Vatan'ın Yoksa!..Sen de Yoksun!...

Katılım
22 Ağu 2008
Mesajlar
204
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Vatan’ın Yoksa!..
Sen de Yoksun!....


‘’ Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’ni meydana getiren anlaşmalar bir DEVLET meydana getirmiştir..Bir MİLLET değil!...’’

‘’ Başpiskopos Makarios ‘’

Kıbrıs Milli Davamızda teslimiyeti çözüm olarak görenler yukarıdaki cümleyi birkaç kez daha okuyarak yorumlasınlar!..Ama en çok da adada ‘’ Biz Kıbrıslıyız!..’’ diyenler okusun ve yorumlasınlar!..
1960 Yılında Bağımsız Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşunu takip eden dönemde ABD’nin Birleşmiş Milletlerde ki o zamanki devamlı temsilcisi Cabot Lodge 24 Ağustos 1960 Tarihinde Kıbrıs’ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine kabulünü memnuniyetle karşılamış ve yeni bir Millet’in doğduğuna işaret etmişti!..
O zaman Kıbrıs’ta ki bir çok Rum kuruluşu, bu temsilciye protesto telgrafları göndererek Kıbrıs’ın ‘’ Yunan Karakterinden ‘’ ayrılmayacağını ve ‘’ Kıbrıs Milletinin ‘’ doğuşu fikrini büyük bir tepki ile reddetmişlerdi!..
Mr. Lodge’un bu beyanatına özellikle Kıbrıs Rum basını da oy birliği ile hücum etmişlerdi!..Eğer Makarios Kıbrıs’ı iki toplumun anlaşması ve uzlaşması ile meydana gelmiş bir devlet olarak düşünseydi!..Devletin kuruluşundan kısa bir zaman sonra ve tek taraflı olarak Kıbrıs Anayasasını fesh etmez , devletin kurucu ortağı Kıbrıs Türk Halkını ortaklıktan atmaz ve adanın sadece Rum’lara ait olduğu noktasından hareket ederek milli hedeflerinin ‘’ Enosis ‘’ olduğunu ilan etmezdi!...
Rum’un bu duruşu 50 Yıldır hiç değişmeden devam etmektedir!..Kıbrıs Cumhuriyetinin kuruluşunda Cumhurbaşkanı görevini alan Başpapaz Makarios ve ondan sonraki Rum liderler Kıbrıs adasında yaşayan Kıbrıs Türk Halkına daima azınlık muamelesi yapmışlardır..Tarihin hiçbir döneminde Rum’a ait olmayan bu stratejik ada da kendilerini 307 yıl idare eden Osmanlı’nın hak ve adaletinden nasibini alamamış olan Rum toplumu , 1878 yılından beri kimi zaman İngiliz’le kol, kola ama çoğu kez tek başına Kıbrıs Türk’ünü adadan yok edebilmek için insanlık tarihinde görülmemiş eziyetler, toplu katliamlar yapmışlar; ekonomik ve siyasi ambargolar uygulamışlar ve hala da uygulamaya devam etmektedirler..
Yukarıda sıraladığım tarihi gerçekleri unutarak tarih sayfalarından çıkartan, bütün bu aymazlıkları çözüme katkı olacak düşüncesi ile yaptığını sanan ve Kıbrıslılık edebiyatı yaparak insanlarımızın aklını çelmeye çalışan kimi siyasiler ve kafadan bacaklı bazı köşe yazarları ile bunların destekçilerine unutmuş oldukları o tarih sayfalarını aralayarak yanıt vermek isterim..
Ekim 1961 ( Kıbrıs Cumhuriyeti kurulalı neredeyse 1 yıl olmuş ) Kıbrıs radyosunda Rumca yayınlanan bir tiyatro oyunundan( o günkü adıyla bir temsilden ) aşağıya aldığım şu pasaj Türk’lere karşı hissedilenlerin ve davranışların peşin hükümleri olarak tarihte yerini almıştır!..Bu temsilin yayınlandığı radyo bir devlet kurumudur!..Amme hizmeti vermek amacı ile kurulmuştur!..Temsilin içeriği şöyledir:
‘’ Ne vakit büyüyecek ve babanın intikamını alacaksın?..
Altı yaşında ki Aristo cevap verir:
‘’ Büyüdüğüm zaman sana altı Türk’ün başını getireceğim!..’’
‘’Bravo oğlum..Sen Yanni!.. Sen ne getireceksin?..’’
‘’ Ben size 100 baş getireceğim ve onları yakacağız ‘’
‘’ Ya sen Theodoragi?..’’
‘’ Ben size Türklerin başlarını getirmeyeceğim, çünkü kokarlar.Ben babamın vasiyetini yerine getireceğim!..Türkleri Kıbrıs’tan süreceğim..’’
Şimdi bu yazıyı okuyanlar tarihin derinliklerinde kalan bu nefret duygularını artık o yıllarda bırakalım!.. Şimdi biz Rum dostlarımızla iç, içe yaşamak ve Avrupa vatandaşı olmak istiyoruz!..İki de bir bu kin ve nefret tohumlarını neden yeşertiyorsunuz diyebilirler?..
Onlara vereceğim yanıt şudur: Türk Milletinin gerek Anadolu da yarattığı milli mücadele destanımız da ve gerekse Kıbrıs’ta, Kıbrıs Türk Halkının yaratmış olduğu ada da ki varoluş mücadelesinde; Rum’un ve Yunan’ın halkımıza yapmış olduğu mezalimler ve müdafaasız insanlarımızın uğradığı toplu katliamlar bir utanç belgesi olarak insanlık tarihinde yerini almıştır..Bu tarihi gerçekleri hiçbir kimse yok sayamaz!..
1961 Yılında bu duygularla yetişen ve yetiştirilen Rum’ların Güneyde yaşayanları bugün 40’lı yaşların sonunu yaşamaktadırlar..O acıları yaşayan Kıbrıs Türk’leri de aynı yaş grubunda olup o acıların muhatabı olan taraftadırlar!..
Güney Kıbrıs’ta Kıbrıs Türk Halkına ve Osmanlı Medeniyetine ait pek çok tarihi kültür mirası yok olmak üzeredir!...Türk’e ait ne varsa yok edilmiştir!..Şehitliklerimiz, camilerimiz, hanlarımız ,hamamlarımız, tarihi çeşmelerimiz artık resimlerde kalmıştır!..
En iyi Türk ‘’ Ölü Türk’tür!..’’ Zihniyeti ile yetişen Kıbrıs Rum Toplumunun bu günkü düşünce tarzında değişen ne vardır?..
23 Nisan 2003 tarihinden beri her iki tarafa da geçişlerin serbest bırakıldığı o tarihten bu yana Kıbrıs Türk Halkının Güney Rum kesiminde görmüş olduğu kötü muamele ve yaşadığı olayları burada açıklamaya kalksam sayfalar yetmez!..Aslında Rum’un Türk’e olan o kinle beslenen tarihsel bakışı değişmemiş, sadece şekil değiştirmiştir!..
Bu değişmeyen bakışın yeni temsilcisi Hristofyas, Makarios’tan beri devam eden Rum misyonunu bir tek cümle ile açıklamıştır!..’’ Kıbrıs Türk’ünün Latin’den, Arap’tan ve Maronit’ten bir farkı olamaz!..’’Yani Kıbrıs Türk Halkı Ata yadigarı kendi topraklarında sadece azınlık hakları ile yaşayabilir!..Böyle bir adaletsizlik ve haksızlık olabilir mi?..Bu yaşam biçimini Kıbrıs Türk’ü kabul eder mi?..
Biz ‘’ Kıbrıslıyız!..’’ diyerek Rum’a teslimiyetin bir parçası olarak hareket edenler için şu anda yaşamış oldukları K.K.T.C’i Devleti bir şey ifade etmeyebilir!..Onlar Rum dostları ile birlikte iç , içe yaşamanın hayalini de kuruyor olabilirler!..Ama Makarios’un ‘’ Biz bir devlet meydana getirdik bir Millet değil!..’’Söylemini unutmamalıdırlar!…Çünkü tercih edecekleri bu yaşam biçimi kısa bir süre sonra onların kabusu olacaktır!..Tıpkı daha önce kurulan Kıbrıs Cumhuriyetinde yaşananlar gibi!..
Aslında şu anda çözümü teslimiyette, yaşam tercihlerini de Rum’a biat etmekte görenlerin yapacakları en doğru seçim; Güneye göç ederek orada yaşamlarını sürdürmeleridir..Hiç olmazsa K.K.T.C’de yaşamayı istemeyen bu ayrık otları kendiliğinden temizlenmiş olur ve Kıbrıs Türk Halkının özgürlüğünün ve egemenliğinin mücadelesi daha güçlü savunulur..
Zaten bu konuda iktidardaki CTP-ÖRP hükümeti yeni bir yasa ile 1974 öncesinde Güneyde bıraktıkları malını, mülkünü ve arazisini almak isteyenlere bu hakkı tanımanın önünü açacağını beyan etmiştir!..Çok kurnazca hazırlanacak olan bu yeni yasanın, adada iki halkın kendiliğinden birleşebilmelerini hedeflediği çok açıktır!..Bu yolu tercih edecek Kıbrıs Türk Halkının tek yapacağı şey 1974 sonrası eşdeğer mal yasasına göre devletine güvenerek aldığı her şeyini Rum’a iade edilmek üzere bir imza atacaktır!..Peki böyle bir yasa çıkarmaya hazırlananlar Rum’un el koymuş olduğu Türk’lere ait arazileri mal ve mülkleri ya da bedellerini geri almayı garanti etmiş midir?..Yoksa Annan tuzak planında olduğu gibi henüz varlığı bile olmayan ve kurulacak olan uluslararası bir komisyonun oluşturacağı hayali bir para havuzunda toplanan Avro’larla mı bu bedeller ödenecektir?..
Son 5 yıldır Kıbrıs Milli Davamızda yaşanan bu aymazlıklar, teslimiyet tuzakları ve teslimiyet senaryolarına rağmen hala Rum’lar ve arkalarında ki dünya devleri istediklerine ulaşabilmiş değillerdir!..Türkiye’nin ön cephesi olan Kıbrıs’ta her şeye rağmen Türk Milleti direnmeye devam etmektedir..Çünkü bu sevr dayatmacıları Türk Milleti’nin Milli Davalarına olan bakışını, tutkusunu çözememişler ve dize getirememişlerdir..
1 Temmuz 2008 Tarihinde Rum lideri Hristofyas ile görüşmelere başlayacak olan Sn Talat’ın unutmaması gereken bir değil üç şey vardır!..
Birincisi halen K.K.T.C Devletinin Cumhurbaşkanı olduğudur!...İkincisi uluslararası anlaşmalar gereğince Kıbrıs Türk Halkının güvenliği ve garantörlük hakkı Türkiye Cumhuriyeti Devletine aittir..
Üçüncüsü ve en önemlisi; ‘’ Vatan bellenen o topraklarda’’ Barışın en büyük teminatı olarak Türk Silahlı Kuvvetleri bulunmaktadır..Kim ne derse desin ‘’ Mehmetçiğin o muzaffer süngüsü vatanın hudutlarında bir güneş gibi parlamaktadır..’’İşte en korkulan sey, bu güneşin Kıbrıs topraklarında sonsuza kadar var olacağıdır!.
Hükümetler ve siyasiler gelip geçicidir..Önemli olan milletin benimsediği ve adına da Devlet politikası denen çizgilerdir..Kıbrıs Milli politikamızda bu çizgiler vatan evlatlarının kan ve can bedeli ödenerek belirlenmiştir..Bu politikaların çevrelediği çizgilerin içerisinde kalan topraklara ‘’ Vatan ‘’ denmiş ve üzerine de Şehitlerimizin kan rengini taşıyan Şanlı Bayraklarımız dikilmiştir..
Kahraman Kıbrıs Türk Halkına anasının ak sütü gibi hak olan K.K.T.C Devletinin çevrelediği bu vatan topraklarından vazgeçilebileceği, 25 yıldır yaşayan devlet olgusunun feda edilebileceği yetkisi hiçbir makama ve temsilcisine verilmemiştir!...
Kendi Halkına danışmadan, sormadan sadece ben hükümetim; hükmederim düşüncesi ile hareket edenlerin ‘’ Federal Birleşik Kıbrıs Cumhuriyetini ‘’ hedefleyenlerin Rum’lar ile işbirliği yapması ve müzakerelere bu zemin üzerinde başlaması asla kabul edilemez..
Artık Kıbrıs Milli Davamızda kimilerine göre yolun sonuna gelinmiştir!..Ama bu yolun ne zaman nasıl ve nerede biteceğine Türk Milleti ve onun ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk Halkı karar verecektir. Bu karar verilmeden önce unutulmaması gereken tek bir şey vardır!..O da Kıbrıs Türk Halkının 34 yıldır özgürce, egemen olarak, barış ve huzur içinde yaşadığı vatandır..
Sadece Türkiye tanımış olsa dahi bu vatanın adı: K.K.T.C’dir..Bu durum Kıbrıs Türk’ünün göz ardı edemeyeceği tek gerçektir..
Sevgili Kıbrıs Türk Genci:
Türk Milletinin Milli Davaları söz konusu olduğunda; ‘’ Sabrın bittiği yerde, Türk’ün sabrı yeniden başlamıştır.’’ Bu sabır uluslar arası camiada sana tanınmayı da kazandıracaktır..
Unutulmaması gereken en önemli şey; ‘’ Vatanın Yoksa!..’’ Senin de Kıbrıs adasında kendi öz kimliğinle bir daha asla olamayacağındır!...

ATİLLA ÇİLİNGİR..
 

BURLAHATUN

Yasaklı Üye
Katılım
21 Tem 2008
Mesajlar
5,116
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Konum
TÜRKİYE
Sevgili Kıbrıs Türk Genci:
Türk Milletinin Milli Davaları söz konusu olduğunda; ‘’ Sabrın bittiği yerde, Türk’ün sabrı yeniden başlamıştır.’’ Bu sabır uluslar arası camiada sana tanınmayı da kazandıracaktır..
Unutulmaması gereken en önemli şey; ‘’ Vatanın Yoksa!..’’ Senin de Kıbrıs adasında kendi öz kimliğinle bir daha asla olamayacağındır!...

ATİLLA ÇİLİNGİR..

Görüşlerinize yürekten katılıyorum.Kıbrıs'taki TÜRK gençlerini milli bilinç içerisinde yetiştirmeli, gemişte yaşananlar asla unutturulmamalı ve devletlerine bağımsızlıklarına sahip çıkmalılar.Son 50 yılı yaşayanların hatıraları görüşleri mutlaka filme alınıp sık sık toplantılarda gençlere gösterilmeli bence...1974 ten beri uygulanan eğitim politikaları da gözden geçirilmeli...Gençlerin bazılarının milli bilinç içerisinde davranmayışlarında yetişkinlerin ve de yöneticilerin sorumlu olduğunu düşünüyorum...Saygılarımla.
 
Üst