Umutların Bittiği An

Salim Doğan

Onursal Üye
Katılım
7 Nis 2012
Mesajlar
52
Tepkime puanı
0
Puanları
0
UMUTLARIN BİTTİĞİ AN


Bir milletin elini kolunu kendi eliyle bağladığı tarihi süreç içerisinde sıklıkla görülmüştür. Ancak uluslar bu durumun farkına vardıklarında iş işten geçmiş olmaktadır. İçine düştükleri açmazdan kurtulmak için yıllarca mücadele verilmektedir. Uluslar yeniden bağımsızlığını kazanmak için olağanüstü çabalar sarf etmekte, bu durum çoğu zamanda binlerce hatta milyonlarca insanın hayatına mal olmaktadır. Günümüz insanların aymazlık ve nemelazımcı, tutumları yarın en sevdiği çocuklarının ya da torunlarının karanlık günlerinin başlangıcı olabilir. O nedenle toplumsal deneyimler belleklerde kuşaktan kuşağa aktarılarak tehlikenin önüne geçilmeye çalışılmalıdır.

Özgürlük, toplumların hayatları pahasına kazandıkları bir yüce değerdir. Objektif kavramlarla bütünleşen insan kalabalıkları elde ettikleri değerler topluluğuyla bireylerin kaynaştığı, toplumsallaştığı, ortak yaşamsal değerleri davranışlarına yansıttıkları bir anlamlı kalabalık halini almaktadır. Bu anlamlı ortak değerler kalabalığının adı uluslaşmadır. Ulus ya da millet kavramları çağdaş anlamda ortak değerlerin davranış olarak yaşanması anlamındadır. İlkel anlamda ise ırk ya da inanç temeline dayandırılmaktadır. Irk ya da inanç temelinde yaşamaya çalışan insan topluluklarında kendi görüş ve düşüncelerin dışında kalan her şeye düşmanca yaklaşılarak kan, kin ve intikam duyguları ağır basmaktadır. Bu tür devlet yönetimleri genellikle padişahlık, krallık gibi totaliter, otokratik, oligarşi, yönetim şekilleri olarak görülmektedir. Uluslar bu türden yönetimlere gevşek dönemlerde birçok değeri kaybettiği, aldatıldığı yozlaştırıldığı, unutturulduğu zamanlarda geçmektedir.

Özgürlükçü normal bir dönemde bireylerin kişisel çıkarlar uğruna ortak toplumsal davranışları unuttukları zaman, oligarşinin palazlandığı, toplum içinde kol saldığı tehlikeli dönemlerdir. Bireyler bu sinsi tehlikeyi olağan davranışlar gibi görebilmektedir. Hatta bu türden davranışları savunabilmektedir. Bu durumu fırsat bilen yönetici kesim kendi iktidarını pekiştirmek için halkın kültür şifrelerini değiştirerek kendi amaçlarına hizmet eder duruma getirmektedir. İşte bu kültür şifreleri genetik kod da kırılarak değişirse nasıl ki bir canlı organizmada kanser hücrelerinin oluşumuna neden oluyorsa aynı durum toplumsal birikimleri, felaketleri beraberinde getirmektedir. Güneş her zaman doğudan doğar. Bu bir doğa kanunudur. İnsanın doğayla mücadelesi kendi yaşamını kolaylaştırmak içindir. Bunu yaparken de doğanın kurallarına uyarak verir mücadelesini. Ancak doğanın kanununu değiştirmeye kalkışamaz, güneşi batıdan doğuya döndüremez, dünyanın hızını artıramazsınız.

Yüzlerce yıldır gelişerek devam eden toplumsal düzenler demokratik, laik, çağdaş, eşitlikçi ve özgür zemine doğru genişleyerek devam etmektedir. Bu gelişmenin önünü kesmeye hiç kimsenin gücü yetemez. Bazı çağdışı ya da kural dışılıklar olabilir. Eğer günümüzde hala anti demokratik, otokratik, teokratik dine dayalı yönetimler varsa bunun temeli aldatmaya, kandırmaya, yalana dayanmaktadır. Ulusları aldatarak iktidara gelenler yalanları ortaya çıktığında halk üzerinde baskı kurmaya çalışmaktadır. Bu durumu pekiştirmek için dış güçlerle özellikle de o topraklarda gözü olan emperyalist emelleri olan dış güçlerle işbirliği yapılmaktadır. Bu duruma gelmeden önce yapılacaklar vardır. Önce tüm değerler tersine çevrilmeli. Haklı haksız olmalı. Eşitlik ortadan kaldırılmalı, gücü gücü yetene bir ortam için her türlü olanak sağlanmalı, halk yoksullaştırılmalı, kültür belleği propagandayla ortadan kaldırılmalı, halka hizmet veren genel hizmet kurumları çalışamaz duruma getirilmeli, üretim bırakılmalı, tüketici edilgen bir toplum yaratılmalı. Baskı ve korku her yanı kaplamalı. İnsanlar bir birinden kuşkulanır duruma getirilmeli bu durumun adı UMUTLARIN TÜKENDİĞİ Andır. Halkın mucizeler yaratacağı ortamlardır. Kurtuluşun yaklaştığı zamandır.

Uluslar tarihsel süreci sorunsuz, gönenç içerisinde geçirmek amacıyla yasal düzenlemeler yaparlar. Her ulus kendi yaşam biçimini kanunlarla belirler yani bir toplumsal ant, ya da sözleşme imzalanır. Bunun adı anayasadır. Anayasa yurt toprakları üzerinde yaşayan hakim ulusun adına onun için yapılmaktadır. Ancak ulusu oluşturan diğer faktörlerin de hakları ve yaşam kolaylıklarını sağlamak zorundadır. Türk tarihinde Hunlardan, Göktürklerden günümüze birçok çalkantılı dönem gelip geçmiştir. Zamanla başka ulusların egemenliğine giren Türk ulusu verdiği ulusal kurtuluş savaşıyla bağımsızlığını korumasını bilmiştir. Bu kritik dönemlerde Türk ulusu olup bitenleri unutmasın, tehditleri algılasın birliğini, dirliğini bozanlara karşı bir bütün olarak karşı dursun diye anıtlar, kitabeler yazdırarak ulus belleğini canlı tutmaya çalışmıştır. Bize hitabeden en güncel kitabe Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE HİTABESİDİR. Bu günün yurttaşlarının yediden yetmişine sorumlu ve görevli olduğu ulus birliğini, dirliğini korumak için; Cumhuriyete sahip çıkmak, devrim yasalarına uymak onu güncelleştirmek devingenliğini sağlamak için elini taşın altına koyması gerekmektedir.

Her şeye rağmen güzel yurdumuzda yurttaşlar arasında kardeş kavgası yaratarak, etnik ayrımcılık yaparak, dini inanç ve mezheplere bölerek, ulusal gelirimizi birilerine peşkeş çekerek, yabancıların haklarını yurttaşlarımızın hak ve çıkarlarından önde tutarak, onlar için yasa yaparak, birikimlerimizi çok uluslu şirketlere peşkeş çekerek halkı yoksullaştırıp onur kırıcı davranışların içerisine iterek TÜM UMUTLARI TÜKETEREK üstümüze çöreklenmek isteyen emperyalizm ve yerli işbirlikçilerine karşı sorumluluk duyguları içerisinde çocuklarınız ve torunlarınız için birleşin. Bu yüce ulus umutların tükendiği sanıldığı her an bir olağanüstülük yaşamıştır. Türk ulusu kurtuluş için etrafında birleşebileceği liderini çıkaracağı gün yakındır.
 
Üst