VATANSIZLAR!..
Geçtiğimiz günlerde Lefkoşa’nın Türkiye Büyükelçiliği önünde bir protesto gösterisi yapıldı!.. K.K.T.C’de polislik sınavlarının sonuçları bahane edilerek yapılan bu protestoyu ekranlardan izlerken çok üzülmüştüm..Vatanının ekmeğini yiyen, özgürce havasını soluyan, ayak bastığı topraklarında her türlü imkandan faydalanarak kimliğini taşıyan; yeri geldiği zaman hak ve hukuktan dem vurarak vatandaşlık haklarını savunan bu bir avuç kendini bilmez, kafadan bacaklının gerçekleştirdiği bu eylem gerçekten de içimi çok acıtmıştı..
Malum çevrelerce planlanan ve eylemi yapılan bu protestonun ardında ki güçler artık herkes tarafından bilinmektedir..Hedefleri Birleşik Kıbrıs olup bilerek ve isteyerek Rum’a hizmet etmektedirler!..Elçiliğin önünde açmış oldukları pankartta yazan: ‘’ Askersiz Lefkoşa-Askersiz Kıbrıs ‘’ifadeleri, Rum Lideri Hristofyasın çözüme ulaşabilmek için ne önemli şart olarak öne sürdüğü ‘’ Türkiye’nin Garantörlüğünden vazgeçilmesi ve Türk Askerinin adayı terk etmesi’’ ile uyumludur!..Ama bu haddini bilmezlerin daha da ileri gittikleri bir husus vardır ki!.. O da, topraklarında yaşamayı sürdürdükleri K.K.T.C’yi kukla bir devlet ve Türkiye’nin uydusu olarak görmeleridir!..
Tüm bu yaşananlara baktığınızda sanki Rum’lar ellerinde protesto pankartları ile K.K.T.C sokaklarında eylem yapmaktadırlar!..Türkiye’yi işgalcilikle suçlayarak adayı terk etmesini istemektedirler!..
Eğer K.K.T.C Türkiye tarafından işgal edilmiş olsa idi!..Vatandaşlık haklarının eşit bir şekilde yasalarla korunduğu bu ülkede böyle bir protesto eylemi yapılabilir miydi?..Kimler tarafından güdüldüğü belli olan bu kendini bilmezler grubu böyle bir eylemi Türkiye Büyükelçiliği önünde yapabilir miydi?..
Rum Akel partisi ve onların Türk düşmanı yöneticileri ile dirsek temasında bulunan ve iktidardaki CTP-ÖRP yönetiminin sessizce izlediği bu AB maşaları, ceplerine doldurulan Euro ve Dolarlarla benzeri eylemleri yapmaya devam ederek ülkedeki insanlarımız arasında parçalanmalar yaşandığı görüntüsü ile dünya kamuoyuna mesaj vermenin peşinde olacaklardır!..Rum’ların yıkamış oldukları o kuş beyinleri ile onlar sadece almış oldukları talimatları yerine getirir ve ellerine verilen paçavralara yazılan yazıları taşırlar..Türkiye ve Türk Askeri onlar için hiçbir şey ifade etmez!.. Tıpkı kendi yaşadıkları devlet ve vatan topraklarının ifade etmediği gibi!..
Çünkü onlar vatansızdırlar!.. Vatanın ne demek olduğunu, Ay Yıldızlı Bayraklarımızın ne anlama geldiğini, gerektiğinde vatan ve bayrak uğruna seve, seve ölüme gidilebileceğini de bilemezler!..Onun için T.C Büyükelçiliği önünde yapılan bu protesto eylemini bu şekilde yorumladığımda üzüntüm az da olsa hafifledi..Hele, hele 3 gün önce bu utanç verici eyleme karşı yapılan ‘’ Mehmetçik ve Mücahit el ele ‘’ yürüyüşünü izleyince, o vatan sever kardeşlerimle onur duyarak işte bu, işte Yavru Vatanın gerçek sahipleri bu cesur yürekler diye haykırdım..Sevinç ve gurur göz yaşlarım o acıyan yüreğime su serpti..Sağ olunuz eski dostlar, silah arkadaşlarım, genç dostlarım, mücahide bacılarım, kahraman gazi kardeşlerim sağ olunuz. O vatan topraklarına emanet ettiğimiz Şehitlerimizin ruhunu rahatlattınız halkımıza moral verdiniz..Selam olsun sizin vatan sevgisi dolu yüreklerinize..
Vatan sevgisi denince, bu sevgi dile gelince sizlerle Kasım 2006 da yayınlanan; ‘’Elveda Kıbrıs Ama Bir Gün Mutlaka‘’ isimli kitabımdan bir bölümü paylaşmak istedim:
‘’ O sabah portakal ve limon ağaçlarının çiçekleriyle bezenmiş bu topraklardan, bahar mevsiminin kokusu her yanımızı kaplamıştı. Günün son ışıkları ile kaybolan bu muhteşem tablo, yerini yasemin kokularıyla dolan Beşparmak dağlarının mor menekşe renkli görüntüsüne bırakıyor ve gecenin çöken karanlığı 31 yıl önce Kıbrıs’ta yaşadığım tarih sayfalarını geri getiriyordu. Ya benim yaşadıklarımdan önce yaşanan gerçekler!..Hasretle, acıyla, kanla, kinle yaşanmış hayatlar, yok olup giden bedenler ve hayaller. İnsanoğlunun dünyamıza ektiği bu savaş tohumları bu coğrafyada varlığını her dönemde hissettirmiş ve zaman kavramını her seferinde sil baştan yaparak, ülkelerin ve insanların yaşam çizgileri ile adeta alay etmiştir. Gerçek olan nedir? Zaman mı en adil yargıçtır? Yoksa insan mı? Sonuçta insanoğlunun mantığı mı yoksa tarihin mantığı mı galip gelecektir?..
Kıbrıs adası var olduğu sürece, bugüne kadar yaşananlar gelecekte de aynen yaşanacaktır!..Çünkü bu küçücük ada parçasında, medeniyetlerin, dinlerin ve milli güçlerin çatışması yaşanmıştır. Halen de yaşanmaktadır. Aslında insanlığın bir türlü kavrayamadığı gerçek, bugüne kadar yaşadığı ve sebep olduğu savaşlardan, insanlık onurunun yok edilmesinden, yoksulluktan, açlıktan, kısacası kendi kendini yargılayamamasından doğan, alamadığı ve çıkaramadığı derslerdir..
‘’ Yine çok uzaklardan derin bir ses geliyor… Bu Anadolu’nun yanık sesine benzeyen bir ağıt sanki!..Gittikçe kuvvetlenen bu tok ses, Beşparmaklardan esen rüzgarın sesiyle birleşerek, unutulan bir makamın ve o makamın çoktandır söylenmeyen dizelerini hatırlatıyor bu Gazi Topraklara…
‘’ Mehmet’tir adım bilinir şanım, helal olsun bu vatana kanım, sen hakkını helal et al bayrağım. Bu can sana feda olsun..’’
Biz, Albay Karaoğlanoğlu!
Biz, Üsteğmen Tombul!
Biz, Er Çelik!
Biz,Çavuş Ceylan!
Biz,Yarbay Kuru!
Biz, Mohaç’ız!
Biz, Kosava’yız!
Biz, Çanakkale’yiz!
Biz, Dumlupınar’ız!
Biz, Sakarya’yız!
Biz, Anadolu’yuz!
Biz, KIBRIS’IZ
Biz, Mehmetçik’iz!
Biz, Harbiyeli’yiz!
Bizler, Milletin ta kendisiyiz!
Biz, Milletiz!
Bizleri ümmetlikten kurtararak millet yapan Büyük Atatürk’ün ve bu kutsal vatanın yılmaz bekçileriyiz!
İçimizden bazıları gaflet ve delalet ve hatta ihanet içinde bulunabilirler! Ama bunun çaresi damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur!..’’
Onun içindir ki Türk Milleti en sıkışık olduğu dönemlerde çepeçevre düşman işgali altında dahi pes etmeden vatan bellediği topraklardan asla vazgeçmemiş ve düşmanını yenilgiye uğratarak Ay Yıldızlı Bayrağımızın altında hür ve egemen yaşamanın onurunu yaşamaya devam etmiştir.Milletimizin ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türk Halkı da yaşanan bu kritik günlerden yüzünün akı ile çıkmasını başaracak kararlılıkta ve güçtedir..
Çünkü onlar da son dönemde gaflet ve delalet içerisinde bulunan bazı Vatansızlara!..En büyük dersi Vatan topraklarına sahip çıkarak vereceklerdir.
Bunun en önemli sınavı 19 Nisan da yapılacak seçimlerdir..Bu seçimi vatansızlar değil vatansever Kıbrıs Türk Halkı kazanacaktır..
Atilla ÇİLİNGİR.