Cevap: Yabancı Hayranlığı ve Ruhban Okulu Hakkındaki Planlar
Sen Dünyanın Çatısında Doğdun.
Dik başın , sert bakışın ondandı.
Mert doğdun anandan mert.
O çağlarda analar mert doğururdu.
Düşman öldürür,
av avlar, kuş kuşlardın
ötüken ormanları yatağın
Tanrı dağları yaylağın
orhun nehri sulağındı.
At üstünde ok gezler,
çeri olup cenk eder,
sonra ad alırdın atalarından.
Törene hizmet etmedikçe,
ülküne katkıda bulunmadıkça,
selengayı atla geçmedikçe,
düşmanı titretip, dostunu güldürmedikçe
ad alamazdın atalarından.
Senin ataların
düğün etti kavgalarda
akınsız , kavgasız günleri gün saymadı.
Bir zaman düşmana dehşetinden set çektirdin.
Zaman oldu, önünde papalara diz çöktürdün.
Yıllar yılları izledi
töreni terk eder oldun
atanı saymaz , öteni görmez oldun.
Bırak örflerini , kökünü bilmez oldun.
Gün geldi evdeşini obandan almaz oldun.
örgüledin saçların , kokular sürdün yüzüne,
ipeklere büründün hep , börkünü giymez oldun.
Hakimdin, tutsak oldun .
Çok sürmedi tutsaklığın ,
bastın çin sarayını kırk yiğidinle .
ötüken'de Kürşat iken ,
sigenfu'da ölmez oldun .
Yıllar süre geldi berilere
bir sabah
tarih sayfalarından kolay silinmeyeceğini
ve cihan tarihine Türk'ün ölmezliğini
kılıcınla tescil ettin .
Bir ova şafakla birlikte
islam'ın ruhi ile şereflen muzaffer gazilerin
zafer neşideleriyle inlerken
diz çöküp önünde haçlı senin
tekbir sesini dinledi .
At üstünde ok gezleyip dolaşan
başı fırtınalı Türk,
düşmanı koyun sayıp
kendini kurt bilen Türk,
bazen mevlana olup ney'i ile birlikte ağladı,
bazen yunus olup yüreğini aşk uğruna,
parça , parça dağladtı.
Işte o gün , bu gün
islam ahlak ve ruh'i ile
Türk'ün ırk'ı hasret ve gururu yoğrulup
birbirini perçinleyip,
müstesna bir hürriyet çıkarmıştı ortaya.
Bu müsnesta hürrriyetin sahibi müslüman Türk
yeni bir devletin temelini atıyor,
yeni bir doğuş müjdeliyordu,
yeniden doğuşun muhteşem oldu.
Bir ova'dan söğüt derler bir yerde,
cihangir bir devlet çıkardın
han'ları kimi karadan gemi yürütüp
çağ açtı çağ kapadı bir elde,
kimi çaldıran demedi, mısır demedi,
kaptı üç hilal'ı savaştı çölde.
Kimi zigetvarlar tayin ederken,
kimi'de lale bahçelerinde defi gam edip
kaplumbağa sırtında devlet mumu söndürdüler.
Bu mümbal üzere harcadın yıllarını.
Bir zaman daha geçti
Türklük öldü dediler !
Plevne önlerinde bir destan yazdın,
baktılarki ölen türk'lük değilmiş.
Biraz daha beklediler,
bir kaç yıl daha geçti aradan.
Hasta, hemde ölümcül hasta dediler
varıp yurdunu pay edelim dediler
geldiler kavim, kavim
mondoros dediler , serv dediler
ölmez ırk'ı öldü bilip , sönmez ruh'u söndü bilip,
Türk esir oldu dediler.
Önlerine islamın
şahadet şerbetini içmek arzusuyla,
Türk mucahitleri çıktı, bir şamar daha yediler.
İşte bu kavmin çocuğusun sen.
Eeeeyyy ebet müddet devletin ,
ebet müddet savaşçısı söyle şimdi
neden böylesin ?
Görüleni söylemeye dil varmaz
ne mümkün bilineni yazmak
kalem varmaz, el varmaz.
Madde'de ve mana'da nasıl küçülmüşüz,
basra'dan , anadolu'ya kadar olan yerleri
nasıl sekiz günde terkedip gelmişiz.
Rumelide olanları anlatmaya gönül el vermez,
neden, bunlar neden?
Ve en acısı
bunları sessizce sineye çekmek neden !
Neden bu aşağılık duygusu , bu zillet neden !
Neden bu hafıza noksanlığı ,
neden bu unutkanlık
ne zaman bitecek
başkalarının ninnisiyle başladığın bu uyku ?
Eğer uyumuyorsan ses ver !
ölümüsün,
ölümüsün Türk oğlu..