Ulus Ötesi Senaryolar ve Kaygilarimiz…

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
ULUS ÖTESİ SENARYOLAR VE KAYGILARIMIZ…

Gerek Türkiye’de gerekse KKTC’de garip gelişmeler yaşanıyor..Olayları yakından izleyenler ve özellikle ulusal bilinç sahibi insanlar ısrarla gelişmelerin hiç de rasgele olmadığı kanaatını dillendiriyorlar...

Bizlerde böylesi değerlendirmeleri gördükçe; Türkiyede Türk Ulus Devleti, Kemalist rejim ve ülkenin üniter yapısı; Ulusötesi güçlerin kurguladığı karanlık niyetli bir tezgah uyarınca gerçekleştirilen sistematik saldırılarla, diz çötürülmek mi isteniyor kuşkusuna düşüyoruz...

Öte yandan Kıbrıs’ta ise; Kuzeyde egemen olan devlet tasfiye edilmek ve Kıbrıstaki Türk askeri varlığına son vermek üzere yapılan girişimler son sürat devam ediyor..

Aslında Türkiye’nin içine sokulduğu akıl almaz süreçle ilgili kimi çevrelerin ister istemez ‘sap ile samanın karıştırıldığı, yerel seçimle bu işin yatışacağı’ yolundaki iyimser yaklaşımlara dışardan bakıldığında katılmak mümkün görünmüyor. Zira bu akıl almaz sürecin biribiriyle alakası olmayan görüntüsünün aslında sadece Türk kamu oyunu aldatmaya yönelik bir göz boyamadan öte olmadığıdır. Adı konmamış gerekçelerle tutuklanan şahıslara bakıldığında bunların ulusal Kıbrıs davasına hassasiyetleri ortaya çıkmaktadır. Bunlar sadece bir tesadüf olabilir mi? Yoksa yaşananların haklı ve kaybedilmemesi gereken Milli Kıbrıs Davası’nın Türk Ulusu indinde ters yüz edilmesi mi istenmekte? Tüm bu kaygılar yaşananların Kıbrıs’la da yakından bağlantılı olduğunu ve Türkiye’nin Kıbrıs’la olan bağının ince ayarlarla koparılmak istendiği endişesini artırmaktadır..Mesala Atila OLGAÇ’ın ‘saçma sapan’ da olsa yaptığı açıklamaların zamanlaması bir tesadüf müdür?

Bütün bunları kimler ve hangi güç odakları planlıyorlar..Senaryolar hangi merkezlerde hazırlanıyor? Bu plan ve projeler kimler tarafından vizyona konuyor? Türkiye’yi kimler, neden karıştırıyorlar? KKTC neden tasfiye edilmek isteniyor? Türk Ordusunun Kıbrıs’taki varlığından rahatsızlık duyan hangi güçler?

Bunları görmeden, sorgulamadan yaşananları ve dayatılmak istenenleri anlamak ve yorumlamak mümkün müdür ?

Bir an için Kıbrıs’taki gelişmelere odaklanalım..Önce KKTC’de devletin varlığını ve halkın egemen eşitliğini savunan siyasal güçler, sistematik metotlamalarla tasfiye ediliyor..İktidar ve devletin bütün temel kurumları KKTC’yi ayrılıkcı sayan, Türkiye’ye mesafeli duran güçlere teslim ediliyor.İlginçtir, bu operasyonda Türkiye’deki Hükümet çevreleri de bizzat görev alıyor..İddia şu..Çözümsüzlük çözüm değil, amaç; çözüm, AB ve Birleşik Kıbrıs..

Arkasından Güneydeki yönetim değiştiriliyor..İktidara taşınan siyasal güçler, KKTC’de iktidarda bulunan CTP ile derin ilişkisi olan Akel..Ve bu aşamada dillendirilen şu: Artık çözümün önünde engel kalmadı..İki yoldaş parti kısa sürede ‘Birleşik Kıbrıs’ı oluşturacak..Arkasından da Sn. Talat’la Hristofyas arasında arka arkaya görüşmeler yapılıyor. Mutabakat metinleri imzalanıyor..Tek devlet, tek egemenlik, tek vatandaşlık ve tek uluslar arası kimlik. Sonra güya taraflar kapsamlı müzakerelere başlıyorlar. Gündem yetki ve Güç paylaşımı.. Zahiri oluğu izlenimi yaratan Dalaşmalar, atışmalar ve tartışmalar arasında bir süreç yaşanıyor..
Bu arada ortalarda ciddi iddialar dolaşıyor..Deniyor ki; siz bakmayın bu itişip kakışmalara..Bunlar sadece senaryo..Liderlerin halklarına kendilerini yarandırma yöntemleri..Aslında masada bir çözüm var ve bunu sağlayan da, uluslar arası toplum ve CTP-Akel koalisyonu..

KKTC de apar topar seçime gidiliyor ya! İnsan Sn. Talat’ın son açıklamalarını duyunca ister istemez; bir senaryo ile karşı karşıya olduğumuz ve bir oldu-bitti ile yüz yüze geleceğimiz inancına kapılıyor..Daha düne kadar yetki ve güç paylaşımı konularında derin ayrılıklar olduğunu söyleyen Talat, en son açıklamalarında Hristofyas’ın önerisi olan ‘ağırlıklı oy kullanımı’ dışındaki tüm hususlarda anlaştıklarını ifade ediyor..Ancak halkımız, anlaşmaya varıldığı söylenen hususlar her neyse bunları bilmiyor! Hristofyas biliyor, ABD ve AB biliyor ama bu halk bilmiyor..

Sn. Talat, her vesileyle halkın haklarını koruyacağını ve geçmişte yaşananları tekrarlatmayacak bir çözümün peşinde koştuğunu söylüyor ama, Hristofyas’la uzlaştığını söylediği ‘yönetim ve güç paylaşımı’nda Kıbrıs Türkü’nün egemenlik ve ayrılma hakkının bulunup bulunmadığını söylemiyor..

Ve Sn. Talat; muğlak kavramlarla ‘2009 da çözüm’ umutları pompalıyor..CTP ise ‘çözüm ve AB’ söylemleri ile seçim startı veriyor..ATAD’ın ise ORAMS davasının sonucunu KKTC’deki seçimlerden sonra açıklayacağı iddiaları dillendiriliyor!

Ne dersiniz; bütün bunları alt alta koyduğumuzda; CTP’nin bir kez daha iktidar ipini göğüslemesi için hazırlanan bir senaryo ile karşıkarşıya olduğumuz sonucu ortaya çıkmıyor mu? ABD’yi; AB’yi; Hristofyas’ı ve Sn. Talat’ı CTP’ye destek noktasında birleştiren ne? Kıbrıs Türkü’nün ulusal çıkarları mı yoksa KKTC’nin tasfiyesi mi?
 
Üst