- UBP politikalarında artık ne devlet kalmış, ne egemenlik ne de self-determinasyon hakkı.
Bu teslimiyete UBP’nin milletvekilleri ve partilileri daha ne kadar süre göz yumacak?
Biz, UBP’nin bu yol haritasını Türkiye’nin çizdiği iddialarına asla inanmıyoruz…
Bundan sonra gerçekleşecek herhangi bir seçimde UBP’yi herhalde CTP ve ona bağlı olan medya kuruluşları iktidar yapacak…
Bugün kapılarını kapattıkları dernek ve kuruluşlardan ve devleti savunan Atatürk Milliyetçisi Kıbrıs Tüğrk Halkından bir daha destek almaları mümkün mü?
Sayın Denktaş ile her toplantımızda ilk söz olarak bize ‘hani çocuklarınız nerede? Gençler nerede?’ derdi…
Bugün Denktaş’ın peşinden yürüyen binlerce gencimiz olduğunu biliyoruz.
Özgürlük ve Cumhuriyetimizin savunucusu olarak sadece bu gençlere inanıyor ve güveniyoruz...
Kamil Özkaloğlu
16 Temmuz 2012