Ufukta Federal Devlet Mİ Var

Prof. Dr. Ata ATUN

Onursal Üye
Katılım
9 Nis 2008
Mesajlar
806
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Kıbrıs
Web sitesi
www.ataatun.com
Cumhurbaşkanları Mehmet Ali Talat ile Dimitris Hristofyas arasında BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs’taki Özel Temsilcisi Taye Brook Zerihoun’un eski Lefkoşa Uluslararası Havaalanı’ndaki (ara bölge) resmi konutunda gerçekleşen 23 Mayıstaki toplantı ve toplantı sonrasında yapılan resmi açıklama, Kıbrıs sorununa çözüm süreci içinde bir dönüm noktası olacak nitelikte.​
Açıklama geniş çerçevede ve her iki liderin kafasındaki çözüm parametrelerine uygun bir içerikte.​
Birlemiş Milletlerin resmi açıklamasına göre liderler;​
İki kesimli, iki toplumlu ve ilgili Güvenlik Konseyi kararlarında tanımlandığı şekliyle siyasi eşitlik temelinde bir federasyona bağlı olduklarını yeniden teyit etmişler ve bu ortaklığın, tek uluslararası kimliğe sahip bir Federal Hükümetinin yanı sıra eşit statüye sahip bir Kıbrıs Türk Kurucu Devleti ve bir Kıbrıs Rum Kurucu Devleti olacağı konusunda mutabakata varmışlar.
Ben, buna çok benzer bir metni daha evvel görmüştüm.​
12 Şubat 1977 tarihinde Denktaş ile Makarios arasında yapılan 1.ci Doruk Antlaşmasının 1.ci ve 2.ci maddeleri;​
“1) Bağımsız, bağlantısız, iki toplumlu, federal bir Cumhuriyet kurulacaktır.
2) Her toplumun yönetimi altına girecek topraklar, ekonomik, yaşanabilirlik ve mülkiyet ışığında tartışılacaktır. “
Şeklinde idi ve BM tarafından resmen açıklanarak resmi BM belgesi olarak da kayıtlara geçmişti.

İşin ilginç tarafı, Rum siyasi partilerden gelen itiraz sesleri nedeni ile Makarios daha neredeyse kapıdan çıkar çıkmaz, ayağının tozu ile bu antlaşmayı reddettiğini dile getirerek bu mutabakatın asla hayata geçmemesine neden olmuştu.
O dönemim argümanı ve Rumlar tarafından yapılan açıklama da aynen “Makarios’un bu belge altında imzası yoktur. Bu antlaşma sadece BM resmi açıklamasıdır ve Rum tarafını bağlamaz” şeklinde olmuştu.
İpe un sermek gerekince her gerekçe uydurulabiliyor demek ki.

Fakat bu sefer iş biraz farklı gelişti Rum tarafında.
Hristofyas, DIKO ve EDEK’in itirazlarına ve suçlamalarına rağmen attığı imzayı inkâr etmedi ve savundu.

Papadopulos'un, “Ortaklıklar iki devlet arasında olur” sözlerine karşılık “Bazıları kabul etmeyi hiç istemese de, ki bu ülkeye çok büyük zarar vermiştir, ortaklık 1960'tan beri var olan bir olgudur” diyerek attığı imzayı savundu Hristofyas ve bir yerde de 1963-74 yılları arasında Kıbrıs’lı Türklere yapılanların yanlış olduğunu ima etti.

Bu antlaşmada neler var;
Antlaşma, Talat’ın üzerinde ısrarla durduğu ve “Vazgeçilmez kırmızı çizgim” dediği “Partenojenez devlet” fikrini içeriyor. Hristofyas’ın adını koyduğu şekli ile “Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti” tam bir partenojenez devlettir. Yani adadaki mevcut devletlerden herhangi bir tanesinin devamı değildir ve “Geçmişi olmayan bakir bir devlettir”.
Antlaşmazlıkların çözümünde esas metin olarak kabul edilen İngilizce metinde kullanılan “Bizonal” kelimesinden, kurulacak Federal devletin, iki ayrı kara parçası üzerinde kurulmuş iki ayrı devletten oluşacağını anlamak mümkün. “Biregional” yani “İki bölgeli” terimi kullanılsaydı, Federal devletin içinde sadece muhtariyet yetkilerine sahip iki devlet olduğu algılanırdı.
Antlaşmanın içeriğine göre Federasyonu oluşturan devletler yani “Kıbrıs Türk Kurucu Devleti” ile “Kıbrıs Rum Kurucu Devleti”, politik eşitliğe sahip. Birinin politik hakları diğerinkinden fazla değil.

Hristofyas açısından sağlanan kazanç, Kıbrıs Rum Cumhuriyetinin lav edilmeyeceği ve devam edeceği gerçeğidir. KKTC, “Kıbrıs Türk Kurucu Devleti” kimliğini alırken Kıbrıs Rum Cumhuriyeti de “Kıbrıs Rum Kurucu Devleti” kimliğini alacak ve varlığını devam ettirecek.

Bu metinde eksik olan “Egemenlik” tanımı ve AB’deki temsiliyet.

Her ne kadar antlaşma metninde kullanılan “Bizonal” terimi ile Kurucu Devletlerin kendi bölgeleri içinde tam egemen oldukları anlaşılıyorsa da, anlaşma metninin altı veya içi doldurulurken “Egemenlik” kavramı çok net bir şekilde açıklığa kavuşturulmalı.

Aynı şekilde “Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti”nin AB’deki temsiliyeti de, AB ile yapılacak görüşmelerle açıklığa kavuşturulmalıdır.
Almanya yapısal olarak Federal bir devlet ve bu nedenle de neredeyse AB’nin yarıdan fazla ülkesinden çok daha büyük bir alana ve nüfusa sahip olan “Wesfalya Eyaleti”, Parlamentosu ve başkanına rağmen AB’de temsil edilmiyor. AB kuruluş antlaşmasına göre Almanya 12 eyalet ve 12 Parlamentodan oluşmasına rağmen AB’deki temsiliyetini, “Merkezi Alman Hükümeti” yapabiliyor sadece.
“Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti”nin AB’deki temsiliyeti, Kıbrıs Türk Kurucu Devletinin ve Kıbrıs Rum Kurucu Devletinin belirli süreler içinde dönemsel temsiliyetleri şeklinde veya “İki Başkanlı” şeklinde veya “Oy Birliği ile alınmış kararların uygulanması” şeklinde olmalıdır.

Türkiye Dışişleri Bakanlığının 24 Mayıs tarihli “Türkiye'nin, Kıbrıs'ta yeni bir ortaklık devleti kurulması amacıyla en kısa zamanda doğrudan müzakerelere başlanmasını beklediği” açıklaması ise, liderlerin altına imza koydukları mutabakatın hayata geçirilmesi bakımından çok olumlu ve yapıcı, bir diğer gelişme.

Bu antlaşma tabiî ki sadece bir başlangıç ve “Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti”nin kaba bir çerçevesini çiziyor. Keramet içinin nasıl doldurulacağında. Asıl büyük sorunlar ve zorluklar o aşamada yaşanacak.
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Bence ufukta ne kadar federal devlet gözüksede olmayacağı şimdiden anlaşılabilir. Federal devlet kurulsa da sonuçta 2 kurucu üyeli ve 2 tane başkanlık olması için her iki tarafta bastıracaktır. Bunun sonucunda illaki sorunlar çıkacaktır. Çünkü rumlarlarla bugüne kadar hemen hemen hiçbir konuda uzlaşma sağlanamamıştır. Türk Mülletinin Bayrağını indirmeye çalışan bu insanlardır. İyimser düşünüp federal devletin kurulduğu sayıp her iki kurucu devletin anlaştığını farzedelim. Dış dünyada kıbrısta yaşayan Türklere ne kadar saygı gösterilecek ve ne kadar hakları korunacak? Ben bir KIBRIS TÜRKÜYÜM denince dünya ne tepki verecek?
 

Prof. Dr. Ata ATUN

Onursal Üye
Katılım
9 Nis 2008
Mesajlar
806
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Kıbrıs
Web sitesi
www.ataatun.com
Bu günkü koşullarda, böylesi bir devletin kurulması çok zor. Türklerin kırmızı çizgileri ile Rumların kırmızı çizgileri simetri oluşturuyor ve ara nokta veya ortak kesit yok. Antlaşma çok zor gözüküyor.
 

metetuncay

Dost Üyeler
Katılım
25 Tem 2008
Mesajlar
438
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Türkeli
Web sitesi
www.dildebirlik.org
Kıbrısın tek egemeni vardır, o da Türk Milletidir. Bu konuda bu noktaya gelinmesi üzüntü vericidir. Bunun ne oyunlarla, nasıl ortaya geldiği bizler tarafından bilinse de henüz bu bilince ulaşamamış insanlarımız var. Egemen sözcüğü, ege-men olarak hecelenir. İlk hece "Ege"> "ige"> >"iye" biçiminde eski Türkçede kendine yer edinir. İye sözcüğü "sahip" demektir. Egemeniniz senin Kıbrıs...
 
Üst