PANZEHİR- 3 YENİDEN ERGENEKONDAN ÇIKIŞ
Türkiye Cumhuriyeti Devleti “TAM BİR KUŞATMA ALTINDADIR. DIŞ VE İŞ GÜÇLER SAKLANMASI MÜMKÜN OLMAYAN ALENİ BİR İŞBİRLİĞİ İÇİNDEDİRLER.” Şu anda sorun budur, gerisi teferruattır... !
Kuşatmanın şekli ve uygulanışı taktik anlayışlar ve kullanılan yöntemlerde farklılıklar olsa bile aynen “OSMANLI İMPARATORLUĞU’NUN SON YILLARINDAKİ” gibidir. Tek fark; “ORDUMUZ DAĞITILAMAMIŞ, HENÜZ ETKİSİZLEŞTİRİLEMEMİŞTİR... !” Ordumuz ve askerimiz üzerinde son günlerde yoğunlaşan saldırıları, yıpratma gayretlerini bu anlamda değerlendirmek gerekmektedir. Şu andaki durumu özetleyelim...
1- Yasama yetkisi AB’nin denetimine sokulmuştur. Uluslar arası şirketlerin, AB’nin ve ABD’nin istediği yasal düzenlemeler AB uyum süreci adı altında hükümete dayatılmakta, 2003 yılından itibaren de sayısal çoğunluğu elinde bulunduran hükümet tarafından parlamentomuzdan aynen geçirmektedir.
2-Yapılan yasal düzenlemeler “DEMOKRASİ- İNSAN HAKLARI- İFADE VE DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ” perdesi altında “BÖLÜCÜLÜĞÜ” cesaretlendirmekte, terörle mücadeleyi güçleştirmektedir. Ülkemiz adeta “SUÇ VE SUÇLU” arenası gibidir. Hiç kimsenin güvenliği yoktur. Devletin kendi birimleri içinde bile “TAKİP- DİNLENME” olayları sıradanlaşmaktadır. Adalet ve güvenliğin olmadığı ülkede vatandaş ile devletinin arası açılmaktadır.
3-Çıkarılan “İKİZ YASALAR, TÜRK CEZA YASASI, KAMU YÖNETİMİ REFORM YASASI, GELİR İDARESİ YASASI, VAKIFLAR YASASI, PETROL YASASI, 301. MADDE İLE İLGİLİ DEĞİŞİKLİK, SOSYAL GÜVENLİK YASASI” gibi düzenlemeler ülkemizin tamamen yabancıların, AB’nin denetimi altına girmesine neden olmuştur. Egemenliğimiz bir anlamda girmediğimiz, giremeyeceğimiz bir birliğe devredilmiştir.
4- Özelleştirme adı altında ne kadar stratejik kurumumuz varsa yabancıya satılmıştır. Bankalarımızın neredeyse %40’ı yabancıların eline geçmiştir. Toprak ve gayrimenkul satışları denetim dışında ve tehlikeli boyutlara ulaşmış durumdadır.
5- İç ve dış borç 500 milyar dolara çıkmak üzeredir. Toplumun her kesimi “borçla” yaşar haldedir. Üretim durmuş, ithalat patlamış, cari açık her yıl yeni bir rekora koşar olmuştur. Çiftçimiz üretimi bırakmış, “haciz” kıskacına alınmıştır.
6- Ekonomik bağımsızlığın kaybedilmesi toplumun fakirleşmesine, sadaka kültürünün ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ümitsizlik, yarınından emin olamama “gemisini kurtaran kaptan” anlayışı ile ülke sorunlarına tamamen duyarsız bir kitle yaratmıştır.
7- Sosyal dengeler tamamen kaybolmuştur. Vatandaşımız kendi içinde bölünme temayülü içine girmiştir. Uygulanan politikaların örtbas edilmesi için dini argümanlar acımasızca kullanılmaktadır. İktidarın ve dış güçlerin birlikte ikame etmeye çalıştığı “ILIMLI İSLAM PROFESİ” hem dinsel ayrışmaya, hem yeni çatışma alanı yaratmaya hem de Orta doğuda ABD-İsrail projelerine işlerlik kazandırmaya yönelik hizmet etmektedir.
Dünyamız bölgemizden başla***** yeni bir “BÖLÜŞÜM, SINIRLARIN DEĞİŞMESİ” sancısı içindedir. Bütün ağırlık “TÜRKLÜĞÜN VE İSLAMIN” yaşadığı coğrafya üzerindedir. Hıristiyan dünyası ve Musevilik bu konuda mutabakat halindedir.. Durum çok ciddidir... Ülkemiz tam bir “KISKAÇ” içindedir.
Türkiye Cumhuriyeti bu kıskaçtan kurtulmak zorundadır. Bunun için:
1- Kesinlikle bu iktidar uzaklaştırılmalıdır. Bütün “DEMOKRATİK YOLLAR” denenerek, toplumsal beraberlik sağlanarak ülkenin kaderine “EL KONULMALIDIR.”
2- Ordumuza sahip çıkılmalı, anayasal kuruluşların iktidar üzerindeki denetimine destek verilmelidir.
3- İktidarın uzaklaşması gerçekleştikten sonra “ partiler üstü” bir hükümet görev almalı, yargının geçmiş dönemin bütün uygulamalarını “SORGULAMASI” sağlanmalıdır.
4- Geçiş döneminde MHP ya da “milli nitelikli siyasi hareketler” organize bir şekilde hazırlanmalı, yeni bir programla halkımızın karşısına çıkmalıdır. Programda şu esaslar yer almalıdır;
A- AB ile ilişkiler derhal durdurulacak. Egemenliğimize, bağımsızlığımıza ters düşen, terörle mücadeleyi sekteye uğratan, ülke güvenliğini ve toplumdaki adalet duygusunu zayıflatan bütün yasalar değiştirilecek. Vatana ihanet ve bölücülük suçlarında “İDAM CEZASI” yeniden yürürlüğe girecek.
B- Yeni bir Anayasa hayata geçirilecek. İnsanımızla devletimizin arasına giren “BAŞÖRTÜSÜ, SOSYAL GÜVENLİK YASASI, KAMU YÖNETİMİ YASASI, TÜRK CEZA YASASI,” başta olmak üzere yeniden ele alınacak ve çözüme kavuşturulacak. Yasalarda güvenlik ve huzur öncelikli kıstas olacak. Yasaların dili Türkçe olacak, uzatılıp çekilemeyen somut ve anlaşılır ifadeler kullanılacak.
C- Dış Politika yeniden şekillendirilecek. AB, ABD karşısına “BÖLGESEL VE AVRASYA ÜLKELERİ İŞBİRLİĞİ” kozu gündeme taşınacak. Bu anlamda “TÜRK BİRLİĞİ İÇİN GİRİŞİMLER BAŞLATILACAK.” Öncelikle ekonomik, kültürel ve siyasi birliktelik için adımlar atılacak. Ortak dil, tarih ve kültür çalışmaları için “KOMİSYONLAR” oluşturulacak. Bölge ülkelerinin tepkilerine uygun bir strateji uygulanacak. Etkili ve Asya- Avrupa hattını birleştirmeyi hedefleyen, barışı ve istikrarı ön plana çıkaran dış politika izlenecek.
D- Ekonomik Seferberlik ilan edilecek. Üretim Ekonomisine geçilecek. Eğitim sistemiyle organize hedefler konacak. Dış borcun yapılandırılması için alacaklı finans kuruluşlarıyla anlaşmaya, gerekirse “BELLİ BİR SÜRE ÖDEMEMEYE” gidilecek. İç borcun yapılandırılması için alacaklı kişi ve kurumlarla “MİLLET SEKTÖRÜ” oluşturulması, alacaklarının buralarda “PAY SAHİBİ” şeklinde değerlendirilmesi için çalışılacak. Satılan Kamu Kuruluşlarının yeniden geri alınması için stratejik önceliklerine uygun şekilde takvim açıklanacak ve halkımıza duyurulacak.
E- İç Politikada yeniden “HUZUR VE GÜVEN ORTAMI” sağlanacak. Vatandaşın can ve mal güvenliği her şeyin üzerinde tutulacak. Adaletin tecellisi, suçlunun cezasız kalmaması esas alınacak. Her türlü bölücülük “KESİN ÇİZGİLERLE TANIMLANACAK” ve üzerine gidilecek. Hak ve özgürlüklerin kamu düzenini, iç barışı ve devletin bekasını tehlikeye düşüremeyecek şekilde kullanılabileceği bir ortam oluşturulacak. Güvenlik güçleri ve devlet kadroları içindeki “ZARARLI- YOZLAŞMIŞ VE ÖRGÜTSEL FAALİYETLERİN İÇİNDE YER ALMIŞ” olanları kesinlikle temizlenecek. Vatandaşının hizmetinde olma esasıyla yansız, liyakatli, ehliyetli kadrolar yetki ve sorumluluk anlamında görevlendirilecek.
Bütün zararlı akımlar, cemaat ve tarikatlar, dini “SÖMÜRÜ AMAÇLI KULLANAN ÖRGÜTLER” yasaklanacak. Vatandaşımızın din ve vicdan hürriyeti önündeki tüm engeller kaldırılacak. Başörtüsü kullanımı yasal güvenceye alınacak. “KAMU HİZMETİ VERİLEN YERLERDEN YARARLANANLARIN BAŞÖRTÜSÜ TAKMASI SERBEST BIRAKILACAK, KAMU HİZMETİ VEREN YERLERDE ÇALIŞANLARIN KILIK- KIYAFET YÖNETMELİĞİNE VE LAİK DEVLET İLKELERİNE TERS GİYİMLERİ MUTLAKA ÖNLENECEK.”
İslam inancı “YOZLAŞMIŞ- BATIL ARAP ANLAYIŞINDAN UZAKLAŞTIRILACAK.” Tek otorite Diyanet İşleri Başkanlığı olacak. Bu anlamda Atatürk Döneminde yayımlanan “KURAN’I KERİM MEALİ” yeniden basılıp çoğaltılacak, camilerimize, insanlarımıza dağıtılacak. Tarihimiz ve kültürümüzle “DERİN BİR MUTABAKAT” içinde olan “TÜRK- İSLAM” anlayışı hem eğitim hem de ibadet kurumlarımızda hâkim kılınacak. Dinimiz tartışma ve ayrışma ortamından çıkarılarak “HOŞGÖRÜ” içinde iman ve ibadet alanına çekilecek.
F- Eğitim ve kültürel alanda yeni bir atılım başlatılacak. Tüm Eğitim Kurumları dökümü çıkarılarak planlamaya gidilecek. Orta ve uzun vadeli planlamadan önce eldekilerin verimli kullanılması sağlanacak. Kadrolar “liyakat- ehliyet ve güvenlik anlamında” denetlenecek, gerekli değişimler yapılacak.
“Ekonomik ve teknolojik hedefler çizilerek orta ve uzun vadeli planlamaya gidilecek. HANGİ ALANLARDA NE KADAR, HANGİ BİLGİ VE BECERİYE SAHİP KİŞİ YETİŞTİRİLECEĞİ MUTLAKA PLANLANIP EN KISA SÜREDE UYGULAMAYA GEÇİLECEK. DERSANELER TEDRİCEN KAPATILACAK, EZBERCİ, İŞARETLEMECİ EĞİTİMDEN ÜRETİCİ, KATILIMCI, SORGULAYAN, SORUMLULUK ALAN KİŞİLER YETİŞTİRMEYE DÖNÜK PROJELER ÜZERİNDE DURULACAK.
Eğitim Politikası “MİLLİLEŞECEK, DEVLET POLİTİKASI”NA dönüşecek. Hangi eğitim kurumundan, hangi süreçten çıkarsa çıksın, yetiştirdiğimiz kişi “MİLLİ TARİHE, KÜLTÜRE, İNANCA” sahip olacak. “KİMLİK VE KİŞİLİK OLARAK TÜRK KİMLİĞİNE, ORTAK DEĞERLERE, ORTAK İDAELE, ÖRF VE ANANEYE SAYGILI” yetişecek. Demokratik hayata katılımcı ama hiçbir zaman özgürlüğü, demokrasiyi “yozlaşma, ülke güvenliği için tehdit oluşturacak eylem ve davranışlara” dönüştürme amaçlı kullanmayacağının bilincinde yetişecek.
Okuma-araştırma, deney ve gözlem yapma alışkanlıkları kazandırılacak. Bu anlamda “TÜRK TARİHİ, TÜRK KÜLTÜRÜ” esas alınacak. Kahramanlarımız, sembollerimiz, folklorumuz, geçmişimizle aidiyet duygusu kazandıracak her türlü kitap, resim, film, çizgi film, teknolojik ürün eğitim sürecinde ve günlük hayatta kullanılacak. Türkçemize gereken önem verilecek, her eğitim kurumunda “EĞİTİM DİLİ TÜRKÇE” olacak. Yabancı dil öğrenimi laboratuar ortamında ve ilişkide bulunacağımız ülkeler, bilim ve teknoloji transferi, ekonomik faaliyetlerimiz göz önünde tutularak ve gerçekçi sayılar tespit edilerek verilecek.
Kültürel faaliyetlere ağırlık verilecek. Geçmişimizle bağımızın güçlenmesi, ortak kültürel değerleri benimseme amacına yönelik her türlü etkinliğe destek verilecek. Folklorumuz canlı ve diri tutulacak. Binlerce yıllık kültürel mirasımız ve günümüz arasında köprüler oluşturacak giyim, kuşam, eğlence, toplantı, gösteri, panayır vs. tertiplenecek, bölgesel ve yerel etkinlikler düzenlenecek. Film yapımcıları, TV, bilişim ortamı, basın ve yayın kuruluşları “Türk Kültürünü” yaygınlaştırmak ve “ORTAK KÜLTÜR YAPISI” oluşturmak amacına uygun yapılandırma içinde olacaklardır.
Bu kadar uzun bir yazının okunması ve anlaşılması elbette zordur. İşin kötüsü ülkemizin sorunları kâğıt üstünde çözülemeyecek kadar ağırdır, zordur. Umuyorum ki fırsat kaçmamış, böyle tedbirlerle yeniden toparlanmamız mümkün olabilecektir. Aksi halde hem ülkemiz hem bölgemiz hem de bütün dünyanın karışacağı bir savaş ortamı kaçınılmazdır. Yeniden Kurtuluş Savaşı, “YENİDEN ERGENEKONDAN ÇIKIŞ” her ne pahasına olursa olsun gerçekleşecektir. Allah yardımcımız olsun...”TANRI TÜRK’Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN... !”