31 Ağustos 1996 tarihindeki o meşhur olayı sanırım herkes hatırlıyordur.

CANBULAT

-Otağ Hanı-
Katılım
21 Mar 2008
Mesajlar
4,111
Tepkime puanı
0
Puanları
36
Konum
Tanrı Dağları Yaylağım, Orhun Nehri Sulağım
saddam-ve-m-barzani.jpg


Söz konusu tarihte, Talabani peşmergelerinden yediği askeri darbeler yüzünden son kalesi olan Masif Salahaddin'e sıkışan Mesut Barzani, ezeli düşmanı Celal Talabani'nin askeri baskısını bertaraf etmek için Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin'e sığınarak askeri yardım istemişti. ...



Saddam ise Barzani'nin yardım talebine olumlu cevap vererek Erbil'e KDP peşmergelerinin de arkadan destek verdiği geniş çaplı bir askeri operasyon düzenlemiş, birkaç saat içinde Talabani'nin kentteki idari ve askeri hakimiyetine son vermiştir.
Bugün nedense her konuşmasında Saddam rejiminden kötü ile söz eden Barzani, Erbil'in denetimini Irak askerlerinden alır almaz, yaptığı ilk iş, o günlerde kentte siyasi faaliyet gösteren ve aralarında Türkmen partilerin de bulunduğu muhalif partilerin bürolarına Muhabarat'ın baskınına klavuzluk yapmaktı.
Baskında Irak Türkmen Cephesi'nin Güvenlik Dairesi ve çatısı altındaki partilere mensup onlarca Türkmen tutuklanarak Bağdat'a götürülmüşlerdi. Bağdat'ta Abugarip cezaevinde tutuklanan bu Türkmenlerden birçoğu mahkemeye çıkarılmadan idam edilmişlerdi.
Aralarında Mehmet Reşit Tuzlu ve Aydın Iraklı'nın da bulunduğu mağdur Türkmen parti üyelerin temiz cesetlerine bile ulaşılamamıştı.
Saddam'ın kendisine yaptığı bu iyiliği bir çırpıda unutan Barzani, baskınla büyük bir eziyet çektirdiği Türkmenler'den özür dileme ihtiyacını bile duymamıştı. Böylece çirkin yüzünü göstermişti.
Barışsever Türkmenlere ne kadar kinli olduğunu herkes görmüştü.
Barzani bununla da yetinmeyerek 1998 ve 2000 yıllarında Irak Türkmen Cephesi bürolarına karşı geniş çaplı askeri operasyonlar düzenleyerek dairelerini yağmalamış, 2 Türkmen koruma personelini şehit etmişti.
Şunu kesin olarak söyleyebiliriz ki, 31 Ağustos 1996 baskını olmasaydı, her fırsatta Türkmen düşmanlığını yapan Barzani'den bugün belki söz edilmezdi.
Çünkü adam Saddam'ın imdadı gelmemiş olsaydı bitmişti. Çünkü askeri olarak Talabani peşmergelerinin kuşatması altındaydı. Yok olması an meselesi idi. Bunun için 31 Ağustos 1996 baskını Barzani ve partisi için bir dönüm noktası sayılır.
Kendisine yapılan İyilikleri çok çabuk unutan Barzani'nin gece gündüz Saddam için iyi dualar yapması gerekir. Fakat elinde değil adam nankör.
Barzani için bir diğer dönüm noktası Türk ordusunun 1997 yılının ekiminde kendisine askeri olarak sahip çıkması gündür. Yine Talabani'nin söz konusu tarihte Halifan bölgesinde arkadan Barzani'yi kuşatması, Ankara Anlaşması gereği bölgede görev yapan Ateşkes İzleme Gücü'nün müdahalesiyle son bulmuştu.
Müdahaleyi Türkiye adına AİG Komutanı Hasan Kaplan gerçekleştirmişti. Müdahalede Türk ordusunun tankları Şaklava yakınlarına kadar ilerlemiş, Türk uçakları Talabani peşmergelerinin mevzilerini yerle bir etmiş, Barzani'ye rahat bir nefes aldırmışlardı.
Bugün Erbil Havayolu projesinin Barzani tarafından Hasan Kaplan'ın yönetimindeki Mak-Yol şirketine verilmesi hiç de garip değil.
Sahipsiz Türkmen kardeşlerimiz 31 Ağustos 1996 faciasını canlı tutmalıdırlar. Her fırsatta bu faciayı dünyaya anlatmalıdırlar. Olayın asıl müsebbibi olan Barzani'yi manevi olsa da mahkemeye vermeleri gerekir. Kendi haklarını kendi elleriyle almaya çalışsınlar. Bu işin arkasını bırakmasınlar.
Bugün Kürtler nasıl ki en küçük bir olayı abartıp yayagara çıkarıyorlarsa, Türkmenler belgelerle tasdik edilmiş 31 Ağustos 1996 baskınının hesabını sormalıdırlar. Irak veya özgür ülkelerin mahkemesine başvurarak haklarını talep etmeli, Barzani'yi sıkıştırmalıdırlar.
Kendi şehitlerine ve mağdurlarına sahip çıkmalarının milli bir borç olduğunu unutmasınlar.
31 Ağustos 1996 baskını ve Türkmen kurtuluş hareketi şehitlerine binlerce selam. Türkmen kardeşlerimizin başı sağ olsun.
 
Üst