Yüzsüzlerin "Efendisi" . . . .

Seyyan Uzunoğlu

Onursal Üye
Katılım
24 Şub 2009
Mesajlar
194
Tepkime puanı
0
Puanları
0
YÜZSÜZLERİN "EFENDİSİ" . . . .

Evet değerli okurlarım. Kim bu ‘Yüzsüzlerin Efendisi? Bu ‘Yüzsüzlerin Efendisi’ aslında, büyüsüyle mi, yoksa dayanılmaz cazibesiyle mi diyelim; robot misali kumandası altında tuttuğu... Tek bir sözle, kendi milletine, kendi ailesine hatta kendi varlığına karşı meydanlara döktüğü çapulculara... Ve, kimliğinden soyutlanmış mankurtlara, kendi mezarlarını bile kazdırabilen, tilkiden kurnaz sahte bir ‘efendi’ işte...

Aslında bu herifin kimlerin efendisi olduğunu burada sayabilmek de olanaksız da; hatırı kalmasın diye bazılarını olsun yazarak, ne tür bir efendi olduğunu açığa çıkaralım ve, o’nun da... Ülkemizdeki 5. kol olarak beslediği ve, kul, köle misali kullandıklarının da, namları, şanları artsın dedik... Fena mı ettik?

Evet. Bu ‘efendi’, yüzsüzlerin de, ispiyoncuların da... Gammazların, hırsızların, soysuzların ve yediği tabağa tüküren nankörlerin de... ‘Hop’ deyince sirto oynayan, ‘Uh’ deyince, bu cüsseyi omuzlarına alanların da... “Aman, yorulmasın” diye çantasını taşıyanların; Türklere beddua etmek için girdiği Kilise kapılarında, çıkmasını bekleyen; huzurunda düğmelerini ilikleyip, el pençe divan duran ve üç adım gerisinde yürüyen uşakların da... Efendinin atacağı bir domuz kemiği uğruna, onurunu beş paralık edenlerin de... Hatta sokaklarda, ‘hoşt’ deyince kaçıp, ‘muç’ deyince koşan, uyuz sokak köpekleri misali, TC Elçiliği önünde çatlak çatlak havlattıklarının da... Ağzından çıkacak komutu bekleyen ve o’na sormadan, danışmadan adım atmak şunda dursun; tuvalete bile gidemeyen zavallıların da... Haa, sırası gelmişken, bu ‘efendinin’ bir de, adı Elacil, pardon Elcil olan uşağı da var ki; işte ondan illallah! Ve, kullanıldığının, yararlılığının sonunda sıkılmış limon misali çöpe atılacağının bile farkında olamayacak kadar mankurtlaştırılmış, - aslında Rumlaştırılmış - bu yüzsüz; ekmeğini yediği, hayatını ve “istemem” diye yaygara yaptığı, ancak utanmadan cebine indirdiği maaşını da borçlu olduğu Türkiye ve, güvenliğini sağlayan Mehmetçiğe karşı terbiyesiz pankartlar açtıran... 1974’ten önce adadaki Rum nüfusu 400 küsur bin iken; bugün 800 bini aştığını körlenmeyip; kasıtlı ve maksatlı olarak çıkarıldığı Rum televizyonlarında Türkiye’yi, adaya nüfus yığmakta olduğu gerekçesiyle “Savaş suçlusu” ilan eden! Türkiye’yi bölüp parçalamak için pusuda bekleyenlerin de, ‘Efendinin’ de ekmeklerine yağ sürerek, TC’den gelmiş kardeşlerimizin de, tek güvencemiz Mehmetçiğin de adadan sürdürülmesini dayatmalarına olanak sağlayan... Ve, ‘efendinin’ sırf bu işlerde kullanmak için ‘beslediği’ bu gavur uşağı yüzsüz susturulmalı, faaliyetleri yasaklanmalı; ya yargı yoluyla cezalandırılmalı, ya da en iyisi, ülkemizden derhal sürdürülmelidir! Çünkü ‘efendisinin’ emriyle tehlikeye attığı, babasının tarlası değil; her karışında bir şehidimiz yatan... 400 küsur yıldan beri kanımızla, canımızla serhat bekçiliğini yaptığımız ata emaneti, vatan topraklarımızdır... Ve, bizi koparmaya çalıştığı da, gönülden, yürekten bağlı olduğumuz Anavatanımız ve bize kırdırmaya uğraştığı, canımız kadar sevdiğimiz, et-tırnak Anadolu kardeşlerimizdir...

Uzun lafın kısası, 90’larda gebermiş bir ideali hortlatmaya çalışan CTP’li ve aslında ‘efendiye’ yaranmak için beş on beş yarıbuçukla tabela partisi kuranları , Solcuyum diye aldatırken; aslında Elen, sağcı, ırkçı, faşist ve, ENOSİS yeminli, Türk katili EOKA hayranı... Topraklarımızı gasp etmek isteyen, ve üstelik bizi OSMOSİS’le eriteceğini de inkar etmeyen.. Ancak, ne hikmetse, yukarıda saydığım gafilleri bir emriyle susa durduran, Hristofyas adında basit, bayağı, yağı-eti bol bir heriftir bu ‘Yüzsüzlerin Efendisi’ dediğim, Türk düşmanı cani....
 
Üst