Cevap: Yerleşikler ve Kıbrıslılar!..
Eskiden "Böl ve Yönet" taktiği vardı Türk düşmanı emperyalistlerin, şimdi ise taktik "Böl, Parçala, Yoket" sistemine dönüştü. Çok yazık ki bu gün Yavruvatan'da Türk'ün bölünmesi "Yerleşik" ve "Kıbrıslı" adlarıyla tecelli ettirilmeye çalışılıyor. Anavatanımızda yıllarca sağcı-solcu, komünist-faşist, emekçi-kapitalist, sünni-alevi, Anadolu'lu-suyun öbür tarafından, Türk-Çerkez, Türk-Kürt ve son dönemlerde görülen laik-dinci gibi ayrımlarla bölünmeye ve yıpratılarak, birbirine düşman edilerek, zayıflatılıp yutulmak istenen TÜRK ULUSU bu kez sahnesi Güzel Kıbrıs'ımız olan bu kahredici drama ile hedef alınıyor. Bu dramayı sahneye koyanların tek bir amacı var. Türk'ü ve Türk'le ilgili herşeyi yok etmek, en azından asimile etmektir. Bunu ikilenmeyi yutmayacağız. AB-ABD-SİYON üçgeninin planlarını bozacak, vurmak istedikleri prangalarını ve zincirlerini parçalıyacağız. Önümüzde güzel günler olacak, aydınlık, özgürlük, onur dolu günler. Bunun ilk adımı Kıbrıs'ımızda 19 Nisan'da atılacak. Yeter ki biz düşünce ve eylemde bir ve birlik olalım. Unutmayalım ki ; "Malını kaybeden bir şey kaybetmiştir, Onurunu kaybeden çok şey kaybetmiştir, Ama cesaretini kaybeden herşeyini kaybetmiştir."
Burada önemli ders alınacak yaşanmış bir anekdotu Otağ Kardeşlerimle Hz Mevlana'nın güzel bir özdeyişiyle anlamdırarak paylaşmak istiyorum.
Bir gün New-York'ta bir grup iş arkadaşı, yemek molasında dışarıya çıkar. Gruptan biri, Kızılderili'dir. Yolda, insan kalabalığı, siren sesleri, iş makinelerinin çıkardığı gürültü ve korna sesleri arasında ilerlerken, Kızılderili, kulağına cırcır böceği sesinin geldiğini söyleyerek böceği aramaya başlar.
Arkadaşları, bu kadar gürültünün arasında bu sesi duyamayacağını, kendisinin öyle zannettiğini söyleyip yollarına devam eder. Aralarından bir tanesi inanmasa da, onunla aramaya devam eder.
Kızılderili, yolun karşı tarafına doğru yürür, arkadaşı da onu takip eder. Binaların arasındaki bir tutam yeşilliğin arasında gerçekten bir cırcır böceği bulurlar. Arkadaşı, Kızılderili ye: 'Senin insanüstü güçlerin var. Bu sesi nasıl duydun?' diye sorar. Kızılderili ise; bu sesi duymak için insanüstü güçlere sahip olmaya gerek olmadığını söyleyerek, arkadaşına kendisini takip etmesini söyler. Kaldırıma geçerler ve Kızılderili cebinden çıkardığı bozuk parayı kaldırımda yuvarlar. Birçok insan, bozuk para sesini duyunca sesin geldiği tarafa bakarak, onun ceplerinden düşüp düşmediğini kontrol eder. Kızılderili, arkadaşına dönerek: 'Önemli olan, nelere değer verdiğin ve neleri önemsediğindir. Her şeyi ona göre duyar, görür ve hissedersin.'der.
Aynı dili konuşanlar değil, aynı duyguları paylaşanlar anlaşabilirler. [Hz.Mevlana]
Sayın Komutanıma edebi değer taşıyacak şekilde kaleme alınmış, birlik duygularını pekiştiren kıymetli yazısı nedeni ile teşekkür ediyorum.
Tanrı Türk'ü Korusun ve Yüceltsin. Amin.