Gidiyorum;
onaylanmış pasaportum,
desene
artık gurbetçilerden biriyim...
Bir başka geliyor
bugün
havanın kokusu,
bir başka geliyor
bugün
ailemin kokusu.
Yüreğim buruk,
yok vedalaşcak kimsem,
ailemden başka.
Onlara da
söyleyemedim bir türlü,
nasıl
kabul edecekler bunu??
Hayat
denen şey ne garip,
bir varmış bir yokmuş
misali,
daha düne kadar,
sevgi selinde yüzerdim ,
deselerdi ki;
Bir gün,
sende tadacaksın
gam,
tasa,
kederi...
Yoldaş bileceksin
özlem, hasreti...
Güler geçerdim
bu insanlara,
önce düzenimi kaybettim,
sonra hayallerimi,
derken
hedeflerimi umutlarımı,
vede İsmimi...
Baş yaslıyacak ,
bir omuz ararken,
dost bildiklerimi.
Saymıyacağım bile
aşkım dediğim yalancıyı,
mum alevinin
cılız ışığında,
bir tek inancım kaldı...
Hayatım
vedalarla doldu taştı,
Rüzgarın savurduğu
bir yaprak misali,
Ordan oraya
savruldum durdum
Ve yine gidiyorum,
ama bu seferki
başka,
diğerlerinde
dönüp geliyordum
bir şekilde.
Bu sefer
istesemde
geriye dönemem.
Yüreğim kavrulacak
vatanımın hasretinden ,
yüreğim
parça parça olacak
babaocağının özleminden
biliyorum.
Ama
yok ki başka çarem,
her yolu denedim...
diyar diyar gezdim,
Ama
hep karşıma
yok olmuş hayat çıkıyor...
Artık
burda yaşam
yok bana ,
yoruldum artık ,
tutduğum dalın
elimde kalmasından,
çölde kaktüs aramaktan,
insanların
soru işaretleriyle
bakmalarından.
Bir kurşunda
bitirmeyi bile düşündüm
herşeyi,
Ama
buda çözüm değildiki,
Son çare
bu yolculuk
cennet vatanımdan
onbinlerce km öteye,
yalnızlığa yolculuk...
Bugün
gidiyorum,
anonsu yapılan uçak
benim uçağım,
artık pasaportu
onaylatma vakti.
Uçağa doğru
gidiyorum,
Ne gariptirki
ilk defa kimseye
sarılmadım
veda etmek için ,
Oysa
bizim vedalarımızda
sevgi olurdu,
sarıldıkmı ;
bir daha
ayrılamazdık.
Bir ara
herhangi birine
sarılasım geldi.
Böyle
vedalara alışkın değildim.
Uçağın
kapısına geldiğimde
dönüp geriye baktım,
ne sallanan bir el
vardı
nede bir mendil.
Hostesin
sesiyle irkildim,
Sımsıcak
içten gülümseyişini
gördüm.
Gülümsedim;
’ En azından
gözyaşı yok ’
dedim...
--©Firari--