Yaralı Hayvanlar, Daha Saldırgan Olur !!!

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
YARALI HAYVANLAR, DAHA SALDIRGAN OLUR !!!


Evet değerli okurlarım. Rum liderliğinin kodamanları panik atağa uğratılmış. Hrisosdomuz’u, Hristo’su, Stefanu’su, Kiprianu’su, Fotiu’su; efendim Şilluris’i, Omiru’su, Panayotus’u ve bu azılı faşist milletin daha bir çok Yanni’si, Dora’sı, Hristallu’su; - ve, tabii emperyalist sülükler - koro halinde ‘işlerin yokuşa sürüleceğinden’ kısacası yandıklarının resmi olduğundan kan bağır; sitem şikayet etmekte; ve, haliyle yeni oyunlar, yeni tuzaklar icat etme yolunda... Ellerine göre buldukları Talat’tan bile hoşnut olmayıp şikayet etmekte iken, şimdi UBP’nin tek başına iktidar olması onlar için bir kabus. Haliyle, kolay av olarak gördükleri ve zaten sözde barış yanlısı ve Hristofyas ile aralarındaki ‘bağ’ ve geçmişteki anlaşmalarını göz önünde bulundurarak ve haliyle diledikleri yola kolayca sokulabilineceği için illaki de emperyaller ve bazı malumlar tarafından makama getirilmiş Talat’ın elinin şimdi zayıflayacağından; artık diledikleri gibi taviz koparamayacaklarından.. Efendim işlerin yokuşa sürüleceğinden ve kısacası bizi teslim almanın ve ebedi emelleri ENOSİS’i gerçekleştirmenin o kadar da kolay olmayacağından panikliyor bu, insan kanı emici sülükler de; ve yalan yaygaracı gavuroğulları da...

Ancak bunlarda düzen de, tuzak ve Bizans oyunu da çok. Bunlar; olumlu veya olumsuz; ortaya çıkan her durumu; hatta kullanılmış her kelimeyi bile kendi çıkarları doğrultuya sürmesini; kendi yararlarına çevirmesini çok iyi bilen usta bir illet, pardon millet.. Haliyle, şimdi hükümetin değişmesiyle rehavete girmenin; rahatlayıp yan gelip yatmanın zamanı değildir. ABD ve AB’nin; Rum-Yunan ve müttefiklerinin dürtülerinin, baskılarının; şantaj ve aba alıtndan sopa göstermelerinin daha da artarak yoğunlaşacağının bilinciyle hareket etmek; temkini ve tedbiri elden bırakmamak, dik durmak zorundayız. - Nitekim RTE tehditlerini savurmağa başladı bile!!! - Rum-Yunan’ın ne kadar kurnaz ve sahtekar olduğunu; ABD ve AB’nin bu adayı ne kadar çok istediklerini bir an bile aklımızdan çıkarmamalı; sıkı oturmalıyız.

Arkasına AB ülkelerinin hemen hepsini de alarak, Kıbrıs sorununun hala ‘işgal’ yüzünden olduğunu; bu güzel adanın ve ‘güzel insanlarının’ bu yüzünden bölündüğü yalanlarını pompalayarak ve ‘Kıbrıslıları’ (!) yine eskisi gibi (!) birleştirmek için yaygara yapmakta, yardım istemekte. Ancak ABD, AB veya üyeleri; Kıbrıs sorununun 1974’te başlamadığını; daha 1950’lerde ENOSİS için başladığını pek ala bildikleri; ve adanın Kuzey-Güney olarak BM ve AB’nin denetiminde oluşturulduğu halde; Kıbrıs gerçeğine değil; Hristofyas’ın, Kilise’nin veya diğerlerinin yaygaralarına inanmaktaki ısrarları; aslında Rum’a inandıklarından da değil; işlerine öyle geldiğindendir. Yoksa, kendilerinin de onaylamış olduğu; hatta üyelerinden İngiltere’nin de Türk ortaklı Kıbrıs Cumhuriyeti’ne garantör olduğu 1960 Londra Zürih Antlaşmaları sonucu kurulmuş cumhuriyeti, Türk ortağına katliamlar ve soykırım uygulayarak yıkıp, kurdukları Elen cumhuriyetini; adanın tek meşru cumhuriyeti olarak tanımaktaki ısrarlarından maada; kendi yasalarına da aykırı olmasına rağmen; apar topar AB üyesi yaparlar mıydı? RTE’nin Ek Protokolü imzalaması için: “Kıbrıs konusunun artık Türkiye’nin önüne konmayacağız...” yalanını söylerler miydi? Vermiş oldukları her sözden dönme şerefsizliğine tevessül ederler miydi? Bu istavrozu, kanı bozukların ne yapmak istedikleri apaçık ortada iken; bunlardan hala medet umarak; önerilerine inananlara BEN İNANMIYORUM!!!

Demokrasi ve insan hakları denince mangalda kül bırakmayan ama bu hakkı Kıbrsı Türküne tanımayan ama şimdi bize yalandan dostluk gösteren bu üç kağıtçılar, Rum-Yunan bize dünyanın gözü önünde soykırım uygularken uzaktan seyerder miydi? Ve üstüne üstlük, katliamlara, soykırıma baş kaldırdığımız; direndiğimiz ve tükenmediğimiz için bize ‘aç kalıp geberiniz’ der gibi ambargo uygular mıydı? N’oldu şimdi? Bu muhabbet de neyin nesi????

Şimdi kelime oyunlarıyla, tuzak öneriler, planlar ve paralar çalışmayınca; bu sözde anlaşmalardan; gerek TC’nin sözde AB üyeliğinden veya buradaki sözde anlaşmalardan zırnık kazanıyormuşuz gibi; sürece zarar vereceğimiz ve kaybedecek biz olacağımız ve sözde AB üyeliği korkutmalarına baş vurmakta! Yemezler........

Haliyle kendimizi ve siyasetimizi; bu dürtülerin, bu saldırıların, dayatma ve baskıların katlanarak artacağına inanarak hazırlamalıyız. Çünkü ‘ZOR’ dedikleri; sadece Rum-Yunan’a ve diğer kanı bozuklara mahsusdeğil; bu işin, bizim için de zor, hatta daha da zor olacağının bilinciyle hareket etmek; egemenliğimize ve devletimize de, Cumhuriyetimize ve 1960 Londra Zürih Antlaşmalarında kazandığımız tüm haklarımıza da sahip çıkarak masaya oturmamızın; aksi halde OSMOSİS yoluyla tüketileceğimizin bilinciyle hareket etmemizin şart olduğunu unutmadan hareket etmeliyiz. Ve, yaralı bir hayvanın daha da saldırgan olduğunu biliriz. Ve, UBP’nin tek başına iktidar oluşundan; fena halde yaralanmış olan çok! Ona göre!!!!!!!
 

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
Cevap: Yaralı Hayvanlar, Daha Saldırgan Olur !!!

"Kıbrıs Yunan adası olamaz" diyenleri milliyetçilikle, gericilikle suçlayan bu Yunan lobicileri (ne yazık ki bu kişilerin nüfus cüzdanlarında Türk yazıyor) her ne hikmetse Yunanistan'daki her kesimin sağcısı - solcusuyla, dindarı - dinsiziyle, iktidarı - muhalefetiyle, askeri - asker karşıtıyla hepsinin tek bir ağızdan "Kıbrıs Yunan adasıdır ve tamamen Yunan adası olmadan huzur bulamayız" diye tek ses, tek nefes olmaları karşısında niye sessiz kalıyorlar? Niçin onları ırkçılıkla, geri kafalılık ve milliyetçilikle suçlamıyorlar? Enosis emelleri ırkçılık değil de nedir? Aslında ne Yunanistan'da, ne Kıbrıs Rumları'nda, ne de diğer ülkelerde bir kabahat yok. Çünkü onlar davranmaları gerektiği gibi davranıyorlar ve yapmaları gerekenleri yapıyorlar. Başarılı da oluyorlar tabi ki kendini bilmez bazı Türkler sayesinde. Zamanında daha fazla bir şekilde kenetlenmiş olsaydık,sadece 1-2 çapulcu konuşurdu. Şimdiki zamana bakın. En az 20 kişi lafını rahatlıkla çekinmeden söylüyor. Bir yandan insanın sinirini bozuyorlar, bir yandan da insana tatlı bir tebessüm veriyorlar. Etekleri zil mi çaıyor dersiniz? Ne güzel işleri tıkırında gidiyordu. Nerden çıktı bu Eroğlu? diyorlar.

"Kıbrıs'ı verelim kurtulalım; biz haksızız, biz kötüyüz, toprakla bir şey olmaz, önemli olan gelir durumumuz, halklar arasında kardeşlik, barış önemli" diyen sayın köşe yazarlarımız... Hani nerdesiniz? Bakın sizinkiler sinirlenmiş. :)

Yazınız için çok teşekkür ederim Seyyan Hanım.
 
Üst