Yeni Dünya Düzeni-1

hazaryalı

-Otağ Hanı-
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
0
Puanları
0
KOMPLO TEORİLERİM YOK! AMA KOMPLOLAR HAKKINDA TEORİLERİM VAR (Antony Summers)

Küreselleşme(Globalizasyon)=Yeni Dünya Düzeni= Gizli Örgütler

Dünyanın kuruluşundan beri insanlar, sosyal sistemler içerisinde, belirli bir güç arayışında olmuşlardır.
Belirli sosyal sınıflarda ve özellikle 16-18 nci yy.dan sonra, yönetici sınıfın teşkil ettiği üst burjuvazideki belirli mevkilerin dağılımı arz-talep dengesine uygun olmaya başlamıştır. Bunun yanı sıra, daha açık görüşlü düşünceye sahip olan insanlar, kilise ve din baskısı karşısında da farklı örgütlenmeler içine girme ihtiyacı duymuşlardır. Bu yüzyıllarda; eski ezoterik gizli cemiyetlerin töreleri ve yöntemleri kullanıldığı gibi zamanla ortada bulunan pastadan alınan pay küçüldüğünde yönetici ve üst sınıf içerisindeki insanlar arasında; klüpçüleşme, örgütlenme ve farklı bir güç arayışına yönelerek gizli örgütler kurma yarışı ortaya çıkmaya başlamıştır.
Aslında gizli örgütlerin varlığı; büyünün ve ayinlerin yapıldığı çok eski dönemlere kadar gider. Bu kapsamda pek çok gizli örgütün kuruluşu, Mısırlılar ve Mezopotamyalılar zamanına ve hatta Sümer ile Akadlar’a kadar uzanmaktadır. Ama gizli örgütlerin temel çıkış noktası, din ve tanrının bütünleşmesi çabasında yatmaktadır. Bu nedenle ilk gizli örgütleri oluşturanlar; şamanlar, rahipler ve ruhban sınıfı olmuştur. Mithraizm, Kabalizm, Sufizm, Batıniler (Hasan Sabbah’ın cemiyeti), Tapınak ve Malta Şövalyeleri, Gül ve Haç Örgütü ve daha yüzlercesi Mısır, Mezopotamya ve Ortadoğu’daki; inanç, sembolizm ve ritüellerle yoğrulmuşlar ve birbirlerinden etkilenerek Rönesans dönemine kadar ulaşmışlardır. Bu etkileşimleri nedeniyle zaman zaman karşı karşıya geldikleri gibi zaman zaman da işbirliği yapmışlardır. Bu nedenle; bu gizli örgütleri ve ilgi alanlarını kesin sınırlarla ayırmak mümkün olmamaktadır. Ayrıca bir kişi birden fazla örgüt üyesi olabilmekte ve bu durum işi daha karmaşık hale getirmektedir.

Bu gizli örgütlerin önemlilerinden olup kendilerinin veya uzantılarının günümüzde de dünyanın kaderini etkileyen bazıları kısaca şöyledir:

TAPINAK ŞÖVALYELERİ:
image001nk2.jpg


“Hugues de Payen” adlı soylu bir şövalye ve sekiz arkadaşı tarafından 1119 yılında kurulmuş olan bu tarikat; Troya Konsülü tarafından 1129 yılında, “İsa’nın Fakir Şövalyeleri ve Süleyman Tapınağı Tarikatı” adı ile resmen tanınmıştır. Bu tarihten sonra Tapınak Şövalyelerine katılım hızla artmış olup üye olabilmek için; kilise karşısında fakirlik yemini etmek, bekaret ve kiliseye itaat etmek başta gelen kuralları idi. Kuruluş amacı; hac görevini yerine getirmek için Avrupa’dan Kudüs’e giden hıristiyan din adamları ile diğer hıristiyanların güvenliğini sağlamaktır. Hıristiyanlık açısından başarıları nedeni ile 1139 yılında Papa İnnocent tarafından bağımsızlıkları verildi. Fakat Krallar ve soylular bu durumdan memnun kalmamışlardı. Çünkü, Papa tarafından verilen bu bağımsızlığın yanı sıra Tarikat Şövalyeleri toprak ve toprak kirası alma haklarını da kazanmışlardı. Böylece zenginleşen, tarikat, kuruluş amaçları doğrultusunda; Anadolu’da ve Kudüs civarında kaleler inşa ederek duvarcı ustası anlamına gelen ilk masonik faaliyetler ile Arapça öğrenip, daha önceden Arapça’ya tercüme edilmiş olan eski Yunan eserlerini de okumaya başladılar. Bu kapsamda; hermetizm, büyü, alkemi(simya) ve bilimle de uğraşan bir alt kültür oluşturdular.
Zaman içerisinde, soyulmaktan korkan hacılara yardımcı olmak üzere, onların değerli eşyalarını muhafaza ederek ilk “seyyahat çekleri”ni kullanmaya başladılar. Doğal olarak kıymetli evrak sayılan bu kağıtlarda bazı özel işaretler kullandılar ve bu kağıtlardaki özel işaretler yüzyıllardır bölgede etkisini sürdüren ezoterik akımlardan etkilendi ve onların alt kültürleri ile bütünleşti. Bu şekildeki bankerlik faaliyetleri ve elde ettikleri diğer haklar nedeniyle hızla zenginleşip Avrupa’daki krallar ve kilise üzerinde baskı unsuru olmaya başladılar.
Ritüellerinde söylenenler yazılı bir kağıttan okunmayıp sözler ezberleniyor ve ne yaptıkları belirsiz olduğundan kiliseye karşı ayaklanıyorlar şüphesi ile birlikte maddi imkanlarını Papa’nın hizmetine vermemeleri sonucunda 1307’de Papa Clement V’in emri ile bazı Tapınak Şövalyeleri geri çağrıldılar ve büyücülükle suçlanarak cezalandırıldılar. Daha sonra da büyük üstadları olan “Jaques de Molay” 1314’te benzer suçlamalar ile Paris’te kazığa geçirilerek yakıldı.
Bunun üzerine geri çağrılan diğer Tapınak Şövalyeleri İskoçya’ya kaçarak “Operatif Masonluk”u kurdular ve Anadolu ile Kudüs’teki kaleleri ve merkezleri ile haberleşmeyi devam ettirdiler.
Avrupa’da kalan diğer Tarikat Şövalye’lerinin daha sonraki yıllarda farklı örgütlenmelere gittikleri ve bu örgütlerden birinin de Rose Croix (Gül ve Haç) Örgütü olduğu iddiaları yaygındır.

GÜL VE HAÇ ÖRGÜTÜ (ROSE CROIX)
image001ah6.jpg


Almanya’da 1378’de doğan Rosy Cross; Anadolu’ya ve kutsal topraklara gitmiş ve 1484’te 106 yaşında iken ölmüştür.
“Rosy Cross Manifestoları” olarak bilinen üç eseri; simya, gizli bilim ve tıp ile uğraşan, kiliseye karşı olan bir gizli örgütün varlığından bahseder. Eserlerde masonik sembolizm ve dolaylı anlatım kullanılmıştır.
Leonardo da Vinci, Isaac Newton, Victor Hugo, gibi bir çok bilim insanı bu örgüte üye olmuştur. Örgütün tüm özellikleri masoniktir ve Tapınak Şövalyeleri ile ilişkileri olduğuna kesin gözü ile bakılmaktadır.
Daha sonraları ABD’ye masonluğu getirenler ile Benjamin Franklin’de Gül ve Haç örgütünün iç çekirdeğinden olup Fransız İhtilali ile ABD ihtilali’nde gelişen devrimci masonik örgütlenme bu örgüt ile iç içedir.
Gül ve Haç adının da birçok sembolik anlamı vardır. Ayrıca birçok yönü ve ezoterik işlevi ile “Kabalizm” ile iç içedir bu nedenle hem Yahudilerden hem de Tapınak Şövalyelerinden gelen bir gelenektir.
1623’te bu örgüt Paris’te çok yaygındır ve bazı üyelerinin görünür bazı üyelerinin ise görünmez olması, görünmez üyelerin şeytanla işbirliği yaptığı dedikodularını doğmasına neden olmuştur. Ashmole ve Lilly tarafından 1646’da Londra’da kurulan bir locanın temelinin, Hür ve Kabul edilmiş masonlar ile Tarikat Şövalyeleri tarafından atıldığı iddia edilmiştir. 17 nci yy’dan sonra Gül ve Haç örgütü, masonluktan daha gizli bir biçimde devam etmiş ve bir kolu “İlluminati”yi oluşturmuştur. Gül ve Haç örgütü o kadar gizlidir ki günümüzde devam edip etmediği resmi olarak bilinmemektedir. Ancak, 20nci yy başında “Okkült”, “Kara Büyü” ve “Satanizm” örgütünü kuran Aleister Crowley’in Gül ve Haç örgütünden olduğu iddia edilmektedir.. Bu kişinin, aynı zamanda Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası’nın büyük üstadlığını yapmış olduğu ve Skoç ritinde de 33ncü derece mason olduğu bilinmektedir.
Gül ve Haç Örgütü hiçbir zaman yok olmadığı gibi, 16 ncı yy.dan beri; Masonluğun, İllumminati’nin ve Skulls and Bones Society’nin (Kurukafa ve Kemik Örgütü) doğuşunda etkili rol oynamıştır. Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar resmi ve yasal bir dernek olmasına karşın ne İlluminati ne de Gül ve Haç Örgütü ortaya çıkıp kendilerini gösteren birer dernek değillerdir. Ama masonluğu; kendilerine üye bulabilmek için bir havuz olarak kullanırlar. Yani çemberler iç içedir. En içteki dairede ve çelik çekirdekte hangi ezoterik gizli örgütün yüzyıllarca etkili olduğu meçhul kalmıştır.

(DEVAMI VAR)
 

hazaryalı

-Otağ Hanı-
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yeni Dünya Düzeni-2

ILLUMINATI:


İlluminati, 1 Mayıs 1776’da Adam Weishaupt tarafından Almanya’da kurulmuştur. Weishaupt; hukuk profesörü iken masonik eğilimlere merak sarmış ve hükümete karşı olan yayınları nedeniyle 1786’da polis tarafından tutuklanmış ve ondan sonrada tamamen yeraltına inmiştir.
İlluminatinin daha sonraları çok güçlendiği ve 1833’te Yale Üniversitesi’nde General William Russel tarafından Skulls and Bones Society / SBS (Kurukafa ve Kemikler Örgütü) olarak kurulduğu iddia edilmiştir. Yani; SBS bir bakıma; Almanya’da kurulmuş olan İllumiati’nin ABD’deki devamıdır. İlluminati’nin Gül ve Haç Örgütü ile doğrudan ilişkisi olduğu bilinmektedir. Hangi ülkede birlikte çalışırlar, hangi ülkelerde farklıdırlar ve ayrılırlar bilinemez.
İlluminati; adını ve üyelerini inanılmaz bir sır gibi saklayan ve ölümcül bir kuruluştur. Bugün hemen hemen her ülkede mevcuttur. Kendi özel eğitiminden, töreninden ve alt kültüründen gelmeyenler bu örgüte kabul edilmezler.
ABD Başkanlarının pek çoğu bu örgüte ya üyedir ya da bu örgütten icazet alırlar. Bu gizli örgüte ihanet edenlerin cezası kayıtsız şartsız ölümdür. Bu nedenle İlluminati’nin NATO veya Gladyo ile ilişkisi olduğu sanılmaktadır.

KURU KAFA VE KEMİKLER ÖRGÜTÜ (SKULLS AND BONES SOCIETY / SBS)


kurufw2.jpg
Bir rivayete göre; bu örgüt 1832-33 yıllarında İlluminati’nin uzantısı olarak, William Russell ve Alphonso Taft tarafından ABD’ye getirilmiş olup merkezi Connecticut Yale Üniversitesinde olan çok gizli bir örgüttür. Kurucu bu iki kişinin, Haç ve Gül Örgütü ile de ilişkileri olması nedeniyle; İlluminati, Gül ve Haç, Trilateral Komisyon ve Dış İlişkiler Konseyi (Council on Froeign Relation / CFR) ile doğrudan ilişkileri vardır.
Bu örgüte girebilmek ancak davet ile mümkündür ve kabul törenleri (inisiyasyon) masonlarınkine çok benzer. Fakat bütün ritüelleri gizlidir ve kimse dışarıya bilgi sızdırmaz. İnisiyasyon törenlerinde denekler çırılçıplak soyunup bir tabuta girerler ve tabuttan çıkınca yeniden doğmuş sayılırlar. Birbirlerini tanımak için özel yöntemleri vardır. Her yıl örgüte sadece 15 kişi girebilir ve bu 15 kişi daha sonra ABD’de en kilit noktalara getirilirler. Örgüte girebilmek için temel özellik Beyaz AngloSakson ve Protestan (White Anglo Sakson and Protestan / WASP) olmaktır. Başka ırka veya geçmişe mensup olanlar ile başka dinden olanlar bu örgüte giremez. Hatta; 6-7 kuşak öncesine kadar Anglosakson olmasına dikkat edilir. Bu örgütün temel amacı; dünyada WASP’ların hakimiyetini sağlamak olup bunun içinde oldukça faşist bir ideolojisi vardır.
SBS’nin temelinde bir çelik çekirdek ve iç hücre, etrafında ise daha büyük bir çember ile bunun etrafında da daha dış bir yapılanma vardır. Sayıları az olmasına karşın etkileri fazladır ve bir çember içindeki merkez yöntemi ile çalışırlar yani çemberin çeşitli noktalarındaki kontrol bir SBS üyesinin elinde ise onlar için sorun çözülmüştür. Bu nedenle üyelerini yönetici olarak etkin çemberlerin merkezine koyarlar. Chapter 322 adı verilen iç merkezin; merkezde olmak üzere; Trilateral Komisyon, CFR, Bilderberg, Atlantik Konsül ( bir masonik grup) Bohemian Grove (Bhomeian Club), Pilgrem Society, ve SBS’nin dış gölge örgütleri üye almak için havuz oluşturdukları yan kulüpleri vardır.
Ayrıca; SBS üyesi kişilerin akrabaları ve dostları da bu elitizmden paylarına düşeni alırlar.
SBS toplumdaki hemen her yapıya girmiştir. Bunların içinde Beyaz Saray, Yüce Divan, Federal Banka sistemi, medya, iş ve endüstri, yasa yapıcı kurumlar, mahkemeler vb.
Örgütün kurucusu Alphonso Taft; daha sonra ABD Başkanı olan William Howard Taft’ın babasıdır.
Günümüzde de; ABD Başkanlığı yapmış olan Baba Bush ile halen başkan olan oğlu W. (Dabyu) Bush’da SBS üyesidir.
Bu örgüt ayrıca; hem Birinci hem de İkinci Dünya Savaşlarında önemli roller oynamıştır.
ABD’de yerleşen ve pek çok tüketim aracını kontrol altında tutan etkin ailelerin mutlaka birkaç ferdi bu örgüte üyedir ve uygulama uzun zamandır devam etmektedir.
Bu ailelerden, bazılarının ABD’ye geliş tarihleri, yerleştikleri yerler ile ilgi alanları şöyledir:

1. Whitney Ailesi (1635 Watertown, Massachusetts)
2. Perkins Ailesi (1631 Boston, Massachusetts)
3. Stimpson Ailesi (1635 Watertown, Massachusets)
4. Taft Ailesi (1679 Braintree, Massachusets)
5. Wasdworth Ailesi (1632 Newtown, Massachusets)
6. Gilman Ailesi (1638 Hingham, Massachusets)
7. Lord Ailesi (1635 Cambridge, Massachusets)
8. Bundy Ailesi (1635 Boston, Massachusets)
9. Phelps Ailesi (1630 Dorchester, Massachusets)
10. Bush Ailesi
11. Payne Ailesi (Standart Petrolün sahibi)
12 Dawison Ailesi (J.P Morgan’ın sahibi olup Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarında etkili olmuşlar ve büyük paralar kazanmışlardır.)
13. Pillsbur Ailesi (Un ticareti)
14. Sloane Ailesi (Ticaret ve perakende satış)
15. Weyerhauser Ailesi (Kereste ve orman ürünleri)
16. Harriman Ailesi (Demiryolu kralları)
17. Rockefeller Ailesi (Petrol, Bankacılık ve binlerce şirket sahibi olup CFR, Trilateral Komisyonu ve Bilderberg’in başındaki aile)


BOHEMIAN GROVE (BOHEMIAN KULÜBÜ)


image001cb2.jpg


Bu örgütte aynı Kurukafa ve Kemikler Örgütü (SBS) gibi 1880’lerde California’da kurulmuştur. Üyeleri, törenleri, ritüelleri ve ne yaptıkları çok gizli tutulur. Merkezdeki çiftlik aynı anda yüzlerce kişinin hafta sonu toplantılarına ev sahipliği yapabilecek niteliktedir. ABD’nin hemen her eyaletinde tapınakları vardır ve sembolleri “Baykuş”tur. Bu nedenle ritüelleri baykuşa hitaben yapılır ve fetiş olarak baykuş motifi kullanılır. Bu örgüt üyeleri başka örgütlere de üye olduklarından bu ritüel ve sembollere alışıklardır.
Örgütün; California’daki merkezi San Francisco’nun 65 mil kuzeyinde olup çok iyi korunan, helikopter ile gidilebilen veya yolu bilenlerin arazi araçları ile gittiği ama anayoldan kolayca ulaşılamayacak bir yerdedir. Merkezi bu kadar izole edilmiş olan Bohemian Grove; SBS, Pilgrem Society, Rotary Club gibi masonik örgütlerle iç içedir.
Bu örgütün üyeleri hem çok zengin hem de en kilit noktalardaki elitlerin oluşturduğu gizli bir üst sosyete kulübü gibidir. Üyeler California’daki merkezde veya diğer eyaletlerdeki çiftliklerde kadınlı erkekli toplanıp törenler yaparlar, gizli ritüellerini uygularlar, maskeli baloya katılmış gibi değişik ve ilginç kıyafetler giyerler. Törenleri genellikle rahip ve rahibe kılığındaki kişiler yönetir. Bu arada bunlara hizmet eden yüzlerce hizmetçi ile güvenliklerini sağlayan polisler vardır ve bu durum kuruluşundan beri bu şekilde devam etmektedir.
Bu toplantılarda aynı zamanda çok önemli kararlar alındığından örgüt için gizlilik son derece önemlidir. Atom bombası projesinin ile Wietnam Savaşının yapılmasına ait kararının verildiği yerin Bohemian Grove olduğu bilinmektedir.
1970’li yıllarda Bohemian Grove üyesi en zengin 1000 kişi ile en kilit noktadaki tanınmış kişilerden bazıları şunlardır:
1. Dwight David Eisenhower ABD Eski Başkanı
2. Herman Wouk
3. Robert Kenedy ABD Eski Başkan Adayı
4. Lyndon B. Johnson ABD Eski Başkanı
5. Richard Nixon ABD Eski Başkanı
6. Gerald Ford ABD Eski Başkanı
7. Bill Clinton ABD Eski Başkanı
8. Nelson Rockefeller
9. David Rockefeller
10. Henry Kissinger
11. Edgar Kaiser Kaiser Industries Başkanı
12 Henry Morgan J.P. Morgan Şirketi
13. Charles Morgan
14. Neil Armstrong Ay’dan döndükten sonra katılmıştır.
15. Wernhern Von Braun Alman asıllı roket ve uzay bilimcisi
16. David Sarnoff İş adamı
17. Robert Taft Senatör, SBS’nin kurucu ailesinden
18. Lucius Clay American Express, Standart Brands, Int. Invest. Corp. Bşk.
19. Earl Warren Yüce Divan Üyesi
20 Goodwin Knight California Eski Valisi
21. Pat Brown California Eski Valisi
22. Rudolph Peterson Bank Of America’nın Eski Başkanlarından
23. Melvin Laird Savunma Eski Bakanı
24. William Rogers CIA’dan sorumlu Devlet Bakanı Eski Sekreteri
25. Francis Baer United California Bank Eski Başkanı
26 Stephen D. Bechtel J.P. Morgan Şirketi Direktörü
27. Gilbert Humprey National Steel, General Electric, Texaco, National City Bank of Cleveland ve Sun Life Insurance Direktörü
28. Lewis Lapham Mobil Oil, Heinz, Tri Continental Corp. Başkanı
29. Edmund Littlefield Wals Fargo Bank, Hewlwtt Packard, General Electric Eski Başkanlarından
30. Leonard McCollum Morgan Trust, Capital National Bank Eski Başkanı
31. Hoover Enstitüsünün bazı ileri gelenleri

1974’lerde BG üyesi olan azınlık, ABD’deki tüm malların %30-40’ına ve özel sektörün tüm servetinin %70-80’ine sahipti.

1991 yılında da Bohemian Grove üyesi olan yöneticilerin sayısı şöyledir:
1. Bank of America, 7 üst düzey yönetici
2. Pasific Gas and Electric 5 üst düzey yönetici
3. AT-T 4 üst düzey yönetici
4. First Interstate Bank 4 üst düzey yönetici
5. McKesson Corp 4 üst düzey yönetici
6. Ford Motors 4 üst düzey yönetici
7. General Motors 3 üst düzey yönetici
8. Pacific Bell Telephone 3 üst düzey yönetici

Bunlardan başka; birçok istihbarat örgütünün başkanları ile üst düzey yöneticileride BG ve SBS üyesidir.

BG ile SBS, 1880’lerden beri “Yeni Dünya Düzeni”nin ideologudur ve bu örgütlerdeki kişilerin çoğu; Bilderberg, Trilateral Komisyon ve CFR’de de yer alırlar.

DEVAMI VAR
 

hazaryalı

-Otağ Hanı-
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yeni Dünya Düzeni-3

DIŞ İLİŞKİLER KONSEYİ (COUNCİL ON FROEIGN RELATIONS / CFR )


Yüzyıllardır ülkü piramidi, Süleyman Mabedi, tek hükümetli dünya, Sion’un oğullarının vaat edilmiş birleşik krallığı, evrensel kardeşlik gibi fikirleri savunan gizli örgütlerin bu ideolojisini resmi olarak ilk harekete geçiren örgüt CFR’dir.
1917’de Başkan Wilson savaş sonrasında yüze yakın elit adamını toplamış ve global barış planları yapmışlar ve Wilson’un bilinen ondört nokta teorisini 8 Ocak 1918’de kongreye sunmuşlardır. Bu plan özünde tüm ekonomik sınırları kaldırmayı amaçlayan ve ABD sermayesini tüm dünyaya hakim kılmaya yarayan bir plandı.
Yaygın olarak bilinenin aksine CFR ABD icadı olmayıp İngiltere’den kaynaklanmıştır. Güney Afrika Elmas Kralı olarak bilinen Cecile Rhodes, Britanya İmparatorluğu’nun dünya egemenliğini sürdürmesi için 1910’larda “Yuvarlak Masa” toplantıları düzenlemeye başlar ve bu toplantıların sonucunda 1919’da Royal Institute of International Affairs / RIIA (Uluslararası İlişkiler Kraliyet Enstitüsü) kurulur. Daha sonra RIIA CFR’nin kuruluşuna yardımcı olmuş ve böylece ABD ve İngiltere elit tabakasının dünya egemenliğini sürdürme çalışmaları bir eşgüdüme kavuşmuştur.
21 Temmuz 1921’de de gizlilik içerisinde New York’ta CFR kuruldu ve merkez binası Rockefeller tarafından bağışlandı. CFR üyelerinin büyük çoğunluğu New York ve Washington D.C’de yaşayan elitlerden oluşuyordu.
CFR, İkinci Dünya Savaşında çok önemli rol oynamış olup halen “Foreign Affairs” adlı dergi ile de çalışmalarını tüm dünyaya duyurmaktadır. Bu nedenle gizli bir örgüt olmadığı intibaını vermeye çalışmaktadır. Zengin iş adamlarına devletin güvenliği ile ilgili brifingler veren bu örgütün yöneticilerinin toplantıları halka ve basına açık olmayan gizli toplantılardır.
Sivil bir örgüt olduğu iddia edilen CFR’de, CIA başta olmak üzere halkın güvenliğini sağlamakla görevli olan devlet görevlilerinin, senatörlerin neden yer aldığı açıklanamamaktadır. Toplantı tutanaklarında, bu toplantılarda görüşülenlerin dışarıya sızdırılmaması gerektiği ve gizliliğin önemi üstü kapalı bir şekilde ifade edilmekte ve bu konuda araştırma yapan gazeteciler ile yazarlar da komünistlikle suçlanmaktadırlar.
CFR’nin amacı; “ABD’nin bağımsızlığı ve bu bağımsızlığın tek dünya hükümetine dönüştürülmesi olup bunun için de kapitalizmin dünyanın her yerinde farklı para birimlerini, bankacılık sistemlerini, kredi ve üretim sistemlerini, temel kaynaklarını tek hükümetle kontrol edilebilir hale getirmek ve dünya sisteminde ABD’nin üstünlüğünü dünya ordusu ile temin etmektir.” Bu düşüncelerinin ekonomik boyutunu IMF ve Dünya Bankası aracılığı ile gerçekleştirmektedir. Ancak askeri boyutu için düşündüğü BM’yi şimdilik kendi amaçları doğrultusunda kullanamadığından bazı operasyonlarında kendi ordusunu veya NATO’yu kullanmaktadır.
CFR yönetim üyeleri, bugün dünyadaki her işe burnunu sokan ve ekonomik kontrolü amaçlayan kurum, vakıf, enstitü ve gizli örgüt ile iç içe olup istihbarat görevlileri ile senatörler gibi devlet adamlarının dışında bugünkü başlıca üyeleri ve para kaynakları şunlardır:
1. Xerox,
2. General Motors,
3. Bristol-Myers-Squip,
4. Texaco,
5. Alman Marshall Fund,
6. McKnight,
7. Ford Vakfı,
8. Andrew Mellon Vakfı,
9. Rockefeller Vakfı,
10. Star Vakfı


BILDERBERG GİZLİ ÖRGÜTÜ (B)


Bu örgüt; CFR ve diğer örgütlerin Avrupa ayağını ve etkinliğini oluşturmak üzere CIA tarafından Hollanda’nın Oosterbeck şehrindeki Bilderberg Otelinde 1954 yılında kurulmuştur.
Dünyanın yönetimi ve küreselleşme konusunda her yıl farklı ülkelerde, son derece gizli koşullarda ve özel ortamlarda toplantılar yapılır. Katılanlar, bu konuda kesinlikle dışarıya bilgi vermezler ve Washington’dan yayınlanan “Spotlight” isminde bir dergileri vardır.
Bilderberg’in kurucuları arasında Hollanda Prensi Bernhard ve Bilderberg’in babası olarak bilinen Polonyalı Sosyolog Dr. Joseph Hieronim Retinger’de vardır.
Bilderberg’in kuruluşunda başta CIA olmak üzere diğer ABD istihbarat örgütlerinin önemli rolü olduğu ve Prens Bernhard’ın eski bir Nazi SS üyesi olduğu bilinmektedir.
İngiliz Kraliyet ailesi de Bilderberg’e dahil edilerek CFR’nin Avrupa ayağının oluşumu tamamlanmıştır.
Bu örgüt; önemli diğer iş adamları, politikacılar, bankerler, medya sahipleri, askeri kilit isimler ile istihbarat örgütlerinin üst düzey yöneticileri ile ilişkiler kurup onları üye yapmışlardır.
Bilderberg’in toplantılarında her ne kadar masonik ritüeller yoksa da üyelerinin çoğu ile katılanların büyük bir bölümü diğer masonik örgütlerin içerisinde yer alan insanlardır.
Türkiye’de son 50 yıldır başa geçen ünlü politikacıların çoğunluğu Bilderberg üyesidir ve halen bu gizli Bilderberg üyeleri Türkiye’nin yönetiminde etkin rol almaktadırlar.


TRİLATERAL KOMİSYON (TRILATERAL COMMISSION / TC)


Trilateral Komisyon; “Yeni Dünya Düzeni” ni tüm dünyaya yayabilmek için 1973 yılında; David Rockefeller, Henry Kissinger ve Zbigniew Brzezinski tarafından kurulmuş olan gizli bir örgüttür.
Sistem CFR’de olduğu gibi işlemektedir. Buradaki hedef, Amerikan Nazizminin ve küreselleşmenin tüm dünyaya yayılması için ekonomik sınırların kaldırılması olup bunun içinde kilit noktadaki politik, ekonomik, askeri kişilerin kontrol altına alınmasıdır.
ABD, Avrupa ve Japonya’daki yönetici kadroların büyük çoğunluğu bu örgütün üyesidir. Ayrıca, tüm dünyada TC, CFR ve Bilderberg birbirinin içine girmişlerdir.
DIŞ İLİŞKİLER KONSEYİ, BİLDERBERG VE TRİLATERAL KOMİSYONUN HER ÜÇÜNE BİRDEN ÜYE OLAN LAR
1. Paul Arthur Allaire Xerox Şirketi ve CFR Direktörü,
2. Graham T. Allison Ulusal Politika Merkez Üyesi, CFR Eski Direktörü,
3. D. Orville Andres Archer Daniels Şirketi Başkanı,
4. R.Leroy Bartley Wall Street Journal Editörü,
5. C.Fred Bergsten Brookings Institution Yöneticisi (CIA’nın yan kuruluşu),
6. Robert R.Bowie Kıtalararası Geliştirme Merkezi Üyesi,
7. John Bredemas Texaco Şirketi Direktörü, Eski Senatör,
8. Zbigniew Brzezinski Ulusal Güvenlik Danışmanı, Stratejik ve Uluslar arası Çalışmalar Enstitüsü
9. John H. Chafe Senatör, Fin. Sel. Intellig Direktörü,
10. Bill Clinton Eski ABD Başkanı ve Arkansas Valisi,
11. Richard N Cooper Harvard’da Prof., CFR Direktörü, Devlet Bakanlığı Ekonomik İşler,
12. Gerald Corrigan CFR Direktörü, Federal Merkez Bankası Eski Direktörü, Goldman Sachs.,
13. Lynn E. Davis Devlet Bakanlığı Uluslararası Güvenlik Sekreteri,
14. John Mark Deutch CIA Direktörü, Savunma Bakanlığı,
15. Martin S. Friedman Harvard’da Prof., Ekonomik Araştırmalar Ulusal Bürosu,
16. Stephan J. Friedman Goldman Sachs. Şirketi.
17. Thomas L. Friedman New York Times Gazetesi Köşe Yazarı,
18. David L. Gergen US News ve Wold Report Direktörü
19. Louis Gersther IBM Şirketinin Sahibi ve Başkanı,
20. Kathrine Graham Washington Post Gazetesi Köşe Yazarı ve Brookings Institution (CIA’nın yan kuruluşu),
21. Maurice Greenberg CFR Direktörü, Am. Int. Group Inc. Başkan Yardımcısı,
22. Lee Herbert Hesburgh Senatör, Indıana Uluslar arası İlişkiler,
23. W. Alexander Hewitt Büyükelçi,
24. James F Hoge CFR yayın organı Foreign Affairs’in Direktörü,
25. Richard Holbrooke Büyükelçi, BM üyesi, Credit S. First Boston Corp.
26. Vernon E Jordan Aikin, Huer and Feld Şirketi, RJR Nabisco Yöneticisi,
27. Henry A. Kissenger Eski Devlet Bakanı, Sekreter
28. Winston Lord Devlet Bakanlığı Sekreter Yardımcısı, Doğu Pasifik ve Asya İlişkiler,
29. Jessica T Mathews Uluslararası Barış için Carnegie Vakfı Başkanı,
30. Winston P. McCracken Michigan Üniversitesi’nde Prof.
31. Robert Strange McNamara Dünya Bankası Başkanı, Eski Savunma Sekreteri, Brookings Institution (CIA’nın yan kuruluşu),
32. Walter F. Mondale Japonya’nın ABD Büyükelçisi,
33. J. Benjamin Nye Hazine Bakanlığı Sekreteri ve Başkanı,
34. Joseph S. Nye Ulusal İstihbarat Konseyi Başkanı ve Harward Dekanı,
35. Rozana L. Ridgway Atlantik Konsül, RJR Nabisco Direktörü,
36. Charles W Robinson Kıtalararası Geliştirme Konsülü, Brookings Inst.
37. David Rockefeller Chse Manhattan Bank Başkanı, Rockefeller Şirket Başkanı, CFR Başkanı, Trilateral Komisyon Başkanı,
38. Brent Snowcroft Ulusal Güvenlik Konsey Başkan Yardımcısı, CFR Eski Başkanı,
39. Helmut Sonnefeldt Brookings ve Carnagie Endowment
40. George Soros Soros Fund Başkanı, Open Society Institute
41. Laura D. Tyson Harvard’da Prof., Ekonomik danışmanlık Komisyonu Başkanı,
42. Paul A. Volcker Federal Reserve System (Merkez Bankası) Başkanı,
43. John C. Whitehead Brookings Institute Başkanı (CIA’nın yan kuruluşu)
44. Paul WolfowitzjOHN Hopkins Üniversitesi Dekanı, İleri Ukuslararası İlişkiler(CIA bağlantılı),
45. Robert B Zoellick Stratejik ve Uluslar arası İlişkile Merkezi Başkanı,
46. M. Benjamin Mortimer US News ve World Reports, New York Daily News, Atlantic Montly Başkanı ve Yöneticisi

(DEVAMI VAR)
 

hazaryalı

-Otağ Hanı-
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yeni Dünya Düzeni-4

MEDYAYI KONTROL EDEN BEYİNLERİDE KONTROL EDER


Medyayı kontrol eden beyinleri de kontrol eder. Beyinleri kontrol eden de toplumları kontrol eder.ABD’de her yere yayılan ve en çok izlenen kanallar yaklaşık 15 aile tarafından ve 24 şirketle yönetilmektedir. Bu şirketler şunlardır:
1. Newhous Ailesi Advance Publications
2. Devlet kontrolü Capital Cities, CBS, Gannet
3. Cox Ailesi Cox Com.
4. Bancroft-Cox Ailesi Dow-Jones
5. Hearst Ailesi Hearst
6. Murdoch Ailesi News Corp.
7. Sulzberger Ailesi New York Times
8. Wallace Ailesi Reader’s Digest
9. Scrips Ailesi Scripps_Howard
10. Storer Ailesi Storer Corp.
11. Taft Ailesi Taft
12. Chandler Ailesi Times Mirror
13. Annenberger Ailesi Triangle
14. McCormick Ailesi Tribune Co.
15. Turner Ailesi Turner Broadcasting
16. Fox Ailesi Fox Broadcasting
17. Devlet ve Aileler Time Inc.

Bu basın yayın organlarının başında muhakkak gizli örgütlerin elemanı bulunur.
1. Robert Erburu Times Mirror Başkanı (CFR ve TC üyesi)
2. Forester Lynn Netwavee Inc. Haberleşme Sistemi (B ve CFR üyesi)
3. Paul Gigot Wall Street Journal, Washington Yazarı (B ve CFR üyesi)
4. Henry Anatole Grunwald Time Dergisi Editörü (B ve CFR üyesi)
5. Jimmie Lee Hoagland Washington Post Editör Yardımcısı (B ve CFR üyesi)
6. Claude Imbert Le Point, Paris (B ve TC üyesi)
7. Wyatt Thomas Johnson CNN Başkanı (CFR ve TC üyesi)
8. Flora Lewis New York Times, Paris, Köşe Yazarı (CFR ve TC üyesi)
9. Charles William Maynes Foreign Policy Magazin (B ve CFR üyesi)
10. Albert Wholstetter Wall Street Journal, Yazar (B ve CFR üyesi)
11. Robert Leroy Bartley Wall Street Journal, Editör ve Başkanı (B,CFR ve TC üyesi)
12. Thomas L. Friedman New York Times, Köşe Yazarı (B, CFR ve TC üyesi)
13. David Gergen US News ve World Reports, Editör ve Başkanı (B, CFR ve TC üyesi)
14. Katherina Graham Washington Post, Yönetici (B, CFR ve TC üyesi)
15. James Fulton Hoge Foreign Affairs Magazine, Yönetici (B, CFR ve TC üyesi)
16. Mortimer B. Zuckerman US News ve World Reports, Anlantic Montly, New York Daily News, Baş Editör (B, CFR ve TC üyesi)
ABD’de hem devletten hem de bu ailelerden izinsiz hiçbir gerçeği yayınlamak mümkün değildir. Dolayısı ile belirli bir elit tabakanın elinde ve kontrolünde bulunan ABD medyasının hem kendi halkına hem de dünyaya gerçeklerle ilgili bir haber yayınlamasını beklememek gerekir. Zaten tüm ABD halkı 11 Eylül olayında olduğu gibi medya tarafından uyutulmuş olup ABD vatandaşları; kredi kartı borçlarını ve mortgage sisteminden aldığı ev taksitlerini ödemeye çalışıp evde patlamış mısır ve cips yanında colasını içerek kıçlarını büyütmekten başka iş yapamaz duruma getirilmiştir.
image001qu7.jpg



YENİ DÜNYA DÜZENİ VE GİZLİ ÖRGÜTLERİN TEHLİKESİ


samwn3.jpg


Dünyadaki pek çok tüketim malzemesini ve geliri, sistematik gizli örgüt ağına sahip bir elitler grubu kontrol etmektedir. Bu elitler grubu tüm dünyaya yayılmışlar ve pek çok kilit noktayı bilinçli ve planlı bir şekilde ellerine geçirmişlerdir.
Artık dünyayı yöneten bir büyük ağabey (Big Brother) vardır ve bu büyük ağabey anlatılan elitlerin meydana getirdiği gizli örgüt ağı olup uzun tarihi ve ezoterik bir geçmişe sahiptir. Dünyada savaşların çıkmasından para hareketlerine, uyuşturucu ve karapara trafiğinden ülkelerin çökertilmesine, hükümetlerin değiştirilmesinden ülkelerin parçalanmasına kadar olan bütün olaylarda büyük ağabeyin parmağı vardır.
Tapınak Şövalyeleri, Gül ve Haç Örgütü gibi gizli örgütler ile Yeni Dünya Düzeni hakkında yazılmış yüzlerce kitap bulunmaktadır. Ama CFR, Bilderberg ile Trilateral Komisyon’un tehlikeleri hakkındaki yayınlar çok azdır ve bunlar hakkında tatmin edici bilgi bulmak çok zordur. Çünkü; bu örgütlere üye olan insanlar; başta istihbarat örgütleri ile silahlı kuvvetler gibi devlet yönetiminde bulunan insanlar ile bankaların, dev tröstlerin tepesindeki insanlardır. Bu nedenle; bu insanların gerçek yüzlerini görebilmek için onların dünya insanlığı üzerinde oynadıkları rolü sergilemekle mümkündür.
Bu gizli örgütlerin, terör örgütlerinden özde bir farkı yoktur. Terör örgütleri bomba ve silahla terör yaratırlar bu gizli örgütler ise anarşi ve kaosu yani ORDO AB CHAOS’u (kaostan kaynaklanan düzen) imza yetkisi, uluslararası strateji, paranın kontrolü ve mafyanın dolaylı kullanılması ile yaratırlar.
Yeni Dünya Düzenini şekillendiren iki temel dev güç vardır. Bunlardan biri “Yahudi Lobisi” ve tekellerinin kurduğu gizli örgütler diğeri ise WASP adı verilen Beyaz Anglo Sakson Protestan azınlığın kurduğu gizli örgütlerdir.
ABD’de tüm güç ve medya bu gizli örgütler tarafından şekillendirilmektedir. Yahudilerin içinde yer aldığı CFR, Bilderberg ve Trilateral Komisyon bu gizli örgütlerin temelini oluşturmaktadır.
Bu örgütler neden tehlikelidir. Çünkü:
* Savaşları Çıkarırlar:
Savaşları çıkarıp ne kadar süreceğine, kimlerin katılacağına ve hangi sınırların nasıl çizileceğine onlar karar verirler.
Birinci Dünya Savaşının çıkmasında J.P. Morgan ve Rockefeller’in büyük etkisi olduğu ve savaş sonunda da inanılmaz derecede kar elde ettikleri bilinen birer gerçektir.
İkinci Dünya Savaşının başlarında Rockefeller’in Hitlere yaptığı yardım bilinmektedir.
* Parayı Kontrol Ederler:
ABD’deki Merkez Bankası başta olmak üzere diğer uluslardaki merkez bankaları gibi temel bankaların kilit noktalarındaki kişiler aracılığı ile iskonto oranlarını, borsa fiyatlarını, para teminini, altın stoklarını ve altın fiyatlarını kontrol ederler. Ayrıca, dünyadaki kara para akışını da mafyayı kullanarak bu örgütler kontrol ederler.
* Hükümetleri Kontrol Ederler:
Birçok ülkede kimin başbakan, kimin bakan veya kimin yönetici konumuna geleceğini dikte ederler. Gerekirse hükümetleri yıkar yenilerini kurdururlar onları da beğenmezlerse yine yıkarlar yine kurdururlar.
* Medya ve Bilgiyi Kontrol Ederler:
Temel birçok medya kuruluşu ellerindedir. Bunlar aracılığı ile beyin yıkama faaliyetlerini yürütürler ve bu örgütlerin izni olmadan medyada yayın yapmak mümkün değildir.
* Ücretleri, Vergileri, Maaşları Kontrol Ederler:
İnsanların emeğine hakim olarak tüm memur maaş ve işçi ücretleri ile vergi düzenini kontrol ederler.
* Bilimi ve Teknolojiyi Kontrol Ederler:
Bilim ve teknolojiyi kilit noktalardaki öğretim görevlileri ve ilgili araştırma şirketlerinin kilit noktalarındaki görevli bilim adamları aracılı ile kontrol ederler.
* İstihbarat Kuruluşları ve Orduları Kontrol Ederler:
ABD’deki hemen hemen her istihbarat kuruluşunun üst düzey görevlisi veya ileri geleni bu gizli örgütlerin üyesidir.
*”Mafyayı Kontrol Ederler:
Kendileri bir mafya olduğu gibi diğer mafya örgütlenmelerini de kontrol ederler.

(DEVAMI VAR)
 

hazaryalı

-Otağ Hanı-
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
131
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Yeni Dünya Düzeni-5

YENİ DÜNYA DÜZENİ NASIL KURULACAKTIR?


Dünyada yerleştirilmek istenen yeni düzen ilk bakışta “Demokratik” bir düzen olarak görünmekle beraber aslında totaliter bir rejimdir. Çünkü; dünyadaki tüm devletler merkezi otoritelerini yitirecek ve olabildiğince etnik ayrıma uğrayarak küçük eyaletlere ayrılmış olacaktır. Bu ülkelerde tarihsel partiler eriyerek vakıflar, düşünce kuruluşları, ticaret odaları ve insan hakları denetim örgütlerinden oluşan bir siyasal yapı meydana gelecek ve bu siyasal yapı veya oluşumlar doğrudan ABD’nin siyasal partilerine bağlı enstitülere, konseylere, şirket vakıflarına bağlanacaktır. Ülkelerdeki eğitim kurumları da vakıflaştırılarak organik bağlarla ABD’nin akademik dünyası ile ilişkilendirilecektir.
Merkezi otoritesini kaybetmiş ve sadece denetleyici kurumlara dönüşmüş devlet örgütlerinin yanı sıra ordular da ulusallığını yitirerek savunma gücü olmak yerine ortak güvenlik güçlerine katılacaklardır. Başta, bağımsızlık uğruna meydana gelecek başkaldırılar olmak üzere her türlü başkaldırıya anında silahlı müdahalede bulunacak ulusal kimliğini yitirmiş askerlerden meydana gelen bir güvenlik gücü olacaktır.
Bu projeye engel olabilecek bir diğer kurum ise dinsel kurumlar olduğundan dinsel çatışmaların önlenmesi için dinlerarası diyalogun geliştirilmesi ile birlikte en yaygın ve güçlü dinlerden başlamak üzere tüm dinler ve alt mezhepleri yeni bir dinsel kurum altında toplanacaktır.
Bir ülkedeki hükümet ne kadar ABD yanlısı olursa olsun gelecekteki bir günde halk desteğini kaybedebileceğini düşünen ABD, hükümetlerden çok etnik, dinsel vb. konularda parçalanmış ve birbirine düşman edilmiş bir toplumun olmasını tercih etmektedir. Bu nedenle; devlet merkezlerinin egemenlik araçları ellerinden alınarak; halk kitlelerinin merkeze olan güveninin ve bağlılıklarının zayıflatılması için Ulusal yönetimler devre dışı bırakılarak NGO-Vakıf-Enstitü gibi örgütler aracılığı ile toplumlarla doğrudan ilişkiye geçmek ABD açısından daha ekonomik ve daha kalıcı bir çözümdür. Bu nedenle, Ulusal egemenliğinden ödün vermeye yanaşmayan devletler; demokrasi, insan hakları, din özgürlüğü gibi kavramlarla parçalanmaya götürülmektedir.
kemerso5.jpg

ABD’nin Tek Dünya İmparatorluğu ve Yeşil Kuşak (Kemer) Projesi


Bu proje ülkemiz açısından irdelendiğinde:

Yeni Dünya Düzeni’nin “Yeni Paylaşımı”ndaki AB ve ABD’nin acımasız savaşında arada kalan ve varoluş mücadelesi vermekte olup adım adım Sevr koşullarına sürüklenmektedir.
ABD tarafından planlanan ve AB’nin yardımı ile Türkiye’de dev bir operasyon yapılarak hedeflenen ekonomik kriz başarıyla oluşturulduktan sonra tüm piyonlar rollerini eksiksiz oynamışlardır. Böylece, umutsuzluk içindeki halk kandırılarak, Hilafeti getirmeyi vaat eden ve ABD kuklası bir parti usta bir manevra ile 80 yıl önce Hilafeti kaldıran Türk Devletinin tepesine getirilmiştir. Hükümet üyelerinin çoğu, Abant toplantılarını düzenleyen “Birlik Vakfı”nın üyesidir.
ABD’nin açıkça belli olan hedefi, Türkiye’yi parçalayarak; Kafkasya ve Ortadoğu petrolü ile doğalgaz bölgelerini kontrol altına almak için:
* Doğu Anadolu’da kukla bir Kürt devleti kurmak,
* Kıbrıs üzerinde Annan Planını uygulamak,
* Fener Patrikhanesine ve Rum azınlığa Vakıflar yasası ile haklar kazandırmak,
Bu amaçlarına yönelik faaliyetlerini de; Hükümet Dışı Kuruluşlar olarak adlandırılan NGO (Non Goverment Organisation)’lar, Irak’ın Kuzeyindeki Kürt Senatosu ile Türkiye’deki ajanlık faaliyeti gösteren vakıfları aracılığı ile yürütmektedir.
Ayrıca hedeflerine ulaşabilmek için önlerinde engel olarak gördükleri veya tehdit olarak değerlendirdikleri kişileri ortadan kaldırmak için N. Haplemitoğlu’nun katledilmesinde olduğu gibi yeri geldiğinde cinayet bile işlemektedirler.
Küreselleşme adı altında bizlere yutturulmak istenen “Yeni Dünya Düzeni” son zamanlarda ve bir günde kurulmuş bir ideoloji olmayıp geçmişi yüzyıllara dayanan bir gizli örgütlenmedir. Bu küreselleşme; ulusçuluğu ve sınırları kaldıran bir sistem değil tam tersine bazı ulusların kayıtsız şartsız hakimiyetine yol açacak; acımasız, emperyalist ve faşist bir yapıdır.
Türkiye’de bu gizli örgütlerin çok büyük etkinliği vardır ve 1948’den sonra Türkiye’yi hiçbir zaman Kemalist ideoloji yönetmemiştir. Gelen yönetimler; CFR, Bilderberg ve Trilateral Komisyon tarafından şekillendirilmiştir. Bu örgütlerin Türkiye için verdiği kararın; Sevr Koşullarının uygulanması olduğunu görmemek için kör olmak gerekiyor…
Bu gizli örgütlerin; doğrudan kendileri değil ama; NGO, Foundation, Institute, Stiftung gibi kuruluşları veya bunların örtülü uzantılarını kullanarak, TESEV gibi örgütsel ve /veya kişisel bazda “Kuş Yumurtaları” aracılığı ile Türkiye’de çeşitli faaliyetlerde bulundukları bilinen gerçeklerdir.
Ayrıca; bu gizli örgüt üyelerinin açıkça şunları söyleyebilmektedirler.
* CIA görevlisi ve CFR üyesi olup kendisini “ Anglo-Protestan Yahudi” olarak tanımlayan Samuel Huntington şöyle diyor:
“Türkiye İslam alemine önderlik bakımdan eşsiz bir yere sahip. Eğer Türkiye bir batılı ülke olma ısrarından vazgeçer, modernleşme ve demokrasinin bir İslam ülkesinde de mümkün olduğunu göstermeye daha çok ağırlık verirse bütün dünya ve islama büyük model olur. Demokrasinin mutlaka laikliğe dayanması gerekmez.”
* CIA ajanı Paul Henze 1993 yılı Türkiye raporunda şunları yazıyor:
“Atatürk ilkeleri, yeni dünya düzeni ile birlikte ölmüştür. Aydınların imam-hatip okulları konusundaki endişeleri yersizdir. İran ve Arap parası ile desteklenen kökten dincilik, Türkiye için ciddi bir tehlike değildir. Nurcular ilericidir. Nakşibendiler geriye dönük değildir.”
* CIA ajanı Grahem Fuller’de:
“Zorunlu batılılaşma Türk toplumunda bazı yaralar bıraktı. Kendi Osmanlı tarihini, İslam geleneklerini sevenler vardı. Batılılaşma islamiyeti aşağılayan bir hale dönüşünce bu bir memnuniyetsizliğe yol açtı. Kemalizm’in sonuna geldiğini ve belki sonuna gelmesinin iyi olduğunu söyledim….
“…Liderler ölüyor. Önce bedenleri sonra zaman içinde düşünceleri siliniyor. Oysa Kur’an ve İncil yaşıyor…”
“Batı Fethullah Gülen gibi örnekleri görünce çok umutlanıyor. Çünkü Gülen, modern devlet ve toplumda islamın nasıl bir rol oynaması konusunda geniş bir vizyonu temsil ediyor.” diyor.
* CIA güdümündeki bazı ABD’li bilim adamları:
“Türkiye’nin Yeni Dünya Düzeni içindeki yeri ılımlı islamdır. Kemalizmi bırakmalıdır. Batının çıkarı, Türkiye’nin batıda değil, ılımlı islamla bütünleşmesindedir.” diyor.
Bu kapsamda bazı ABD’li eski devlet adamları, laik Türkiye’nin en büyük şehri İstanbul’da tekke binası açılışı yapıyor ve 1996 Habitat toplantısında BM Genel Sekreteri Butros Gali Cumhurbaşkanı S. Demirel’i kürsüye ”Türkiye Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı” diye çağırıyor.

Yapılan bütün bu provakosyanlar karşısında siyasal partiler susuyor, Cumhuriyetin temel ilke ve kavramlarının savunulması Silahlı Kuvvetlere bırakılıyor ve insanlarda da bu beklenti yükseliyor. Böylece TSK politize edilip iç siyasi kavgaların içine çekilmeye çalışılarak kutuplaşmaların arttırılması için inanç ve köken ayrılıkları ön plana çıkarılıyor ve çatışmalar keskinleştiriliyor. Ondan sonra da, Türkiye’nin bir avuç militarist güç tarafından yönetildiğini yayarak “Laik Cunta” yönetimi ile suçlanıyor.
Bu suçlamalar sonucunda da, en ufak bir eylemde bu gizli örgüt elemanları ile yandaşları, “Köy Yasası”na rağmen, hemen Doğu ve / veya Güneydoğu Anadolu soluğu alıyor ve yayın yapmaya başlıyorlar. Çünkü hedef Türkiye’deki merkezi devletin egemenliğini zayıflatmak, iç dayanışmanın önünü kesmek, Türkiye’yi şeyh-şıh-dede-baba-reis ile bunların ABD ve Avrupa’da yetişmiş “Smart Boys” larının egemenliği altında sindirilmiş ne kendine ne de bölgesine faydası olmayan insanlar topluluğunu barındıran bir ülke konumuna getirmektir. Bu durumdaki bir ülke; bölgesel ve kıtasal çıkarlar uğruna bir askeri ve ticari üs haline getirilerek ateş hattına sürülecek kuvvet kaynağı olarak görülmektedir.
Sonuç olarak; tarihi çok eskiye dayanan “Yeni Dünya Düzeni” veya “Tek Dünya İmparatorluğu” projesinin gerçekleştirilebilmesi için ABD ve yandaşları var gücü ile çalışmaktadır. Bu çalışmalarını da “Demokrasi Projesi” adı altında yutturmaktadır. Bu çalışmalardan şahsi çıkar sağlamayı düşünen ve planlayanlar birer piyon olarak kullanılarak ülkelerin iç düzenleri sarsılmaktadır.
ABD; bu “Hürriyet ve Demokrasi “ havariliğini yaygınlaştırırken ilan ettiği gibi çok temiz olmadığı ve bu işlerin parasal kaynaklarının altından CIA ve CIA ile ilişkileri bulunan Soros gibi “Kirli İş Bankerleri” de hemen hemen her yerde boy göstermektedir.
Bu durum bizi Osmanlı’nın son zamanlarına götürmektedir. Emperyalistler tarafından kontrol edilen ve onların sözünden çıkamayan bir yönetim ile yine emperyalistlerin kontrolünde ve istedikleri gibi kullandıkları azınlıklar ve…

Bizim beklediğimiz “ÇARE”
image001qj6.jpg


YARARLANILAN KAYNAKLAR
1. Savaşçı Keşişler Tarikatı-Tapınak Şövalyeleri, Michael Baigent, Richard Leigh ve Henry Lincoln
2.Tapınak Şövalyelerinin Tarihi, Malcolm Barber
3.Illuminati,Texe Marrs
4.Sivil Örümceğin Ağında, Mustafa Yıldırım
5.Komplo Teorileri, Erol Mütercimler
 

Bige-tuğ Tulken

Halkla İlişkiler
Katılım
10 Haz 2008
Mesajlar
890
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Konum
Her yer benim vatanım..
WASP özellikle çok dikkatimi çekti, müziklerini dinlediğim WASP adında bir grup olduğu için olsa gerek. W.A.S.P. nerden geliyor diye merak etmiştim, sanırım buradan geliyor. Adamlar örgütlerinde bile milliyetçiler. Onlarınki milliyetçilik, bizimki nedense faşistlik.. Neyse, siyaseti sokmayacağım konuya, son mesajı okuyamasam da konu ilgi çekici ve yararlı. Teşekkürler.
 
Üst