Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz..
Tarayıcınızı güncellemeli veya Chrome kullanmalısınız.
YUTULMAMASI LAZIM (DI) AMA!...
Kestirmeden konuya girmek istiyorum.. Türkiye Başbakanı Sn.Recep Tayyip Erdoğan “Kıbrıs’ta kapsamlı çözüm olmamasına rağmen Güney’in AB’ye alınmasını yutalım mı” diye bir soru gündeme getiriyor. Aslında yutulmaması lazım dı ama; yutuldu işte!
Ulusların dış politikalarında blöfe yer olmadığı; tam tersi itibar gören ve dikkate alınan devletlerin kendi çıkarları çerçevesinde ısrarlı, kararlı duruşları sayesinde bunu sağladıkları ortadadır. Mesela; ABD ve İsrail; Rusya Federasyonu hatta her Allahın günü Türkiye’ye veryansın eden Güney Kıbrıs Rum yönetimi bile kararlı politikaları sonucu dünya politikasında dikkate alındıkları açık bir gerçektir..Kararlı duruş ise; “dik duracağız ama diklenmeyeceğiz” demekle olmadığı gibi; önce ses tonunu yükseltip, sonra da tam tersi pozisyonlar içine girmekle de olmuyor. Emperyalist ülkelere elinizi, kolunuzu kaptırmakla, bu ülkelerden iyiniyetli yaklaşım, yardım ve medet ummakla hele hele, ekonominizin can damarlarını İMF ve Dünya Bankası gibi ABD ve AB kaynaklı finans kuruluşlarına kaptırmakla; stratejik işletmelerinizi yabancı sermayeye devretmekle hiç olmaz..
Aslında; dünyanın en stratejik coğrafyasında bulunan ve asırlara dayalı köklü devlet geleneklerine sahip olan Türkiye Cumhuriyeti gibi bir devlete yakışan ve böyle bir devleten beklenen de kakarlı dış politikadır..Türk Ulusu gibi engin bir geçmişi olan bir ülkenin yöneticilerine yakışan da; dış politikada özellikle; Ulusun stratejik çıkarları ve ulusal davaları söz konusu ise kararlı, istikrarlı ve tutarlı politikalar izlemektir..
Atatürk dönemi hariç ne yazık ki; adeta bir mum alevi gibi yanıp sönen istisnai durumlar dışında; uzun yıllardır, Türk dış politikasının Ulusun özlemlerine ve Türk Devleti’nin temel çıkarlarına uygun düştüğünü söylemek mümkün değildir. Eğer öyle olsaydı; Türk Ulus Devleti; bugün sadece dışta değil, iç bünyesinde yaşamakta olduğu bir çok sıkıntıyı yaşamaz, dünyada da parmakla gösterilen müstesna güçlü devletlerden olurdu…
Sn. Erdoğan; geçtiğimiz gün bir düşünce kuruluşu olan Avrupa Politika Merkezinde yaptığı konuşmada “Kıbrısta kapsamlı bir çözüm olmadan Güney Kıbrıs’ın AB’ye alınmasının, AB muktesebatına uygun olmamasına rağmen gerçekleştiğini” anımsattıktan sonra; sert bir üslupla “bu gerçeği dile getirmeyelim de, yutalım mı? Yutulur gibi değil ki” diyor. Aslında bu saptama da, söylem de, söylemdeki sertlik dozu da doğrusu oldukça yerinde..Alkışlanmağa değer bir yaklaşım.
Ancak; Sn. Erdoğan’ın bu yaklaşımı keşke başından beri sürdürdüğü politikalarına yansıtılmış olsaydı..Doğrusu eğer; 2003’lü yılların sonlarında; AB’nin “Kıbrıs Türkü yeter ki; Annan Planı’na ‘evet’ desin; AB kapıları Türkiye’ye açılacak; Kıbrıs Türkü’ne uygulanan izolasyonlar kaldırılacak” gibi aldatmacalarına kanıp; Hükümet olarak “Kıbrıs Türkü ‘evet’ demezse bedelini öder” tehdidine yönelmek yerine; “Rumlar ‘evet’ demezse AB’ye alınmaları kesinlikle kabul edilmeyecek” denmiş olsaydı bugün ne Türkiye ve nede Kıbrıs Türkü böylesi zor durumlarla karşılaşmış olmazdı.
“Kazan kazan” gibi reel politikada yeri olmayan edilgen politikalarla; bu gün Türkiye’nin AB sürecinde ciddi sıkıntılar yaşamasına neden olunduğu gibi KKTC’nin müzakere masasındaki konumu da olumsuz yönde etkilenmektedir. Rumların ve AB’nin cenderesi altında sık boğaz edilerek; en haklı ulusal davalarımızıdan vazgeçmek gibi bir noktaya doğru sürüklendiğimiz 2009 yılında; ‘aman ne yapalım’, “Türkiye’nin AB katılım süreci birinci önceliğe sahiptir, alternatifsiz” gibi çaresizlik gösterileri istenmeyen vahim sonuçlara davetiye çıkarma anlamına gelmez mi?
Ha eğer; bazı batıcı entellerin; “Kıbrıs sırtımızda yüktür” martavallarıyla; ‘Kıbrıs mı; Türkiye’nin AB süreci mi” ikilimine girilirse işte o zaman KKTC’nin de Türkiye’nin de yandığı gündür..Artık sona gidişin başlayacağı ve bunun çorap söküğü gibi süreceği gerçeğidir. Onun için şimdiye kadar yutulanların mümkünse safra misali geri atılmalı; batı emperyalizminin yeni yutturmacalıklarına fırsat verilmemelidir. Bizim Anavatanımız Türkiye’den ve Sn. Recep Tayyip Erdoğan Hükümetinden ümidimiz de beklentimiz de budur…
Cevap: Yutulmaması lazım (dı) Ama!...
bizimkilerin yuttuktan sonra aklı başına geliyor.. yönetim meselesi..!