1 Temmuz Milat Olacak Mı ?

Makbule ÖTÜKEN

Onursal Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
532
Tepkime puanı
0
Puanları
0
1 Temmuz Milat Olacak Mı ?

Kim ne derse desin 1 Temmuz 2012; Kıbrıs sorununun bundan sonra izleyeceği seyir için önemli bir tarihtir.

Sadece Kıbrıs sorunu için mi?

Türkiye’nin AB ile olan sınavı içinde bu tarih yaşamsal öneme sahip!

Çünkü; Anavatan yetkililerinin sıklıkla vurguladıkları gibi “yarım bir devlet” tüm Avrupa Birliği’nin altı ay süreyle dönem başkanlığını üstleniyor.

Nereden nereye?

İki Halkın eşitliğine ve ortaklığına dayalı Kıbrıs Cumhuriyeti’ni zorla ve şiddetle ele geçirip, bu devletin Anayasasını bile tek yanlı olarak değiştiren ve yapısını tam bir Helenik karaktere dönüştüren; hakimiyetçi,ırkçı ve soykırımcı bir yönetim; gerek dönemin Anavatan siyasetçilerinin yanlış ve hatalı tutumları gerekse AB’nin uluslar arası hukuku ayaklar altına alan yaklaşım ve kararları sonucu sanki meşru bir devletmiş gibi AB’ye kabul edilmiş ve dönem başkanlığını dahi üstlenecek haksız, adaletsiz bir konuma taşınmıştır.

Dahası; Kıbrıs Türk Halkı’nın irade ve onayı olmadan AB üyesi yapılan Güneydeki gasp yönetimi; uluslar arası ortamlarca adeta Kıbrıs Türk Halkı’nı da temsil ediyormuş gibi muamele görüyor.

İçimizdeki kimi gafillerse bir yandan “kendi evimizin efendisi olmak istiyoruz” diye Türkiye’ye karşı afra tafra atmaya yeltenirken, irademizi hiçe sayan AB karşısında ise süklüm püklüm duruyorlar.

Üstüne üstlük; “AB toprağı olan Kuzey Kıbrıs’ın geleceği hakkında Türkiye’nin söz söyleme hakkı yoktur” (!) diyerek de sadece bilgisizliklerini değil; dış güçlere olan kuklalıklarını da kanıtlamış oluyorlar.

Aslında bizim konumuz 1 Temmuz ve daha sonrasındaki muhtemel gelişmelerdir:

Bu tarihten sonraki gelişmelerde; Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı belirleyici olma kararlılığını sergileyebilecek mi?

Zaten merak edilen ve yanıt aranan asıl soru da budur.

Gerçekten de; bütün bu emrivakiler ve oldubittiler karşısında artık sadece Rum’a değil; Rum’un arkasına sığınarak Türkiye’yi AB dışında tutmayı politika edinen; Fransa, Almanya; Avusturya gibi Türk ve Müslüman karşıtı; İslamo-fobiden gözleri kararmış ülkelerin siyasetçilerine karşı kararlı ve dik bir duruş sergilenip sergilenmeyeceği konusu hayati önem arz etmektedir.

KKTC Cumhurbaşkanı Sn. Eroğlu ile Anavatan Hükümet yetkilileri “çözüm perspektifimiz 1 Temmuz’a kadar geçerlidir. Bu tarihten sonra görüşmelerin anlamı yok” deyip dururken, “B Planı”; “C Planı” gibi belirsiz söylemlerde halkın merak konusu olmaya devam ediyor.

Hristofyas’ise; elde ettiği haksız statünün arkasına saklanarak ve Türkiye karşıtı emperyal güç odaklarına güvenerek adeta bizimle dalga geçercesine “müzakereler 1 Temmuzdan sonra da devam edebilir” diyerek Türk tarafının söylem ve hassasiyetlerini kale almadığını göstermeye çalışıyor.

“End game” diyerek aylar önce sanki müzakerelerin sonuna gelindiği imajını veren BM Genel Sekreteri Ban-Ki-Moon ise bu söyleminden patronlarının da etkisiyle çark etmiş görünüyor.

Yani söylendiği gibi ufukta ve Genel sekreterin gündeminde artık ne “End game” kaldı, ne de çoklu konferans..

Şimdiler de ise alt düzeylerde de olsa müzakerelerin 1 Temmuzdan sonrada devam ettirilmesi arajmanları yapılıyor!

Bütün mesele Türkiye’nin ve KKTC yetkililerinin böylesi bir oyuna gelip gelmeyecekleri meselesidir.

Kıbrıs Türk Halkı, söylendiği gibi “artık çözümsüzlüğün tutsağı olarak yaşatılmayacak” ise ne yapılacağı net bir şekilde programlanmalı kararlılıkla etap etap uygulanmaya konmalıdır.

Yoksa; Rumların ve BM’nin patronlarının çizdikleri yolda yürünmeye devam edilecekse bu yolun sonunun aydınlık olmayacağı açıktır.

Bu halk artık belirsizlikten bir an önce kurtulup; kendi devletinin ne pahasına olursa olsun egemen bir devlet olarak yaşatılmaya devam edileceğinin kesin güvencesini bekler!
 
Üst